SEO Kılavuz - Güncel SEO Teknikleri ve Makaleleri

İlluminati Ve Ünlüler

Ana Sayfa

T E X E MARRS

Türkiye, sıradan insanların yaşadığı bir ülke değil. Miras aldığı tarih yüzyıllar boyunca global gelişmeleri etkilemiş, nüfusunu genç, eğitimli erkek ve kadınların oluşturduğu bir ülke.
Osmanlı İmparatorluğu, sanatsal, bilimsel ve kültürel başarılarıyla, ve tabii ki askeri gücüyle, halen batılı güçlerin zihnindeki yerini muhafaza etmektedir. Tabii ki ülkenin eşsiz tarihi,Hititler, Helen uygarlığı ve Bizans dahil olmak üzere, milattan önce ikinci milenyuma kadar izlenebilir. Birinci Dünya Sava-şı'nın hemen ardından, 1923'de Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken gösterdiği olağanüstü başarıları bizler tarafından da çok iyi bilinen Mustafa Kemal 'Atatürk' ismi, hayranlık dolu bir ses tonu ile telaffuz edilmektedir.
Bugün Türkiye, ekonomik, askeri ve kültürel gücü ile dikkate alınması gereken bir ülke. Ülkedeki elit, Ankara'yı, Avrupa'nın ekonomik gücüne entegre etmeye çalışıyor. Türkiye'nin coğrafyası; insanları, dini ve potansiyeli, her zaman patlamaya hazır bir bomba görünümü veren çalkantılı Ortadoğu coğrafyasında Türkiye'siz bir istikrar ve güvenliğin mümkün olmadığı görüşünü pekiştirir nitelikte.

Tüm bunlar, Başkan George W. Bush'un, Taliban'ın mağlup edilmesinin ardından Afganistan'daki barışı tesis etme ve kollama sürecinde neden Türkiye'nin desteğini almaya çalıştığına açıklık getiriyor. Tahmin ediyorum ki, Amerika, ingiltere ve Rusya, bundan sonra Ankara'ya daha sık kulak verecek ve Türkiye, dünya meselelerinde hissedilir bir güç merkezi olacak.
Bununla birlikte, kendi çıkarları için Türkiye'nin bu potansiyelinden istifade ve manipüle etmek isteyen kişi ve oluşumlar da mevcut. Türkiye'nin ekonomik, askeri ve sosyal arenada oynayacağı rolün artması, aynı zamanda
bu ülkenin, eski çağlardan bu yana devam etmekte olan global komplonun ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi anlamına da geliyor.
Söz konusu komployu yürüten elit tabakanın nihai hedefi, başkenti Kudüs olacak bir dünya hakimiyeti kurmak. îlluminati'nin arkasındaki beyinler, Büyük îsrail'lerinden, Türkiye'yi ve tüm Dünya'yı hakimiyetleri altına almanın planlarını yapıyorlar.
Söz konusu elit, gizli gündemlere sahip on acımasız adamdan oluşuyor. Kendilerinin de yarı-tanrı statüsünde olduklarına inanan bu karanlık niyetli tipler,şeytani 'Güçler Tanrısı'ndan başka hiçbir şeye tapmıyorlar. Bunlar, onyıllardır, tüm özgürlüklerin yeryüzünden silineceği o güne hazırlanmak için ellerindeki tüm mali ve politik gücü seferber etmiş durumda. O lanetli gün gelip çattığında, üstün liderlerinin, dünyanın tahtına oturacağından emin görünüyorlar.
Komplonun iç çemberi olarak isimlendirdiğim bu kişiler, sahip oldukları kan, hanedanlıklar ve servetle, şeytani güçlerini sergilemekten kaçınmıyorlar. Komplonun lider kadrosu, New York, Washington ve diğer Avrupalı başkentlerde faaliyet gösteren gizli cemaatleri kullanıyor, kendilerinin 'Olağanüstü Çalışma' olarak isimlendirdikleri, dünya üzerindeki tüm erkek, kadın ve çocukların köleleştirilmesi hedefine ulaşmak için çalışıyorlar. Daha da kötüsü, gerçek yaratacının yeryüzündeki tüm izlerini silebilecekleri gibi yanlış bir hayalin peşinde koşuyorlar.
îlluminati'nin karanlık beyinleri, Türk milletinin anahtarını ele geçirebilirlerse, sadist ve açgözlü hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir mesafe katetmiş olacaklar. Tamamen kontrolleri altına alamadıkları bir Türkiye, bu misyonlarını imkansız hale getirmese bile, şüphesiz ki, bir hayli zorlaştıracaktır.
Bundan dolayı, önümüzdeki günlerde, bu karanlık karakterlerin, Türkiye'yi de etkileri altına alabilmek için daha fazla gayret göstereceklerini tahmin edebiliriz. Çünkü, Türkiye'nin de fethedilmesi gerektiğine inanıyorlar. Mümkünse sinsi komplolarla. Ekonomik yıkımlarla ya da gerekirse kaba güç kullanarak.

Türkiye, şeytani amaçlara hizmet eden bu adamların önünde, bir ahlak duvarı, bir kudsi bariyer olarak çıkabilecek mi? Yoksa Anadolu insanı da, dünyada örneğini gördüğümüz diğer uluslar gibi, başarısız olarak, bu sinsi şemanın tuzağına mı düşecek?
Türkçe konuşan tüm insanlara karşı kalbimde beslediğim sevgi ile diyorum ki: 'Gerçekleri öğrenin ve kazananlardan olun . Kutsal metinlerin de söylediği gibi, 'Gerçeği öğreneceksin ve gerçek seni özgür kılacak.'


İLLUMlNATl, Süper Zenginlerin yönettiği bir Dünya Komplosu, (îlluminati, I575'te ispanya'da bulunan ve özellikle ruhani kudret sahibi olduklarını iddia eden bir dini parti veya bu partinin üyeleriydi. Ç.N.)
Süper zenginlerin idare ettiği bir Dünya Komplosu var mı? Bu zengin fesatçıların oluşturduğu kuvvet sahibi grup, adı geçtiğinde adeta insanın tüylerini ürperten gizemli îlluminati oluşumun adamları mı? Bizi kontrol eden bu görünmeyen gücün, evlerimizi, ailelerimizi ve hatta hayatlarımızı tehlikeye atacak gizli bir gündemleri var mı?
Bunlar çok ciddi ve oldukça da şaşırtıcı sorular. Karşı karşıya bulunduğumuz bu acımasız durumu ciddiye almak zorundayız. Bugün birçok insanın şiddetle karşı çıktığı, diğerlerinin ise kurnazca gizlemeye çalıştığı söz konusu bu tehlike gerçeğin ta kendisi. Tanrı'nın Kitab-ı Mukaddes'i, kibirli bir şekilde kendilerinin "ilah" olduklarına inanan kötü ruhlu bir avuç dolusu küçük adamın, dünyanın son günlerinde gözü dönmüş bir şekilde, küresel bir entrika çevireceklerine dair insanlığı uyarmıştı.
Kan ve Hanedan İttifakı
Entrika Çemberi'nin sayfalarında, neredeyse inanılmaz boyutlarda kutsallık iddiasında bir dram ile karşı karşıya kalacaksınız. Dünyayı mahvedecek bir dizi olayı başlatacak, kibir ve açgözlülük karışımından oluşan bir ruh hâli ile kendinden geçen kafirlerin, bir kan ve hanedan ittifakı oluşturduğunu keşfedeceğiz. Eğer entrikaları başarılı olursa, özgürlüklerimizi ve hürriyetlerimizi sona erdirecek ve yerkürenin her bir köşesine felaket ve kaos getirecekler.
Onlara göre, İlluminati'nin İç Çemberi'nde bulunan on adamın, yerine getirmeleri gereken şerefli bir görevi var. Bu görev, küresel hakimiyeti ele geçirmek ve Tanrı ile kutsadığı kulları üzerinde mutlak bir zafer kazanmak. Dünya üzerindeki her bir kadın, erkek, ve çocuk önlerinde eğilmedikleri ve onların iğrenç ve hayvani özlemlerini tatmin etmedikleri müddetçe durmayacaklar. İnanılmaz derecede zengin, soylu ailelerin mirasçısı ve eski hanedanların çağdaş lordları oldukları halde, bu hırslı ve ahlaksız adamlar doymak nedir bilmezler. Güce tapmaları zekalarını ele geçirmiş ve hislerini köreltmiş. Herşeyi gören bir göze, piramite ve bu piramitin üzerindeki tepe taşı ile sembolize edilen ışık saçan tanrılarına gizli ibadetleri, onları kötü kaderlerine daha da yakınlaştırıyor.
Entrika Çemberi, Küresel llluminati komplosunun yönetici iç Çember'inin var olduğunu apaçık sergileyen ilk kitap olması bakımından bu konuda benzersiz bir eser. İlluminati'nin İç Çemberi, toplum piramidinin yükseltilmiş tepe taşıdır. On "Bilge Adam"dan oluşan İç Çember, saray gibi malikanelerde, lüks otellerde ve yerkürenin tenha yerlerinde, dünyanın geleceği hakkında lanetli planlar yapmak üzere özel olarak toplanıyor. Peki adamlar kim? Neden birlikte çalışarak komplo hazırlıyorlar? Neden değişik kılıkların ardında saklanıyorlar? Bu kitap, büyük 'Dünya Komplosu'nun merkezindeki adamları inceleyerek, İncil'deki kehanetlerin ne kadar doğru olduğunu kanıtlıyor.

Güç Şebekesi
İç Çember'e hizmet edenleri de yakından inceleyeceğiz, îlluminati'nin güç şebekesi, dünyanın en ünlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşan bir mozaik. İç Çember, bu alt-düzey emir erlerini kullanarak Amerika'nın siyasal sürecine gizli bir şekilde hakim olmayı ve kontrol etmeyi başarmıştır. Başkan Bill Clinton, Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich, Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole- gibi diğer yüzlercesi, İç Çember'in kendini beğenmiş elitlerine köle gibi hizmet eder ve şaşmaz bir şekilde onların Dünya Hükümeti ve küresel mali düzen için hazırladıkları gizli gündeme hizmet etmeye devam ederler.
Sağ ya da sol kanat, cumhuriyetçi ya da demokrat, bu iki siyasal taraf arasında aslında hiçbir fark yoktur.
Kanunsuz Arayış
Entrika Çemberi, İlluminati'nin kanunsuz çabalarını kesin bir biçimde kanıtlıyor ve belgeliyor. Burada doğa üstü güçleri bulunduğu iddiasında bulunan ve 2000 yılından itibaren dünyada totaliter bir Yeni Dönem Krallığı kurmak için esrarlı bir strateMi - Ordo Ab Chao (Kaostan Kaynaklanan Düzen)- geliştiren bu kişiler hakkındaki şaşırtıcı gerçekleri bulacaksınız.
Yakın bir zamanda İç Çember'in kötü lideri, Şeytan tarafından sahiplenilecek ve 666 rakamı ile sembolize edilecek Hristiyanlık karşıtı bir canavar olarak yüceltilecek. Daniel kitabının "küçük boynuzu" olarak tanımlanan bu adam, Napoleon'un, Lenin'in, Hitler'in ve Stalin'in başlattığı işi tamamlayacak. Aslında bu kitabında belgelediği gibi, tüm bu diktatörler aynı esrarlı sisteme ve aynı efendiye hizmet ettiler. Günümüzün îlluminati yönetiminde olduğu gibi onlar da, gamalı haç veya dönen güneş gibi iğrenç işaretler taşıyan, büyük güneş ilahının sunağı önünde diz çöktüler. Entrika Çemberi'nde İlluminati'nin taptığı ve ibadet ettiği bu eski ve yeni vahşi güneş tanrısının gerçek kimliğini keşfedeceksiniz.
İyilik ve Kötülük Arasındaki Destansı Mücadele
Tanrı'nın ilahi sözünün sadık ve vefakar öğrencileri, dünyada iyi ile kötü arasında kalpleri donduracak bu son mücadelenin yaşanacağını uzun zamandır biliyorlardı. İlerleyen sayfalarda, açık ve ikna edici bir şekilde -eğer yeterince korkutucu ise-dünyada hüküm süreceği kehanet edilen on kralın maskesini düşürüyorum.
İncil, İsa'nın muhteşem ve muzaffer dönüşünden hemen önceki son günlerde, on güçlü adamın idare ettiği ve zulmettiği bir Faşist Dünya Düzeni'nin doğacağı hakkında önceden uyarıda bulunmuştu. İlluminati'nin İç Çemberi olduğuna inandığım bu onlu grup hakkında, "tek bir akıl sahibidirler, iktidarlarını ve güçlerini canavarlaşana kadar kullanacaklar" şeklinde kehanette bulunuluyor. (Vahiy 17:13)
İlluminati tarafından insanlık için tasarlanan bu lânetli proje, bir zamanlar bu komploculardan biri tarafından "Cehennem Kanunu" olarak tanımlanmıştı. Katılıyorum. Onbirinci bölümde, bu şeytani gizli düzenin babası olan karanlık yüzlü ve görünmez efendinin tanımını yapıyorum. O, Şeytan veya Lucifer olarak da bilinen "Güneş Yılanı"dır.
Bu Korkunç Planı Teşhir Etmeliyiz
Gerçek dindarlar ve vatanseverler olarak, bu korkunç planı teşhir etmek bizim en öncelikli görevimiz. Şu anda hem ulusumuzu hem de dünyayı kuşatan bu büyük karanlığa karşı üzerine doğruluğun ilham verici ışığını yakmalıyız. Ama bunu yaparken, bizler varolmadan önce bile, Tanrı'nın herşeyin sonunu önceden takdir ettiğini unutmayalım. Bu yüzden İlluminati'nin komploları ve çevirdiği gizli dolaplar, başından bu yana başarısız olmaya mahkûmdur. Cennette oturan Tanrı'yı yenmek için giriştikleri çirkin mücadeleleri ne kadar acıklı ve ne kadar yetersiz! Ve aslında bu adamların kaderi ne kadar da trajik!

İlluminati, korkunç efendisine gösterdiği itaatle adaletsizliğe hizmet etmeyi seçmiştir. Küstahça bir kibirle ve hilekar bir tavırla, Tanrı'nın takdirine zarar vermek için uğraşıyorlar ve tahtta oturan Varlığa karşı aptalca bir savaş veriyorlar. Bu aldatılmış adamlar doğruluğu reddederek ve yalanı kucaklayarak, Vahiy kitabında bahsi geçen kehaneti yakınlaştırıyorlar: Onlar Kuzu ile savaşacaklar, ve Kuzu onlan yenecek: çünkü o rablerin Rab'bi, ve hükümranların Hükümranı'dır: ve onunla birlikte olanlar çağırılanlar, seçilmişler ve kendilerine güvenilenlerdir. (Vahiy17:14) Kuvvetle inanıyorum ki "çağırılanlar, seçilmişler ve vefakarların" -İsa'ya inananların ve onun sevgisiyle inayetinden yeniden doğanların- önümüzdeki karanlık günlerde korkacakları hiçbir şey yoktur. Gizli olanın bile Tanrı'ya ait olduğunu hatırlayarak, geleceğe güvenle bakmalıyız. O her zaman Hükümdar ve Kral olmuştur ve olacaktır.
Bunun da ötesinde Yaratıcı, ayetlerinde, bu son günlerde gerçeğin farkına varacağımızı vaad ediyor. Gerçekten de İsa, "Gerçeği bileceksiniz., ve gerçek sizi özgür kılacak" demiştir (Yu-hanna 8:32). Tanrı'nın seçtiklerinin aldanmasına imkan yoktur. Kitabı Mukaddes, dünyanın büyük bir yanılgıya düşeceğini, Şeytan'ın ve kölesi İlluminati'nin yalanlarına inanacağını, ama buna rağmen, Tanrı'ya güvenenlerin gafil avlanmayacaklarını söylüyor. Daniel 12:10'da belirtildiği gibi "akıl sahipleri anlayacaklardır."
Texe Marrs Austin, Texas
* Birinci Bölüm * Hayret Verici Küresel Güç ve İç Çemberin Etkisi
Dördüncü canavar, diğer tüm krallıklardan farklı olarak dünya üzerindeki dördüncü krallık olacak, tüm dünyayı silip süpürecek, onu ezip geçecek ve paramparça edecek. Ve bu krallığın on boynuzu, doğacak olan on kraldır...
Daniel 7:23-24
Bu onlu, İlluminati'nin "Bilge Adamları" inanılmaz derecede zengindirler... Ama yine de daha fazlasını isterler.. ve daha fazlasını.
Texe Marrs
Gizem pelerininin altındaki ve gizlilik içindeki İç Çember, on güçlü adamdan oluşuyor. Bu adamlar düzenli olarak -en azından yılda iki kere- gözden uzak bir yerde bir araya geliyorlar. Toplantıları şık, lüks ve ancak belirli kişilere açık olan lüks otellerin kilitli bir dairesinde ya da müritlerinden birinin özel mülkünde gerçekleşiyor. Çok gizli tutulan kararları ve gündemleri, sıradan vatandaşlar için, dehşetli ve çok büyük zararlara yol açacak sonuçlar doğuruyor. Savaşlar, devrimler, bilimsel keşifler, hastalıklar, kıtlıklar, ekonomik krizler ve çöküşler! Tüm bunlar İlluminati'nin gizli oturumlarında alınan, hayat veren ya da hayatları mahveden kararlarından bazıları. Dünyanın ve üzerinde yaşayan altı milyar insanın geleceği, bu on zalim adamın zihinlerinin ve kalplerinin karanlık köşelerinde planlanıyor.
Birçok Amerikalı, iç Çember'in varlığı hakkında ya çok az şey biliyor ya da hiçbir şey. Ve büyük planından tamamen habersizler. Ama onların varlığının bilincinde olan birkaç kişi, bu adamlardan dehşet verici şekilde bahsediyorlar. Onlar, Bilgeliğin Efendileri, Planın Muhafızları, Meşale Taşıyanlar, Bilinmeyen Adamlar, Bilge Adamlar, Asil Sırrı Saklayanlar, veya şifreli bir şekilde "Birisi" olarak bilinirler.l
Ben, Entrika Çemberi'nde onları İç Çember olarak isimlendiriyorum, iç Çember, uzun zamandır İlluminati komplosunu tasarlayan merkez gruptur. Başka bir boyutta bulunan ruhlar tarafından idare edilen -garip ve karanlık bir "başka dünya"- İç Çember'in seçkin üyeleri, devasa ve uzaklara yayılmış imparatorluğun beynini, düzenini ve yönetim kurulunu oluşturuyorlar. Bu, dünyanın en çok tanınan, en etkili binlerce siyasetçisini, bankacısını, genel müdürünü, mühendisleri ve dini liderleri koordine eden ve uluslararası sınırları aşan bir imparatorluk.
Kutsal Sırrın Mistik Muhafızları

İnanılmaz derecede zengin, korkunç derecede imtiyazlı ve "köylüler" ya da "işe yaramaz yiyiciler" olarak nitelendirdikleri insan topluluklarından sosyal anlamda kopuk, bu gizli İç Çember'in üyeleri zihinsel, ruhsal ve ırksal üstünlüklerinin tadını çıkarıyorlar. Toplandıkları zaman, bu bir araya gelişi "tanrıların meclisi" olarak tanımlarlar. Soylu kanbağı ve imtiyazlı doğum hakkını da kapsayan büyük ve kutsal bir sırrın mistik muhafızları olduklarını savunurlar.
1-Texe Marrs, Millenium: Peace, Promises, and the Day They Take Our Money Avvay (Austin, Texas: Living Truth Publishers,1990); Texe Marrs, Dark Majesty: The Secret Brotherho-od and the Magic of A Thousand Points of Light (Austin, Texas: Living Truth Publishers, 1992)
Kabul ettikleri bu görüşe göre, doğaüstü güçleri ve sıradışı kökenleri, onlara asilzadeler zümresinin hüküm verme ayrıcalığını tanıyor. Tüm insanlığın ilahi yöneticisi olduklarına inanıyorlar. Bu küstah ve kibirli adamlar, yüzyıllar boyunca hiç bahsi geçmeyen zenginlikleri ve maddi hazineleri biriktirerek belli zümre oluşturmuşlardır. Biraraya geldiğinde muazzam boyutlara ulaşan zenginlikleriyle, arkadaşlarını ve dostlarını ödüllendirme, düşmanlarını cezalandırma yeteneğine kavuşmuşlardır. İyiliğin ve kötülüğün çok ötesinde olduklarına inanan İç Çember'in bu açgözlü ve kötü ruhlu üyeleri, düşmanlarını ortadan kaldırmak için
ahlaksız suikast anlaşmaları yaparlar. Ayrıca kendi kirli gündemlerine boyun eğmeyen cesur insanları hizaya sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Sonradan hizayı bozan ve yalnız kalan John F. Kennedy veya mafya ortağı Jack Ruby ve multi milyarder yayımcı Robert Maxwell gibi dikbaşlı hizmetkarların, kararlı ve caydırıcı bir şekilde icabına bakılır. Başkan Kennedy ve daha sonra kardeşi Robert, başlarından kurşunlanarak ortadan kaldırılmıştı. Lee Harvey Oswald'm katili Jack Ruby'e, hücresinde duruşmaya gitmeyi beklerken, kansere sebep olan bir madde enjekte edilmişti. Çizmeyi aşan davranışlarından ötürü dikkat çeken Maxwell kendi yatıyla bir deniz seyahatine çıkarılmış, dövülmüş ve daha sonra köpekbalıklarıyla dolu bir bölgede denize atılmıştı.
İç Çember'in üyeleri ahlaksızdırlar; insanlığa karşı işledikleri suçlar ve Tann'ya karşı asi tavırları yüzünden hiç pişmanlık duymazlar. Hiç suçluluk hissetmezler. Şeytan'a, "Işığın Babası" olarak yaptıkları sapıkça ibadetten yeterince anlaşılacağı gibi, tam anlamıyla kötü ruhlu ve şeytani bir kişilikleri vardır.
Örümcek Ağı
Olaylarla dolu dokuz yıl boyunca bu kötü İç Çember'in izini sürdüm. Yalakaların, kuklaların, casusların ve ajanların oluşturduğu hassas şebekeyi titizlikle takip ettim. Sülfürlü, kaynayan ve cehennem vari bir okyanus tabanından gelen kabus gibi bir ahtapotun, günah izleri taşıyan dokunaçlarının, Beyaz Saray koridorlarına bile eriştiğini görerek üzüldüm. Sürdüğüm izler beni, doğruca Amerika Birleşik Devletleri başkanının oval ofisine götürdü.
iç Çember'in gizli merkezinden başlayarak, ulusal sınırların ötesine, Kremlin'in küf kokan salon ve odalarına, Vatikan'ın şatafatlı binalarının derinliklerine Birleşik Amerika'nın panolarla çevrelenmiş yönetim kurulu odalarına ve Fortune 500'e * kadar yayılan kaygan, mide bulandırıcı bir örümcek ağının izlerine rastlıyoruz.
iç Çember, sahip olduğu büyük gücü kaos yaratarak, anlaşmazlıklara, kan dökülmesine ve katliama sebep olarak koruyor. Haber alma teşkilatlarını, milli güvenlik kurumlarını ve dünyanın süper güçlerine ait silahlı kuvvetleri kontrol ediyor. Ve hassas bir denge kurmak veya "kaostan kaynaklanan düzen kurmak" ihtiyacı duyduklarında, bu grupları kullanmaktan geri kalmıyorlar, ilerleyen sayfalarda da göreceğimiz gibi, "Ordo Ab Chao" (kaostan kaynaklanan düzen / latince), bu lanetli adamların ve yarattıkları kötülük hiyerarşisinin en saygı duyduğu özdeyiş ve çalışma kanunu.
İncil'deki kehanette dünyanın son günlerinde doğacak olan vahşi sistem, dehşet verici askeri güç ve polis gücü açıklanmıştır. Silahların, uçakların, gemilerin, nükleer başlıklı Tomahawk füzelerinin, lazer silahlarının ve dünya üzerindeki herhangi bir hedefe yönelik ileri teknoloji

savaş araçlarının hızla yayıldığı, günümüz Yeni Dünya Düzeni, Daniel'in kitabında küresel hakimiyetle ilgili çizilen resme ürpertici bir şekilde benzerlik gösteriyor.
Bu yüzden o dedi ki, dördüncü canavar, diğer tüm krallıklardan farklı olarak dünya üzerindeki dördüncü krallık olacaktır, ve tüm dünyayı silip süpürecek ve onu ezip geçecek ve onu paramparça edecektir.
*En zengin 500 özel ya da tüzel kişi. Ç.N.
Ve bu krallığın on boynuzu, doğacak olan on kraldır: ve onlardan sonra bir tane daha doğacak; ve o da birincisinden farklı olacak, ve o üç kralı kontrolü altına alacak. (Dantel 7:23-24)
Dünyayı Silip Süpürecek On Kral
Fark ettiyseniz İncil'deki kehanette bize "on kral doğacak" deniyor. Bunlar küresel bir krallık kuracaklar ve zorla "dünyayı silip süpürecekler". Bu on kralın İlluminati'nin İç Çemberi'ni oluşturan on adam olduğuna inanıyorum. Bunların gerçekten de küresel bir etkisi var.
Güvenilir kaynaklardan edindiğim ve istihbarat verilerinin doğruladığı bilgilerden yaptığım analiz ışığında, bu çok özel İç Çember'in etnik ve coğrafi kompozisyonunu hesaplamayı başardım. Şu anda uluslara göre ayrılmış bu on üye şöyle:
ABD - iki üye
Kanada -bir üye
Fransa -üç üye
Avusturya -bir üye
İngiltere -bir üye
İspanya -bir üye Güney Afrika - bir üye
Gördüğünüz gibi yüksek seçkinlerden oluşan on üyeli heyette Amerika iki koltuğa sahip. Komşu Kanada üçüncü üyeliği sağlıyor. Buna rağmen diğer altı üye aynı coğrafi ve kültürel bölgeden: Büyük Avrupa, ya da Avrupa Birliği. Onuncu ve son üye ise Güney Afrika'dan.
Araştırmalarım, Rothschild ailesinin üç koltukta hak iddia ettiğini ve Rockefeller hanedanlığının İç Çember'de iki koltuğa sahip olduğunu gösteriyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde, bu ikisinin hüküm süren saltanatını, inanılmaz hanedanlıklarının portresini çizeceğim ve aynı zamanda İlluminati'nin İç Cember'indeki diğer prestijli üyeleri daha yakından tanıtacağım.
Avrupa'nın hanedanlık kanbağının -Rothschild, Habsburg, vs.- rakamsal üstünlüklerine bağlı bir avantaM sağladığı düşünülebilir. Buna rağmen, gerçek böyle değil. Aslında, İç Çember'in on adamından hiçbirinin kendi devletine sadakat göstermediği kayda değer bir husus. Bunlar kendilerini küreselleşmeci ve dünya vatandaşı olarak görüyorlar. Aynı zamanda hepsi ulusal sınırlarla veya coğrafi faktörlerle sınırlı kalmayan tanrısal bir varlığa ibadet ediyorlar.
iç Çember'in on adamı açıkça kendilerini, beşeri kökleri en azından Yunanistan'a, Roma'ya ve Babil'e kadar uzanan, ruhani kökleri ise garip bir biçimde Adem öncesi döneme atıfta bulunulan tarihi bir mirasın torunları olarak görüyorlar. Bunun da ötesinde kendilerini, dünyayı sonsuza kadar idare edecek soylu bir kanbağının varisi olarak kabul ediyorlar.
Para ve Finans Devleri
Topladığım deliller gösteriyor ki İç Çember ve etrafındaki delegeler ile yardımcılar, hükümetlerin en üst düzeylerini kendi istedikleri gibi düzenleyerek, devamlı olarak geri planda çalışıyorlar. Hisse senedi, hazine bonosu, döviz, değerli maden, tarım ya da ticaret

piyasalarını kullanarak servet transferi yapıyor, büyük, çok uluslu şirketleri bir çatı altında topluyorlar.
seçtikleri kişileri destekliyor ve
Sözgelimi 1990'ların başında Fransa'daki Lord Rothschild grubu, Avustralya doğumlu bir milyarder olan James D. Wolfensohn adındaki Wall Street yatırım bankeriyle birlikte 18 milyar dolarlık bir konsorsiyum oluşturdu. Çok büyük bir miktar olmasına rağmen bu, Rothschild ve Wolfensohn gibi kişilere sağlanan servetin yalnızca küçük bir parçası. İki yatırımcı, bu özel teşebbüsün yönetimi için, Amerika Birleşik Devletleri merkez bankası eski başkanı Amerikalı Paul Volcker'ı himayelerine aldılar. Volcker'in, James D. Wolfensohn A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı seçmesi. Amerika Birleşik Devletleri merkez bankası bankacılık sistemi de dahil olmak üzere, Rothschild isminin, dünyanın her yerinde nasıl dalgalanmalara sebep olduğunu açıklıyor.
İlginçtir, bu ortaklıktan, uluslarüstü bu girişimden hemen önce, Bay Volcker, ülkenin merkez bankası dengindeki bir bankanın kurulması göreviyle, bankacılık danışmanı olarak Moskova'ya gönderilmişti. Volcker'in, İlluminati'nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Amerika Birleşik Devletleri'yle bağlantılı başlıca borç verme kuruluşu Dünya Bankası'ndan aldığı talimatlar doğrultusunda, Rusya'nın mali kuruluşlarının transferini ve birleşmesini gözetip denetlediğini varsayabiliriz. 2
Ama durun, hikaye henüz bitmedi. 1995'in ortalarında James D. Wolfensohn, yakın arkadaşı


The European'da yer alan bu yazı (5-11 Mart 1992), Lord J. Rothschild'ın Wall Street milyarderi James D. VVolfensohn ile
başlattığı ortak teşebbüsün detaylarını anlatıyor. Lord Rothschild, ingiliz Rothschild hanedanlığından, ama bu ailenin faaliyet alanı uluslararası boyutta. Wolfensohn, 1995'ten bu yana Dünya Bankası başkanı. Bu önemli mevkide İlluminati'nin emirlerini yerine getirirken, merkez bankası eski başkanı Paul Volcker, New York'taki ticaret bankacılığı şirketi James Wolfensohn A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı olarak, merkezdeki mağazayı yönetiyor.
ABD Başkanı Bill Clinton tarafından aynı Dünya Bankası'na başkan olarak atandı. Bay Wolfensohn'un bu görevi uluslararası camiada itirazsız onay gördü. Böylelikle bir Rothschild kuklası, Dünya Bankası başkanı oldu.3
2 Tim Castle, "Big Names Team Up for Merger Windfall," The European, 5-11 Mart 1992, S-22; David Warsh, "Volcker: Fighting Inflation in Russia?", Knight-Ridder Tribüne News Service, Austin-American Statesman'da yer alan bir makale, 16 Şubat 1992, s.J-1
3 Thierry Navolin, "World Bank Finds Its Renaissance Man", The European, 915 Haziran 1995,5.19

Illuminati'nin dünya çapındaki mali yapısının önemli bir parçası olan bu kuruma daha önce Robert Strange McNamara başkanlık ediyordu. Bu iğrenç ve karışık örümcek ağı bağlantıları hakkında ne dediğimi anlamak için, McNamara'nın Dünya Bankası'ndaki görevine başlamadan önce Kennedy ve Johnson dönemlerinin Milli Savunma Bakanı olduğunu göz önünde bulundurun. Ve evet! Bay McNamara'nın aynı zamanda, hepsi de Illuminati'nin alt grupları olan, Dış İlişkiler Konseyi, Trilateral Komisyon, Lucis Trust ve Bılderberg'e de üye olduğu görünüyor.4
Parababası Devrimciler
Medya ve basındaki yalancılarla işbirlikçiler, olayları ve eylemleri kendiliğinden olmuş ve ikinci dereceden öneme sahipmiş gibi göstermeye çalıştıkları halde, hemen hemen her "kütle hareketi" İç Çember'in kışkırtmasıyla başlamıştır. Neredeyse bir gece içinde suni "krizler" ortaya çıkıyor ve hemen ardından politikacıların, bürokratların ve medyanın ilgi odağı haline geliyor.
Son yıllarda, hepsi de önceden planlanmış ve belirli bir programı izleyerek meydana gelen, olaylar ve krizlerle karşılaştık. İç Çember'in üyelerinin ağzından söz çıktı mı, çevreci çılgınların, tuhaf feministlerin, gizemli rahiplerin ve Doğulu mürşitlerin, sosyalist düzenbazların, sağlık kuruluşlarının ve virüs üreten laboratuvarların kasalarına birdenbire milyonlarca dolar giriyor. Para fonları, medya desteği, bilimsel yardımlar ve iş dünyasının parlak fikirleri, liberal ve ılımlı "think tank"lerin, dini sol ve sağ organizasyonların, kiliselerin
ve papazlıkların, radikal neo-Nazi birimlerin, homoseksüel lobilerin, insan hakları organizasyonlarının ve silah kontrol gruplarının önüne seriliyor.
4 William F. lasper, Global Tyranny: Step By Step (Appleton, Wisconsin: Western Islands,1992)
Ayrıca yüklü miktarlarda para, Dünya Federalistleri, iyi Niyetli Dünya, Birleşmiş Milletler ve alt kuruluşları, Mason tarikatlar ve diğer birçok gizli toplum örgütleri gibi tek-dünyacı, küreselleşmeci gruplara, vakıflara ve organizasyonlara tahsis ediliyor.
Sadece ulusların siyasal eğilimini ve ekonomik süreçlerini etkilemek için değil, aynı zamanda kontrol etmek için Illuminati'nin öncü gruplarının gerekli mali kaynaklara ve diğer aracılara sahip olmasına özen gösteriliyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin üst yönetimi, üst düzey bürokratları ve devlet dairesi elemanları neredeyse tamamıyla New York merkezli Dış ilişkiler Konseyi komitelerinden seçilmiştir.
Bölgesel gruplaşmaların en güçlü üç ulus-devleti -Amerika, Asya ve Avrupa- arasındaki ticaret ve alışveriş Trilateral Komisyon ve Bilderberger'in idari toplantıları esnasında kapalı kapılar ardında düzenleniyor. Bir de unutmamak lazım ki, milyarlarca dünya vatandaşının hayatını ve kaderini etkileyecek idari ve mali kararlar, İsviçre'nin Davos kentinde her yıl düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nda alınır.5
Illuminati'nin kodamanları ayrıca, putperest törenlerin, çılgın homoseksüel gösterilerin, siyasi konuşmaların ve ekonomik pazarlıkların da yapıldığı San Francisco'daki Bohemian Grove'da düzenli olarak toplanırlar.6
Ödül ve Ceza
Dünyadaki iş ilişkilerinin çoğu, daha alt mevkilerdeki kuklalarca yürütülür. Buna rağmen bu kuklacıklar, iç Çember'in
5-Texe Marrs, Dark Majesty, s.35-38
6-Helmut Schmidt, Men and Povvers: A Political Retrospective (Nevv York: Random House,1989), s.221-228. Newsletter From A Christian Ministry, Fritz

Springmeier, Portland, Oregon; "Another Disgusting Look al the Bohemian
Grove" Contact,
6 Ağustos 1995; World Magazine, 4 Eylül 1982; "Wild and Crazy V.I.P's" Spy dergisi. Kasım 1989
daha önce belirlediği talimatlara uyarlar. Doğrusunu söylemek gerekirse bürokratlar ve şirket yetkilileri, sadece, kendi siyasi kariyerlerine ve şahsi geleceklerine yönelik çok ciddi bir tehlike veya risk söz konusu olduğunda hazırlanan program ve gündemden bağımsız hareket ederler.
Belirli aralıklarla altlarında çalışan kişilerin performansları değerlendirilir. Yapılan analizler ve raporlar İç Çember'e gider ve sonuçlara bağlı olarak hükümette veya mali piyasalarda değişiklikler yapılır. İngilizleri Avrupa Birliği'ne katılmaya ikna etmekte başarısız bir yetkili olan Margaret Thatcher, İngiltere başbakanlığı görevinden alınırken, İç Çember'in NAFTA ve GATT gibi projelerini inatçı ABD Kongresi'nden geçirmede başarılı olan Bill Clinton gibi bir hizmetkar, cömertçe övülmüş ve ödüllendirilmiştir.
Gerekli görüldüğünde, önemsiz, sadakatsiz veya beceriksiz bir hizmetkarın işine son verilir. İki değerli adamı Bob Haldeman ve John Erchlichman, önlerinde eğilerek İlluminati üyelerinin yüzüğünü öpmedikleri için, başkan Richard Nixon çok kısa bir sürede iktidardan düşürüldü ve itibarını kaybetti.7 Kongre'deki ortakları baltalarını kullanırlarken, İlluminati'nin sözcüsü liberal basın, özellikle de New York Times, Nixon'ı iktidardan düşürme oyununda kendine düşen görevi yerine getirdi.
Diğer yandan başkan Ronald Reagan, bu elitlerin planlarını pürüzsüz bir şekilde uyguladı, fazla sorun çıkarmadı, kendisine söylenenleri harfiyen yerine getirdi ve tam iki kere başkan seçildi.
Başkan George Bush'un kaderi ise 16 Ekim 1996'da, yerleşik düzen gazetesi olan New York Times, Rockefeller hanedanlığının parlayan yıldızı David Rockefeller ile tam sayfa bir röportaj yayınladığında belirlenmişti. Bu röportajda İlluminati'li David Rockefeller, Bush'un Demokrat Partili rakibi, Arkansas valisi Bili Clinton'ın başkan olmasını güçlü bir şekilde destekliyordu.8 Görevdeki başkan işin bozulduğunu anlamıştı. İç Çember daha genç, bir o kadar da sadık bir hizmetkarı, yorgun ve yaşlanan eski aristokrat George Herbert Walker Bush'un yerine başkanlığa terfi ettirmeye karar vermişti.
7 H.R. Haldeman, Haldeman's Diaries (New York: C.P. Pulnam's, 1994)
8 David Rockefeller ile röportaj, New York Times, 16 Ekim 1992.
Kasım ayı ulusal seçimlerinden önceki haftalarda kafası karışmış olan uzmanlar, Bush'un cansız bir siyasi kampanya yürüttüğünü söylüyorlardı. Bush, güç bela eksikleri ve kusurları olan bir seçim kampanyası yürütebildi. Bir başkanlık münazarası sırasında morali bozuk George Bush, "Ne diye burada durup vaktimi harcıyorum?" dercesine, sinirli bir şekilde kol saatine bakıyordu.
Yine de George Bush tüm hayatı boyunca vefakar bir şekilde İç Çember'e hizmet etti ve etmeye de devam ediyor. "Dark Majesty" isimli kitabımda kronolojisini verdiğim ve belgelediğim gibi Bush, 1948 yılında Yale Üniversitesi'nden "kemikçi-adam" olarak (Kafatası ve Kemik Tarikatı, Bölüm 322, Yale Üniversitesi) mezun olduktan sonra CIA'daki iş hayatına başladı. Texas'ın dışında görevlendirilen bir CIA dosya memuru olarak, JFK suikastı ile dolaylı olarak ilgiliydi.9

Houston/Texas'lı bir cumhuriyetçi olarak, ABD'yi bir dünya devleti haline getirmek için öneride bulunduğu Kongre'de belirli bir süre çalışan CIA başkanı, Amerika Birleşik Devletleri başkan yardımcısı ve en sonunda başkan olarak İlluminati'ye hizmet etti.
Körfez Savaşı'nı sürdürmesi, askerlerimiz üzerinde ölümcül virüsleri ve zehirleri denemesi, Rus Mikhail Gorbachev ile birlikte Yeni Dünya Düzeni'ni oluşturması ve Çin'in eskiyen Kızıl Komünist elitine İlluminati üyeliğinin olağanüstü avantajlarını tanıtmasıyla gösterdiği efsanevi gayretler, Bush'u şerefli ve tecrübeli bir hizmetkar yapıyor.
9 Texe Marrs, Dark Majesty, s.62-63
Bush emekli olana dek cömertçe ödüllendirildi. Sun Myung Moon için düzenlenen bir resepsiyon sırasında konuşma yapması ve büyük petrol şirketleri için Vietnam'a "iyi niyet" elçisi olması gibi görevleri sebebiyle milyonlarca dolar aldı.10
Efendilerinin Sesi: İlluminati'nin Hizmetkârları
RCA Victor'un kafasını hoparlöre döndürmüş ve onu dalgın bir şekilde dinleyen şaşkın bir köpeği resmeden eski logosu, her zaman ilgimi çekmiş ve beni güldürmüştür. Logonun sloganı "Efendisinin Sesi" idi. İlluminati hizmetkarlarının RCA Victor köpekleriyle ne kadar çok ortak yönü var! Kullanma kılavuzları bir yana, efendileri iç Çember ne söylerse söylesin, her zaman kafalarını çevirir ve kulaklarını açarlar. Ekler bölümünde, İlluminati İç Çemberi hizmetkarlarının isimlerini, uyruklarını ve mevkilerini veriyorum. Ayrıca İlluminati'nin Dış İşleri Konseyi (CFR), Trilateral Komisyon (TLC) ve Bilderberg gibi öncü grupları içindeki üyeliklerini yazıyorum.
Mesela Başkan Bill Clinton'm ismi listede göze çarpıyor. İç Çember'in on adamıyla kıyaslandığında, sadece alt-düzey bir görevli ve bir uşak olmasına rağmen Clinton, fevkalade
bir îlluminati'lidir. Yine de gaddarlığı, ahlak bozukluğu ve ilahlarına (Lucifer) gösterdiği bağlılık, Clinton'un CFR, TLC ve Bilderberg gibi elit gruplarına üye olmasını sağlamıştır.
Clinton, 1987 yılında Senior De Molay (Mason) yani îskoç Mason Örgütü tarafından "yılın uluslararası mezunu" seçildi. Aklıma gelmişken, genç bir Mason organizasyonu olan De Molay, günümüzün küresel Mason tarikatının öncü grubu olan ahlaksız Tapınak Şövalyeleri'ne Büyük Sahip olarak hizmet etmiş Fransız Jacques de Molay'den sonra bu ismi almıştır.
10 Andrew Pollack, "Bush to Speak at Conference linked to Rev. Moon's
Church", New York Times News Service, Austin American-Statesman'dan makale, 4 Eylül 1995, p.A4
Jacques de Molay, 1314 yılında kafirlik ve hainlik suçlarından yargılanarak hüküm giydi. Kendisine yöneltilen suçlamalar arasında, kendisinin ve ona bağlı olanların Gnostisizmin * çift cinsiyetli tanrısı şeytani Baphomet'e tapması da bulunuyordu.11
De Molay aynı zamanda homoseksüellikten ve çarmıha gerilmiş İsa heykeli üstüne işeyerek Tanrı'ya karşı gelmekten de suçlu bulundu. İlluminati'li Bill Clinton'ın, De Molay organizasyonuna yaptığı yardımlar ne kadar da takdire şayan! 12
İlluminati İç Çemberi'nin diğer hizmetkarları ise başkan yardımcısı Al Gore ve eski başkan yardımcısı Dan Quayle. Gore bir demokrat, Quayle ise bir cumhuriyetçi. İlluminati ile ilgili eski atasözünü hatırlatıyorlar: İki parti arasında "beş kuruşluk fark yok." Aslında ilerde göreceğimiz gibi, İlluminati'nin Gizli Öğreti'sinin anahtar unsuru, bir kaos teorisi olan "karşıtlar arasındaki ihtilaftır". İlluminati, kendi sahte muhaliflerini yaratan ustalardan oluşuyor. Gerçek karşıtlar ortaya çıktığında, İlluminati ekonomik ya da siyasi nüfuz kullanarak karşıt güçleri satın almak ya da işbirliğine razı etmek için, hızla harekete geçiyor.

Al Gore ise, son zamanların Tennessee'li multi milyoneri ve sanayici Armand Hammer'dan yararlanıyordu. Hammer, ilk önce eski Senatör Albert Gore, sonra da oğlu, başkan yardımcısı Al Gore, Jr.'ın siyasi emelleri uğruna büyük miktarlarda para harcadı. Gore'lar İlluminati İç Çemberi'nin özel malıdırlar.13
*Hıristiyanlığın başlangıcında ruh dünyası ve evrenin sırlarını bildiklerini iddia eden mezhep. Ç.N.
11 John J. Robbinson, Born in Blood The Lost Secrets of Masonry (New York: M. Evans & Co., 1989); Michael Baigent ve Richard Leigh, The Temple and the Lodge (New York: Arcade Publishing/Little brovvn, & Co.,1989)
.
13 Cari Blumay, The Dark side of Power: The Real Armand Hammer (New York: Simon &Schuster,1992). Texe Marrs, "Al Gore and the Communist Bagman: A Sordid Family Af-fair", Flashpoint gazetesi, Mart
Dan Quayle de bir İlluminati eseridir. Quayle, fazla zeki ve yetenekli biri olmamasına rağmen, sahip olduğu Masonik ve Rockefeller bağlantıları oldukça işini gördü. 1990 yılında New York Long Island'da yapılan Bilderberg galasında, Quayle'e elitlere katılma imtiyazı tanındı.14 1995'te Quayle, başarılı olması için yaptığı yardımlardan ötürü İlluminati'li Laurance Rockefeller'a teşekkür etti. (Quayle'in, yazarı belli olmayan, Ayakta Sağlam Durmak isimli otobiyografisinde Laurance Rockefeller'ın yardımlarını biraz tuhaf bir biçimde dile getirdiğini görebilirsiniz. Bu biyografinin başlığı belki de, Paralı Arkadaşlarımla, Rockefeller'larla Ayakta Sağlam Durmak, olmalıydı.)15
Dini kesimde de birçok hizmetkar bulunuyor. Sağcı din İlluminati kaynakları tarafından besleniyor. Yeni Çağ mürşitleri, gizemli liderler, Dünya Kiliseler Konseyi ve Milli Kiliseler Konseyleri'nin liberal kilise adamları da dahil olmak üzere, Amerika'nın birçok ünlü "tutucu"
Hıristiyanlık mesajcısı, İlluminati iç Çemberi'nin parasıyla ve diğer maddi çıkarlarla "kutsanmıştır' 16
Birleşik dünya Illuminati'nin kuklaları ve çıkarcıları ile iyi niteliklerini kaybetmiştir. Bohemian Grove, Bilderberg, Dış ilişkiler Konseyi, Kafatası ve Kemik Cemiyeti ve Trilateral Komisyon gibi grupların rütbeleri, yönetim kurullarının ve başkanlarının isimleriyle artar. Bu elit organizasyonlara üye olan seçkinler, aşağıdaki çokuluslu şirketlerin yöneticileridir.
14-Michael Collins Piper, "Quayle Cets Nod From Post", Spotlight gazetesi, 27 Ocak 1992, s.1
15-Dan Quayle: Standing Firm (New York: HarperCollins, 1994)
16-Texe Marrs, The Parliament of the World's Religions: An Insider's Report ve Phoenix Rising: Satan's One World Religion Takes Flight (Bant kayıtları, Living Truth Publishers, Austin Texas)
1993, 5.2
Faşist Bir Dünya Düzeni
Xerox
General Electric General Motors Prudential Insurance Allied Chemical Standard Oil of California Texaco
Shell Petroleum Seagrams Distilling Mellon Bank Chrysler Bank
NBC-TV CBS-TV ABC-TV
Mobil Oil
Atlantic Richfield Oil
ITT
AT&T
Nations Bank IBM Pepsico Fiat
First City Bank Corp Bechtel
Banque de France Siemens
John Wiley & Sons Goldman, Sachs & Co.

Exxon
Southern California Edison Ryder Systems American Express Bank of America Time-Warner Times Mirror Co. John Hancock Mutual Nynex Corp.
Morgan Stanley Group (Bank) Boeing Aircraft Levi Strauss Quaker Oats
Yan organizasyonlara olan üyeliklerinin, Illuminati'nin küresel emelleri için destek vermelerinin ve girdikleri yakın ilişkilerin sunduğu delilleri dikkate alarak, ülkelerini haince satan adamların listesine devam edebiliriz. Her ikisi de Illuminati'nin kodamanlarının kontrolü altında olan, federal hükümet ile cemiyet arasındaki bu ahlaksız, birbirinin içine girmiş ensest ilişki, Amerika'nın faşist bir ulus haline geldiğini bir bakışta belli ediyor. Mussolini ve Hitler'i ele alalım. İşte başlıyoruz!
Mussolini ve Hitler, Avrupa ve Afrika'da yalnızca bir düzine kadar ulusta otorite sağlayabilmiş olmalarına rağmen, İlluminati imparatorluğu yerkürede bulunan yedi kıtayı da kapsıyor. İç Çember'in elemanları bu şekilde olmasını istemişlerdir. Bunun için dünyanın ticarî ve malî kaynakları üzerinde zaten sağlam olan hakimiyetlerini daha da pekiştirmek için her şeyi yapıyorlar. Tam manasıyla bir diktatör hakimiyeti kurmak için, ulusal sınırları aşan, muazzam denetim otoriteleriyle kuvvetlendirilmiş uluslararası organizasyonlar kuruyorlar.
Dünya Ticaret Örgütü Kuruldu
Bu örgütlenmenin son yıllardaki örneklerinden biri de, merkezi İsviçre Cenevre'de bulunan Dünya Ticaret Örgütü'dür (WTO). İrlanda Bankası'nın eski başkanı, İç Çember'in müttefik bankerlerinden olan Peter D. Sutherland, WTO örgütlenmesini yönetmek üzere, GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması) genel müdürlüğüne atandı. ABD vatandaşlarının boğazına zorlu GATT faturası dolandıktan sonra -Clinton, Dole, Gingrich gibi İlluminati uşaklarına teşekkürler— İç Çember, WTO başkanlığına bir bankacı ve politikacı rahat ve kendinden emin İtalyan Renato Ruggiero'yu seçti. Şimdi Amerika'nın mali egemenliği, gezegenimizdeki en kötü ruhlu on adam için çalışan entrikacı bir İtalyan'ın ellerinde.17
Dikkate değer bir başka konu ise, Amerikalı yoldaşları Bill Clinton gibi, Peter D. Sutherland ve Renato Ruggiero'nun da İlluminati'ye bağlı 125 nüfuz sahibi para babası, şirket başkanı ve müttefik politikacının oluşturduğu Bilderberg'in üyeleri olmaları.
Yüksek Eğitimde İlluminati Etkisi
Dikkatle "Efendilerinin Sesini" dinleyenler, sadece şirket üst düzey yöneticileri değil. İlluminati'nin etkisi ayrıcalıklı üniversite kampüslerinde de hüküm sürüyor.
l 7 Bhushan Bahree, "Ruggerio is Named WTO Head in Move That May Spur Rivalries for Other Posts", Wall Street Journal, 24 Mart 1995, S.A5A
HAYRET VERİCİ KÜRESEL GÜÇ

Mesela Oklahoma Üniversitesi'nde, eski ABD senatörü David Boren rektör olarak hizmet veriyor. Boren, senatoda sosyalist orjinli bir demokrattı. Aynı zamanda Kafatası ve Kemik Tarikatı'nın saygıdeğer bir şahsiyeti ve gizemli CFR'ın da üyesi. Tıpkı California Devlet Üniversitesi rektörü Tomas Able gibi, New York Şehir Üniversitesi rektörü Bernard Warren'ın ve Columbia, Cornell, Fordham, Georgetown, Duke, Harvard, M.I.T., Michigan ve Texas gibi güzide üniversitelerin rektörlerinin de CFR üyesi olduklarını görüyoruz.
İlluminati'nin Yeşil Takımı
Çevreci grupların "yeşil gönüllülerden" oluşan orduları olduğuna inanılır. Ama bir araştırmacının yaptığı gibi altını kazarsanız, görünenin ardında İlluminati'nin yaygın nüfuzunu farkedebilirsiniz. Doğrusunu isterseniz, çevreci hareket İlluminati İç Çemberi tarafından kurulmuş ve örgütlenmiştir. Halen de onun tarafından idare edilmektedir. Dünya Vahşi Yaşam Fonu başkanı Kathy Fuller gibi çevreci ağır topların, Dış İlişkiler Konseyi'ne üye olmalarına şaşmamak gerek. Birleşmiş Milletler Çevre Programı başkanı Maurice Strong, dünyanın mali geleceğini belirlemek üzere her yıl İsviçre Davos'ta toplanan ve bir İlluminati finans organı olan Dünya Ekonomik Forumu'nün üyesidir.


Birleşmiş Milletler Çevre Programı Başkanı Maurice Strong, İlluminati'nin Dünya Koruma Bankası'nın kurulmasına yardımcı oldu.
Küresel bankacılık ve finansman alemi, "dünyayı kurtarmak" için başlatılan acayip kampanya ile ellerini, Maurice Strong'un bir eseri olan Dünya Koruma Bankası'nda birleştirdi. Bu İlluminati kuruluşu, 1980'de Strong, Baron Edmund de Rothschild, James Baker (Bush'un Dışişleri Bakanı) ve David Rockefeller tarafından ortaklaşa kurulmuştu. Clinton iktidarının İçişleri Bakanı olan Bruce Babbitt, Dünya Koruma Banka-sı'nın kontrolü altında çalışıyordu.
Amacı Asya'lı, Afrika'lı, Güney ve Orta Amerika'lı yoksullaştırılmış ülkelerin, milyonlarca dönümlük değerli ve işlenmemiş arazilerini bankacılara terketmeye zorlamaktı. Karşılığında ise yüksek faizle verdikleri büyük miktarlardaki borç bakiyelerini hibe edeceklerdi. Halen de bunu yapıyorlar.
Bu faşist projenin hedefi, dünyanın geri kalan tüm topraklarını, düzmece Dünya Koruma Bankası aracılığıyla İlluminati'nin kontrolüne sokmak. Böylelikle tüm dünyadaki petrol, değerli maden, elmas, kereste ve diğer kaynakların üretimi, fiyatları kasıtlı olarak yüksek seviyede tutularak kısıtlanabilir. Rothschild'lar, Rockefeller'lar ve diğer hanedanlar petrol, kereste ve diğer değerli ticari mallan üreten devasa, çokuluslu şirketlere sahip oldukları için, Dünya Koruma Bankası aracılığıyla tüm toprakları ele geçirme projesi, İlluminati için gelecekte trilyonlarca dolarlık kâr anlamına geliyor. 18
Medya Dalkavukları
Tüm medyanın neden bu kadar ateşli anti-Amerikan, pro-Marxist ve vatan haini olduğunu öğrenmek ister misiniz? Aydınlatıcı bir açıklama için, İlluminati'nin önde gelen gruplarının üye listelerinden başka bir şeye bakmanıza gerek yok. Newsweek'in genel yayın yönetmeni ve başkanı Richard Smith, US News & World Report, Time, Vanity Fair, Atlantic Monthly, The New Yorker gibi çok satan dergiler de CFR bünyesindedirler.

18- The Project ,1988 yaz.. Colorado'lu vatansever Hıristiyan George Hunt, 1988 yılında düzenlenen Dünya Vahşeti Kongresine katılmıştı. Dünya Koruma Bankasının hangi bağlantılar aracılığıyla kurulduğunu anlatmıştı.
CFR, yayıncılığın bu muhafazakar kanadının denetimini garantiye almak için American Spectator, Forbes, Financial World ve Readers Digest gibi dergilerin başkanlarına da sahip çıkıyor. National Review'ın adı kötüye çıkmış yayımcısı William F. Buckley, CIA ajanı olarak iç Çember'e hizmet etmiş sahte bir muhafazakardır. Buckley ayrıca şu anda da bir CFR üyesi.
Gazetecilik alanında da aktif olduklarını görünce gözlerimiz yerinden fırlayabilir. New York Times, Minneapolis Star-Tribune, Wall Street Journal ve Washington Post yayımcılarının tümü CFR üyesi. Gazete yayınlayan bu devlerin birçoğu aynı zamanda, Trilateral Komisyon ve Bilderberg'in de üyesidir.


ABC-TV'den Barbara Walters, Dış ilişkiler Konseyi'nin 1990'daki bir yemeğinde bir ortakla beraber.
Televizyon dünyasından da en seçkin kanalların, îlluminati organizasyonlarının sadık üyeleri olmalarına belki de şaşırmamak lazım. CBS, NBC, ABC, CNN ve PBS haber sunucuları bile CFR, Trilateral Komisyon ve kötü şöhretli diğer grupların "sembolik üyeleri" olarak bilinirler. Prime Tıme'dan Diane Sawyer ve 20/20'nin sunucusu Barbara Walters CFR üyesidir. Akşam haberleri sunucusu Dan Rather (CBS), Tom Brokaw (NBC), ve Peter Jennings (ABC), 60 Minutes'den Ed Bradley ve ABC News'den John Scali de CFR mensubudur. Biz de televizyonlarımızın neden bu kadar sosyalist, göstermelik ve Amerikan olmayan çöplükle dolduğunu merak eder dururuz!
Açgözlülük Etkeni
Banka, sanayi, eğitim ve medya sektörlerinin seçkinleri neden bu kadar büyük bir hevesle şeytanın temsilcileriyle işbirliği yapıyorlar? Demokrasiyi çökertmeye ve Amerikan egemenliğine zarar vermeye neden bu denli hazırlar? Cevabın yalnızca açgözlülük olabileceğine inanıyorum.
Açgözlü adamlar hiçbir zaman doymazlar: incil şöyle diyor: "Para aşkı, tüm kötülüklerin kaynağıdır." İlluminati'nin on "bilge adamı", inanılmaz derecede zenginler. Gezegenimizin devasa sanayilerine ve mali kuruluşlarına sahipler. Ayrıca kesin rakamı bilinmeyen milyonlarca dönümlük bereketli toprakları ve doğal kaynaklan ellerinde bulunduruyorlar. Ama yine de daha fazlasını, hep fazlasını isterler. İşte bu yüzden Tanrı'nın bu konudaki buyruğu ne kadar da derin bir anlam taşıyor: "İnsanoğlunun gözü hiç doymadığı gibi, cehennem ve azap da hiçbir zaman tükenmez". (Meseller 27:20)
* İkinci Bölüm * Gizli Örgütlerin Ardında: İlluminati'nin Süper adamları

Çünkü açığa çıkarılamayacak üstü kapalı bir şey yoktur. Ne de öğrenilmeyecek gizli bir sorun. Karanlıkta söylediğiniz her şey aydınlıkta duyulacak. Dört duvar arasında kulağa fısıldadıklarınız, damlardan yayılacak.
Luka 12:2-3
İlluminati'nin alçak ve tehlikeli planı ile öğretisinden haberim var. İlluminati'nin öğretilen ile jakobenlik * ilkelerinin Amerika Birleşik Devletleri'ne yayılmadığına inanıyorum. Bunun gerçekleşmemiş olması hiç kimseyi benim kadar mutlu edemez.
George Washington /George Washington'ın yazılarından
Merkezi San Francisco'da bulunan ve Lumen Foundation tarafından yayımlanan, albenisi yüksek ama içi boş felsefe dergisi Gnosis'in editörü Richard Smoley, İlluminati'nin "gizli bir kardeşlik" olduğunu yazıyor. "İnsanoğlunun evrimini tamamlamak için gizlilik içinde çalışan, akıllı ve hemen hemen herşeyi bilen kişilerden oluşur." Ve oluşumun, gizli örgütlenmelerin ötesinde bir şey olduğunu, ayrıca "gizli örgütlerin bulunduğunu" da itiraf ediyor.
*Fransız Dominiken papazlarına Jakoben denilir. Fransız tarihine bakacak olursak, Fransız devrimi sırasında Versailles milletvekilleri arasında Mayıs 1789'da kurulan siyasi bir partinin üyeleri olduklarını görürüz ki bunlar isimlerini Paris'teki eski bir manastırdan almışlardır. Robespierre tarafından yönetilen parti gitlikçe daha da radikal bir hal aldı. Jironden partisi üyelerini iktidardan alaşağı ederek, terör yarattılar, l 794'teki darbeden sonra bu parti kapatıldı. Ç.N.
Ancak, Smoley'e ve gizli dünya görüşünü savunanlara göre, İlluminati'de "kardeşlik, başka hiçbir örgütle kıyaslanamaz. O aslında Kutsal Ruh'un mabedidir."
Smoley, "üyelerinin", "insanüstü güçlere sahip ustalardan" oluştuğunu iddia ediyor. Ayrıca "bütün ilkelerin ötesinde bir gerçeğin, inanç hayatındaki tüm farklılıkları ortadan kaldırarak, müritlerini ortak bir yaşamla donatan bir gerçeğin" oluşturduğu dine inandıklarını iddia ediyor.1
Smoley, Gnosis'teki makalesinde bu "gizli kardeşliğin" aslında İlluminati olduğunu açıklamıyor veya aydınlanmış elitlerin bir Dünya İmparatorluğu kurmak ve ona başkanlık etme gibi bir planları olduğundan söz etmiyor. Genellikle Richard Smoley gibi adamların bir miktar gizem bilgisi vardır ama, işin ucundaki Şeytan ve onun İlluminati ismindeki iğrenç dünya komplosunu göremezler. Bilemezler, çünkü Tanrı'yı inkar ederek karanlıkta yaşarlar.
Eğer Tanrı önünde kalplerimiz temizse, Kardeşlik ve İlluminati Düzeni hakkındaki gerçekleri anlayabiliriz. Meseller 25:2'de merak uyandıran şu pasaja rastlıyoruz: "Herhangi birşeyi gizlemek Tanrının zaferidir: ama bir meseleyi araştırmak kralların şerefidir". Daniel 21:10'da,dünyanın son günlerinde alçakların kargaşa ve karanlık içinde kalacaklarını ama
"akıl sahiplerinin gerçekleri anlayacağını" okuyoruz. O halde Tanrı'nın vaadini kalplerimizde taşıyarak, İlluminati komplosunun karanlık sırlarını açığa çıkarmak için, gizem zindanlarını deşelim.
Aslında Entrika Çemberi, tartışmaya mahal bırakmadan "gizli bir kardeşlik" olduğunu kanıtlıyor. Daha da korkutucu olan, amaçladıkları cehennemvari yönetim tarzı ve bu ketum, gizli elitin yaratıcıya meydan okurcasına bildirdikleri hedefler. l Richard Smoley, Gnosis dergisi, 1995 yaz, s.l
Bunlar, nefes kesici boyutları olan bir dünya komplosu içinde çalışan şeytani adamlardan müteşekkil İlluminati adamları. Lincoln'u hatırlayacak olursak bu, birkaç kişinin, birkaç kişi için birkaç kişiye hazırladığı bir komplo.

Üstü kapalı bir şekilde "birkaç kişi" denilenler, kimler? Ben bu kelimeyle, kan ve para ile birbirine bağlanmış, kötü ruhlu ve tamamıyla ahlaksız adamların Büyük Yaratıcı'ya karşı hazırladıkları iğrenç ve gizli sözleşmeden bahsediyorum. Bunlar, haysiyet yoksunu adamlar. Dünya vatandaşları. Sadakatleri, gizli efendilerine verdikleri söz. Bu yüzden yurtseverlik sembollerini gizliden gizliye küçümserler ve sadece amaçlarına ulaşmak için gerekli olduğunda bu sembollerin ardına saklanırlar.
îlluminati'nin Nihai Hedefi
İlluminati'nin nihai hedefi nedir? Dünyadaki tüm siyasi iktidarları birleştirmek ve yönlendirmek istedikleri halde, tek hedefleri Dünya Hükümeti kurmak değil. Bunun da ötesinde, gerçek hedefleri, muazzam bir servet sahibi olmak ve harcamak, aşırı, doymak bilmez ve çılgın bir arzuya sahip oldukları halde, sadece daha fazla para kazanmak da değil. Bu aşağılık adamların asıl hedefi, evrenin tahtında oturan benzersiz, muhteşem Varlığı: İsa Hazretleri, rablerin Rab'bini ve Kralların Kralını devirmek. Yanlışlığa düşmeyin bu, Cennet'in en yüksek makamını yenmek, Tanrı'nın elleriyle yarattığı gelmiş geçmiş en kötü yaratığı, inançlarından dönerek Cennetten kovulan şeytanı zümrüt tahta oturtmak için girişilmiş, başarısızlığa mahkum, muazzam ve destansı ruhani bir isyan, tiksindirici, pis ve tamamıyla iğrenç bir girişim.
îlluminati'nin sefil adamlarını bir araya gelmeye ve aynı zamanda şeytan olarak da bilinen, garip boynuzlu sahte tanrıları Baphomet'e kaderlerini bağlamaya yönelten, şevk veren ve onları zayıflatan esrarengiz tutkular ve arzular ne olabilir? Bu korkunç adamların yaralı ruhlarını avlayan karanlığın deriliklerini hayal etmek bile ne kadar olağandışı ve ne kadar ilginç! Onları böyle bir şey yapmaya teşvik eden ve büyüleyen şey ne olabilir?
İktidar Arayışı
İlluminati adamlarının zihnini bunca meşgul eden para mı, yoksa iktidar mı? "Aydınlananların" iç Çember'inin muazzam ve sayılamayacak bir servete sahip olduğu su götürmez bir gerçek. Ve zenginler de bunu iktidara dönüştürüyor, ingiliz düşünür Lord Acton, 1888 yılında bunu şu şekilde ifade ediyordu: "İktidar yozlaştırır ve mutlak iktidar mutlak yozlaşmaya götürür."
Kültürel, siyasi, mali, sanayi, dini veya eğitim, hangi sahada olursa olsun, İlluminati kan bağının hayatın geniş yelpazesi üzerinde muazzam etkisi var. Şeytani aile Rockefeller'lara şöyle bir göz gezdirirsek, İlluminati kontrolünün kafa karıştıran görüntüsünü yakalayabiliriz.
Rockefeller'ların Chase Manhattan bankasının 25 yöneticisi var. Bu yöneticiler, 100 büyük sanayi kuruluşu, banka, kamu kuruluşu, ve sigorta şirketiyle birbirine kenetlenmiş durumda.2
Rockefeller hanedanlığı ayrıca tam kırk yıl boyunca, Yirminci Yüzyıl Vakfı, Rockefeller Vakfı ve diğerleri aracılığıyla, tüm Hıristiyan mezheplerini, birçok üniversiteyi ve yüksek öğretim kurumunu kontrol etti.
Başkan Lyndon Johnson'm Beyaz Saray danışmanı olan ve Public Broadcasting System (PBS) televizyon kanalını milyonlarca Yeni Çağcı ile gizemcinin popüler rehberi haline getiren Bili Moyers, "Rockefeller ailesi, etkisi tüm dünyayı kuşatan yatırımcıların, sanayicilerin ve siyasetçilerin kurduğu büyük bir şebekenin merkezinde bulunuyor" diyor. 3
2 Frritz Springmeier, The Top 1 3 İlluminati Bloodlines, (kendi bastığı kitap, Portland, Oregon; Living Truth Publishers'dan sipariş verilebilir)
3-PBS-TV özel, "The World of David Rockefeller", 1980, Bill Moyers'ın programı.
Astor, Bundy, Dupont, Kennedy, Onassis, Rothschild, Rockefeller, Lord, Habsburg, Mellon, Oppenheimer, Sassoon ve Sinclair gibi soyadları bir çatı altında toplayan İlluminati kan-bağı, muazzam bir servet ve güç anlamına geliyor. Kendisine gösterdikleri bağlılık ve

hizmetten dolayı mı, Şeytan onlara bu büyük servet ve gücü verdi? Sahip oldukları arazileri, elmasları ve değerli taşları, madenleri, petrolü, keresteyi ve aşırı süslü malikaneleri de içinde barındıran muazzam küresel imparatorluğun ortaklan olduklarını düşünürsek, sorunun cevabı, evet gibi görünüyor. Kartelleşmiş anonim şirketleri ve hisse oranları, hayrete düşürecek cinsten. New York, Londra, Frankfurt, Tokyo gibi finans merkezlerindeki bankalarda bulunan nakit mevduatları hayal gücünü zorluyor.
İktidar Üzerinde İktidar
Dünya Bankası'nın Avrupa'dan sorumlu başkanlığı da dahil olmak üzere, üst-düzey mali mevkilerde onlara yıllarca hizmet eden ve içlerinden biri olan Jacques Attali, bir kitapta -şüphesiz ki onların zorlamasıyla yazılmış- İlluminati'nin bu süper zengin adamlarının mükemmel iktidarını açıklamıştı.
Attali onların, "bir hanedan şebekesi içinde birbirlerine sıkı sıkıya bağlı olduklarını" söylüyor. Ayrıca dünyadaki "her rejimin kalbine ekilen aristokrasiye paralellik gösterdiklerini" de ifade ediyor. Bu adamlar, "yerine başka bir şey konulamaz bir ahlak ve vahşi ayinlerin oluşturduğu, kendi sert düzenleri" içinde örgütlenmiş, "zengin ve kültürlü bir elit" tabakası.4
Attali, dünya çapındaki bu servet ve iktidar şebekesini oluşturan aile bağları hakkında yaptığım detaylı araştırmayı doğrularcasına, hanedanların oluşturduğu bu aristokratik şebeke bağlantılarını yazıyor:
4-Jacques Attali, Sigmund Warbung: A Man of Influence (France: Fayard,1985). Lewis Pauwels'in figaro dergisindeki makalesini okuyun, Temmuz 16/23 1988 ve Ağustos 13/20 1988.
"İsimleri, en başta gelen zenginlikleri, toprak ise en sonsuz kibirleridir." 5
O halde Attali'ye göre, görünürdeki şu gerçekler İlluminati'ye korkunç bir güç veriyor: (1) İsimleri, (2) aristokratik ve aşiretvari davranışları, (3) küresel bir düzen içinde örgütlenmiş olmaları, (4) biricik "ahlak yasaları", ve (5) "inanılmaz ayinleri".
Attali, hepsini birden gözönüne aldığımızda bu özelliklerin, İlluminati'yi dünyanın efendisi yaptığını söylüyor. Seçilmedik leri halde, devlet ve toplumun günlük ve sıradan işlerini yapan, seçilmiş ama önemsiz siyasetçiler ve yöneticilerin üstünde, idarecilik yaparak hüküm sürüyorlar. Attali, aslında dünya sistemi üzerindeki bu efendilerin "iktidar üstünde iktidar" oluşturduklarını anlatıyor.6
Güç ve Entrikanın Üç Çemberi
Yine de, İlluminati'nin üstünlüğünün kendi gücünden kaynaklanmadığını hatırdan çıkarmamak gerekiyor. Bu üstünlük, dehşet verici olmakla beraber, onları da aşan büyük ve gizemli bir güç tarafından idare edilmekte ve onlara enjekte edilmektedir. Bu yüzden, üç çemberden oluşan, birbirinin içine geçmiş bir sistemle karşı karşıyayız. İlk çemberde, Şeytan veya Lucifer ve ruhani bir hiyerarşi oluşturan iblis ruhları var. Bu da Entrika Çemberi'ndeki "ışık noktası"nın anlamını oluşturuyor.
Bir sonraki ise, Şeytani ışık noktasının hemen dışında, aslen dünyayı yöneten görünmez adamlardan ve bir avuç elitten oluşan, sıkıca örülmüş seçkin iç Çember. Sondaki "dış çember" ise, birinci sınıfta yer almayan, ama kanbağı bulunan aydınlar ve maddi zenginlik kazanmak
için kendi azalarıyla insan efendilerin önünde diz çöken binlerce hizmetkardan oluşuyor. Onlar da geniş kitlelerin üstünde bir belli derecede nüfuz ve otoriteye sahip oluyorlar.

Bu son kategoride başkanlara, başbakanlara, büyükelçilere, holding başkanlarına, dini yetkililere ve küresel örgüt liderlerine rastlamak mümkün.
Adaylar ve Seçimler Kontrol Ediliyor
Halkın çoğunluğu, İlluminati Planı hakkında ya çok az şey biliyor, ya da hiçbir şey. Demokratik devletlerde kolay aldatılan insan kümeleri, verdikleri oyların seçimlerin kaderini belirlediğine ve kendi liderlerini seçtiklerine inandırılırlar. Ne kadar da saçma! Bu aldatılan kadınlar ve adamlar, korkunç gerçeğin farkında değiller: Bir adayın, sahne arkasındaki efendilerinin onayını almadığı müddetçe, seçimi kazanma şansı yoktur. Ve yine bir politikacı el altından bu "seçilmişlerin" amaçlarını destekleyeceğine söz vermediği müddetçe, -ki bu, Hıristiyan ahlak anlayışını çökertme ile çevrecilik, küreselleşmecilik ve Amerikan egemenliğinin sona erdirilmesini içerir- hiçbir zaman seçilmeyecektir.
Yöneticiler seçim sonuçlarını, kendi favori adaylarının kampanyalarına milyonlarca dolar akıtarak, medya ve siyasi partiler üstündeki kontrollerini kullanarak, kontrol ettikleri örgütlerin adayları onaylamasını sağlayarak ve gerektiğinde fazla oylarla ve seçimlerde yapılan hilelerle garanti ederler.
Daha da ötesi yüksek mevkilerin adayları, ABD'de, Dış ilişkiler Konseyi, Trilateral Komisyon, Farmason, Bilderberg ve Bohemian Grove gibi İlluminati siyasi örgütlerince titizlikle incelenip, seçilirler. Bu noktada, sadece İlluminati tarafından yakın tarihte onaylanan ABD başkanlarının kimliklerini dikkate alacağız. Başkan Jimmy Carter, seçimleri kazandığında CFR Trilateral Komisyon üyesiydi ve aynı zamanda masondu. Başkan Ronald Regan ilk önceleri bir Bohemian Grove üyesiydi. Başkanlığı sırasında 33° Masonluğa seçildi.7
7-A. Ralph Epperson, The New VVorld Order (Publius Press, 1990), s.289-290
Başkan oluşu gözönünde bulundurularak, CFR'ın eski bir idarecisi ve Trilateral Komisyon'un emekli üyesi George Bush, Kafatası ve Kemik Tarikatı'nın (Farmasonluğun Siyah Locası) liderliğine getirildi.8 Bu arada başkan Bill Clinton Bilderberg, Farmason (Senior de Molay), CFR ve Trilateral Komisyon üyesiydi.9
İşte çağdaş Amerika'daki nüfuz sahibi politikacıların İlluminati ile olan yakın ilişkileri. Bu adamların Beyaz Saray adayı olarak gündeme gelmesine şaşmamak lazım:
Temsilciler Meclisi Sözcüsü, Newt Gingrich: 33° Mason; CFR ve Dünya'nın Geleceği Cemiyeti üyesi.
ABD Genelkurmay Başkam Colin Powell: Prince Hail mensubu Mason; CFR üyesi
Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole: 33° Mason
Medeni Haklar Lideri jesse Jackson: Prince Hail Masonu; CFR üyesi
Bu adamlar arasındaki ortak bağ çok belirgin. En başta Masonlar, ikincisi, hepsi Dış ilişkiler Komisyonu (CFR) üyeleri. Hem Mosunluk hem de CFR, küreselleşmeciliği ve uluslararası kardeşliği destekliyor. Her ikisi de İncil'de anlatılan geleneksel Hıristiyalık anlayışına karşı. Bu korkunç ve tamamen Amerikan karşıtı görüşleri desteklemeyen hiç kimse, Amerika Birleşik Devletleri Başkanlığı'na seçilemez.
İlluminati oluşumu, Clinton, Gingrich, Dole ve Powell gibi siyasileri -Henry Kissinger, Zbignievv Brzezinski ve Warren Christopher gibi devlet adamlarını- kendi devrimci amaçları
için top gibi kullanıyor. Geçici yıldızlar haline getirip, sonra da çıkarlarına uygun şekilde karanlığa gömüyor.

8-Texe Marrs, Dark Majesty: The Secret Brotherhood and the Magic of A Thousand Points of Light (Austin, Texas: Living Truth Publishers, 1992)
. Ayıca "De Molay: Doing Rites By Society", The Dallas Morning News, 5 Temmuz/ 1994, Bolüm C.
Ama "hizmetkarların" İç Çember'e girdikleri ender görülür. Aslında, diğerleri çember etrafında iş gördüğü ve böyle yaparak dünya ilişkilerinde muazzam güç ve nüfuz sahibi oldukları halde, prestijli îç Çember'e girmeye sadece on kişinin yetkisi bulunuyor.
iç Çember'deki adamlar efendiler; piramit hiyerarşisinde altlarında bulunan kişiler ise hizmet edenler. Eski Mistik Ayinler adlı kitabında 33° C.W. Leadbeater, bu güç çemberinden, "imparatorlar Konseyi" olarak bahsediyor. Bu terimin, Mason kardeşliği için Mükemmellik Ayini'ni ilk olarak düzenleyen Şeytan'in idaresinde bulunan, bir grup "doğuştan soylu ve yüksek kültür sahibi" adam için kullanıldığını söylüyor.10
Leadbeater'a göre, 1761 yılında İmparatorlar Konseyi, Stehen Morin'i Baş Müfettişliğe atadı. Morin, Amerika'ya gizemli ayinleri getirmekle görevliydi. Bu ayinlerin tüm kötülükleri, tüm entrikaları daha sonra 19. yüzyılda büyük kumandan Albert Pike ve şu anda merkezi Washington D.C.'de bulunan Dünya Yüksek Kurulu'nca adapte edildi.
Şeytana Kölelik Yapmak
Sahip oldukları para ve kullandıkları güç, onlara varoluş sebeplerini canlı tutmalarını sağlayan bir hırs veriyor. Ama Şeytan, İlluminati adamlarını kendine tamamen kul köle etmek için kullandığı cephaneliğinde daha da cazip silahlara sahip. Şu ana dek kullandığı en etkili ve en baştan çıkartıcı silah, bu adamlarda uyandırdığı aşırı, kibirli, korkutucu derecede kendini beğenmişlik ve sahte gurur duygusu.
Herşeye rağmen kötü varlığın pençesinden kurtulabilen, para ve güç sahibi bazı adamlar da var. Ama parasını ve iktidarını birleştiren kibirli ve kendini beğenmiş sahte gurur duygusuna sahip sadece birkaç adam, onun baştan çıkartıcı tuzağından kurtulabilmiştir. Rabbimiz şu sözleriyle iç Çember'in "Krallarından" bahsetmiyor mu?:
10 Charles W. Leadbeater, Ancient Mystic Rites (Wheaton, Illinois; Madras, India), s.184-187
Kötülük yapmak krallar açısından nefret edilen bir şey: çünkü taht doğruluk üzerine kurulmuştur. Yıkımdan önce gurur, imparatorluk çökmeden önce de kibirli bir ruh gelir. (Meseller 16:12,18)
Şeytan, bu adamlarda böylesine abartılı bir sahte gurur duygusu uyandırmak için hangi taktiği uyguluyor? Onlara ölçüyü fazlasıyla aşan bir yalan söylüyor. Düşman, istekli kulaklarına şöyle fısıldıyor: "Sizler tanrısınız'-"
"Sizler kutsal varlıklarsınız" diyor, onlar da neşeyle ve artan bir heyecan içinde dinliyorlar. Şeytan ayrıca onlara, büyük ve esrarengiz Gizli Doktrin'in bekçileri olduklarını söylüyor.
"Bu, adi ve çocuk kadar aklı olan insan yığınlarının, hakkında hiçbir şey bilmediği metafizik bilgisi, ya da gizli bilgidir. Ebedi dönem boyunca karanlık meleklerinden teşkil birliklerim ve Kardeşlik tarafından koruna gelmiştir. Antik bilgelikten doğan bu bilgi hazinesi artık sizin ellerinizde" diyor.
"Sizler bilgeliğin devlerisiniz. Yüksek bilinç sahibi adamlarsınız. Sizler ünlü ve her türlü güce sahip Yeni Adamlar'sınız. Dünyayı yönetmek ve daha aşağı soylardan gelenlerin Efendisi olmak sizin kaderiniz" diyerek onları rahatlatıcı ve ikna edici sözlerle kendine bağlıyor.

Scottish Rite dergisinin ölümünün ardından yazdığı kısa yazıda "20. yüzyılın en büyük mason bilgini ve filozof /11 olarak tanımladığı 33°'den mason Manly P. Hail, The Phoenix'de bu Gizli Öğreti'den bahsetmiş ve "seçilmiş" İlluminati adamlarının yüksek zekalarını övmüştü. Devamında ise, Gizli Doktrin'in eski fakat hiç bitmeyen bir öykü olduğunu yazıyor:
11-Scottish Rite Journal, Ağustos 1990 "Ölümsüz Zümrüdü Anka, ölü inançların külleri üstünde yükselir." 12
Hail, cahil ve bayağı insan yığınlarının, Gizli Öğreti'nin gerçek anlamını kavrayamayacaklannı yazıyor:
Gizli Öğreti'nin unsurlarını anlamamadan bir kimse, onun yüceliklerine erişmeyi beklememelidir... Ruhani gerçekler hiçbir zaman aydınlanmamış insan yığınlarının seviyesine indirilemez. 13
Manly P. Hall'a göre, sadece ilahi varlık olma potansiyeline sahip kişiler Gizli Öğreti'nin metafizik bilgisinde adı geçen gizemlerin efendisi olmayı umut edebilirler:
Üyeliğe yeni kabul edilmiş bir kişi sadece kendi tanrısal potansiyelinin ortaca çıkmasınla Büyük Sır'rı (Büyük Arkana) kavrama mertebesine terfi eder. Gizli Öğreti, aydınlanmış düşünürlerin kurumları tarafından nesilden nesile, soldan soya devam ettirilen ilkel bir bilginin varolduğunu doğruluyor. Gizli Öğretide, eski Gizem tapınakları en değerli sırların birçoğundan vazgeçmek için kurulmuştur. 14
Hall'un kaynak gösterdiği gizem felsefesi hakkındaki garip ansiklopedi, Rus gizemci ve yarı mason Helena P. Blavatsky'nin 19. yüzyılda yayınlanan Gizli Öğreti adlı kitabıdır.15 Blavatsky, kitabın içindeki bilgilerin kendisine "efendiler" veya "bilinmeyen amirler" tarafından verildiğini iddia etmişti. 16
Birçok açıdan Blavatsky'nin Gizli Öğreti'si, Albert Pike'in, "farmasonluğun İncil'i" kabul edilen Ahlak ve Dogma adlı muazzam kitabıyla kıyaslanabilir. Her iki kitap da, insanı yüce bilgi mertebesine ulaştıran gizemli gerçeklerin anafikrini veriyor.
12 Manly P. Hail, The Phoenix (Los Angeles: Philosophical Research Society, 1960), s.122-123.

15 Helena P. Blavatsky, The Secret Doctrine (Pasadena, California: Thesophical University Press, 1963) s.421.
16 K. Paui lohnson, The Masters Revealed (State University of New York Press, 1994)
Gizemli Öğreti ile Ahlak ve Dogma'nın savunduğu üzere, özenle ve sabırla bir araştırma yapılarak ve tasavvuf bilgisi elde edilerek, yüce bilgi tanrısal varlıklara aktarılıyor.
Yaratılan tanrı-adamların sihirli güçlere ve üstün zekaya sahip olduğu söyleniyor. İlluminati bünyesine seçilen bu zeki adamların, Nietzsche'nin sözleriyle Süperadamlar denilen, iyinin ve kötünün ötesindeki olduklarına inanılıyor.
Bu adamlar aynı zamanda liderleri şeytan tarafından, Büyük Gizemleri paylaşmaları ve "sezgi gözüyle" görebilmeleri için destekleniyorlar. Bu kişiler, her zaman her yerde bulunan Her-şeyi Gören Göze sahip ve herşeyi bilen varlıklar olmak için seçilmişlerdir.
Hitler ve Herşeyi Gören Göz
Adolf Hitler bu 'Yeni Adam'lardan biri olduğunu hayal ediyordu. En azından dört kez, Blavatsky'nin klasik gizem hakkında yazdığı, Gizli Oğreti'yi okudu ve yatağının başucundan ayırmadı.17

Birçok kez Hitler'in gelecekteki Süperadamlar hakkındaki düşüncelerini duyan Rauschning, "Hitler hep 'Tepegözden'bahsederdi" diyor. Hitler bariz bir şekilde kendi geçmiş reenkarnasyonları hakkındaki deneyimlerine dayanarak "Bazı adamlar zamanın belirli bir kısmının sırlarını açığa çıkarmak için faaliyete geçebilirler" demişti.
Hitler'in gelecekteki süperadam hakkında söylediği şeyleri bir araya getirdiğimizde, akıl almaz bir tabloyla karşılaşıyoruz. Bu adamların korkusuz çehreleri, dev gibi endamları, muhteşem fizikleri ve insan üstü kuvvetleri olacaktı.
17-Hermann Rauschning, Voice of Destruction, (New York: G.P. Putnam Sons, 1940), s.81. The Spear of Debtiny, Trevor Ravenscroft (Nevv York: G.P. Putnam & Sons, 1973), s.250: Bob Rosio, Hitler and the New Age (Lafayette, lousianna. Huntington House Publishers, 1993)
Hitler'in sezgisel gücü entelektüel düşünceye dönüşecekti.
Bu kadar kısa zamanda aramızda büyüyen bu süperadam, hiç kimsenin karşı koyamayacağı şekilde ahlakı çöküntüye uğratacak etkili konuşma yeteneği de dahil olmak üzere sihirli yetenekler sergileyecekti. Cennet ile cehennem arasındaki tüm ruhlar onun emirlerine itaat edecekti. Buna doğa olayları ve kimsayal olaylar da dahildi.
Bu çeşit süper adamlar dünyanın eliti, bakışlarını yönelttikleri her yerin Efendisi olacaklardı. Ruhani varlıklarından hiçbir şey gizli kalamayacak ve dünya üzerindeki hiçbir şey onlara karşı duramayacaktı. Hitler "Onlar Tanrının Oğulları olacak" demişti.
Peki bu adamlardaki potansiyeli harekete geçiren anahtar neydi? Tabii ki kanlarının doğası ve kalitesi! '18
Kandaki Güç
Hitler'e göre kanın sırrı, Kutsal Kase * idi. Yeni Adamların ortaya çıkmasındaki anahtar kandı. Saf kan, kaderi dünyayı kontrol ve idare etmek olan soyun doğaüstü gücünü beraberinde getiriyordu. Bize söylendiği kadarıyla Hitler'in vücudu yakıldı, bugüne ise sadece külleri kaldı. Ama işte şimdi Manly P. Hall'e ait, şeytanın ilham verdiği sözleri hatırlıyoruz. Hail, 1960 yılında, kargaşanın sıcak külleri arasından yükselen ateş kırmızısı Zümrüdüanka kuşuna benzeyen, Gizli Öğreti'yi bilen Aydınlanmış Kişileri tarif ediyordu.19 Elbette kırmızı, kan rengidir. Aynı zamanda Babil fahişelerinin elbiselerindeki tercihi. İlluminati, ayrıca komünizmi sembolize etmek için de kırmızıyı seçmişti.
18 Travor Ravenscroft, The Spear of Destiny (Amerika baskısı,1973, York Beach, Maine,1973), s.250-251.
*Kutsal Kase, son akşam yemeğinde Hz. isa'nın kullandığı varsayılan sahan ya da kase.Ç.N.
19 Manly P. Hail, The Phoenix.
Hitler, dünyanın fetih anahtarının kanda yattığına inanıyordu. Ve bugün, dünyayı yöneten gizli okült oligarşilerin izini sürmüş, araştırmış ve belgelemiş biri olarak itiraf etmeliyim ki, çarpıtılmış bir okült mantık yürütmesine rağmen Hitler haklıydı, llluminati'nin kara gücü kanda yatıyor. İlluminati, yüzyıllar boyunca dünyanın serveti ve zenginliği üzerinde tekel oluşturmuş nesiller arasındaki kanbağının diğer adı.
Sahte Mesih Gelmek Üzere
Hitler bir sahtekardı ama kendisi de aldatmacanın bahtsız kurbanlarından biri olmuştu. Adolf Hitler'i ilk önce meydana getiren, daha sonra da Blavatsky'nin Gizli Öğretisi ile kibirli hayal gücünü tetikleyen İlluminati'ydi. O, başarısız bir deney olmuş, kendi efendilerine karşı gelen ve kendi kurallarıyla zafer arayan iktidar delisi bir müride dönüşmüştü.

İlluminati tarihi ve nesli hakkında yaptığım çalışma Hitler'in, Şeytani Bir Dünya Düzeni kurmak ve saltanatını sürmek için, kanla güçlendirilmiş felsefeden ilham alan ilk mürit
olmadığını kanıtlıyor. Napoleon, Büyük Frederick, Charlemagne, II. Wilhelm, Lenin, Stalin ve Mao: Tüm bu isimler ve diğerleri insanlığın küresel mesihi olmaya çalıştılar.
Amerikan tarihinden ilginç bir nokta: Başkanlığı sırasında George Washington, Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin, llluminati'nin gizli Jakoben ajanları tarafından çökertilmeye çalışıldığı gerçeği ile yüzleşmişti. Başkan, llluminati'nin Avrupa kolu adına kalleşçe adam toplama faaliyetleri sebebiyle, Fransız hükümetinden ABD büyükelçisini geri çağırmasını talep etmişti.20 George Washington 1798'de şöyle yazıyordu:
20 George Washington: A Biography in His Own Words, (New York: Newsweek, Inc., 1972)
"llluminati'nin alçakça ve tehlikeli planı ile öğretisinden haberim var. llluminati'nin öğretileri ile Jakobenlik kaidelerinin Amerika Birleşik Devletlerinde yayılmadığına inanıyorum. Bunun gerçekleşmemiş olması, hiç kimseyi benim kadar mutlu edemez." 21
Çok ilginçtir, aslında Washington'un kendisi de bir masondu. Görünüşe göre, İlluminati entrikalarına sert bir şekilde karşı çıkması, Hegel diyalektinin (yani zıtlann çarpışması da diyebileceğimiz ve daha sonraki bölümlerde değineceğimiz bir strateji) şeytani temsilcilerinin istihdam edilmesinin bir başka şekliydi.
George Washington'un kötü şöhretli İlluminati'nin Amerika'daki varlığını itiraf etmesinden 200 yıl sonra bugün, bu şeytani elitin İç Çemberi, dünyaya bir başka sahte mesih tanıtma aşamasında. O, Hitler'in bıraktığı yerden başlayacak ve "azizlerle savaşacak" (Vahiy 13). O ve onu dünya iktidarına taşıyanlar trajik bir şekilde, kendi aldanmışlıkları içinde ziyan olacaklar, llluminati'nin sahte gururu ve İsa karşıtı eylemleri, onları düşürecek, güçleri ortadan kalkacak ve efsanevi servetleri zayi olacak. Dünyanın Efendileri düşecek ve düştükleri küller arasından bir daha asla kalkamayacaklar. Daha sonra öfke ve korku içinde cehennem yüzlü efendilerine dönüp yakaracaklar, "Bizler sadece insanız, tanrı değiliz. Bizi aldattın. Her şeyimizi kaybettik." -
Eğer bu adamlar kutsal İncil'i okumuş ve inanmış olsalardı kurtulabilirlerdi, çünkü Timoteos Il'nin 3:13 nolu satırlarında şunları okuyoruz: "Ama kötü adamlar ve baştan çıkartanlar, aldatarak ve aklanarak gittikçe daha da beter batağa saplanacaklar."
Kusurlu ve İşlemesi İmkansız Bir Plan
İlluminati, bir hilekarlar topluluğudur. Kendileri de şeytanın 'tanrı" oldukları yalanına inanarak, aldatılmışlardır. Bu yüzden, cennetteki Tanrı'nın huzurunda değersizdirler. Onlarınki sadece keder verici bir hatadan ibaret.
21-The Writings of Ceorge Washington, (Wahington, D.C.: U.S. Government Printing Office, 1941), s.518
Tarih onların kusurlu ve işlemesi mümkün olmayan bir plan hazırladıklarını yazacak. Bir müddet için dünyada kazanmış olsalar bile, adlarının bir daha asla anılmayacağı gün çok yakın. Sonları gelecek ve kaderleri tamamlanmış olacak:
"Ve bana şöyle dedi, iş halloldu. Ben Alfayım ve Omega'yım, başlangıç ve sonum. Susayana, yaşam suyunun pınarından karşılıksız olarak vereceğim. Yengi kazanan herşeyin varisi olacak; ve onun Tanrı'sı olacağım, ve o benim oğlum olacak. Ama korku içinde olanlar, inanmayanlar, iğrençlikte yuvarlananlar, katiller, zina edenler, büyücüler, putperestler ve yalancılar, ikinci ölüm demek olan ateş ve kükürtle yanan gölün içinde yer alacaklar." (Vahiy 21:6-8)
Hüküm günü gelip çattığında İlluminati'nin kaderi çok acı olacak. Ama şu anda bu kötü adamlar, geçici zafer sarhoşluğu içindeler. Şu anda dünyanın kaderini belirleyen on şeytani

adamdan oluşan îç Çember, belli ki Olağanüstü Çalışma'yı tamamlayabileceğine inanıyor. Şu anda insanlık ve gezegen, kurdukları hanedanlıklar ve asil olduğuna inandıkları kan bağları yüzünden sefalet ve umutsuzlukla dolu Yeni Çağ'a girmek üzere. Bu yüzden, onların
faaliyetlerinin maskesini düşürmemiz ve İç Çember'i oluşturan adamların yüzlerine ışık tutmamız gerektiğine inanıyorum.
* Üçüncü Bölüm * Kan ve Hanedan: Dünyayı Yöneten Adamlara Dair Çünkü para tüm kötülüklerin kaynağıdır...
Timoteos'a I. Mektup 6:10
Para zamanımızın Tanrısı, Rotschild de peygamberi.
Heinrich Heine, Paris
Kraliçe Elizabeth Hambros Bankası'nda öğle yemeğine geldiği zaman kendisi için bir sürpriz hazırlanmıştı; yaklaşık bir milyon pound değerinde altın, gümüş ve platinden oluşan bir yığın. Yaklaşık 90 cm. yüksekliğinde, 240 kg. ağırlığındaydı, 900 gr. 'lık ve 11 kg. 'lık altın külçelerinden, İngiliz altınından, Hollanda Florini'nden, İran Riyalinden; Pekin, BrokenHill, Avustralya, Peru, San Francisco ve Banker Hill'den gelen gümüş paralardan ve en üstte de birkaç adet İngiltere Bankası banknotundan oluşuyordu. Kraliçe buna bayıldı. Hatıra olması babından kibarlık ederek 90 gr.'lık ufak bir altın aldı.
Joseph Wechsberg
Kan kaderdir!" İlluminati iç Çember'ini birbirine bağlayan derin ideoloji işte bu. Bu adamların insanlığa ve Tanrı'ya karşı aklını çelen, garip ve gizemli öğreti bundan ibaret. Kibirli bir şekilde, —Abbadon, Jahbulon veya tam olarak açıklanmamış "Evrenin Ulu Mimarı" gibi gizemli isimler altında adını sakladıkları- Tanrısal varlıklarının onları soylu kan bağları ve Tanrısal mirasları sebebiyle seçtiğine inanıyorlar.
Kaderlerinin "Dünyanın Kralları" olarak hüküm sürmek ve sorgusuz sualsiz güç ve otorite ile dünyayı idare etmek olduğuna ikna olmuşlar.
Dean Grace, "Mason Tarihi Hakkında Küçük Bir Kitap: Bir Dolarlık Banknot" adlı düşünceye sevkeden kitabında, Amerika Birleşik Devletleri Mühürü'nün arkasındaki piramit ile her şeyi gören gözün kaynağını ve anlamını titizlikle araştırmıştı. Bir dolarlık banknotlarımız üstündeki bu sembollerin "değişik kılıkların ardında saklanan entrikacı bir mezhebi" temsil ettiği sonucuna varıyordu:
Bu komplocular, bukalemunlar gibi; Marksist, Sosyalist, Komünist, Siyonist, Mason ve Enternasyonalist benzeri değişik isimler altında saklanırlar. Londra, Berlin, Roma, ve New York gibi yerlerde yaşarlar. Birleşmiş Milletler'i, Wall Street'i ve Washington DC'yi idare ederler. Silah sanayine maddi kaynak sağlar, isimsiz asker benzeri anıt mezarlar dikilmesine yardımcı olurlar... Üyelik nesilden nesile, ingiltere ve Avrupa'nın soylu ailelerinden, uluslararası finans piyasalarını yöneten saraylardan, ve Dünya Yahudiliği ile Roma Katolikliği hiyerarşisinden geçer.1
Piramit Şeklindeki Kontrol Sistemi
Grace, "Bu elit dünya kardeşliği, sosyal-ekonomik piramidin aşağı veya yukarı tüm kademelerine yayılmış işlevsel bir sosyal kontrol sistemi sayesinde birçoğumuzu tuzağa düşürdü" 2 diyerek bizi uyarıyor. Grace, bu gizli komplo şebekesini oluşturan adamların kendilerini, kontrol altındaki küresel toplumun en üst basamağına yerleştirdiklerine inanıyor:

1 Dean Grace, "A Little Masonic History Book: The One dollar Bill", basılmayan kopya, Aralık 1984, 1991

Aynı bir piramit gibi, toplum da katmanlara ayrılmıştır. En altta fakir insanlarla başlayan bu piramit, yukarıya doğru orta gelir seviyesindeki insanlar ve en üstte daha da az sayıda zengin insanlardan oluşur. Ve bir dolarlık banknot üzerindeki piramit gibi, toplum da yüksekte duran bir tepe taşına sahiptir; tetikte bekleyen gözünü topluma çevirmiş elitlerin oluşturduğu bir Dünya Kardeşliği. 3
Dean Grace haklı olabilir mi? Asıl amacı tüm insanlığı köleleştirmek olan garip bir dine ve siyasi mezhebe mensup kişilerce mi gözetleniyor ve yönetiliyoruz? Yüzlerce yıl geri giderek atalarının izini sürebilen ve kendilerini doğal bir aristokrasinin üyeleri kabul eden, süper zengin, kurnaz ve hünerli bir grup, dünyayı fethetmek ve idare etmek için bir komplo mu hazırlıyor?
Her iki sorunun da cevabının evet olduğuna inanıyorum. Gözetleniyor ve kontrol ediliyoruz. Diktatör idaresinin bu sinsi sistemi, kötülük ve aldatma üzerine kurulu piramit şeklindeki hiyerarşi siteminin doruğunda oturan küçük bir grup adamın işi.
"Bazı Hayvanlar Daha Eşit"
Theosophy'nin fikir babası olan Helena Blavatsky, Hitler'i merhametsizliğin ve ahlaksızlığın bu uç noktasına kadar çıkartan, cehennem kokulu Gizli Öğreti'de, İlluminati'nin düşüncelerine ve eylemlerine uzun süre kılavuzluk eden hastalıklı ve çarpık felsefeyi kısaca şöyle özetliyor.
insanoğlu bariz bir şekilde Tanrı'dan haberdar olanlar ve daha aşağı mahluklar olarak ikiye ayrılmıştır. Onlar, içlerindeki kutsal kıvılcımdan yoksundurlar., ve yine onlar, yerküre üstündeki adi nesillerdir. Hakiki insanoğlu ise "tek bir kandan" yaratılmış, ama aynı özden meydana gelmemiştir. Bizler kızgın eviz... Onların içinde henüz gelişmemiş olan o kıvılcım bizim içimizde var.''

4 Helena Blavatsky, The Secret Doctrine, (Pasadena, California: Thecbophical Universiy Press, 1963, orijinal baskı 1888)
O halde llluminati'nin Gizli Öğretisi, George Orwell'in aydınlatıcı romanı Hayvan Çiftliği ile paralellik gösteriyor. Orwell'in eserinde domuzlar "Bütün hayvanlar eşittir, ama bazı hayvanlar daha eşittir!" diyorlardı.
Eski Ahit'te yazdığı gibi, bütün insanlar aynı kandan geliyor ama üstün ırkın kanını damarlarında taşıyan kişi, aynı zamanda ilahi bir kıvılcımın da sahibi oluyor. İlluminati de bu görüşü doğruluyor. Blavatsky'nin terminolojisinde buna "öz" deniyor.
ilahi kıvılcıma sahip olan İlluminati gururla, Bilge Adamların üstün ve aydınlanmış ırk oldukları konusunda iddiada bulunuyor. 38. dereceden mason olan Manly P. Hail, "Amerika'nın Gizli Kaderi" adlı kitabında bu büyük ve soylu adamların köleleşmiş ve içi geçmiş insanlığı, bir Altın Çağa sürükleyeceklerini ilan ediyor:
Eskilerin inandığı üzere, Bilge Adamlar, ayrı bir ırktan geliyorlardı ve bu ırkta doğmuş olmak zekayı aydınlanmış bir bilgelik seviyesine çıkarmayı gerektiriyordu... Bir gün dünyaya varis olacak ırk işte bunlardır... Altın Çağ tekrar gelecek.5
Hail, Bilge Adamların asırlık planlar ışığında çalıştıklarını ve bunu, Hegel'in "Evrensel Devinim" diyalektiğini kullanarak, insanlığı Yeni Bir Çağın görünmeye başlayan ışığına doğru iteklemek suretiyle yaptıklarını söylüyor:
"Bugün dünyada binlerce yıldır varlıklarını devam ettiren, Arayış Düzeni diye isimlendirebileceğimiz, aydınlanmış insanların oluşturduğu bir grup bulunuyor. Bu düzen, entelektüel ve manevi algılama yetenekleri tarafından kendilerine medeniyetin gizli bir kaderi olduğu söylenen adamlardan oluşuyor. Gizli diyorum çünkü, birçoğu asıl amacın

farkında değil; insan yığınları hâlâ Evrensel Devinimin bir parçası olduklarını bilmeden yaşıyorlar." 6
Hail bize ayrıca devam edegelen bu kan bağının ve insanlığın bir düzene sokulmasına, özetle bu Evrensel Devinimin vereceği son ürünün, büyük ve sıradışı bir liderin yönetimindeki yeni bir Dünya Düzeni olacağını haber veriyor. Tanrının doğaüstü güçler bahşettiği, ilahi kudrete sahip bir kral. Hail, gelecek olan bu Büyük Varlığı heyecanla ve kehanet içeren şu sözlerle tasvir ediyor:
"Bu kral tanrısal bir ırktan geliyordu; o "aydınlanmışların" düzenine aitti; kahramanlarla -mükemmel insanlar- dolu bir aileye ait olup, irfan mertebesine yükselendi." 7
Tanrının Takdiri
Bugün Kuzey Amerika'daki demokratik düzen içinde yaşayan insanlara, "kahramanlarla dolu bir aile - mükemmel insanlar", "ilahi bir ırktan gelen" kadınlar ve erkeklerin dünyada varolduğu şeklindeki iddialar inanılmaz, hatta saçma gelecektir. Yine de, yıllardır bu adamlar ve ataları üzerine araştırmalar yapmış ve şimdi de bir Kitabı Mukaddes öğrencisi olarak, gönülden bağlı oldukları davalarını tamamen bir kenara atıp, alay etmeyeceğim. Bu adamlar hiçbir surette ilahi varlıklar olmadıkları halde, Tanrı'nın huzurunda özel bir kaderden dolayı diğerlerinden ayrılmış olabilirler! İlluminati'nin yaptığı iğrenç ve korkunç işleri Tanrı'nın belirlediği takdire bağlıyorum, isa'ya ihanet eden Yahuda gibi, onların kaderi de önceden tayin edilmiş olabilir. Tanrı'nın sözlerinde şunları okuyoruz:
"Bu suçu işlemesi önceden takdir edilmiş, şuursuzluk denizinde yüzen bazı adamlar aranıza sokuldular. Tanrı tanımaz kişiler, Tanrımızın inayetini soysuzlukla değiştirenler ve tek egemen Rab'bi, Rabbimiz İsa Mesih'i reddedenlerdir bunlar." (Yahuda'nın Mektubu 4)
3 Manly P. Hail, The Secret Destiny of America (Los Angeles: Philosophical Research Society, 1972), s.45

Kitabı Mukaddes bu çeşit adamların "kendi kendilerini yoldan çıkartan", "pis düşünceli... vahşi hayvanlar" olduklarını da ekliyor. Aslında İlluminati, boş hayallere kapılmış bir topluluktur. Bir krallık kurmak ve herşeye gücü yeten Tanrı'nın dokunamayacağı bir egemenlik sürme hayaline kapılmışlardır. Bu konu hakkında şaşırtıcı bir kehanet de var: Tanrı'ya ve kullarına karşı savaş açarak kendilerini doğru yoldan çıkartan idareciler, tarih boyunca tekerrür etmişlerdir, ve bunu küresel komplo sayesinde yapmışlardır:
"Dünyadaki krallar yerlerini aldılar ve idareciler, Tanrı'ya ve kutsadıklarına akıl verdiler." (Mezmur 2:2)
İç Çemberin İdaresi
1992 yılında "Washington Dateline'da", Amerikan Araştırma Vakfı başkanı Robert Goldsborough, John D. Rockefeller Jr'ın mali danışmanı Mark Jones'un kendisine "sahip oldukları büyük holdinglerin ve bankaların birbirine bağlı yönetim kurulları aracılığı ile sadece dört adamın, Amerika'daki sermaye akışını ve borç oluşumunu kontrol ettiğini" 8 söylediğini yazmıştı.
Yaklaşık yarım yüzyıl önce, John F. Kennedy'nin babası, Massachusetts'li zengin likör patronu Joseph Kennedy, New York Times'a "Amerika'yı elli adamın idare ettiğini ve bunun yüksek bir rakam olduğunu" 9 söylemişti.

8 Dennis L. Cuddy, President Clinton Will Continue the New World Order (Oklahoma City: Southvvest Raido Church,1993), s.40
9 The New York Times, 26 Temmuz 1936. Secret Records Reveaied, Dennis L. Cuddy, The Plymoulh Rock Foundation.
Muhtemelen hem Mark Jones, hem de Joseph Kennedy doğruyu söylüyorlardı. Yaptığım geniş araştırmalar, Amerika'yı yüzden daha az sayıda insanın perde gerisinden yönettiğini gösteriyor. Bu adamları kimse seçmedi. Geniş kesimler tarafından tanınmıyorlar. Ama yine de bu büyük grubun çok az bir kesimi yüksek elitler arasında sayılıyor.
Aslında, sadece yıllardır yaptığım geniş çaplı çalışmalara değil, aynı zamanda İncil'deki kehanetlerin de doğrulamasına dayanarak söyleyebilirim ki, şu anda tüm dünyayı sadece 10 kadar kişi yönetiyor! Bu on kişi, llluminati'nin iç Çemberini oluşturuyorlar. Hiyerarşik piramite göre altlarında kendilerine bağlı yaklaşık üçyüz küresel teknisyen bulunuyor; onlarında altında yüzbinlerce mürit, ya da "Yeni Dünya Düzeni Hizmetkarı" bulunuyor.
Bu topluluğun dünyada meydana gelen olaylar ve günlük yaşamlarımız üzerindeki etkisinin dehşet verici gücü bizi, îç Çemberi oluşturan bir avuç dolusu ismi biraz daha yakından incelemeye mecbur ediyor. İncil, bu adamların yapacağı uğursuz işlere şehadet ettiği için, geleceğimiz buna bağlı. Meseller'de bize nasihat edildiği gibi, akıllı ve dindar kişi, yaklaşan kötülüğü görecek ve ondan kaçınacak ama ihmalkar ve hayatından memnunlar, Kitabı Mukaddes'in uyarılarını önemsemeyerek cezalandırılacak!
İlluminati yüksek konseyinde bulunan isimleri keşfetmeye çalışan bir araştırmacının yoluna muhakkak birçok engel çıkacaktır. Meraklılar kendilerine bazen akıl karıştırıcı, genellikle de çelişkili bilgilerden oluşan gerçek bir labirent içinde bulacaklardır. Bu yanlış bilgi yağmurundan kurtulup, karşıma çıkan engellerin üstesinden geldikten sonra, İç Çember aday listesini 13'e indirmeyi başardım. Bu arada listeye iki isim daha eklendi, çünkü genç nesilden ve eski atalarının yerlerini alacak gibi görünüyorlar. O halde, işte hayatınızı sonsuza dek etkilemeye muktedir görünen, bugünün dünyasında yaşayan en güçlü adamların açık biyografilerine bir göz atalım.
Rothschild Hanedanlığı: Uluslararası Para
"Para zamanımızın Tanrı'sı ve Rothschild de onun peygamberi." Heinrich Heine'nin birkaç yıl önce Paris'te söylediği ve Joseph Wechberg'in insanı hayrete düşüren Ticaret Bankacıları adlı kitabında geçen bu sözler, muazzam servet birikimine dayanılan Rothschild hanedanlığının nüfuzuna ve gücüne atıfta bulunuyor.
Sovyet komünizminin Bolşevik kurucusu Christian G. Rakovsky, Kızıl Senfoni adıyla bilinen önemli eserinde, Uluslararası komünizmin tam zıddı olan uluslararası mali bir yapının varlığını açıklıyor. Rakovsky, bu uluslararası mali yapının merkez üssünün para ve bankacılık olduğunu, yönetimini ise Rothschild hanedanlığına mensup beş kardeşin teşkil ettiğini söylüyor.10
Rakovsky, "unutmayın ki, tüm Avrupa'nın üzerinde parlayan ve Sovyetler'inkini andıran beş köşeli yıldız, şimdiye dek bilinen en büyük servet birikimine sahip Rothschild hanedanlığı mensubu beş kardeşi ve mali yapılanmalarını temsil ediyor" diyor. 11
Josef Stalin'in daha sonra ülke dışına yollayarak infaz ettirdiği Rakovsky'nin, Rothschild'lerin açıklanmayan serveti, nüfuzları ve siyasi eğilimleri hakkında yaptığı açıklamalar sebebiyle hedef gösterilmiş olması muhtemel görünüyor. Rothschild'ler uzun zamandan bu yana olduğu gibi şu anda da dünyadaki devrimci faaliyetlerin önemli destekçileri arasında.
Nigel West'in Dünyayı Değiştiren Yedi Casus isimli kitabında, 1991 yılında ölen Lord Victor Rotschild'ın, Komünist Partisi üyesi olduğu yazılmıştı. Victor, aynı zamanda, Başbakan Ed-ward Heath'in "Think Tank"ine de başkanlık yapmıştı.12

10 C.G. Rakovsky, Ked Symphony.

12 Christopher Gilbert, The Dove, Yaz 1992, s.16
Bugün Rotschild hanedanlığı, küresel politikaların ve mali operasyonların birçok safhasında gizli çıkarlarını gözetmeye devam ediyor. Mesela Baron Eric de Rotschild, Güney Afrika Vergelegen'de, son dönemde basına "zengin ve şöhretli Chateau 1976 şarabını" tatmak için bir araya geldikleri şeklinde yansıtılan toplantıda, elmas ve altın madenlerinin dev patronu Harry Oppenheimer'le yeni yatırımlarını konuşmuştu.
Güney Afrika'daki kaynaklarım da bu toplantının, sadece şarap tatma amaçlı olmadığını doğruluyor. Rothschild'lar ve Rockefeller'lar Güney Afrika devlet başkanı Nelson Mande-la'nın en önemli mali destekçileri. Halen Johannesburg yakınlarında -Monaco, Las Vegas, Atlantic City, Frakfurt ve diğerleri gibi şehirlerle rekabet edecek veya onların tümünün bileşkesi kadar büyük olacak- "Kayıp Şehir" isimli bir tatil merkezi inşa ediyorlar.13
Wall Street Journal ve USA Today'in Avrupa versiyonu sayılabilecek The European gazetesinde ise, Lord J. Rothschild'in milyar dolar değerindeki şirket evliliklerini ve büyük anlaşmaları etkileyebilmek için Wall Street bankeri James Wolfensohn ile bir araya geldiği şeklinde bir haber okuyoruz. 14
Bu arada İngiltere eski Maliye Bakanı Norman Lamont'un, bir ticaret bankası olan N. M. Rothschild'de müdürlük yaptığını öğreniyoruz. 15
Emma de Rothschild yakın akrabası Charlotte de Rothschild, Frankfurt'ta bir konser ve sergiyle ailesinin muhteşem resim koleksiyonunu sergilediği sırada, gizli Bilderberg grubunun isviçre'deki yıllık toplantısına davet edilmişti. Elan dergisi Rothschild'lerin galasını şu şekilde duyuruyordu.
13 Dele Olejede, "Dining For Dollars: Mandela Courts NY Backers to Fill ANC Campaign Coffers", New York Newsday, 6 Temmuz 1993, s.15
14 Tim Castle, "Big Names Team Up for Merger Wİndfall", The European, 5-11 Mart 1992, s.22
15 "And Norman's Doing Nicely", The European, Eylül 1993.
Alman şansölyesi Helmut Kohl ve diğer seçkin davetliler 28 Şubat'ta Frankfurt'ta bulunan Yahudi Müzesi'ndeki konsere gittiklerinde birçok açıdan bir Rothschild olayını paylaşmış olacaklar...16
10.000 Ünlü Farmason isimli referans kitabında, hanedanın kurucusu Meyer Amschel Rothschild ve oğlu James Meyer Rothschild'in (1792-1868) adları geçiyor. James, Fransa Yüksek Kurulu'nun 33. dereceden mason üyesi olarak tanımlanıyor. Meyer'ın başka bir oğlu Nathan da listede yer alıyor.
Bir zamanlar, "Bana bir ulusun parasını basmak için yetki verin, o zaman kanunlarım kimin yapağını önemsemen" diyen de hanedanlığın kurucusu Meyer Rothschild idi.
 


Charlotte de Rothschild, 28 Şubat I994'te Almanya. Frankfurt'ta bulunan Yahudi Müzesi'nde bir operada soprano olarak sahneye çıkmıştı. Resimde, banker atası N.M. Rothschild ve ailesinin resmedildiği bir tablonun önünde duran zengin varisi görüyorsunuz
Rotschild'lerin israil'in politik yaşamını ve kaderini kontrol etmesi, bu ülkenin ulusu için pek hayırlı görünmüyor. Yatırım projeleri ve siyasi gerekçelerle bu ülkeye cömert yatırımlar yaptılar. Ayrıca 1948 yılında, David Ben Gurion'u ve diğer Siyonist kurucuları, Davut'un Sembolü olarak bilinen sihirli işareti israil bayrağının amblemi olması için ikna edenlerin de yine Rothschild'lere mensup olduğuna inanılıyor. Medyumlukla ilgilenen kişiler bu sembolü altı köşeli yıldız olarak kolaylıkla hatırlayacaklardır. 17
Araştırmalarım, İlluminati iç Çemberinde en azından dört Rothschild'm etkin olduğunu gösteriyor: Baron Edmund de Rothschild, Baron Eric de Rothschild, Lord J. Rothschild ve Baron Guy de Rothschild.
Rockefeller Han edanı: Apollo'nun Havarileri
Deccal'ın geleceğinin mitolojik habercisi, Güneş Tanrısı Apollo'nun heykeli, New York'ta bulunan heybetli Rockefeller Center'ın girişini şereflendiriyor. New York dergisi, bir nüshasının kapağında aynı tanrı Atlas gibi, bir sanatçının David Rockefeller Jr.'ı tüm yerküreyi omuzlarının üstünde tutmaya çabalarken gösteren betimlemesini basmıştı. Rothschild'ler istisna, dünyada hiçbir hanedanlık ya da aile Rockefeller'le karşılaştırılamaz.
Hanedanlık, 19. yüzyılın sonlarında pek de iyi bir şöhreti olmayan sanayici John D. Rockefeller tarafından kurulduğundan bu yana, açgözlü dokunaçlarını dört bir yana salmıştır. Petrol sanayinde tekelleşmekle yetinmeyen Rockefeller'lar, Avrupa'lı benzerleri Rothschild'lar gibi bankacılığa da el attılar. Rockefeller ailesi, 1955'te Chemical ve Chase Manhattan bankalarının birleşmesinden bu yana Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük bankayı idare ediyorlar.
16- Patrons on a Generous Scale", Elan, The European gazetesiyle birlikte verilmişti, 25 Şubat-3 Mart 1994, s. 10.
17-0 J. Graham, The Six Pointed Star (New Puritan Library, 1948). Fritz Springheimer, The Top 13 İlluminati Bloodlines (Living Truth Publishers)
Kötü şöhrete sahip her mekanda bu aileyi görüyoruz. Birleşmiş Milletler binasının bulunduğu East River'daki arsayı hibe etmişler, 1993 yılında Chicago'da düzenlenen ve Tanrı'ya hakaret edilen Dünya Dinleri Parlamentosu'na maddi kaynak sağlamışlardır. Rockefeller'lar, bu destansı şeytani festivalden önce marksist düşüncedeki Dünya Kiliseler

Konseyi ile Ulusal Kiliseler Konseyi'ni kurmuşlardı. Hanedanlık, aynı zamanda, Yahudilerin gelecekte inşa edilecek Büyük Mabetleri'nin bir modelini barındıran, Kudüs'teki garip ve gizemli Rockefeller Müzesi'ni de bünyesinde barındırıyor. Gizemli Ölü Deniz Yazıtları da yine bu benzersiz müzede sergileniyor.
Laurance Rockefeller ailede günümüzün ruhani lideri konumunda. Laurance'ın maddi desteği sayesinde Yeni Çağ hareketi, Barbara Marx Hubbard'ın Yeniden Yaradılış kitabı ve Matthew Fox'un Kozmik İsa'nın Gelişi gibi dinsiz kitapların basılmasını ve dağıtılması sağlandı.
Hanedanın bugünkü lideri David Rockefeller Sr., 1973'te Trilateral Komisyon'u kurdu ve örgütü, hedefleri olan Dünya Hükümeti doğrultusunda yönlendirdi. Ayrıca Dış İlişkiler Kon-seyi'nin Kuzey Amerika başkanıydı. David Rockefeller'ın Chase Manhattan bankasının, Kremlin tarafından Moskova'da açılacak ilk banka olarak onaylanması da kayda değer bir olay. 18
Rockefeller'lar Woodrow Wilson'dan bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nin tüm başkanlarını yönlendirmişlerdir. Associated Press, 1995 yılının Ağustos ayında Amerika'daki tüm gazetelerde aynı anda kendisine yer bulan şu ilgi çekici haberi abonelerine geçiyordu.
"Bu yıl Bill, Hillary Rodham ve Chelsea Clinton, yaz tatili için batıya gitmeye karar verdiler. Beyaz Saray kaynakları, Clinton'ların golf oynamak, at binmek ve bufalo arpası çorbası içmek
için birkaç haftalığına Wyoming eyaletindeki, Grand Teton dağlarına gideceklerini söylüyor. Clintonlar, Demokrat Parti Batı Virginia senatörü John D. Rockefeller'm malikanesinde kalacaklar." 19
18-John Ensor Harr ve Peter j. johnson, The Rockefeller Century (New York: Charles Scribner's Sons, 1988. John F. McManus, The Insiders: Architects of the New World Order (Appleton, Wisconsin: The John Birch Society, 1992
19"First Family Ready to Relax in Rockies", The Modesto Bee (Modesto, California); 11 Ağustos 1995. The Albuquerque Journal, 14 Ağustos 1995.
İlerleyen bölümlerde Bill Clinton ve nüfuzlu arkadaşları hakkında daha başka şeyler de okuyacaksınız.
Rockefeller kardeşler, İlluminati İç Çemberi'nin en önemli üyeleri ve karar alma mercileridir. David Rockefeller Sr.'ın gıpta edilen bir makamı var. Ayrıca John (Jay) D. Rockefeller IV ve
Laurance Rockefeller'm bu seçkin konseye üye olma şansları çok yüksek. Genç David Rockefeller Jr., yakın bir gelecekte İç Çember'in oturan "tanrıları" arasındaki yüce makamda yerini alacak. Şu anda babası tarafından ailenin görkemli bankacılık ve holding imparatorluğunu yönetmek üzere yetiştiriliyor.
 


Sol Ust: ABD senatörü Jay Rockefeller (D-WV) Hillary Rodham Clinton'a talimatlar veriyor. Hillary'nin Amerika için öngördüğü faşist sağlık tasarısının, Jay Rockefeller'ın buluşuydu. Tasarının Kongre'den geçmemesine sinirlenen Jay Rockefeller. "Amerikalılar isteseler de istemeseler de" bu faşist tasarının eninde sonunda bir yasa haline geleceğini söyledi.
Sol Alt: Bugün büyük Rockefeller imparatorluğuna başkanlık eden David Rockefeller Sr., 1973 yılında kötü şöhretli Trilateral Komisyonu kurdu.
New York'taki Rockefeller Center, Güneş Tanrısı Apollo'nun heykeli ile ziyaretçilerini selâmlar. Apollo'nun elindeki meşaleye ve onu destekleyen çembere dikkat edin.


Birleşmiş Milletler sekreteri Trygve Lie, John D. Rockefeller'dan, BM'nin New York'daki merkezine arazi satın almak için, 8,5 milyon dolarlık bir çeki kabul ediyor.


11 Eylül I989'da David Rockefeller, Dış ilişkiler Konseyi'ne başkanlık yaptı. O zamanlar pek tanınmayan Boris Yeltsin, misafir konuşmacıydı. Yeltsin daha sonra Rusya devlet başkanlığına seçildi.
Habsburg Hanedanı: Kutsal Kasenin Bekçileri
Otto von Habsburg'a "Avrupa'nın gizli kralı" denilir.20 Son Avusturya İmparatoriçesi'nin (1989 yılında ölen Zita) oğlu olan Otto, şu anda, Avrupa Parlamentosu üyesi. Buradaki mevkisini, kutsal ve birleşmiş Roma Katolik Kilisesi ile tamamlayacağı yeni bir "Kutsal Roma imparatorluğu" kampanyası başlatmak için kullanıyor. Doğal olarak Otto von Habsburg, kendisini ya da 33 yaşındaki oğlu Karl'ı bu yeni imparatorluğun gelecekteki lideri olarak görüyor. "Avrupa yeniden diriliş dönemine girdiğinde.. (Habsburg) hanedanlığı daha mutlu yarınlar bekliyor!" sözleri de kendisine ait.21
J. R. Church, Kasenin Bekçileri adlı ilginç kitabında Otto von Habsburg'un, üyelerinin Isa ile Mary Magdalene arasındaki cinsel ilişkinin ürünü olduklarını iddia eden ve Fransa merkezli gizli bir kafir cemiyet olan Sion Manastırı'yla bağlantısı olduğunu öne sürdü.22 Church, "19. yüzyıldan beri Kutsal Roma imparatorluğunu yöneten Habsburg hanedanı, Merovingian soyundan geliyor. Habsburg'lar, Mary Magdalene'in Kutsal Kase evlatları olarak ün saldılar." diye yazıyor.23 Habsburg'lann aile arması ise iki başlı kartal.
Habsburg'lann, Avrupa soylularının Kara Locasına iyice bulaştıkları su götürmez bir gerçek. Avusturya arşidükü olarak bilinen Otto von Habsburg'un aynı zamanda "Kudüs Kralı" unvanına talip olması da bayağı ilginç.24
Otto von Habsburg, V. Charles adlı kitabında dini ve siyasi birliğe dayalı, "olağanüstü bir devlet" haline gelecek birleşik Avrupa'ya yönelik hedeflerini dile getiriyordu.25
Görünürdeki varis Karl von Habsburg ise, "Tarih, iktidarın parayı elinde tutana gittiğini gösteriyor." demişti.26
20 "Europe's Hidden King", Harper and Queen Magazine, Mart 1990.
.
22 J.R. Church, Guardians of the Grail (Oklahoma City: Prophecy in the News, 1989)

25 Otto von Habsburg, Charles V (New York: Praeger Publishers, 1970), s.xiii-xiv.
26 Martin Yant, "Archduke Says Unified Europe is a Certainty", Columbus Dispatch, 8 Şubat 1987, s.l-D.
 


Habsburg kraliyet hanedanının varisi, arşidük Karl von Habsburg, 1993 yılında Barones Francesca Thyssen-Bonemisza ile yaptığı evlilik töreninde. London Daily Mail gazetesi bu olayı "yılın düğünü" olarak duyurmuştu.
Entrika Çemberi veya Deccal'in kim olduğu veya olacağı konusunda hiçbir iddiada bulunmuyorum. Yalnızca J. R. Church, 26 harften oluşan İngiliz alfabesi ve medyumların kullandığı numaralandırma sistemine dayanarak, "Karl von Habsburg" isminin şu malum 666 sayısını verdiğini söylüyor.27
1912 yılında doğan yaşlı Otto von Habsburg'un İlluminati İç Çemberi'ne üye olduğuna inanıyorum. Zaman geldiğinde torunu arşidük Karl von Habsburg, bu on şeytani adam arasındaki yerini alacak.
Juan Carlos- Deccal Kral mı?
Kral Juan Carlos, 5 Ocak 1938 yılında Fransa'nın soylu Bourbon ailesinin (Avrupa'daki asalet genellikle kan bağı ile geçer) üyesi ve İspanya'nın merhum kralı XII. Alfonso'nun soyundan gelen biri olarak Roma'da doğdu. 23 Temmuz 1969'da İspanya'nın askeri diktatörü Generalissimo Francisco Franco, ispanya parlamentosu önünde "Tanrı'ya ve tarihe olan sorumluluğumun bilincinde olarak, prens Don Juan Carlos Borbon y Borbon'u varisim olarak açıklamaya karar verdim" şeklinde bir beyanatta bulundu.28
Habsburg'lar gibi Juan Carlos da, "Kudüs Kralı" unvanına talip. Bunun da ötesinde kendisine "Kutsal Katolik Topraklarının Savunucusu" deniliyor. Yine aynı Habsburg'lar gibi Juan Carlos'un da Yahudi Siyonist çıkarları ile bağlantısı var. Bu bağlan kuvvetlendirmek isteyen İspanya kralı, israil cumhurbaşkanı Haim Herzog ile birlikte Madrid'deki Yahudi sinagogunu ziyaret etti.29
Habsburglarla olan bir başka önemli benzerliği ise, bazılarının Juan Carlos'un Deccal veya 666 rakamıyla bilinen şeytan olabileceğini iddia edilmesi. Bu tezi savunanlardan en önemlisi, California'lı bir İncil öğretmeni olan Dr. Charles Taylor. Dr. Taylor'ın Deccal KralJuan Carlos isimli kitabı 1993 yılında yayımlandı. Bu kitap, Juan Carlos'un Kitabı Mukaddes'te bulunan Deccal'in tüm özelliklerine uygunluk gösterdiğini öne sürüyor. Ölümünden önce Dr. Taylor'la kral Juan Carlos hakkındaki çalışmalarıyla ilgili birçok görüşmeler yaptım. Şahsen Jaun Carlos'un Deccal olduğu hakkındaki tezine tamamen ikna olmuş değilim ama, kehanetlerle paralellik gösterdiği de bir gerçek.
Kral Juan Carlos sadece İlluminati iç Çemberi'nin bir üyesi değil, aynı zamanda güçlü ve gizli bir Katolik Roma cemiyeti Opus Dei'nin de üyesi. Opus Dei (Tanrı'nın Eli), İspanyolca konuşulan ülkelerin zengin holding başkanlarından oluşuyor. Sert disiplini, Papa'ya olan sadakati, gizli ayinleri, istihbarat operasyonları ve ara vermediği kriminal faaliyetler, Opus Dei'nin 'Kutsal Mafya' ve 'Beyaz Farmason' gibi hoş olmayan sıfatlarla anılmasına da yol açtı.30

27 J. R. Church, Guardians of The Grail, s.97-98
28 Bible Prophecy News, baskı 21, sayı.2 1992.
29 Jerusalem Post, 4 Ekim 1987; Bible Prophecy News, baskı.21, sayı.2, 1992 s.10.
30 The Antichrist King-Juan Carlos, Charles Taylor (Huntington Beach, California)


"Kudüs Kralı" unvanlı, ispanya kralı Juan Carlos 1993 yılındaki resmi bir ziyaret sırasında başkan Bill Clinton ile görülüyor. Meşhur bir incil öğretmeni, Juan Carlos'un Deccal'la ilgili kehanetlerdeki tüm özelliklere uyduğunu iddia eden bir kitap yazdı.
Bronfman Hanedanlığı: Viski ve Para
"Edgar Bronfman Sr., Amerika'nın borçlanmasını belirleyen ve kaderini kontrol eden, isimleri bilinmeyen, seçilmemiş yöneticiler listesi için aday olarak kabul edilmeli." Bunlar Dr. Dennis L. Cuddy ile Robert Henry Goldsborough'un Güç Şebekesi isimli kısa fakat çarpıcı kitabından,31 Cuddy ve Goldsborough'a göre, Kanadalı Bronfmanlar birbirine geçmiş idare merkezleriyle orantılı olarak artan, paha biçilmez bir ekonomik ve siyasal güce sahip.
Edgar M. Bronfman, uluslararası dev damıtma ve içki fabrikası Seagram Co. Ltd.'nin yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü. Oğlu Edgar Jr. ve erkek kardeşi Charles ile birlikte 164,000'den fazla (yaklaşık %26) Dupont hisse senedini ve medya devi Time-Warner'in büyük bir kısmını elinde bulunduruyor.32
Bronfman Sr., Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve aynı zamanda Dünya Yahudi Kongresi'nin başkanı.33 Bronfman ailesinin organize suçlarla örülü bir geçmişi var.34 Dope Şirketi isimli kitapta, "Bronfman'ların Kuzey Amerika suç örgütleriyle bağlarının hiçbir zaman kopmadığı, aksine yeniden teşkilatlanma yoluna gidildiği" iddia ediliyor.35 Yaygın finans ve şirket ağı aileye küresel çapta suç işleme olanağı sunuyor.
Edgar Bronfman'ın Dünya Yahudi Kongresi (WJC), Clinton yönetimiyle sıkı ilişki içinde. Ayrıca liberal, Hıristiyanlık karşıtı faaliyetlerin ana kaynağı. Bu bağlamda, okullarda ibadetin yasaklanmasını ve okul kitaplarından dini referansların ayıklanmasını istemekle birlikte, komünistlerin kurduğu Amerikan Sivil Özgürlük Birliği (ACLU) gibi liberal Yahudi kuruluşlarını bir çatı altında toplamaya çalışıyor.
Yahudi Aklama Birliği (ADL) ile müttefik olmanın yanısıra, Mason Locası'nın New York ayağı B'nai B'rith ile de ilişkisi bulunuyor. Masonların, mistik Yahudi Kabala sistemi ile eğitimden geçmeleri ve İlluminati'nin "her şeyi gören göz" sembolünü Tanrı'nın bir işareti olarak kabul etmeleri kayda değer. Farmasonluk, kutsal Kudüs şehrindeki Zeytin Dağı üzerinde Büyük Tapınağın yeniden inşa edilmesini destekliyor. Bu, aynı zamanda Edgar Bronfman'ın liderliğini yaptığı Dünya Yahudi Kongresi'nin hedeflerinden biri.

İncil çok açık bir dille, dünyanın son günlerinde Yahudilere ve İsrail'e kendi içlerinden gelecek bir yıkımla karşılaşacakları yönünde uyanda bulunuyor. İncil'deki kehanet, dini inançlarından dönen Yahudi liderlerin, İsrail'i şeytana ve hazırladığı büyük komployu satacaklarını, "ölümüne imzalanmış" bir anlaşmayla İsrail'i şeytana teslim edeceklerini öngörüyor. Sonuç olarak, İsrail ve Kudüs, Tanrı'nın gazabına uğrayacaklar:
"Kudüs'teki insanları idare eden siz alçak adamlar, Tanrı'nın sözüne kulak verin... Ölümle yaptığınız anlaşma bozulmayacak, ve cehennemle olan sözleşmeniz devam edecek; sel felaketi geçtiğinde, sizler onun altında kalmış olacaksınız." (Yeşeya 23:14,17-18)
31 Dennis L. Cuddy ve Roberl Henry Goldsborough, The Network of Power (Baltimore, Maryland: The American Research Foundation, 1993), s.42. Newsweek, 11 Eylül 1995, s.55.
.
33 Lawrence Patterson, Criminal Politics, 31 Temmuz 1995

35 Dope, Inc. (Washington D.C.: Executive Intelligence Review, 1992)
İsrail'i ve halkını seven Hıristiyanlar ve tüm kalpleriyle Yahudi insanların Mesih Hz. İsa'yı tanımalarını ve kabul etmelerini arzu edenler, İsrail'i ve Yahudi'leri önlerinde bekleyen korkunç tehlike karşısında uyarmalı. Eğer İsrail'in en yakın dostu olan Hıristiyanlar bunu yapmazsa, kim yapacak?


30 Nisan 1995'te New York'un lüks Waldorf-Astoria Oteli'ndeki ödül töreninde, gezegenimizin en büyük likör üreticisi ve Dünya Yahudi Kongresi başkanı Edgar Bronfman, başkan Bill Clinton'a "Nahum Goldam ödülü"nü takdim ediyor.
Lord Peter Carrington: Bankacı ve Bilderberg Üyesi
Britanyalı Lord Carrington, dünyadaki para akışının, kaos ve savaşın, siyasi entrikaların hiçbirinden bugüne kadar geri kalmadı. Yüksek dereceli bir Bilderberg mensubu olan Carrington, Barings Bankası'nın batmasından sonra Avrupa kıtasının ve aslında tüm dünyanın en güçlü bankası haline gelen tarihi Hambros Bankası'nı yönetiyor.36
Carrington, İngiltere Başbakanı tarafından, Sırplar, Hırvatlar ve Müslümanlar arasında yıllarca etnik çarpışmalar yaşanan ve soykırımlara sahne olan savaş esnasında arabulucu olarak görevlendirilmişti. Carrington'm savaşın sona ermesi ya da hızlanmasında oynadığı rol henüz kesin olarak bilinmiyor. Ama lordun aynı zamanda eski bir NATO genel sekreteri olduğunu biliyoruz.
36 Joseph Wechsberg, The Merchant Bankers (New York: Pockel Books, 1966)
Lord Carrington, Bush-Reagan hükümetlerindeki bürokratları İlluminati İç Çemberi' nin siyasal ve maddi ayak işlerine bakan uşaklar haline getiren ve tabii ki bir Rockefeller firması

olan New York'taki Kissinger A.Ş.'nin kurucu ortağı. Carrington, Hambros'un perde arkasındaki başkanı olmasının yanı sıra dev Barclays bankasının da yöneticilerinden. Aynı zamanda Avrupa çapındaki mafya bağlantılarını ve masonik çıkarları gözetiyor. Sahip olduğu Hambros Bankası'nın, Michael Sindona'nın Banca Privata'sında %25'lik hissesi var. Sindona'nm yönettiği sermaye grubu, P-2 Mason Locası operasyonları ve Vatikan'daki gizli faaliyetler için mali destek de bulundu.37
İç Çember' in diğer üyeleri gibi Lord Carrington da, Kudüs'ün gelecekte dünyanın başkenti olmasını istiyor. İsrail davasını geliştirmek için, Bronfman' larla, Rockefeller'larla, Rothschild'larla, eski savunma bakanı Ariel Sharon ve eski başbakan İzak Şamir gibi diğer İsrailli yetkililerle omuz omuza çalıştı. Bu grubun amaçlarından biri de, Kudüs'te yeniden bir Yahudi tapınağı kurmak.
Harry Oppenheimer: Elmas Kralı
Harry Oppenheimer, İlluminati'nin dünyayı sarıp sarmalayan projelerinde en çok göze batan isimlerdir. Güney Afrikalı milyarder, ülkesindeki hükümetini, Nelson Mandela'ya ve liderliğini yaptığı komünist Afrika Ulusal Kongresi'ne geçmesini temin etti. 1985 yılında Oppenheimer, Güney Afrika Ortak Konseyi'ni kurdu. Kuklası durumundaki Nelson Mandela ile yaptığı gizli anlaşmalar sayesinde, Güney Afrika'nın kontrolünü elinde bulunduruyor.
Oppenheimer ailesi, sahip olduğu maden ocakları sayesinde olağanüstü bir zenginliğe kavuştu. Rothschild elmas hisselerinin temsilcisi olarak Güney Afrika'ya ilk giden kişi, Almanya doğumlu Sir Ernest Oppenheimer (1880-1957) oldu.
37-Dope, Inc. Ayrıca bakınız, David Yallop, in God's Name.
Oppenheimer, 1917'de elmas, altın, platin ve diğer değerli madenlerin ticaretinde bir dev haline dönüşerek Güney Afrika Anglo-Amerikan Ortak lığı Ltd.'i kurdu. Bundan sadece iki yıl sonra 1919'da, De Beers Madenleri'nin yönetimini de ele geçirdi. 1957 yılına gelindiğinde Oppenheimer hanedanlığı dünyadaki elmas madenlerinin %95'ine sahip bulunuyordu.38
Bugün Harry Oppenheimer'in, İsrail'in ölüm saçan gizli servisi Mossad ile çok yakın ilişkisi var. Oppenheimer, Johannesburg ve Pretoria yakınlarındaki Botswana'da gizli askeri üs kurmak için 3.5 milyar dolar harcayan Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı ile gizli çalışmalar yürüttü. Kudüs'te kurulacak olan Büyük Tapınağın müjdecisi olduğu söylenen dünyadaki en büyük Yahudi tapınağı, Johannesburg'da inşaat halinde. Bu proje, küreselleşme taraftan arkadaşları Rockefeller'lar ve Rothschild'lerle birlikte, Oppenheimer'in çabaları ve parası sayesinde her gün biraz daha ilerliyor.39
Aslında en korkutucu olan, Oppenheimer'in bağışlarıyla Pretoria'da son zamanlarda inşa edilen devasa ABD Konsolosluğu ve CIA merkezleri. Mimari açıdan tuhaf görünüşlü, dümdüz, üstünde tepe taşı olmayan llluminati piramidine benzeyen bu yapılar şimdi, casus uyduların yörünge sistemlerini denetliyor. CIA bu inkarcı yapının derinliklerinde, İlluminati'nin Afrika'da istikrarsızlık yaratma ve nüfusu azaltma planlarını, yani katliam planlarını uyguluyor.
38 - Wealth & Poverty: An Economic History of the Twentieth Century, yayımcısı Sidney Pollard (Oxford, ingiltere ve New York: Oxford University Press, 1990), s.243; "ANC Has to Be Induded inSA Solution: Harry O," The Citizen, 9 Kasım 1985, s.5; Dele Objede, "Dining for Dollars: Mandela Courts NY Backers...", New York Newsday, 6 Temmuz 1993, s.16; "Ogilvie Thompson and Harry O in Russia", Business Day, 31 Ağustos 1992 ön sayfa; "Rockefeller Plan for $5 Billion Bank in SA", Business Day, 17 Nisan, 1991 ön sayfa; George Nicholas, "Secret Pact Between Mossad and CIA Emerges in D.C. Scandal", Spotlight gazetesi, 27 Temmuz 1991; Dope Inc. op. cit., ve Alan Denham "South Africa going Marxist", Spotlight gazetesi, 8 Ağustos 1993.


İlluminati İç Çemberi'nin Afrika'yı ablukaya almak ve eski "güzel sömürge günlerini" geri getirmeyi hedefleyen diğer girişimleri gibi, Ruanda ve Brundi'de meydana gelen soykırım ve katliam da yine bu CIA/ABD Konsolosluğu kalesinden yönetilmişti. İç Çember'deki adamlar, üstün ve soylu beyaz ırkın -Paralı Efendilerin- köleleri üstünde egemenlik sahibi olduğu ve paha biçilmez doğal kaynak zenginlikleriyle övündüğü eski döneme özlem duyuyorlar. Küresel İlluminati İç Çemberi'ndeki seçkinlerin her daim tetikte, her şeyi gören gözünün kontrolü altında, Nelson Mandela gibi siyah hizmetkarların hükümet başkanlığı yaptığı Yeni bir Koloni Afrikası geliyor.
Kraliyet Sarayı: Prensler ve Adaylar
İç Çemberin kendine has kutsi havasını, Rothschild, Rockefeiler, Bronfman, Carrington ve Oppenheimer hanedanlıklarına mensup olanların haricinde başka kim soluyor? Araştırmalarım, otomotiv sektörü patronu (Fiat Motors) İtalyan Giovanni Agnelli ve Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich'e "Para Çantası" olarak hizmet eden Avusturyalı multimilyarder yayımcı Rupert Murdoch gibi kişiler üzerinde yoğunlaştı.
Bulgularım aynı zamanda, büyük Alman elektronik karteli Siemens'in yönetim kurulu başkanı Heinrich von Pierer'in yaptığı işleri ve güç potansiyelini de mercek altına almam gerektiğini gösterdi. Bir başka nüfuz sahibi aday ise aslen Macar bir Yahudi, şimdi ise İngiliz vatandaşı olan George Soros. 3,5 milyar dolar tutarındaki Quantum Fonu'nu ve diğerlerini idare eden bu uluslararası yatırımcı, her yıl İsviçre'nin Davos kentinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'nu yönlendiren önemli isimlerden.
Hollanda'dan Prens Bernhard da üzerinde durulması gereken bir isim. Dan Smoot, Görünmeyen Hükümet isimli kitabında, "Prens Bernhard, gizemli bir örgüt olan Societe Generale de Belgique'in (Hollanda kraliyet ailesinin milyarlarca dolar değerindeki holding şirketi) önde gelen üyelerinden" diyor. Bernhard aynı zamanda çok gizli Bilderberg grubunun en üst düzeydeki liderlerinden biri.
İngiltere kraliçesi Elizabeth'in eşi Prens Philip de önemli kişiliklerden. Oğlu Prens Charles'ın aptallıkları ve düşüncesiz hareketleri sebebiyle ülke idaresinin iplerini doğru düzgün elinde tutamayan Philip, Britanya'nın güçlü Birleşik Farmasonluk Locası'nı yönetiyor. Ayrıca, gizli ve monarşik bir oluşum olan Garter Düzeni'ne başkanlık ediyor. Prens, aynı zamanda İllumi-nati'nin çevreci propaganda yapan gruplarından biri olan Dünya Vahşi Hayat Fonu'nun da başkanı. Daha bitmedi. Bunlarla beraber Birleşmiş Milletler Kutsal Yazın Mütevellisi'ne başkanlık ediyor. Söz konusu mütevelli, "dünyadaki tüm İncilleri, kitabı mukaddesleri ve kutsal kitapları" tek bir merkezde toplamak için hazırlanan gizemli bir projeyi yönetiyor. Amacı ise, tüm insanlık için ortak ahlak ve dini yaşam kuralları oluşturacak, Tek Bir Dünya İncili geliştirmek.


Seçici Bilderberg grubunun üyesi olan Giovanni Agnelli, Fiat Motors'un yönetim kurulu başkanı. Faşist italyan diktatör Benito Mussolini, Fiat'ı çok tutuyordu. Üstte 1920'lerdeki Fiat posterlerinden birini görüyorsunuz.
Sovyet komünizminin "Yeni Adam" motifiyle olan benzerliğine dikkat edin. Aslında llluminati'nin Planı Yeni Bir Faşist Düzen {komünizm ile kapitalizmin bir sentezi) ve tanrı gibi bir Yeni Adam yaratmayı hedefliyor.


Dolar milyarderi yatırımcı George Soros, yazdığı kitabı Rusya devlet başkanı Boris Yeltsin'e hediye ediyor. Kapaktaki çembere dikkat edin. Soros'un komünist ülkelerde birçok bağlantısı var.
Roma Papazı ve dünyadaki yaklaşık bir milyar Katolik'in piskoposu Papa II. Jean Paul, özellikle belirtilmesi gereken bir isim. Papa II. Jean Paul'un Son Günleri, Hepsi Düşüyor, Pa-pa'ya Barış Prensi Tacı Giydirme Planı gibi isimli kaset konferanslarım da yaklaşmakta olan Yeni Dünya Düzeni'nde Papa'nın oynayacağı rolü inceledim.40
Şu an için Vatikan'ın İlluminati ile yakın işbirliği içinde ve iç Çember'in tamamlayıcı bir unsuru olduğunu söyleyebilirim. Papa'nın da kendisine ait küresel çapta geniş bir haber alma, siyaset ve finans organizasyonu var. Aslına bakarsanız bu organizasyon, llluminati'nin büyük hedefiyle hem suç ortağı hem de rakibi gibi çalışıyor. Ama her şeyden önemlisi hem Papa'nın, hem de İç Çember üyelerinin geleceği, Kudüs ve İsrail için geliştirdikleri ortak plana bağlı.41

40 Bu bantlar living truth Publishers'dan temin edilebilir: The Last Days of Pope John Paul H; All Fall Down: The Plot to Crown the Pope the Prince of Peace; ve Satan 2000: The Unity of the World Religion.

Araştırmalarım Sürecek
Başarılı bir komplonun en önemli özelliği suç ortaklarının isimlerinin gizli kalmasıdır. illuminati komplosu, en deneyimli, araştırmacılar için bile bir bulmaca ve labirentten, ibaret.Tanrı'nın lütfu ve yardımıyla bu kitapta, Çoğu düzenbazın isimlenlerini açıklıyor, faaliyetlerinin izini sürüyor, karanlık gizemli, felsefelerini ve planlarını, gün ışığına çıkarıyorum. Entrika Çemberi'ni tamamlayıcı bir kitapta, daha sonraki bulgularımı yazmayı , düşünüyorum.İlahi yardımla, iç Çember'deki adamlarınn maskelerini tek tek düşüreceğim, ahlaksız planlarını, çevirdikleri ,dolapları ,ve işledıkleri suçları, aydıhlığa kavuşturacağım.
Kraliyet Saray,: Soytarılar ve Rol Yapanlar
Ross Perot, Ted Turner, Mihail Gorbaçov, Paul Volcker, Henry Kissenger, Alan Greenspan, Robert Mc Namara,Peter Peterson, James Wolfensohn, Robert Rubin, ve Clinton,Chirac,Major,Kohl,Chreatien gibi dünyadaki belli başlı siyasetçilerin isimlerini İç Çember adayı, olarak açıklamadığım için hayal kırıklığına uğrayan okuyucularıma şunu söylemek istiyorum. Emin olun ki onların bu grupla olan bağlantılarından haberim var. Bu adamların sadık işçiler olarak İlluminati gündemine destek verdiklerinin farkındayım.
Ama bu tutkulu adamlar, önemsiz kukladan başka bir şey değiller. Efendilerinin talimatlarına uymak zorundalar. Bu şekilde davrandıklar. için de geçmişte cömertçe ödüllendirildiler.


Eski devlet bakanıHenry Kissinger'ın llluminati başkanıyla birçok ortak girişimi var. Onu siyasette bir yıldız yapan David Rockefeller Sr. idi.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde işledikleri suçları ve faaliyetlerini daha yakından inceleyeceğiz.


Lucis Trust'ın kurucusu Alice Bailey, Ender Rastlanan Psikoloji isimli kitabında, Clinton, Bush, Yetsin ve Gingrich gibi siyasetçilerin acınası köleliğinden bahsediyor. "Aidiyet duygusunun, hizmet ettikleri Tarikat tarafından karşılandığını, çünkü dünyayı yeniden yaratma görevinin kendi ellerinde yattığını hayal ediyorlar" diyor.42 Bailey, çok açık bir dille, bu isimlerin sadece hizmetkar olduğunu söylüyor:
Bu hizmetkarlar... Plan'dan haberi olanlar. Ve kurdukları her organizasyonun, yavaş yavaş gelişmekte olan Dünya Hizmetkarlarını oluşturuyorlar. Dünyanın kurtuluşu onların elinde.43
On Kral'ın Bakış Açısından: Küresel Bir Bakış
Dünyayı gizliden gizliye idare eden, ama 2000 yılı itibari ile tüm dünyanın hakimiyetini ele geçirmek isteyen belli başlı hanedanları ve aileleri inceleyerek, bu kötü ruhlu grubun geleceğimize yönelik genel düşüncelerini kavramaya başladık, iç Çember'in adamları, başkenti Kudüs olacak şekilde, bir Dünya Hükümeti hatta Dünya İmparatorluğu kurmak için çalışıyorlar. Siyonizmi yüceltiyor, Yahudilerin Büyük Tapınağını yeniden inşa etmeyi ama aslında bunları yaparken, ne Tevrat'ı ne Musa'nın Şeriatı'nı, ne de Mesih, Hz. isa'yı şereflendiriyorlar, insanlığı, küresel hakimiyet hedeflerinin önünde engel teşkil eden "faydasız yiyiciler" olarak görüyorlar.
Hıristiyanlar, yurtseverler ve milliyetçiler için kafalarında planladıkları şeyi düşünmek bile dehşet verici. Eğer bu adamların planları gerçekleşirse israil ve Yahudiler de bundan çok çekecekler. Dünyadaki büyük dinler, insanı hayrete düşüren iğrençlikte şeytani bir din oluşturmak için okült mezheplerle birleşerek bir sentez haline geldiğinde, Ortodoks Yahudiliği de sona ermiş olacak (Tesalyalılar 2). Bu da her zaman her yerde karşımıza çıkan "çeşitlilik içinde birlik" Yeni Çağ sloganı ile karşı karşıya bırakacak.
İç Çember'in on kralı (bakınız Vahiy 17) kuklaları olan politikacılar sayesinde, vaatlerde bulanacak, fakat bunları yerine getirmeyecekler. İsrail vatandaşlığını pohpohlayacak, dünyadaki Yahudilerde tehlikeli bir etnik kibir duygusu uyandıracaklar. Sahte Hıristiyanlar! kolayca aldatacak ve böylelikle Yeni Çağ topluluğunun gözlerini kamaştıracaklar. Ardından esas hayal kırıklığı yaşanacak. Kaos düzeni, bir kanser virüsü gibi tüm dünyayı etkisi altına alacak. İç Çemberin kutsanmış lideri sahneye çıkarak, "kaostan bir düzen" yaratmak için, ortalığı yatıştıracağına dair ant içecek. İşte o zaman gerçekten sonumuz gelecek.
42-Alice Bailey, Esoteric Psychology, baskı.1 (New York: Lucis
Publishing Co.,1970), s.325.

* Dördüncü Bölüm * Tanrıların Meclisi: İç Çember'deki On Bilge Adam'ın Ortaya Çıkışı
Ve gördüğün on boynuza gelince,bunlar şu ana dek hiçbir krallık elde etmemiş on hükümrandır; ama canavarla, birlikte bir saatliğine hükümranlık yetkisi alacaklar.

Vahiy 17:12
Tanrı'ya karşı geldiklerinde prenslerin bu dünyada sahip oldukları güç hiçbir işe yaramaz, ve onlar insan sayılamayacak kadar değersizdirler. Onlara mutlaka karşı koymalıyız.
John Calvin / Hıristiyanlık Enstitüsü
Yıllardır İlluminati hanedanlarını ve aralarındaki kan bağlarını inceliyor ve araştırıyorum. Bu süreç sonunda putperest tapınma şekillerini, şeytani ayinleri, bu zengin ve nüfuz sahibi ailelerin "kutsal" mimarisini ve sanat anlayışını ortaya çıkarmak beni şaşırtmadı. Rockefeller'lar, Rothschild, Vanderbilt, Astor ve Habsburg hanedanlıklarına mensup bu kişiler, kendilerinin, zavallı fanilerden çok daha yüce olduklarına inanıyorlar. Onlar Tanrı olduklarına ikna olmuşlar!
4 Kasım 1994'te David Meyer, Kuzey Carolina Ashville'deki Biltmore malikanesini ziyaret etti. Eski bir medyum ve astrolog olan Meyer, şu anda Yeni Çağ hareketinin yozlaştırıcı etkilerine karşı koymaya ve şeytana tapınmanın kökünü kazımaya kendini adamış, imanlı bir Hıristiyan. Son Borazan başlıklı mektubunda, Vanderbilt ailesinin Biltmore'daki mal varlığına dair şaşırtıcı gözlemlerini yazıyordu:
Uzun zamandır bu 250 odalı malikanenin Aydınlanmanın (Illuminism) karargahı olduğunu biliyordum ve sonunda, seçkin kişilerin dünyayı yönetmek için bir araya geldikleri yeri ziyaret etme fırsatı buldum. Odalardan sadece bazıları halka açık, çoğu kapalı. Ayrıca kamera sokmak yasak. Girdiğimiz odalardan birinde, üzerinde "Tanrıların "Meclisi" yazılı bir levha vardı. Bu heybetli odanın duvarlarında asılı, Pan, Zeus, Poseidon gibi şeytani prensliklerin resmedildiği büyük kilimler bulunuyordu... Cadılıkta ve özellikle de "Aydınlanma"nın üst seviyelerinde duvar kilimleri kutsaldır çünkü, zamanın bu kilimlerde dokunmuş olduğuna ve kendilerinin sonsuz ruhani bir aleme ait olduklarına inanırlar. Ayrıca odanın ortasına yerleştirilmiş büyük masayla ilgili ilginç bir şey fark ettim. Bu masanın her bir kenarında 13 adet oymalı sandalye vardı. Masanın sonundaki sandalyeler hariç, bu sandalyelerin hiçbirinde kol koyma yeri yoktu. Cadılık hakkında, bunun bir ucunda Baş Rahip, diğer ucunda Baş Rahibe olan bir masa olduğunu anlayacak kadar şey biliyorum. 1
David Meyer'ın masa ve oturma gruplarının (13 sandalye) cadılıkla ilgisi olduğu şeklindeki yorumları insanın ilgisini çekiyor. Araştırmalarım İlluminati'nin On Bilgin Adam tarafından yönetildiğini gösteriyor. Bu adamlara, İç Çember diyorum. Tanrı oldukları varsayılan bu çember grubun altında, aynı merkeze bağlı binlerce sadık üye ve mürit var. Şeytan'ın hizmetkarları olan bu adamlar ve kadınlar genellikle kendilerini 13'lü gruplara ayırıyorlar.
l David Meyer, The Last Trumpet (P.O. Box 806, Beaver Dam, WI 53916)
1995 yılında eşim Wanda ile büyük, süslü ve ihtişamlı Biltmore malikanesini ziyaret etme fırsatı bulduk. Dış işlemelerde tünekleyen şeytani çirkin yaratık figürlerini (gargoyle), içeride ise mobilyalara oyulmuş şeytani suratları fark ettim. Müsrifçe döşenmiş kütüphanenin
tavanına, Michalengelo'nun Vatikan'da bulunan Sistana Şapel'indeki çıplak göğüslü tanrıçasına benzer freskler çizilmişti. Ayrıca Mason Locasının ayinleri, duvarlara, tavanlara ve resimlere yansıtılmıştı. Ruhani karanlığın boğucu atmosferi, tüm malikaneyi kaplamıştı.
New York-Long Island, California- San Simeon, Fransa-Paris gibi yerlerdeki şatoları ve malikaneleri ziyaret ettiğimizde de Biltmore'da yaşadığımız tecrübeleri tekrar ettik. Sizlere anlatmaya çalıştığım bu kişiler, neredeyse hep bir ağızdan isa'yı ve Hıristiyanlığı "düşük tabakadan gelen aptalların ve maskaraların sığınağı" diyerek hor gören, oldukça zengin ve güçlü hanedanlıkların mensupları. İlluminati ailesinin evlatları, bilinçsiz yığınların inandıkları dinlerin çok üstünde olduklarına inanıyorlar. Bu adamlar, rehberleri Şeytan sayesinde, dünyayı yönetmek üzere doğmuş, devler ve ilahlar olduklarına ikna edilmişler.
Bu görkemli ve mağrur elitlerin varsayılan sınıf üstünlüğü ve üstün bilinci, İlluminati'yi dünyada iktidar sahibi yapacak daha alt sınıftaki kadınlar ve adamlar tarafından iyi biliniyor. Bill Clinton ve Newt Gingrich gibi adamlar, eğer emredilirse, Rockefeller'ların, Rothschild'lerin ve diğerlerinin üzerinde yürüdüğü toprağı bile öperler.

Orta sınıfın, süper zengin olmadığı halde, demokratik toplumlarda iktidarı ele alabileceğine inandığı 20. yüzyılın belli bir bölümünde, bu hanedanların otorite ve nüfuz kullanmakta ge-rıye doğru adım attıkları düşünüldü. Bu düşünce İlluminati'nin Kontrolündeki medya tarafından yaygınlaştırıldı. Ama aslında, Super zenginler otoritelerini ve nüfuzlarını arttırdılar.
Yönetici Sınıf ve Yeni Kast Sistemi
Yeni Çağ liderliği, küresel gücün kaynağını çok iyi biliyor. Kötülük ve Dünya Düzeni, Tarihin Kenarında gibi kitapların yazarı, bir Yeni Çağ otoritesi William Irwin Thompson, "gezegencilik sürecinin" ortaya çıktığı son yıllarda, elitlerin oluşturduğu bu idareci sınıfın çok güç kazandığını öne sürüyor.
En tepede sözlü iletişimle, yüzyüze birbiriyle anlaşan idareci bir üst sınıf var., ve en altta da aşağı bir sınıf. 2
Thompson'a göre, gelişmekte olan sınıf sistemi "Hind kast sisteminin geri dönüşü gibi bir şey".3 (Eğer durum böyleyse insan bu sistemdeki "dokunulmazların" kim olduğunu merak ediyor. Hıristiyanlar mı?)
Thompson, "Şu an idareyi elinde bulunduran 'sözlü' sınıf, yeteri kadar zengin ve gücü var... Zengin daha da zenginleşiyor ve fakir daha da fakirleşiyor, ve daha küçük olan idareci sınıf, yığınları göz boyayarak yönetiyor. " 4 diyor.
Thompson'ın bahsettiği yönetici sınıf, yani İlluminati, etrafındakilere iktidar nimetlerinden tattırarak, sahip olduğu nüfuz ve otoriteyi koruyor. En üst siyasi makamlar, uluslararası dev holdinglerin yönetim kurulu başkanlıkları ve genel müdürlükler, hep onların oluyor.
Bu vesileyle, Yale Üniversitesi'nin The Iconoclast (yerleşmiş inançları yıkan) isimli öğrenci gazetesinde uzun bir süre önce Ekim 1873'te yer alan bir şikayeti hatırladım.5 Üniversitede bazı öğrenciler, Kafatası ve Kemik Tarikatı isimli gizli bir cemiyet kurmuşlar. Bu cemiyet bir avuç öğrenci tarafından kurulmuş, fakat okulu yöneten ve okul politikasını belirleyen zengin ve sayısı kalabalık mezunlar tarafından desteklenmiş.
2 William Irwin Thompson, Quest dergisi, Bahar 1991.

5 The Iconoclast, Yale Üniversitesi öğrenci gazetesi, Ekim 1873.
Karşıt görüşlü öğrenciler gazetede, gizli cemiyetin maskesini düşürmeye çalıştıkları kurallarına karşı çıkmaya cüret ettikleri için cezalandırılabileceklerini, bir risk aldıklarını söylemişler. Yine de Kafatası ve Kemik'in ne olduğunu gözler önüne sermeyi kendilerine vazife bilmişler:
Onbeş adamın herşeye karışmaya ne hakkı var?
Ne hakla üniversitenin onlara muhtaç olduğunu söylüyorlar?
Eğer iddialarının bir temeli varsa, Açıklamaları için davet ediyoruz topluma. O zaman herkes anlar nedenini bu oligarşik kibirin, Kendilerini üstümüzde efendiler olarak görme/erinin.
Bir itirazımız yok mevcut klanlarına. Kimse onlarla tartışmıyor bu konu hakkında, Biz onların planını sorguluyoruz sadece, Yaptığı her iş mükemmel kabul ediliyor, Onların amblemini göğsünde taşıyan her kimse. Biz, herkesin bunu anlamasını istiyoruz.

Bunu okuyan hiç kimse zannetmesin
Hareketimizin sebebi ufak tefek yanlışlıklar ya da içimizdeki kin. Bizim onlarla mücadelemiz, doğru bildiğimiz kaideler, Onların gözardı ettiği, ama bizim burada savunduğumuz kaideler. Bizimle beraber bu okula saygı gösteren öğrenci arkadaşlar, Kendimize göre doğru olanı söylemek yerine, Yaltaklanıp dalkavukluk mu yapmalıyız göğsünde ölümün kafasını taşıyan kişiye?
Hayır, şu kahverengi taş duvarlardan gelen hastalıklı çekiciliğin Büyüsünü bozalım, tam tersine.
Eğer sözlerimize kulak vermezlerse, ya da, adaleti kabul etmezlerse, Bunun yerine göklerin zaferini karalamaya devam ederlerse, Bu üniversitedeki yaşamı kibirle ve patronajla yönetmeye devam ederlerse,
O zaman parolamıza kulak verin- Kahrolsun, Kafatası ve Kemik Kahrolsun!
Karanlık Majeste isimli kitabımda detaylı bir şekilde incelediğim Kafatası ve Kemik Tarikatı, uluslararası Farmasonluğun Siyah Localarından biri. Kendilerini kemikçiadamlar olarak isimlendiren bu kişiler, üyeliğe kabul törenlerinin özel bir sınıfa has olduğunu iddia ediyorlar. Kendi düzenleri dışındaki herkesi 'Vandallar ve Musevi olmayanlar" diyerek karalıyorlar. Kitabımda Kafatası ve Kemik oluşumunun etkilerinin Yale Üniversitesi'nin kutsal duvarlarından çok ötelere uzandığını gösteriyorum. Gücü, klanlaşmış mezunlarında yatıyor. Eski başkan George Bush, köşe yazarı William F. Bucley, senatör John Kerrey ve diğer birçok önemli isim, bu tiksindirici gizli cemiyetin üyeleri. Buna rağmen Kafatası ve Kemik Tarikatı, İlluminati'nin erkeklere özel tüm birlik ve kardeşlik, gizli cemiyet, tarikat ve örgütlerinin arasında, gelecekteki "yetenekleri" seçmek için kullandığı, tek organizasyon.6 Bunun da ötesinde üye sayısının, İlluminati İç Çemberi'ndeki birkaç kişiden fazla olduğuna inanmıyorum.
Kafatası ve Kemik Tarikatı Farmasonluğun Siyah Locası olarak faaliyet gösteriyor. Bu da onların logosu.
6 Texe Marrs, Dark Majesty: The Secret Brotherhood and the Magic of a Thusand Points ol Light (Austin, Texas: Living truth publishers, 1992).
Bilge Adamlar ve Sihirbazlar
İlginçtir, Kemik ve Kafatası örgütünün adamlarına genellikle "bilge adamlar" deniyor. Aslına bakılırsa bu adamlar hakkında "Bilge Adamlar" ismini taşıyan bir kitap da yazılmış durumda.7 Kitabın yazarı Dış İlişkiler Konseyi üyelerinden Walter Isaacson. Bu arada söz konusu örgüt üyelerinin daha sonradan Dış İlişkiler Konseyi üyeliğine terfi ettiğini hatırlatmakta fayda var.
Kafatası ve Kemik cemiyetindeki "saygıdeğer" kişiler kendilerine Bilge Adamlar deniliyor. 1982 yılında Yeni Çağın küreselleşmeci organizasyonlarından biri olan Gezegenci Komisyon, "Bilge Adamlar Dünya Konseyi" toplantısının yapılacağını duyurdu. Toplantının New York'ta bulunan Birleşmiş Milletler merkezinde yapılacağı ve katılımcıların "insanlığı bir sonraki çağa taşımak için görüş ve önerilerini paylaşacakları" vurgulanıyordu.8
Bilge Adamlar sıfatı bu adamlara, İncil'de Bilge Adamlar'a dair verilen mesaj sebebiyle yakıştırılıyor olabilir. İncil'deki bilge adamlar Doğu'dan gelerek gökyüzündeki yıldızı gören ve İsa bebeği aramak üzere hediyelerle yüklü olarak dönen sihirbazlardı. İlluminati'nin üst kademesinde bulunanlar da benzer şekilde kendilerini, Yeni Çağ Mesihi ve kral (Deccal)

olan kendi isa'larının gelişini bekleyen, Doğu'lu Sihirbazlar (kendi pagan inanışlarına atıfta bulunarak) olarak görüyorlar. Ona verecekleri hediye, tüm zenginlikleri ve tapmaya hazır insanlarıyla birlikte dünya gezegeni olacak.
7-Walter Isaacson ve Evan Thomas, The Wise Men (New York: Touchstone Books baskısı,1986).
8-Initiator, 1982, (Gezegenci Komisyon tarafından basıldı); Texe Marrs, Dark Majesty, s.l 36.
Dünyaya Hakim Olacağı Kehanet Edilen On Adam
İncil, on düzenbazın, kıyamete yakın bir zamanda dünya çapında üstün bir güce sahip olacağını mükemmel bir şekilde anlatıyor: Vahiy 17:3'de bize "on boynuzlu, kafir, kırmızı renkli bir canavarın" ortaya çıkacağı söyleniyor. Entrika Çemberi'nde kırmızı rengin ne manaya geldiğini araştırdım. Mesela Rothschild hanedanlığının armasının kırmızı renkte olduğunu belirtmek isterim. Aslında Rothschild ismi de "kırmızı arma" manasına geliyor, llluminati'nin Rusya ve Çin'de komünizmi temsil etmesi için seçtiği renk, yine kırmızı. Ama bu aşamada, kırmızı canavarın on boynuzu üzerinde yoğunlaşacağız. Vahiy 17:12-14 on boynuzun açıklamasını şöyle yapıyor:
Ve gördüğün on boynuza gelince, bunlar şu ana dek hiçbir krallık elde etmemiş on hükümrandır; ama canavarla birlikte bir saatliğine hükümranlık yetkisi alacaklar. Onlar aynı akla hizmet ederler. Güçlerini ve yetkilerini canavara verirler. Bunlar Kuzu'yla savaşacaklar, ve Kuzu onları yenecek: çünkü o rablerin Rab'bi, hükümranların Hükümranı'dır: ve onunla birlikte olanlar çağırılanlar, seçilenler ve kendilerine güvenilenlerdir. (Vahiy 17:12-14)
Buradan çıkardığımız sonuç, on "kralın", dünyanın son günlerinde sınırsız siyasi ve ekonomik güç elde edecek on adam olduğu. (Aynı zamanda vahiy 17:15'e bakın). Tüm dünyayı yöneten, aynı kafa yapısında on adam. Diğer bir deyişle, benzer şekilde düşünüyorlar, aynı şeye inanıyorlar ve birlikte hareket ediyorlar.
Ayrıca, "güçlerini şeytanın hizmetine sunmak" için bareberce komplo kuruyorlar.
Tüm güçleriyle destekleyecekleri canavar ise insan şekline girmiş şeytan, yani Deccal. Vahiy 13'te "on boynuzla" ortaya çıkan canavar şeklinde tasvir ediliyor. Bu on boynuzun üstünde "on taç" var. Burada yeniden, tüm dünyada ilahi krallar gibi hükmeden ve şeytana, yani Vahiy 13:18'de 666 sayısı ile açıklanan Deccal'a hizmet eden, on adama rastlıyoruz.
Ayrıca bu on adamın şeytanın kötü amaçlarına boyun eğmek ve desteklemekten çok daha fazla şey yaptığı da açıkça belirtiliyor. 666 sayılı şeytani lidere sahip olduğu kötülük gücünü veren, ejder Şeytana ve Deccal'a tapıyorlar:
Ve insanlar canavara yetki veren ejdere taptılar, ve "Canavar gibisi var mı? Kimin gücü onunla savaşmaya yeter?" diyerek, canavara taptılar. (Vahiy 13:4)
Vahiy 13:8'de Deccal'ın (666) son günleri hakkında iki önemli gerçeğe daha rastlıyoruz, ilk önce, gerçek Hıristiyanları hor gördüğünü, onları yok etmek, etkisi altına almak ve inançlarını zayıflatmak istediğini anlıyoruz. Daha sonra bu amacın tüm yerküreye yönelik olduğunu bir kez daha görüyoruz:
Ve ona azizlerle savaşarak onları yenme yetkisi verildi: ve her soy, her halk, her dil ve her ulus üzerinde de ona yetki verildi. Yeryüzünde yaşayanların tümü kendisine tapacaklar.
Bunlar boğazlanan Kuzunun yaşam kitabında dünyanın kuruluşundan bu yana adı yazılmamış olanlardır. (Vahiy 13:7-8)
Bu kehanet açıkça Şeytan'ın dünyanın son günleri için kurduğu komployu anlatıyor. Bu komplo, Hıristiyanlar hariç tüm insanlar ve tüm uluslar üstünde otorite sahibi, Şeytan'ın yetki verdiği kötü bir adam tarafından idare ediliyor. Canavar olarak bilinen bu İblis ruhlu kişinin,
kendisiyle birlikte komployu yöneten on adamdan oluşan bir İç Çemberi var. Bu on adamın aklı aynı doğrultuda çalışıyor ve güçlerini yaratığın hizmetine sunuyorlar.

Değişmeyen bir durum da, tatsız ve garip olmasına karşın, okült öğreti ile bu felsefenin İncil kehanetine paralel olması.
Böyle olmak zorunda, çünkü şeytan görevini bu şekilde yerine getirecek ve Tanrı'nın büyük kurtarma planı tamamlanmış olacak, iblisin 666 sayısı ile tanımlanmasının, İlluminati'nin semboller, simgeler ve işaretler kullanmasının sebebi de bu. Şeytan kendi numaralandırma sistemini icat edemez, ayrıca yaptığı is için semboller kullanmaktan da kaçmamaz. Kitabı Mukad-des'te yazıldığı gibi, Şeytan'ın yapacağı işler Tanrı'nın Planı ile sınırlandırılmıştır.
Şeytan'ın, llluminati İç Çemberi'ne on adam almasının sebebi de bu. Şeytan bunu yapmaya mecbur edilmiştir ve bu yüzden okült öğreti ile felsefe, incil'in yazdıklarına uygunluk gösterir.
Birkaç örnek yeterli olacak. Çok iyi tanınan medyum ve yazar J. C. Cooper, Geleneksel Sembollerin Resimli Ansiklopedisi isimli kitabında, okült alemde çemberin ne manaya geldiğini ve on sayısının önemini şöyle anlatıyor:
Tanrı, merkezi her yerde bulunan bir çemberdir (Hermes Trismegitus). Çember, güneş ise, eril güçtür ama eğer çevreleyen su ise, dişidir. Çember on sayısı ile ifade edilir. 9
Theosophy yayınları tarafından yayınlanan, Sembollerin Sözlüğü isimli kitapta J. E. Cirlot şu şekilde bir açıklamada bulunuyor:
Çember veya disk, genellikle güneş amblemidir. Aynı zamanda on sayısı ile bir bağlantısı vardır, çokluktan birliğe dönüşü temsil eder.10
Şeytan'ın Güneş Tanrısı olduğunu iddia ettiğini hatırlayacak olursak, çemberin güneşi sembolize ettiğini anlarız. Okült sayıbilimde on rakamı, bu çemberi ve herşeyin Şeytan'a bağlı olduğu sağlam ve sonsuz birliği ifade eder. Yeşeya 14:12'de şeytanın, boş yere kendi kendiyle övünerek Tanrı'yı alt etmek istediği, cenneti, dünyayı ve cehennemi kendi hakimiyeti altında birleştirmek istediği anlatılıyor. O halde onlu çember, Şeytan Krallığı'nı temsil ediyor. Çemberin içinde yer alan ve kötü bir İlluminati işareti olan nokta ise, Şeytan'ın iç Çember'deki on adam üstündeki Şeytan'ın ışığını, Şeytan'ın hakimiyetini gösteriyor.
Kutsal İncil sayı biliminde, şeytani yorumların tam tersine, on sayısının Şehadet sayısı olarak kabul edilmesi çok ilginç. Misyoner Dr. Ed Vallowe, mükemmel kitabı İncil Aritmetiği'nde, on sayısının Tanrı'nın emirlerini yerine getirmekle mükellef adamın sorumluluklarını simgelediğini söylüyor:
Tanrı, kendisi ve insanlar önünde şahadet etmesi için adama ON emir verdi. Musa zamanında Mısır ve Firavun üzerinde ON bela vardı. (Çıkış 7:12) İbrahim kötü Sodom şehri içinde ON erdemli kişi olması için dua etti. TANRIYA ŞEHADET EDİLMESİNİ istiyordu. ON bakire destanında bu sayı, Yahudi töreni veya evlilik merasimi için gerekli olan sayıdır.
On Rakamının Gücü
Batıl inançları temsil eden 5. yüzyıla ait bu resimde, gizemli Sephiroth Ağacı, ilahi "Işığın Ana Kapısı" olarak gösteriliyor. Resimdeki on çembere dikkat edin.

9 J.C. Cooper, An illustrated Encydopedia of Traditional Symbols (Londra: Thames and Hudson, Ltd., 1978)
10 J.E. Cirlot, A Dictionary of Symbols (New York: Phiosophical Library, Inc., 1971), s.46.
ON gümüşün emanet edildiği ON hizmetkar var, içlerinden biri ON şehri yönetmekle ödüllendirilmişti.(Luka 19:13,17)
TANRININ SEVGİSİ KARŞISINDA ON güç, güçsüz kalır:
"Çünkü ben inanıyorum ki (1) ne ölüm (2) ne hayat (3) ne melekler (4) ne prenslikler (5) ne iktidarlar (6) ne mevcut bulunan şeyler (7) ne gelecekte sahip olunacak şeyler (8) ne üstümüzdeki (9) ne de altımızdaki dünya güçleri (10) ne de kurulu düzende bir başka etken, bizi Rabbimiz Mesih İsa'ya bağlılıkla açıklanan Tanrı sevgisinden ayırabilir. (Romalılar'a Mektup 8:38-39)
Korintos'lulara I. Mektup 6:9-10'da, Tanrının Krallığından kovulmuş ON ahlaksızlık sıralanıyor. "Hakka aldırmazların Tanrı hükümranlığını miras almayacaklarını bilmez misiniz? Aldanmayın: (1) ne zina yapanlar (2) ne putperestler (3) ne oğlanlar (4) ne oğlancılar (5) ne insanlığa fitne sokanlar (6) ne hırsızlar (7) ne açgözlüler (8) ne ayyaşlar (9) ne küfürbazlar (10) ne de haraç alanlar Tanrının krallığına varis olamazlar."
Zekat, kazançlarımızın Tanrıya ait olan onda birlik kısmıdır. Bize "tüm zekatlarınızı ambara getirin" buyurulmuştur. (Malaki 3:10) Zekat, Efendimize duyduğumuz bağlılığın DELİLİDİR.
Başlangıç l'de ON defa "TANRI DEDİ Kİ" kelimelerini okuruz. Burada Rabbimizin kendi Yaratısına ve Gücüne ŞEHADET ettiğini görüyoruz.
ON ilahi Hallelujah (Elhamdülillah) ile başlar. (106, 111, 112, 113, 135, 146, 147, 148, 149, 150 ilahiler) Bu suretle ilahiyi okuyan kişi Rabbimize hamdederek ŞEHADET etmiş olur. 11
Vallowe, Şeytan ve hizmetindeki insanlar Şeriat'a, emirlere ve Tanrı'ya karşı isyan ettiğinde, aldatılma ve kaos üzerine kurulu bir Dünya Düzeni yaratmak için Şeytan'la işbirliği içine girdiklerinde, facianın başgöstereceğinı söylüyor: "ON krallıktan oluşan bir konfederasyon, bu dünya üzerindeki insan egemenliğinin son aşamasıdır. Bu, felaket zamanında meydana gelecektir. (Daniel 2 ve 7, Vahiy 13 ve 17)" 12
Deccal'ın Küçük Boynuzu
Daniel incili, kehanetlerde yer alan kudsi bulmacanın bir başka boyutunu gözler önüne seriyor. Burada yine dünyanın son günlerinde Yeni Bir Dünya Düzeni doğacağını görüyoruz. Vahiy kitabında da aynı manzaraya rastlıyoruz -on boynuzlu iblise. Ama Daniel 7:7-8, 23-25'te iblisin, enerji ve güç bulduğu olaylar zincirini de keşfediyoruz. On boynuzun ortasından, bir "küçük boynuz" daha çıkıyor:
Ve bu krallığın on boynuzu, doğacak olan on kraldır; ve onlardan sonra bir tane daha ortaya çıkacak, ve o ilkinden farklı olacak, ve o üç kralı bastıracak. Ve en Yüce olana karşı büyük sözler sarfedecek, ve en yüce azizler üzerine yemin edecek, zamanı ve kanunu değiştirmek isteyecek; ve belirli bir zamana kadar bunlar ona verilecek, zamanın yarıldığı ana kadar. (Daniel 7:24-25)
Bu küçük boynuz bir insan, çünkü bize "bu boynuzda insan gözlerine benzer gözler, ve muhteşem şeylerden bahseden bir ağız var" deniliyor. (Daniel 7:8)
Daniel'in bu küçük boynuzu, Deccal. Her tarafı iblislerle kaplanmış ve şeytan onun ruhunu ele geçirmiş. Kehanet bize, onun ilk on boynuzdan farklı olduğunu ve diğerlerinin üstünde müthiş bir güce sahip olduğunu söylüyor, Deccal iblis on boynuzdan üçünü yerlerinden kopartıyor. Diğer bir deyişle on kraldan üçünü kendi boyunduruğu altına alıyor.

Vahiy 17 bize, on kralın hepsinin birden Deccal'a (küçük boynuza) sadık olduğunu söylediğine göre, aynı düşünceyle güçlerini ona verdiklerine göre, neden bunlardan üçünü ortadan kaldıracak veya ezecek olsun?
10-Ed Vallowe,Biblical Mathematics(bu kitap Living Truth Pubishers'dan sipariş edilebilir) 
Cevabın, bu kitapta daha ilerde detaylarını inceleyeceğimi!, Hegel diyalektinde bulunabileceğine inanıyorum. Bu on adam, dünyadaki on ulusu veya krallığı yönetiyorlar. Bir nedenden ötürü, Deccal'ın dünyayı fethetme amacı gerçekleşsin diye, bu uluslardan üçü feda edilmek zorunda, llluminati'nin Asil Sırrı şu; "Denge: Kaostan Kaynaklanan Düzen". Kaos ve sonucundaki ölümler, dökülen kanlar ve afetler yoluyla, bu gezegenin son on krallığından üçü feda edilecek, böylece dengeye ve dünya düzenine ulaşılmış olacak.
Şu anda G-7 liderleri (ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere ve Kanada) düzenli olarak buluşup, İlluminati'nin emirlerini yerine getirmek için günlükler düzenleyip, hedefler belirtiyorlar. Bu oluşum, Rusya ve Çin'i de içine katarak dokuza çıkacak. Ondan sonra onuncu üye de gelecek. Deccal karargahlarını Kudüs'e taşıdığında, bu onuncu ülke İsrail olabilir. Aslında bu uzun zamandır İlluminati Planı'nın anahtar ilkelerinden birisi.
Bilmemiz gereken en önemli şey, bu on krallığın kompozisyonu nasıl olursa olsun, "küçük boynuzun" bunların "arasından" çıkacağı. (Daniel 7:8). "Onlardan sonra ortaya çıkacak ve diğer on'dan farklı ya da "ayrı" olacak. "Bu kehanet, Deccal'ın Birleşmiş Milletler sayesinde iktidara yükseleceğini önceden haber veriyor olabilir mi? Kitabı Mukaddes'te küçük boynuzun "dünyayı yakıp yıkacağı, ve onu ezip geçeceği ve onu paramparça edeceği" şeklindeki öngörü, bu olasılığı kuvvetlendiriyor. (Daniel 7:23)
Küresel Kanun Geliyor
İncil, iblisin "zamanı ve kanunları" değiştirmeyi düşüneceği öngörüsünde bulunuyor. Zaten şu anda uluslararası sözleşmeler ve anlaşmalar dalgasına tutulmuş durumdayız. Bugün planlar, Dünya Çevre Örgütü, Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Birleşmiş Milletler'in idaresi altında bir vergi otoritesi olarak düşünülmüş Küresel İRS çerçevesinde yürütüyor. Diğer yandan uluslar hızla kendi silahlı kuvvetlerini Birleşmiş Milletler kumandasına terkediyorlar. 1993 yılında, başkan Bill Clinton, ABD askerlerinden Birleşmiş Milletler yetkililerine itaat etmelerini ve Türkiye, Brezilya, Yunanistan, Çin, Rusya veya her nereden olursa olsun, BM komutanlarına canı gönülden hizmet etmelerini istedi. Tüm ABD askeri birimlerine, uçaklardan, füzelerden, tanklardan, silahlı personel taşıtlarından ve diğer ekipmanlardan, ayrıca Savunma Bakanlığı'mn mülkiyeti altındaki tüm gayrimenkullerden "ABD" armasının çıkartılması emredildi.
İlluminati, tüm dünyaya polislik yapması ve milli egemenlikleri yıkması için Birleşmiş Milletleri etkin hâle getirmeye çalışıyor.

ABD Hava Kuvvetleri'nin mavi üniformasından "ABD" armasının çıkartılması emri, ordu personeli arasında başgösteren rahatsızlıktan sonra iptal edilmek zorunda kalındı. Clinton yönetimi ve onun Birleşmiş Milletler yanlısı kuklası, Polonya doğumlu Genel Kurmay Başkanı (JCS) General John Shalikashvali, bir isyan çıkar korkusuyla üniformalardan "ABD" arması ile milliyet belirten diğer işaretlerin çıkartılması emrini, başka bir emirle iptal etti.
ilginçtir ki, ABD ordusunda Hıristiyan ve Musevi papazlara göğüsleri üstünde görünür şekilde "güneş ışını" sembolü olan papazlık nişanı taşımaları emredildi. Bu dinsiz yaklaşım, Şeytanın, yani İlluminati'nin Güneş Tanrısı hakimiyetinin, Hıristiyanlık (haç) ve Yahudilik (Musa'nın levhaları) sembollerinin üstünde olduğunu varsayıyordu.
Zenginlerin Komplosu
1990 yılında Deccal'ı Nasıl Tanıyacağız isimli yazdığım bir kitapçıkta iblisin, kendisine hizmet etmek üzere doğmuş İç Cember'deki adamlardan fevkalade faydalandığını yazmıştım. İblis, kendisine muazzam güç veren şeytan, yani ejder tarafından kutsanmıştır. Bu komplo sayesinde dünyanın zirvesine tırmanacağı Daniel ll:23'te "hileyle iş yapacak: ortaya çıkacak ve az sayıda insanla güçlenecek" şeklinde açıklanıyor. Başka bir ifadeyle Deccal, küçük bir grup komplocunun düzenbaz gayretleriyle dünya otoritesinin tepesine çıkacak.
Hitler, 1930 ve 40'larda Avrupa'nın büyük bir bölümünü fethettiğinde, büyük bir ulusun, Almanya'nın başındaydı. Ama onu makamına yerleştiren gizli bir cemiyet, fanatik Nazi partisini teşkilatlandırmasına da yardım etmiş ve partiye kaynak sağlamıştı. Sahip olduğu güç, topluma uyum gösteremeyen cani ve küçük bir gruptan kaynaklanıyordu. Hitler "az sayıda insan" sayesinde düzenbazlık yaptı, yükseldi ve güçlendi.
Aynı durum, Adolf Hıtler'in yükselişine destek veren aynı uluslararası yatırımcı grup sayesinde teşkilatlanan ve kaynak bulan Rus Vladimir Lenin'in Bolşevikleri için de geçerli. Ne Lenin ne de ondan sonra gelenler, çoğunluğun desteğini kazanamadılar. Minicik Bolşevik grubun gücü ("az sayıda insan") arkasındakilerin düzenbaz faaliyetlerinden kaynaklanıyordu ("hileyle iş yapmak").
Bugün 1990'ların sonunda yeni binyıla doğru koşarken, sayıları az ama çok güçlü kötü adamlar iş başında. Kendilerinin tanrısal kana sahip "filozof krallar" olduklarına inanan on adamın oluşturduğu bu İç Çember, tüm dünyayı büyük önderlerinin beklenen gelişine hazırlamak için hararetle çalışıyor. Bu, onların arasından çıkacak küçük boynuz. Hile ve aldatmaca ile, kendisinin bir barış adamı olduğu izlenimini yaratacak, beyaz ata binen güçlü bir beraberlik savaşçısı olduğuna inandıracak. (Vahiy 6). Ama İncil onun gerçek karakterini şöyle açıklıyor:
O kibirli bir adam, yerine sığamaz, tutkularını cehennem kadar, ölüm kadar genişletmiştir, ve o memnun edilemez, ama tüm ulusları bir araya getirir ve tüm insanları toplar. (Habakkuk 2:5)
İlluminati iç Çemberi'nin on adamı, saygı duydukları liderleri gibi kibirliler. Kendilerine tanrısallık bahşedilmiş Bilge Adamlar olduklarına inanırlar. Hatta, bizim onlara tapmamız ve hayranlık duymamız gerektiğini, çünkü kendilerinin üstün efendiler, tanrılar olduklarını düşünürler.
Bu derece cüretkar ve kafir bir iddiaya karşı tavrımız ne olmalı? Daniel İncilini (1561) yorumlayan John Calvin, "tanrıların meclisi" olduklarını söylemeye cüret eden bu tip adamları, Hıristiyanların nasıl değerlendirmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:
Tanrı'ya karşı geldiklerinde prenslerin bu dünyada sahip oldukları güç bir işe yaramaz, ayrıca onlar insan sayılamayacak kadar değersizdirler. Aslında biz onlara itaat etmek yerine, mutlaka karşı koymalıyız (conspuere in ipsorum capita, yani "kafalarına tükürmek").13
13-John Calvin, institutes of the Christian Religion, Baskı.2, s.1519


"Ordo Ab Chao (Kaos Düzeni)" İlluminati'nin Olağanüstü Çalışması
Asil Sır... Evrensel Denge Sırrı... En sonunda Kutsal Mason Kardeşliği imparatorluğunu gerçekleştirecek.
Albert Pike, 330 Ahlak Ve Dogma
Devrim suçluları bir şeyi çok iyi öğrendiler. Her tarafı kontrol etmeliler.
Hıristiyanlar Uyanıyor Gazetesi
Dünyada iki büyük güç vardır. Her ikisi de aynı yönetim kurulundan idare edilir.
James Knox American Focus
lluminati'nin olağanüstü çalışması -dünya gezegenindeki insanlığın dönüşümü- 1990'larda büyük ölçüde tamamlanmış olacak. Bu yüzyılın en kötü medyumu, kendisine "iblis,666" demekten zevk alan İngiliz Aleister Crowley bu tahminde bulunmuştu.
1904 yılında basılan, Kanun Kitabı isimli iğrenç kitabında Crowley, "Horus" ismindeki şeytani bir ruhun kendisine bu bilgiyi verdiğini iddia ediyordu. Horus aynı zamanda Crowley'e 1940'ların, kan dökülecek, kaos ve savaş yılları olacağını da söylemişti. (İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla gerçekleşmiş şaşırtıcı bir kehanet)
Kaos İyi Geliyor
Öyle görünüyor ki Crowley'in ruhani rehberi Horus'a kaos iyi geliyor. Aslında, kaos sayesinde Şeytan amaçlarına ulaşabildiği için tüm şeytani güçler kaosa bayılır. Şeytani Öğreti, ancak planlanmış bir büyük kargaşa ve kaos döneminin ardından Yeni Dünya Düzeni'nin kurulabileceğini öne sürer. Sözkonusn "kaostan kaynaklanan düzen" kavramı, tüm Mason öğretileri nin temelindeki ortak öğedir.
Dikkate değer bir husus da, 33°'ye yükselmiş Mason üyelere gururla takmaları için bir "mücevher" verilmesidir. Bu mücevher iç içe geçmiş üç üçgenle süslenmiştir ki, bu işaret, şeytan teslisi ve 666 sayısını temsil eder. Mücevherin üstünde aynı zamanda Latince "Ordo Ab Chao", yani "Kaostan Kaynaklanan Düzen" yazar.1
Farmasonluğun Asil Sırrı, Üstat Mason'un Gerçek Sözü. Denge kelimesidir. Bu kelime, kaos sona erer ermez ve evrensel düzen tesis edilir edilmez, tüm bunların idaresinde masonik toplumun tanrı-adamının olması gerektiğini sembolize etmek te. (Dünya Komplosu öğrencileri Hegel Diyalektinden bu felsefeyi hatırlayacaklar.)
Crowley bilgili bir Mason'du ve Asil Sırrı iyi biliyordu; 20. yüzyılın son yıllarında meydana gelecek kaosun doğrudan sonucu olarak küresel dengeye veya senteze ulaşılacaktı. Ardından Yeni Medeniyet doğacak, bu da, ruhani açıdan üstün küçük bu grup tarafından yönetilecek küresel bir toplumun doğusuyla sonuçlanacaktı. Şeytanın güç verdiği tanrı-adamlar kusursuz olacaktı.
1-Rex Hutchens, A Bridge to Light (Washington D.C.: The Supreme Mother Council, 33 Ancient and Accepted Scottish Rite of Freemasonry, 1988). Not: Bu kitap Albert Pike'in Morals and Dogma of the Ancient and accepted Scottish Rite of Freemasonry kitabının özetidir.
Zıtların Çatışması: Kutsal Bir İmparatorluğa Doğru

Dünyaya hizmet etmek için seçilmiş üst- düzey Mason üyelerine Asil Sır'rın, Denge kelimesinin anlamı hakkında ne söyleniyor? Onlara, llluminati'nin birbiriyle çarpışan ve yarışan iki zıt gücü sürekli besleyip büyüttüğü söylenmişti. Kaos, bu iki kutup ideoloji veya grup arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyor.
Sol Üst:Bu Mason Beratında görüldüğü üzere, Ordo Templi Orientis, uzun zaman boyunca çift başlı kartal ve her şeyi gören göz sembollerini kullandı (1912). ;
Sol Üst: Ruhani rehberi tarafından kendisine llluminati'nin olağanüstü çalışması anlatılan ingiliz satanist Aleister Crowley.
Sol alt: 33. dereceye erişen Masonlara, gururla taktıkları bu "mücevher" veriliyor. Latince cümleye dikkat edin "Ordo Ab Chao" (Kaostan Kaynaklanan Düzen)
Yine kaos sayesinde, küresel hakimiyet elde etme ve kendilerinin tanrı ilan edilmesi planlarını gerçekleştiriyorlar. Bu sıcak savaşın ardından gelen ise, dengedir- iki zıt gücün dengelenerek birleşmesi. Zamanın başlangıcından beri tüm okült sistemlerde, zıtların mücadelesinin ardından dengeye ulaşılması fikri vardır.
Uluslararası masonluğun değerli alimi, okült öğretmeni ve önde gelen eski isimlerinden Albert Pike, Farmasonluğun Eski ve Kabul Edilmiş iskoç Ayininde Ahlak ve Dogma isimli uzun ama tatminkâr kitabında, Denge kavramından bahsediyor. Farmasonluğun "incili" olarak bilinen kitabının sonlarına doğru bir sonuca varıyor. 861. sayfada Pike, uluslararası Mason tarikatlarının ve gizli llluminati grubunun nihai amacını şöyle açığa vuruyor:
Eğer gerçek bir ustaysan, prensi olduğun Asil Sır.... Sohar'ın (Tevrat'ın batini tefsirinde yer alan bir metin) Denge'nin Gizemi adını verdiği şeydir. Evrensel Denge'nin sırrıdır. Aynı Üstat Mason'un Gerçek Sözüyle Kardeşim olmanız gibi, Asil Sır da Kutsal Mason Kardeşlik Imparatorluğu'nun eninde sonunda gerçekleşmesini sağlayacaktır. 2
Pike, asıl amacın, farklılıkların birliğinden oluşan Yeni Dönem Dünya Dini prenslerinin yönettiği bir "Kutsal İmparatorluk", diğer bir deyişle Yeni Dünya olduğunu açıklıyor. Pike, bu amacı Sohar öğretisi ile bağdaştırıyor. Sohar, önceleri Babil'de esir tutulan, daha sonra

israil'e götürülen dinden çıkmış Yahudilerin benimsediği eski bir sihir ve gizem sistemi olan Kabbala'ya dayanıyor. Kabbala, İlluminati sayesinde dünyanın dört bir bucağına yayılan satanizm inancının asli öğretilerini içerir.
2-Albert Pike, Morals and Dogma of the Ancient and accepted Scottish Rite of Freemasonry orijinal baskı 1871, L.H. jenkins, Inc., 1924 baskısı.
Kıyametin On İşareti
Kıyametin On işareti isimli son video konferanslarımdan birinde, planlanan kaosun çok yaklaştığına dair bol bol delil gösterdim. "Dünyayı yeniden yaratmak" ya da "Yeni bir medeniyet yaratmak" 3 için Şeytan'ın yüzlerce yıldır yürüttüğü planın başarısını ortaya koyan on alamet:
1. Yeni bir Dünya Düzeni kuruluyor. İsrail ve Kudüs dünyanın başkenti ve Deccal'ın tahtı olacak. (Matta 23:2; Tesalya'lılara II Mektup 2; Vahiy 11:8; Vahiy 18:24)
2. Artık ticari ve siyasi Babil mevcut bulunuyor. (Vahiy 18; Yeremya 5; Zekeriya 5)
3. Sahte İsa'lar ve sahte peygamberler ürüyor ve milyonları aldatıyorlar. (Matta 24; Vahiy 13)
4. Tüm dünyada, Şeytan'ın Gizemli Babil dini yeniden canlanacak. (Vahiy 17)
5. Dünya ekonomilerinin mali kontrolü ve Mark'ı ortadan kaldırmak mümkün olacak. (Vahiy 13)
6. Tanrı kelimesi saldırıya maruz kalacak. (Vahiy 22:19-20; Tuno-teos'a Mektup 6:3)
7. Bugün "Hıristiyanlık" lideri olduğu zannedilen kişiler İncil'i küçümseyip onunla alay ediyor. (Petros'un Mektubu 3; Yeremya 4)
8. İncil, piyasada sabun gibi alınıp satılıyor. (Romalılar 6:17-18; Yeşeya 56:11; Petros'un II. Mektubu 2:3; Petros'un I. Mektubu 1:7)
9. Yanlış öğretiler çoğalır, dinden çıkmış Hıristiyanların ruhani ölümü başlar. (Timoteos'a II. Mektup 4:3; Tımoteos'a I. Mektup 4:1-2; Petros'un II. Mektubu 2)
10. Açgözlü iblisler insanlığı silip süpürürken, şeytani konuşmalar çoğalır. (Başlangıç 6; Vahiy 18:2; Vahiy 16:13, Tesalya'lılara II Mektup 2:1-4)
3-Texe Marrs, Ten Signs of the End of Ihe World, (Living Truth Publishers'dan sipariş edilebilir)
Bu şeytani plana duyduğu vefadan dolayı, Dünya Anamıza tapan ve gizli bir medyum olan başkan yardımcısı Al Gore medyada, "hükümeti yeniden şekillendirmek" iddiasıyla ön plana çıkartıldı.'' Bu konu hakkında bilgisi olanlar, Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich'in, Alvin ve Heidi Toffler tarafından yazılmış Yeni Bir Medeniyet Yaratmak isimli, tekno-faşist Yeni Çağ kitabını neden onayladığını anlayabilirler.
Aslında 1990'lar kötülüğün zirveye ulaştığı yıllar oldu. İlluminati'deki adamlar, dünyayı yeniden yaratma hedefini gerçekleştirmek için, "küresel bilinci arttırmak" amaçlı sayısız faaliyet düzenledi. Mesela Amerika başkanının eşi Hillary Clinton, 1995'in Mart ayında Birleşmiş Milletler Dünya Sosyal Gelişim Zirvesi'ne katılmak üzere Kopenhag'a gitti. 120 devlet başkanı ve BM Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali ile görüştükten sonra sırıtarak, Amerika'lı vergi mükelleflerine dünya üzerindeki "sosyal gelişimi" (yani devrimi) desteklemek üzere derhal 118 milyon dolar daha para ödemeleri gerektiğini açıkladı.

Hillary Clinton, Eylül 1995'te Kızıl Çin'in başkenti Pekin'de BM'nin Dünya Kadınlar Konferansı yararına düzenlenen diğer bir delegasyona başkanlık yaptı. Bu iğrenç olayı daha da tiksindirici bir hadise takip etti- Mikhail Gorbachev, 27 Eylül'den l Ekim'e kadar San Francisco şehrinde bir şölen verdi.
Gorby'nin şatafatlı partisinde llluminati'nin Yeni Dünya Düzeni'ni geliştirmek için bir dizi saygın dünya lideri bir araya geldi. Katılımcılar arasında eski başkan George Bush, İngiltere eski başbakanı Margaret Thatcher, Çek eski Cumhurbaşkanı Vaclav Havel, CNN patronu Ted Turner ve Japon eski başbakanlarından Yasuhiro Nakasone bulunuyordu. Toplantının resmi
adı Dünya Forumu idi. Merkezi Kaliforniya Presidio'da bulunan (ve doğal olarak ABD vergi mükellefleri sayesinde kurulan) Gorbachev Vakfı, bu olayı "İLK KÜRESEL MEDENİYETİN doğuşu" ilan etti.5
Gorby'nin toplantısından sadece birkaç hafta sonra, İlluminati'ye ait iki önemli olay daha gerçekleşti. Ekim ayı başlarında Papa II. John Paul, BM Genel Kurulu'na seslendi. Bu yüce -ve şeytani- kuruluşun 50. doğum yılı şerefine Papa, "hoşgörünün dünyadaki din bütünlüğünü nasıl geliştireceği" üzerine bir konuşma yaptı. Papa'nın bu konuşması onun, BM'nin 1995 yılını "Uluslararası Hoşgörü Yılı" olarak ilan etmesini desteklediğini gösteriyordu.
İsrail'in BM nezdindeki daimi büyükelçisi, hiç şüphesiz arkadaşı Papa'nın bu mesajından irkilmişti. Aslında Museviler, Ekim ayında Kudüs'ün üç bininci yıldönümü sebebiyle büyük bir parti vererek, kendi uluslararası bayramlarını kutlamışlardı.
Büyük Ölçüde Kıyım ve Kaos
Bu arada çok kanlı bir kaos yaşanıyordu. Bosna, Ruanda ve Burundi'de yaşanan katliamlar 1990'larda çok sayıda insanı hayrete düşürdü. FBI, CIA, BATF ve diğer Big Brother (Büyük Birader) örgütleri, 1993'de New York Ticaret Merkezi ve Teksas Waco'da gerçekleşen korkunç olaylar da dahil olmak üzere
4-Albert Gore, Jr., Earth in the Balance (New York: Houghton-Mifflin, 1991)
5-Edward Epslein, "Gorbachev to Convene Meeting in S.F. This Fall", San Francisco Chronicle, 3 Şubat 1995, s.A13.


Hillary Rodham Clinton ve BM Genel Sekreteri Boutros Ghali, BM Dünya Sosyal Gelişim Zirvesi'nde...
ABD'de, sayısız bombalı terör eylemi, pusu ve kundaklama gerçekleştirerek, yıkarak ölümcül bir vaka yarattılar.6 Bu vahşeti tüm dinlere ve mezheplere ve elbette ki Hıristiyan ve Müslüman tüm "teröristlere" ve muhafazakarlara uyguladılar, vatansever milislere dehşet saçtılar. Tabii ki sergilenen bu ölümcül olaylar Şeytani Ayin Takvimi'ne uygun olarak işliyordu.7

Bu türden olayların okültizmle ilgisi olduğu (1988 yılında Yüksek Ana Konsey, iskoç Ayini tarafından yayımlanan), Işığa Bir Köprü isimli Mason kitapta öne sürülüyor. Bu kitabın sayfalarında Pike'ın, kriz ve akabindeki kargaşa sayesinde "Kutsal Mason Kardeşliği İmparatorluğunu'nun er geç gerçekleşeceği" teorisini tekrar okuyoruz.8 Evet, Mason mantığına göre, düzen kaosun içinden gelecek, Ordo Ab Chao.
Elbette bu, gerçek kendilerinden saklandığı ve sembollerle içinde gizlendiği için, daha aşağı düzeydeki Masonların hakkında hiçbir şey bilmedikleri bir okült öğretisi. Ama llluminati İç Çemberi ve uşakları için ise, inançlarının temel ilkesi.
Daha üst seviyedeki üyeler, Plan uygulanırken kitle ölümlerinin ve geniş çaplı kan dökülmesinin -eşsiz kaos- emredildiği-ni çok iyi biliyorlar.
Gezegen Komisyonu başkanı ve her yıl dünya çapında düzenlenen "İşbirliği" etkinliğinin organizatörü John Randolph Price, "İlahi Plan"a göre, yeni ve parlak bir çağ başlamadan önce dünyanın temizlenmesi gerektiğini açıklamıştı:
6-"Cultivate Cenerals, Says American Expert", Dr. Samuel Huntington'ın Norman Chandler'la yaptığı röportaj, The Star gazetesi (Johannesbourg, Güney Afrika); "Randy Weaver's Role in the Plot to Discredit Idaho's Conservatism", Don Rotheringham, The American, 14 Aralık 1992; "Canadian Neo- Nazi Group Created by Britain's MI5?", Nexus, Aralık 1994-Ocak 1995, s.8; "The Intelligence Service Bomb Swindle", Der Spiegel dergisi (Almanya), "Bombs vs. Blitz", The Hoskins Report, 1 Mayıs 1995, s.4; Fascist Terror Stalking America, Texe Marrs'ın 90 dakikalık videosu; The Bloocistained Hanek of Big Brother Government, Texe Marrs'ın videosu (Austin Txas, living Truth Publishers, 1995)
7- Texe Marrs'ın aynı videosu.
8-Rex Hutchens, A Bridge to Light.
Bu Yeni Çağ mutlaka gelecek. Dünya üzerinde yeni bir cennet olacak. Şimdi hazırlıklar yapılıyor ve kaostan çıkıldığında dünya üzerine barış gelecek, insanoğlu için Yeni Bir Düzen başlayacak.9
John Randolph Price'ın, İnsanüstü Yaratıklar isimli kitabında da aynı şeyden bahsetmesi oldukça ilginç. Price bu kitapta, dünya üzerinde Yeni Çağ krallığı kuracak bazı ruhani varlıklardan bahsediyor. Yeni Çağın hayli gelişmiş ve "aydınlanmış" insanüstü yaratıklar tarafından yönetileceğini söylüyor.
Sahte Krizler, Fırsat Yaratıyor
"Ordo Ab Chao" adını verdikleri llluminati'nin gizli öğretisi, olayla ilgisi olmayan ve mantıklı düşünen insanlar için akıl karıştırıcı olmakla beraber anlamsız da. İlerleyen sayfalarda göreceğimiz gibi bu ilke, "demir demiri keser" kavramına ve siyasi bir özdeyiş olan "kriz, fırsat yaratır" terimine dayanıyor. Şeytanın ahalisi nesillerden beri, insanların, korkutulduğunda, soyulup yağmalandığında ve kanlı kaostan yakasını kurtaramadığında, liderlerine dönerek, "işleri düzeltin, birşeyler yapın, HEMEN!" diye yalvardıklarmı biliyor. Bu çılgın güven içinde olabilme isteği İlluminati için fırsatlar yaratıyor. Kaos yaratmak, insanlarda öfke ve endişe duygusu oluşturmak için çalışıyor ve böylelikle insanların çaresizlik içindeki düzen arayışlarından faydalanıyorlar.
1920'lerin Nazi öncesi Almanya'sında, komünizm taraftarları ve kışkırtıcılar, insanların güvenliğini tehdit ederek sokaklara döküldüler. İşte o zaman Hitler, kahverengi gömlekli gangsterlerini komünistlerin üstüne saldı. Ortaya çıkan istikrarsızlık, Alman halkını, kaosun içinden yeniden düzen kurabilecek bir lider arayışına şevketti. Hitler, onlar için kurtarıcı, beyaz atlı Prensti. Alman halkına "Ordo Ab Chao" vaat ediyordu.
9 John Randolph Price, The Superbeings (Austin Texas: CHiartus Books, 1981), s.1

Elbette Marksistleri, komünistleri ve onların düşmanı Nazileri kontrol edenler, gizli şeytani cemiyetlerdi. Başka bir deyişle, kaos kasıtlı olarak yaratılıyor, bu suretle düzen ve kontrol sağlanabiliyordu. Kaosun korkunç yüzüyle karşılaşan halk, bir kurtarıcıya -parlak zırhlı şövalye- kaosu sona erdirmesi ve yeniden düzen sağlaması için, sadece yetki vermekten çok daha fazlasını yapmaya istekli oluyordu. Devrimci kaosun ardından llluminati'nin planını uygulayabilmesi için fırsat doğmuş oluyordu.
Bir komplo yazarı olan Nesta Webster, zorbaların sahip olduğu gücün Mason Öğretisine bağlı olduğunu öne süren ilk gözlemcilerden biriydi. Webster, Dünya Devrimi isimli eserinde küresel komplocuların uyguladıkları planı gözler önüne seriyordu. Webster, küresel komplo ile ilgili olarak, İlluminati faliyetlerini "insanları sömürmek maksadıyla şikayet edilecek bir durum yaratma girişimi" şeklinde tanımlıyordu.10
Lusitania'yı Batırmak
Yöneticiler defalarca sahte krizler yaratarak, daha önceden planlanmış çözümlerini.uygulamaya soktular. 1917 yılında batan Lusitania gemisiyle birlikte yüzlerce yolcu kaybolmuştu. Başkan Woodrow Wilson trajedinin faturasını Alman denizaltılarına çıkardı. Asıl amacı gizli ingiliz cemiyetleri ve Farmasonluk namına Amerika'yı savaşa sokmaktı. Ama kendisinin ve yandaşlarının önündeki engel Amerikan halkının savaştan nefret etmesi ve savaşa karşı olmasıydı. Aslına bakarsanız Wilson, bir önceki yıl seçimleri kazanmak için, Amerikalı gençleri Avrupa ile girilecek bir savaşa asla göndermeyeceğine söz vermişti.
Birtakım tarihçiler bugün, Amerikan ordusunu Almanya'yla savaşa sokacak bir bahane bulmak için Lusitania gemisini ingilizlerin kendilerinin batırdığına ve suçu Almanların üstüne attığına inanıyorlar. Bazı tarihçiler ise geminin, savaşta kullanması için ingiltere'ye Amerikan yapımı silahlar taşıdığını söylüyorlar. Her halükarda ortada gizlenen birtakım gerçekler olduğu belli oluyor. Başkan Wilson halkta Almanya'ya karşı nefret duyguları uyandırdı. Bu sayede kızgın halk I. Dünya Savaşı'nda Amerikan askerlerini deniz aşırı ülkelere göndermeye ikna edilebildi.
İlluminati, küresel planını daha rahat uygulayabilmek için savaşın çıkardığı kaostan faydalanmak istedi. Bu yüzden müttefiklerin zaferini takiben, Başkan Wilson ve Beyaz Saray danışmanı -daha sonraları Dış İlişkiler Konseyinin kurulmasına yardımcı olan- Albay House, bugünkü Birleşmiş Milletler'in öncüsü olan, Milletler Birliği kavramını geliştirdi. Milletler Cemiyeti, gelecekte çıkabilecek tüm savaşları önlemek için gerekli görülen bir Dünya Hükümeti gibi kurulmuştu.
İlluminati'nin gücü, Amerikan halkının Milletler Cemiyeti'ni desteklemesini sağlamaya yetmiyordu. Yine de, bu seçkin adamlar Wilson yönetiminden kısa bir süre önce, 1913'te uzun zamandır arzuladıkları iki önemli amaçlarına daha ulaşmış oldular. İlk olarak, uşakları Woodrow Wilson ve onun komplocu arkadaşları, Merkez Bankası Yasası'nı çıkartarak, Merkez Bankası Kurulu'nu oluşturdular. Daha sonra, vatandaşlara büyük bir gelir vergisi yükü getiren onaltıncı Anayasa değişiklik tasarısını geçirdiler. 11
Planlanan Kaoslar ve Kr izler
İlluminati'nin Dünya Hükümeti kurmak için hazırladığı kaos ve kriz planlarından bazı örnekler verelim:
10-Nesta Webster, World Revolutlon (ingiltere).
11-Des Criffin, Descent Into Slavery (Emissary Publications, Oregon); Des Griffin, Fourth Reich of the rich, aynı yayımcı,1993; David Ailen Rivera, Final Warning: A History of the New World Oder (Rivera Enterprises, Pennsylvania); Larry Bates, The New Economic Disorder (Creation House

Publishers, Florida); Ken Klein, The False Prophet (Witerhaven Publishing House, Oregon)
> Düzmece Savaş: 7 Aralık 1941'de Japonlar Pearl Habor'a saldırdı. Şimdi tarih bize 33° Mason olan başkan Franklin D. Roosevelt'in (FDR) ve hain çalışma arkadaşlarının saldırının gerçekleşeceğinden haberleri olduğunu gösteriyor. Savaş Bakanlığı Japonların şifresini çözmüştü. Ama FDR, ABD'nin II. Dünya Savaşına girmesini istiyordu, ayrıca isteksiz ve savaş karşıtı Amerikan halkını savaş açmaya ikna edecek bir bahaneye ihtiyaç vardı.12
> Daha Fazla Savaş: 1964 yılının Ağustos ayında Başkan Lyndon B. Johnson, Kuzey Vietnam gemilerinin, Vietnam kıyıları açıklarında ABD gemisini topa tuttuğunu iddia etti. Kongre Başkan LBJ'ye, komünist düşmana karşı havadan ve karadan savaş açmak için sınırsız yetki verdi. Yıllar sonra Kuzey Vietnam'ın Amerikan yük gemisine hiç saldırmadığı ortaya çıktı. Bu olay trajik bir hile, uydurulmuş bir krizdi."
> İcat Edilen Hastalıklar: Medya 1980'lerde HIV ya da AİDS adında ölümcül bir virüsün, milyonlarca Amerikalının hayatını tehdit ettiğini duyurmaya başlamıştı. Ama elimizdeki kanıtlar bize, ABD ordusu biyolojik silah laboratuarının AİDS virüsünü yaratmış olabileceğini ve Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) bu hastalığı Afrika'da ya da başka bir yerde yaymış olabileceğini gösteriyor. Sonuçlar önceden tahmin edilebilirdi: korku, halk arasında endişe, ve homoseksüel lobiye yetki verilmesi. Ama eğer İlluminati dünya nüfusunun büyük bir kısmını yok etmeye karar verirse, ilerideki yıllarda daha da korkunç hastalıklar ortaya çıkarabilir. 14
l 2 -William P.Honan, "War Decoding Helped U.S. To Shape U.N.", New York Times, 23 Nisan 1995; "Roosevelt Expected and Wanted Japanese Attack", The Preseni Truth Ministry, Arkansas, Mart 1995; Charles J. Lewis, Hearst Newspapers, "Pearl Harbor Admiral's Family Seeks Exoneralion", Austin American-Statesman, 29 Nisan 1995, s.a13; Mike Blair, "Pearl Harbor: Truth Surfaces After 50 Years", Spotlight dergisi, Aralık 1993. Ayrıca bakınız: Washington Times-Herald gazetesi (4 Aralık, 1941) ve New York Times, 3 Kasım 1991
13- John Torrell, The Dove, Yaz 1995, s.2-22
> Çevresel Krizler: 1966 yılında hükümetin gizlilik koduyla tasnif ettiği Demir Dağı Raporu'nda, çıkarılacak global bir çevre krizi ile geniş yığınların Dünya Anamızı kurtarmak için kutsal bir savaşa sokulabileceği tespitinde bulunuluyor.15 İlluminati, çevreye yönelik kaygıları, Dünya Hükümetine yönelik planlarını gerçekleştirmek maksadıyla uluslararası anlaşma hazırlamak suretiyle (Biyolojik Farklılıklar Anlaşması) kullanabileceğini keşfetti. Bu da, özel mülkiyet haklarına zarar verecek, Amerikan egemenliğine son vererek, küresel kanun getirecek olan Dünya Çevre Örgütü'nün kurulmasını kolaylaştıracaktı.
İlluminati şebekesinin beyefendileri Sierra Kulübü, Greenpace ve benzeri çevre örgütlerine milyonlarca dolar para akıtarak, sık sık gündeme gelen Dünya Ana lobisini yaratmış oldular. Amerika'nın zengin kereste ormanlarını kesilmekten ve geniş petrol rezervlerini işlenmekten alıkoyan İlluminati'nin faşist lordları, bu doğal kaynakların fiyatlarını suni bir şekilde şişiriyorlar. Görüyorsun ya, çevre hareketi zenginler için beklenmedik bir kazanç sağlıyor! 16
> Nüfus Artışı Krizi: 1960'larda Rockefeller'lar ve llluminati'nin diğer üyeleri, böyle bir sonuca varılmasını gerektiren hiçbir bilimsel kanıt olmadığı halde, dehşet verici boyutlarda
14- Savunma Bakanlığı 1970 Ödeneği, bölüm 6, s.104-15 9 Haziran 1969; ayrıca Temsilciler Meclisi'nden Profesör Martin Dworkin'in yorumlarına

bakınız, Kongre Raporları, 1 Temmuz 1969, s.18077. Ayrıca Dr. Jacob Segal ve Dr. Lilli Segal, AİDS: Its Nature and Origins, 57 sayfalık rapor, 1986; "Smallpox Vaccine Triggered AİDS", London Times, 11 Mayıs 1987; Dr. Robert Strecker, The Strecker Memorandum; Dr. Alan Cantvvell, AİDS and the Doctors of Death.
15 -The Report From Iron Mountain on the Possibility and Desirability of Peace (New York: Dial Press,1967)
16- Donald E. Gibson, "The Role of the Establishment in the Antinuclear Movement", Sociological Specirum, 10:321-340,1990; Donald E. Gibson, "The Environmental Movement: Grass-Roots or Establishment", Sociological Viewpoints, s.92-1 24.
bir "nüfus artışı" yaşandığına karar verdiler. Ulusal Kadın Örgütü (NOW), Aile Planlaması ve Nüfus Artışının Durdurulması gibi örgütlere milyonlarca dolar para akıtılmaya başlandı. Bu uydurulmuş krizi çözmek amacıyla bürokratik kontrol mekanizmaları, çocuk aldırma ve ötenazi propagandası yaptılar. 17
> İcat Edilen Sağlık Krizi: 1992 yılında, Rockefeller ailesi adına çalışan ortak başkanlar Bill ve Hillary Clinton, hayali bir sağlık krizinin patlak verdiğini açıkladılar. Amaçladıkları çözüm, Amerika'nın tüm sağlık sistemini, faşist bir şekilde hükümet kontrolü altına sokmaktı. Şükürler olsun ki, bu girişimleri suya düştü, ama inanın bana bu plan yeniden gündeme gelecek. Zira, çok uzun müddet askıya alınamayacak kadar kârlı bir plan. 18
> Sözde Suç Krizi: Yine 1992'de, "suç sorunu" güdümlü medyanın odağı haline geldi. FBI istatistikleri suç oranında belirli bir düşüş kaydedildiğini gösterdiği halde medya, halka cinayet kurbanlarının dramatik öykülerini anlatıyordu.19 El silahları ve "saldırı silahları" olarak anlatılan uydurma silahlar, genellikle Amerika'nın en büyük sorunu gibi gösteriliyordu, llluminati'nin yürüttüğü propagandaya göre, vahşi suçlular gerçek sorunu teşkil etmiyordu, asıl sorun sadece silahlardı. Sonuç: Kongre Brady yasasını geçirdi ve Başkan Clinton, Ulusal Ateşli Silahlar Derneği (NRA) ile benzeri grupları şeytanlaştırma fırsatı buldu. Amerika, BATF, FBI, DEA, İRS Gizli Servis, Gümrük Hizmetleri ve diğer binlerce polis teşkilatıyla bir polis devleti olma yolunda hızla ilerliyor.
l 7 Emanuel M. Josephson, The Truth About Rockefeller: Public Enemy No.l, Studies in Criminal Psychopathy (Chedney Press, New York).
18 Texe Marrs, Big Sister Is Watching You (Austin Texas: Living Truth Publishers, 1993)
19 Milli Sağlık Kontrol Merkezi ve FBI raporlarına göre ABD'de işlenen suç oranı 1988 yılından itibaren düşüşe geçti.
>Yaratılan Terörist Krizi: 1993 ve 1995 yıllarında patlayan "terörist" bombaları, New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'nde ve Oklahoma'daki federal binada ağır hasara ve can kaybına sebep oldu. Kontrol altındaki medya, dehşete düşüren gerçekleri sakladı ama vatansever alternatif medya, her iki trajedide de hükümetin parmağı olduğunu ortaya koydu. Sonuç: İlluminati komplocuları halkta, vatansever milislere ve diğer Amerika sevenlere karşı nefret uyandırdı. Kongreden anti-terör yasalarının geçmesi için zorladı.
Bu sırada, New York'taki federal mahkemede Dünya Ticaret Merkezi'ne bomba yerleştirmek suçundan yargılanan Arap sanıkların avukatı, bu bombalı saldırıya FBI'ın karıştığını ispat eden bir teyp bandını delil olarak sunduğunda, herkes hayrete düştü. Teypteki kayıtta bir FBI yetkilisinin Araplara bomba cihazıyla patlayıcı maddeler teklif ettiği duyuluyordu. Tanık kürsüsündeki bu FBI ajanı, Arap komplocuların kullandığı patlayıcıları ve bombayı FBI'ın tedarik ettiğini itiraf etti. Ayrıca kendisine, teröristlere bu ölümcül maddeleri vermesi için bir milyon dolar ödendiğini de kabul ediyordu.'20
>Anti-Semitizm Krizi: 1960, 70, 80 ve 90'larda medya, ırk ayrılığı ve anti-Semitizm propagandası yapan sayısız radikal grup olduğunu ortaya çıkardı. Medya bizleri sürekli KKK çılgınlığı ve neo-Nazi nefreti ile ilgili korkutucu hikayelerle besliyordu. Bu vahşi ve çılgın grupların hemen hemen hepsinin federal otoriteler tarafından kurulduğuna dair bilgiler dışarı

sızmaya başladı. Bu tür gruplar ortaya çıktığında ya da teşhir edildiğinde sorumluluk, her zaman federal yetkililere ilgili özel kuruluşlara ait oluyordu.21
20-0klahoma'da düzenlenen bombalı saldırının detayları için Fascist Terror Stalking America isimli videoma bakınız. Dünya Ticaret Merkezine düzenlenen saldırı hakkında bakınız, Ralph Blumenthal, "Tapes Depict Proposal to Thwart Bomb Used in Trade Center Blast", New York Times, 28 Ekim 1993, s.1; ayrıca aynı konu hakkında bir başka makale Los An-Seles Time, 28 Ekim 1993.
21-6 numaralı dipnota bakınız.
ABD de dahil olmak üzere, her toplumda gazetelerde ve televizyonda gördüğümüz nefret grupları, hükümet tarafından kurulmuştur ve yine hükümetten kaynak sağlamaktadır. Sonuç: İlluminati, halka yabancı silahlar kontrol yasasını, nefret ve düşünce suçu yasasını ve FBI'nın daha da güçlendirilmesini kabul ettirmekte başarılı oldu.
Böylelikle Amerika'da telefonları dinlemeye, tüm hanelere girmeye, özel mülkiyete el koymaya ve hatta masum kurbanları öldürmeye yetkisi olan bir gestapo polis devleti kurulmuş oldu.22
> Etnik Temizlik Krizi: Demir Perde'nin kalkmasından ve "Soğuk Savaş Krizinin" (İlluminati'nin cesaret isteyen başarılarından biri!) bitmesinden hemen sonra, 1990'ların başında, Hırvatların, Sırpların ve Müslümanların toprak iddiasında bulunduğu eski Yugoslavya'da, karmaşa ve kaos ortaya çıktı, kan dökülmeye başlandı. Tüm dünyaya, etnik milliyetçilik tehlikesini ve Birleşmiş Milletler'in güçlendirilmesi ihtiyacını hissettirmeye fırsat bulan İlluminati, Sırplara ve Hırvatlara gizlice silah sağlamaya ve onları kışkırtmaya başladı. Kablolu Haberler Şebekesi (CNN) ve diğer medya kuruluşlarında toplu kıyım ve işkence haberleri başlıca gündem haline geldi.
Sonuç:
Suni bir yakarış ortaya çıktı: "Eğer bu kötü milliyetçiliğin önüne geçebilseydik, bölücü din çatışmasını engelleyebilseydik ve Birleşmiş Milletler'e yetki verebilseydik, Bosna da rastladığımız cinsten katliamlar ve iğrençlikler bir daha asla dünyanın başına bela olmazdı!"
22-Paul M. Barrett, "FBI as Supreme Court Snoop", Wall Street Journal, l Eylül 1992. Campbell, "The FBI-America's No.1 Terrorist Group", National Educator, California
Kaos Bizim İçin İyidir
Modern tarih bize defalarca İlluminati'nin, insanların ve milletlerin işine karıştığını gösterdi. İlluminati'nin Birleşmiş bağlı bir örgütü olan Dünya İyiniyet Kuruluşu, dünyada ortaya çıkan birçok kaosun ve krizin yine de "iyilik" yararına -Yeni Çağın, Yeni Dünya Düzeninin kurulmasına imkan sağlayacak şartlar yaratmak için- kullanılabileceğini açıkladı:
Tüm insanlık tarihinin en büyük kriz dönemlerinden birinde yaşıyoruz. Barış ve savaşla, yoksulluk ve bereketle, ırksal, siyasal ve endüstriyel çarpışmalarla karşılaşıyoruz. Dini ayrılıklar var, gençlerle yaşlılar arasında da sürtüşmeler yaşanıyor. Bütün bunların altında yatan sebep ise "maddi ve manevi değerler" ile "bencillik ve kendini dünyaya adama" arasında yaşanan sürtüşmeden kaynaklanıyor. Ve şimdi hepimiz insanlığın Yeni bir Çağa girdiğini biliyoruz... ve sadece iyi niyetli kadınlar ve adamlar (aydınlanmış olanlar) başarılı bir sonuç elde edebilirler, iyi niyet adına atılan sayısız adımlar, daha iyi bir dünya yaratmaya çalışacaklar... ve dünyaya elbirliği ile hizmet edecekler.2-'

Dünya İyiniyet Kuruluşu ile ona bağlı bir örgüt olan Lucis Trust'ın, "Yeni Çağ Duası" dedikleri kavramın pazarlamacıları olduğu belli. Bu kuruluşun resmi adı Büyük Niyaz. Çünkü "dünya birliği" kurmak için "Gizli Olanın" "dünyanın merkezinden" Çıkmasını niyaz ediyorlar. Büyük Niyaz, Ağustos 1992'de, Rio de Janeiro'da düzenlenen büyük çevre partisi, Dünya Çevre Zirvesi'nin açılışında dile getirilmişti.
Bu çevreci şölenin kodamanları arasında, ABD Başkanı George Bush, Rusya Başkanı Boris Yeltsin, ingiltere Başbakanı John Majör ve Birleşmiş Milletler'den çeşitli yetkililer vardı. üzerinde Planı yeniden canlandırmak için Işık ver, Sevgi ver, Güç ver. Om-om-om." sözlerini içeren Büyük Niyaz okunurken, hepsi ciddi ve ağırbaşlı bir şekilde oturuyorlardı.
22-Coodwill Meditation Group Report, 1995.
İki Zıt Güç, Tek Sahip
1969 yılında Hıristiyanlar Uyanıyor gazetesinde ilginç bir makale yayınlandı. İşte bu olay yaratan makalede ifade edilen kavramlardan bazıları:
Devrim suçluları bir şeyi iyi öğrendiler. Her tarafı kontrol etmeliler. Yapılan her hareket diğerinin tersi ve denk bir tepki olmalı. Bu nedenle bizler bugün klasik bir dünya devrimine şahit oluyoruz.
Devrim, politika gibidir. Her zaman iki yönü vardır. Bu iki taraf da öyle bir kontrol edilir ve yönlendirilir ki, en sonunda ikisi de önceden planlanmış bir sonucu doğurmak üzere birleşirler.
Amerikalılar "Rusya" kelimesini duydukları anda Komünizmi akıllarına getirmeye şartlandırılmışlardı. Var olduğu müddetçe dünyadaki komünizm düzmecesi buna bağlı kalacaktır. Benzer şekilde Amerika Birleşik Devletleri'nin dev askeri teşkilatı da Rus bilmecesine bağlıdır. Ve son olarak bir aldatmaca olan ve utanç veren İRS vergi zorbalığı yine bunlar üzerinde yükselir.
Bu makalenin vatansever yazarı, bize komünist tehdidin geçmişte de, şimdi de bir aldatmaca olduğunu söylemeye çalışıyor. Evet Stalinciler milyonları katletti ve bir o kadarını daha ortadan kaldırdı. Evet Doğu Avrupa'yı fethedip, demir bir perde çektiler. Ama bu büyük bir tiyatro oyunundan başka bir şey değildi. Kapitalistlerle (tez) Komünistlerin (antitez) birbirine karşı olması, süper zengin komplocuların sahneye koyduğu bir dramaydı.
İlk önce Vladimir Lenin'e maddi olanak sağlayarak, ona ve Bolşeviklere Rus çarını devirmesi için yardım ettiler. 1980'lerde bu iki zıt güç üzerinde oynadıkları oyun, artık bir kazanç getirmeyene ve bir tat vermeyene kadar, canavarı beslemeye devam ettiler. İlluminati, Gorbachev'e sırrın açığa çıktığını ve oyunun bozulduğunu söyledi. Sentez zamanı gelmişti. Vay! Adeta bir mucize gibi, Başkan Ronald Reagan komünizmi "şeytani imparatorluk" olarak nitelendirdikten sonra komünist devlet birdenbire ortadan kayboldu. Artık sihirbazlığa gerek yoktu. Gösteri bitmişti. İlluminati için yeni bir oyun başlıyordu.
Faşizm Yeni Binyıla Tam Vaktinde Geliyor
Tabii ki yeni oyun, yeni sentez, kapitalizm ile komünizmin en vicdansız özelliklerinin tehlikeli bir bileşimiydi. Sovyet komünizmi ile Amerikan kapitalizmini birleştirdiğiniz zaman ne elde edersiniz? Faşizm. Hükümet ile çok zengin holding yöneticilerinin beraberce, uysal ve bastırılmış halkı acıklı bir şekilde aldattıkları totaliter bir sosyalist devlet. Eğer İlluminati istediğini elde ederse, Amerika'nın ve dünyanın geleceğinde faşizm yatıyor.
Gorbachev'in Amerika Birleşik Devletleri'ne gelmesinin, Gorbachev Vakfı için kendisine tarihi Presidio Ordusu üsleri ile karargahlarının verilmesinin sebebi buydu. Başkan Bill Clinton bu nedenle düzenli olarak Moskova'ya gidiyor ve Amerika bu yüzden vergi dolarlarıyla Rusya'yı besliyor. KGB ile ClA'nın, ABD ve Rus vatandaşlarını rahatsız etmek için birlikte çalışmalarının nedeni faşizm. Eski komünist yöneticilerin hâlâ SSCB'nin eski cumhuriyetlerinde -Gürcistan, Ukrayna, Çeçenistan ve diğerleri gibi- yaşam sürmelerinin

sebebi de yine faşizm. ABD'nin hızla bir sosyalist cepheye dönüşmesinin sebebi de bu. Her geçen gün biraz daha Sovyetleşiyoruz. Komünizm ile kapitalizmin sentezi, kendini belli etmeye başlıyor.
illuminati'nin Hegelci ve küreci amaçlarına alışkın sadece birkaç kurnaz Amerikalı, Amerika'nın "Komünizmle Savaşı'nın gerçekte ne anlama geldiğini anladı. Amerikan Focus dergisinin yayımcısı James Knox, bunlardan biri. Bu seçkin kişilerin sinsi bir şekilde insanoğluna şekil vermek için icat ettikleri "Kapitalizme karşı Komünizm" diyalektinin, James Knox tarafından zekice kaleme alınmış analizi:
Dünyada iki büyük kuvvet var... Her ikisi de aynı yönetim kurulundan idare ediliyor. Bunlardan biri kapitalizm, diğeri komünizm... Serbest kapitalizm doğal kaynakları tahrip edip, zayıfları yoksulluğa mahkum ederken, bir toplumu ayakta tutmak için sınırsız imkanlar sunar. Ama güçlü ve küstah adamların hayalini kurduğu diktatör dünya idaresine izin vermez.
Tek bir hükümdar, ya da seçkin idarecilerden oluşan bir sınıf adına çalışan bir toplum geliştirmek için, kapitalizmin karşısında komünist/sosyalist hareketi oluşturdular. 19. yüzyılda Hegel, arzu edilen sosyal düzenin zıt güçlerin kesişmesinden doğacağını varsaymıştı. İlk önce tez (Kapitalizm) ile antitez (Komünizm) yaratılacak, ve bunlar arasındaki ilişki kontrol edilerek amaçlanan sentez (faşizm) elde edilecekti.
Bay Hegel elbette bir İlluminati üyesiydi, çünkü dünya faşizmine doğru 80 yıl sürecek zorlu yolculuğu başlatmak için komünizmi yaratan onlar olmuştu.24
Knox'un analizi çok doğru. Komünizm ile kapitalizmin sentezi -dünya egemenliği için birbiriyle yarışan iki zıt gücün bileşimi- faşizmdir. Faşizm, İlluminati için ideal bir sistem. Faşizm sayesinde Rocefeller'lar, Rothschild'ler ve sayısız açgözlü havarileri, gezegeni totaliter bir Yeni Dünya haline dönüştürmek istiyorlar. Knox ayrıca, İlluminati'nin kutsanmış
liderlerinin, "tanrıları ve klasik mitolojideki karakterleri kişileştireceklerini" söylüyor.25 Yeni bir Babil, Roma veya Mısır kralı olacaklar.
24 James Knox, American Focus, 1 Mayıs 1995.

Knox, faşizmin İlluminati için ideal olduğunu yazıyor: "Tek partili bir sistem şeklinde oluşturuldu, demokratik değil, oligarşik ve diktatörce." Nazilerin uyguladığı şekliyle faşizm, sanayiyi, ticareti ve özel mülkiyeti kişilere ve kurumlara bırakıyor. Yine de hükümet ya da devlet, nihai otorite merkezi.
Yeni Dünya Düzeni'nde uygulanması tasarlanan 2000 modeli faşizmde, devleti üst kademe şirket yöneticileri oluşturuyor. Herşeyin sahibi onlar ve sınırsız güç oların elinde. Sanayi ve ticaret sadece onlara kazanç sağlayacak şekilde devlet tarafından belirlenecek. Özel mülkiyetlerde ise kağıt üstünde mülkiyet hakkı şahısların olmasına rağmen, devlet mülkü sayılacaklar. Ticaret, ya İlluminati beyefendilerini zenginleştirmek için yapılacak ya da tamamen ortadan kalkacak.
İlluminati'ye göre kapitalizm, orta direğe ve hatta daha da aşağı sınıftakiler! komünizm ise, bürokrasiye ve siyasetçilere çok fazla güç verdi. Faşizm en iyisi, çünkü çoğunluğun gücünü azınlığa, ayrıcalıklı elitlere, yani İlluminati'ye veriyor. Komplocuların gözüyle bakarsak, bu yüzden her iki dünyanın en iyi yönlerine sahip olmalıyız: Komünizm ve Kapitalizm. Yeni Bir Faşist Dünya Düzeni'miz olacak.
Mitler ve Mussolini Geliştirildi
Hitler ve Mussolini'nin faşizmi belirsiz, kusurlu ve eksikti. Ayrıca merkezi Kudüs'te bulanan siyonist süper devleti dikkate almadı. Bundan başka, başlangıçta Hitler ve Mussolini'ye İlluminati ile diğer gizli cemiyetler (Vril, Thule, vs.) mali destek vermiş olsa da, her iki diktatör

de beklenmedik bir şekilde "sahipsiz" kaldı.26 Yaratıcılarına karşı geldiler ve İlluminati'nin açgözlü elitlerini onlardan uzakta, kendi Dünya İmparatorluklarını kurmakla tehdit ettiler.
26- 11 ve l7 no'lu dipnotlara bakınız. Ayrıca şu kitaplarıma bakınız: Millenium: Peace, Promises, and the Day They Take Our Money Away; ve Dark Majesty: The Secret Brotherhod and the Magic of A Thousand Points of Light.


Solda: Mikhail Gorbachev 1992 yılında Amerika Birleşik Devletlerini ziyaret ettiğinde, multimilyoner yayımcı Malcolm Forbes'a ait bu uçakla şehirden şehire uçtu. Malcolm Forbes, AlDS'den ölen bir homoseksüeldi.
Sağda: Başkan Ronald Reagan SSCB'yi "şeytani imparatorluk" olarak nitelendirdi. Daha sonra bu şeytani imparatorluk ortadan kayboldu.


Solda: Bu resim Dış ilişkiler dergisi Güz 1992 sayısından. Baş editör William G. Hyland, CFR'ı ziyaret eden Mikhail Gorbachev'e, içinde Lenin'in kendi el yazısının bulunduğu Dış ilişkiler dergisinin ilk baskısını gösteriyor.
Sağda: Başkan Ronald Reagan, Gorbi ile görüşüyor
Yine de Hitler-Mussolini dönemi, llluminati'nin onayladığı bir projeydi. Faşist sistemin, kitleleri yönlendirmedeki etkisini deneme imkanı buldular. Bu açıdan bakıldığında büyük bir başarıydı. Hitler'in Üçüncü Reich'ı * on iki yıl sürdü ama, amacına ulaşamadığı için llluminati tarafından sona erdirildi. Üçüncü Reich deneyimi, yatırımcılara ve diğer seçkinlere, dünyanın toplanmaya hazır olgun bir meyve olduğunu göstermişti. Yeterli propaganda ve ön çalışmayla, dünyanın her yerindeki insanlar Faşist Dünya Imparatorluğu'nun köleleri olacak şekilde kullanılabilirdi.

1980'lerin ortalarına kadar bu anahtar unsur üzerinde çalışan İlluminati, ateist komünizmin uğursuz hayaletini zekice kullandı. Herhangi bir faydası olmayan silah sanayiinin proje ve yatırımlarını vatandaşların hararetle desteklemelerini sağlamak için, ilk nükleer saldırıyı Sovyetler'in yapacağı korkusunu yaygınlaştırdı.
Kendilerine milyarlarca dolar kazandıran silah sektörünü beslemek için vatandaşlardan yeterince kan ve para emdikten sonra, yenilmez komünist süper devlet efsanesinin sona ermesi gerektiğine karar verdiler. Zamanı dolmuştu. Halkın çoğunluğu, komünizmin bir tehdit oluşturduğuna inanmıyordu. Komünist devletlerin, beceriksiz bürokratlar tarafından yönetilen ekonomilerinin çöktüğünü görmek keder vericiydi.
Yeni bir düşman seçilmeliydi, yeni nefret hedefleri belirlenmeliydi. Bu yeni düşman, llluminati'nin seçtiği başka bir korkunç canavar Milliyetçilik oldu. Vatanseverler canavarlaştırılmalı ve Taş Devri'nin uyumsuz mağara adamı gibi anlatılmalıydı. Diğer taraftansa küresel vatandaşlık örnek gösterilmeliydi.
Nazi Almanyası. Ç,N.
Kara Tehdit Milliyetçilik
Bugün, İsa'nın doğumundan ikibin yıl sonra, üçüncü binyılın eşiğinde, İlluminati'nin verdiği mücadelenin son safhası, Milliyetçilik (tez) ve Evrenselcilik (antitez) arasında. Sonuç ise büyük bir ihtimalle, formalite gereği statü verilen, hiçbir yetkiye sahip olmayan, özerkliği olmayan, Bilge Adamlar Yüksek Konseyi'n'm adeta uşağı gibi davranan ulusların oluşturduğu küresel bir devlet, Yeni Dünya Düzeni (sentez) olacak. İlluminati İç Çemberi'ndeki on adam, bu Yüksek Konseyi oluşturuyor. Büyük önderleri çok yakında "kaosun içinde düzen" yaratmak için, dünyayı kurtaran adam gibi ortaya çıkacak. O, insan etine bürünmüş Şeytan, yani Deccal olacak.
1983 yılında Hıristiyanlar Uyanıyor gazetesi, "Tanrı'nın Krallığı" gibi gösterilecek bir faşist süper devletin doğacağını haber veriyordu:
Görünürde komünizm diye bilinen tez var. Birde anti-komünizm denilen antitez. Tez ve antitez tamamen zıt gibi görünüyor ve sanki fikir mücadelesi içindeler.
Son olarak planlandığı gibi sentez içinde birleşiyorlar. Sentez ya da nihai biçim ise, sahte bir hayırsever görünümü ardında -"Tanrının Dünya Üzerindeki Krallığı"- para ve servet tekeli, yani tekel kapitalizmi (faşizm) demek olan küresel bir süper devlet olacak.27
Bu devrimci metod -tez karşıtı antitez=sentez, dünya tarihini anlamak için adeta bir anahtar. Bir kez bu şeytani zıtların bileşkesi sistemi anlaşıldı mı, tüm diğer yaşananlar açıklığa kavuşuyor. Savaşlardan ve savaş söylentilerinden hâlâ ızdırap çekmemizin nedeni bu zıtların çekişmesi diyalektiğinin devam etmesidir. Washington D.C.'de kim başkan olursa olsun — cumhuriyetçi ya da demokrat— çoğunluğun isteğinin hiçe sayılmasının nedeni de yine bu. Ordo Ab Chao, Büyük Kardeşlik hükümetlerinin terörizmi destekleme, ırk ayrımı vahşetini teşvik etme ve etnik nefreti yayma ihtiyacının arka planını açıklıyor. İlluminati Planı, kaos sayesinde gelişiyor.
İlluminati'nin Olağanüstü Çalışmasını engelleyeceksek, ilk olarak "kaostan kaynaklanan düzen" yaratmak için kriz yaratma felsefelerini anlamalıyız. Sadece ve sadece yöntemlerinin şifresini çözüp, insanlığa uygulayacakları simya işlemini anladığımızda, İlluminati'nin tehlikeli sömürü çarklarından korunmuş özgür bireyler oluruz.
Ama bu gayretimizde başarılı olabilir miyiz? İlluminati'nin bizleri kullanma girişimini atlatabilir miyiz? Lanetli küresel planlarını engellemiş olalım ya da olmayalım, inanıyorum ki, eğer Tanrı'ya güvenirsek bireysel olarak bu baştan çıkarıcı Ordo Ab Chao felsefesine karşı koyabiliriz. Aslında eğer ona inanırsak ve sözüne güvenirsek Tanrı, yalan tuzağına düşmeyeceğimizi ve gerçeği anlayacağımızı vaad ediyor. (II Tesalya'lılar 2):

Pek çokları arındırılacak ve aklanacak ve denenecek, ama ruhunda kötülük olanlar kötülük yapacaklar; ve kötülerin hiçbiri anlamayacak; ama akıl sahipleri anlayacaklar. (Daniel 12:10)
27 Christians Awake Newsletter, Alabama.
* Altıncı Bölüm * Siyasal Simya ve Komplo:
Sağ Kanat, Sol Kanat, Cumhuriyetçi ve Demokrat; Hepsi Aynı!
Yeni Çağ dergisi, Farmasonluğun Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Ayini, 33. derece Yüksek Konsey'in resmi yayını. Bu konsey dünyanın Ana Konseyi olduğunu iddia ediyor. Bu derginin Nisan 1988 baskısının kapağında başkan Ronald Reagan üç Masonla birlikte görülüyor. Başkan kendisine, bağımsız büyük komutan, C. Fred Kleinknecht tarafından hediye edilen çerçevelenmiş bir sertifikayı tutuyor. Dergi başkanın "Şanlı Kardeş Kleinknecht'e" yazdığı bir mektubu yayınladı. Bu mektupta şu satırlara rastlıyoruz: "On altı eski başkanın Farmasonluk birliğine katılmaktan şeref duyuyorum."
Ralph Epperson Yeni Dünya Düzeni
Hangi parti iktidarda olursa olsun, hiçbir şey değişmiyor." Bu şikayeti kimbilir kaç kez duyduk? Gerçekten iki büyük parti olan Cumhuriyetçilerle Demokratlar arasında hiçbir fark yok mu? Tarih, ortak düşüncelerimizin tamamen zıddı, şaşırtıcı bir cevap sunuyor.
Nixon ve Ford Dönemi: Rockefeller Saltanatı Sürüyor
1969'dan 1974'e kadar cumhuriyetçi Richard M. Nixon, Beyaz Saray'daki Oval Ofis'in tek sahibiydi. Bu dönemde bürokrasi üzerine bürokrasi icat edildi. Federal bütçe hızla arttı, bütçe açığı genişledi. Özel mülkiyet haklarını sınırlayan ve Anayasa gerektirdiği halde, tazminat bile ödemeden insanların topraklarını elinden almaya yarayan Çevre Koruma Yasası gibi meşakkatli anayasal değişiklikler kongreden geçirildi.
Nixon, dış ilişkiler baş danışmanı olarak Henry Kissinger'ı seçti. U.S. News & World Report dergisi bu atamanın sebebini şöyle açıklıyordu: "Bay Nixon'ın dış ilişkiler baş danışmanı olması için, Bay Kissinger'ı 'bulunabilecek en akıllı adam' diye tavsiye eden kişi New York valisi Nelson Rockefeller idi." '
Aslında siyasetçi Richard Nixon, Rockefeller hanedanlığının kuklasından başka birşey değildi. Hanedanlığın küresel amaçlarına olan sadakatini kanıtlamak için, çiçeği burnunda temsilciler meclisi üyesi Richard Nixon, 9 Temmuz 1947'de, Meclisin 68 no'lu müşterek kararını açıkladı:

"Kongre, teşkilat kuruluş kanununun 109. maddesine göre Dünya üzerindeki düzeni sağlayabilmesine yönelik olarak BM'nin harekete geçmesini temin etmesi için, ABD başkanının BM üyelerini genel oturuma davet etmesini gerekli görmektedir... 2
Nixon'dan sonra başkanlığı devralan Gerald Ford, Dışişleri bakanı olarak Kissinnger'ı görevde tuttu ve Amerikan politik tarihinde ilk defa seçilmemiş bir başkan yardımcısı olarak Nelson Rockefeller'ı göreve atadı. Nelson Rockfeller, mali skandallar yüzünden görevden alınan beceriksiz Spiro Agnevv'ın yerine getirilmişti.
1 U.S. News & World Report, l Kasım 1971.
2 Dennis L. Cudy, Presiden; Clinton Will Continue the New World Order (Oklahoma City,1993), s.13.
Ford ve Nixon yönetimlerinin üst kadrosu, Amerikan karşıtı, Dış İlişkiler Yeni Dünya Düzeni Konseyi yanlısı kabine yetkililerinden oluşuyordu. Başkan Ford da 33. dereceden Mason ve küreselleşme taraftarı CFR üyesiydi.
Carter Dönemi: Rockefeller Saltanat ı Sürüyor
1976 yılında demokrat Jimmy Carter başa geçti. Göreve başlar başlamaz Zbigniew Brzezinski'yi dış ilişkiler başdanışmanı ve Milli Güvenlik Konseyi başkanı olarak görevlendirdi. Brzezinski kimdi? Sadece bir CFR üyesi ve David Rockefeller Sr. ile birlikte Trilateral Komisyonu kuran isimlerden biriydi. "Carter kabinesindeki en önemli 19 mevkiye, David Rockefeller'in Trilateral Komisyonu'nun üyeleri getirilmişti." 3
Aslında Georgia valisi Jimmy Carter da, Rockefeller'm Trilateral Komisyonu'nun kurucu üyesiydi. Carter, 1976 yılında Londra'da, Lord Rothschild ve David Rockefeller ile gizlice buluştu ve kendisine, o yıl başkan olması için "yeşil ışık" yakıldığı söylendi.4
Reagan Dönemi: Rockefeller Saltanatı Sürüyor
1980 yılında cumhuriyetçi Ronald Reagan başkan adaylığı kampanyasını başlattığında, her şeyin farklı olacağını vaad ediyordu. Kabinesinde hiçbir CFR ya da Trilateral Komisyon üye-si onun yönetimine alınmayacaktı. Ama gerçekte ne oldu? Reagan, başkan yardımcısı olarak Kafatası ve Kemik'ten George Bush'u seçti. Bush CFR'in ve Trilateral Komisyon'un direktörüydü.
3 - Gary Allen, Say No to the New World Order (Güney Afrika baskısı). Ayrıca bakınız, Christopher Lyndon, Atlanlic Monthly, Temmuz 1977.
4 Laurence Stern, Washington Post, 8 Mayıs 1976.
Teksas'lı genç bir Temsilciler Meclisi üyesi olan Bush, Amerikan egemenliğini sona erdirecek ve tüm yetkiyi Birleşmiş Milletler'e devredecek bir tasarı sundu. Bush, Rockefeller'in çocuk aldırılmasını ve dünya nüfusunun azalmasını destekleyen Nüfus Artışının Durdurulması (ZPG) örgütünün önemli bir üyesiydi.5
Cumhuriyetçi başkan Ronald Reagan, hemen hemen kabinedeki her mevkiye Rockefeller hanedanlığının Yeni Dünya Düzeni taraftarı mensuplarından birini atadı. Ticaret Bakanı, Dışişleri Bakanı, Hazine Bakanı, Savunma Bakanı ve Merkezi Haberalma Teşkilatı başkanı, CFR ve Trilateral Komisyon üyesiydiler.
Reagan yönetiminde de İlluminati'nin İç Çember çıkarması hiç durmadan devam etti. Federal harcamalar şişti, bütçe açıkları tavana vurdu. Anayasaya aykırı bir şekilde, yasalardan faydalanma imkanı tanımadan insanların mallarına haciz konuldu. BATF, FBI, İRS, ve EPA adeta gangsterler gibi çapulculuk yapmaya devam etti. Bankacılıkta, mevduat tasarruflarında ve faizde fiyaskolar yaşandı. Cumhuriyetçilerin yönetimi altında hiçbir şey değişmemişti, tersine işler daha da kötüleşmişti.
İnatla Reagan'ı destekleyenler yönetimde bulunduğu sekiz yıl boyunca etrafındaki düzenbazlar tarafından aldatıldığını, olanlardan onun sorumlu olmadığını, kirli işleri

diğerlerinin yaptığını iddia ediyorlar. Gerçek şu ki, Ronald Reagan, cumhuriyetçi parti tarafından başkanlığa aday gösterildiği andan itibaren, bu çevrelerle uzlaşmaya başlamıştı. Çok uluslu bir şirket olan General Electric'in televizyon reklamı "Ölü Vadi Günleri"nde oynayan Hollywood kökenli başkan, aslında çok daha önceleri onlarla temasa geçmişti.
5- Kitabıma bakınız,Dark Majesty:The Secret Brotherhood and the magic of a Thousand Points of Light (Austin Texas,living truth Publishers,1992)
Ne olursa olsun Başkan Reagan, başkanlığının son günlerinde İlluminati'ye verdiği hizmetlerden ötürü onurlandırıldı. Ralph Epperson, Yeni Dünya Düzeni isimli kitabında Re-agan'ın Farmasonluğun yüceltilmiş 33. derecesine kabul töreninin detaylarını anlatıyor. "Büyük Bağımsız Komutan, Şanlı Kardeş C. Fred Kleinknecht'e" ithafen yazdığı bir mektupta Başkan Reagan, kendisine ihsan edilen "şereften ötürü Yüksek Ana Konseye teşekkür ediyor ve: "On altı eski başkanın Farmasonluk birliğine katılmaktan şeref duyuyorum." diyor.6
Ronald Reagan, 1980 yılında başkanlık görevini üstlendiğinde Mason değildi. Fakat 1988 yılında 33. dereceden tam bir Mason oldu. Masonlar buna kendi localarında "anında" yükseltilmek diyorlar. Çok ender rastlanan bir durum. Küreci İç Çember, bu adamın makamında gösterdiği performanstan oldukça memnun kalmış olmalı.
Bush Dönemi: Rockefeller Saltanatı Sürüyor
George Bush'un yaptığı karanlık işleri biliyoruz. Yeni Dünya Düzeni'nin kurulması için hararetle çalıştığını, 1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen ve neredeyse ilahi boyutlardaki Dünya Çevre Zirvesi'ne verdiği mide bulandırıcı desteği, dört yıllık dönemi boyunca insanların mülklerini ellerinden almak için uygulamaya soktuğu çevreci kısıtlamaları, CIA, FBI, BATF 'e diğer federal kurumların işlediği vahşi suçları, kurulan FE-MA ıslah kamplarını, vergi mükelleflerinden toplanan milyonlarca doların "George Bush Ulusal Sanat Vakfı" isimli cinsel içerikli, pis işler yapan kuruma nasıl akıtıldığını biliyoruz. Tüm bunlar Bush'un cumhuriyetçi yönetimi sırasında oldu. Ayrıca yürütme organları insanları vahşice yakalar, tutuklar ve hatta bazen işkence yaparken George Bush'un aylak aylak oturduğunu da biliyoruz.
6- Ralph Epperson. The New World Order (Publius Press, Arizona,1990), s 289-290.
Ayrıca Bush ile suç ortaklarının dışarıdan gelen yardım paralarını, Amerika'daki evsiz nüfus çoğalırken, fabrikalar deniz aşırı ülkelere taşınırken ve milyonlarca Amerikalı işten çıkartılırken, Rusya, İsrail ve Mısır gibi ülkelere gönderdiklerini de hatırlayalım. Ve elbette ki, Bush'un "dudaklarımı okuyun, yeni vergi gelmeyecek!" sözüne rağmen, federal vergilerdeki muazzam artışı da.
Clinton Dönemi: Rockefeller Saltanatı Sürüyor
Demokrat Bill Clinton da aşağı yukarı aynı. 19 kabine görevlisinden 17'si Trilateral Komisyon ve CFR üyesi. Clinton'ın kendisi de İllumirıati'nin kontrolündeki grupların ve Bilderberg'in üyesi.7 Onun zamanında da vergiler arttı ve FBI, BATF, İRS ve benzeri federal kurumlar anayasaya aykırı bir şekilde casusluk yapmaya, cinayet işlemeye ve suçlarını örtbas etmeye devam ettiler. Halkın milyarlarca doları İsrail, Rusya, Mısır ve hatta Yaser Arafat'ın Filistin Kurtuluş Orgütü'ne gitti. Ayrıca yine milyarlarca dolar, Saddam Hüseyin'in kuzeni ve komşusu, Ürdün'ün hain hükümdarı Kral Hüseyin'e gitti.
Cumhuriyetçi George Bush'un zamanında olduğu gibi, demokrat Bill Clinton iktidarında da Rus Boris Yeltsin'in Çeçenistan'daki insanları katletmesine göz yumuldu. Ayrıca Amerikan askerleri hâlâ NATO'nun ve Birleşmiş Milletler'in kumandası altında.8

Selefi George Bush gibi, Bill Clinton'ın da patronu Rockefeller hanedanlığı. Clinton onların emirlerine tabi.
7-CFR veya Trilateral Komisyon üyelerinin tam listesini öğrenmek istiyorsanız; "Fund to restore an Educated Eloctorate. P.O. Box 33339, Kerville, Texas 78029" adresiyle temasa geçiniz.
8-"Sovereignty Sellout", The New American, 11 Temmuz 1994, s.5-9.
Altı Başkan - Tek Sahip
Yakın tarihimizdeki altı başkanın; Nixon, Ford, Carter, Reagan, Bush ve Clinton'ın sicili böyle. Bunlardan her birinin, Yeni Dünya Düzeni oluşumu karşısında yerlere kadar eğilen ve ayrıca îlluminati'nin Planını büyük bir özenle hayata geçirmeye çalışan bir uşak ve dalkavuk olduğu kanıtlanabilir. Korkunç ve keder verici gerçek ise, Amerika Birleşik Devletleri'nde yıllardan beri tek bir siyasi parti olduğu: İlluminati iç Çemberi tarafından kurulan ve yakından takip edilen para partisi.
Bu nasıl oluyor? Başkan kim olursa olsun, nasıl oluyor da her seferinde îç Çember kazanıyor? Ve eğer, İlluminati iktidarlar boyunca senato liderleri ve Temsilciler Meclisi bir yana, her modern ABD başkanını kontrol ettiyse, neden insanlara bir seçim yapma şansları olduğu hayali sunuluyor? Neden bu aldatmacayı sona erdirmiyor ve bu siyasi parti çekişmesine bir son vermiyorlar?
Güzel sorular, ve ayrıca cevapları da var. Cevaplar, İlluminati'nin Gizli Öğreti'sinde. Dikkatimizi, Hegel diyalektinde açıklandığı gibi, bu elitlerin kullandığı siyasi simya işlemi üzerinde yoğunlaştırmalıyız. Simya işlemi, sağ kanattan, sol kanattan, demokrat ya da cumhuriyetçi olmanın neden hiçbir farklılık göstermediğini ve Amerika'nın totaliter bir Yeni Dünya'ya doğru nasıl ilerlediğini açıklıyor.
Bay Hegel'in Teorisi: Çatışma Yoluyla Kazanmak
George Friedrich Hegel (1770-1831), çoğunlukla Hegel Diyalekti diye bilinen İlluminati felsefesini geliştirmesiyle tanınıyor. Hegel, insanın sadece "Mantık" (bir Mason kavramı) sayesinde özgürlüğe kavuşabileceğine inanıyordu. Hegel'e göre tarih, üç basamaklı bir değişim süreciydi: Tez, Antitez ve Sentez.9
9-C.W.F. Hegel, The Philosophy of History.


Zbigniew Brzezînski, Dış İlişkiler Konseyi Kütüphanesinde toplantı yapıyor. Davis Rockefeller Sr.'a Trilateral Komisyonu kurmasında yardım eden Brzezinski, Carter yönetimi sırasında Milli Güvenlik Danışmanıydı.


New York Times (24 Kasım 1994), senato çoğunluk lideri Bob Dole ile başkan Clınton'ın İlluminati'nin Dünya Ticaret Örgütünü (WTO) kurmak için nasıl işbirliği yaptığını anlatıyor.


"Muhafazakar" başkan Richard Nixon ile "liberal" demokrat başkan Jimmy Carter. Davis Rockefeller Sr.'ın denetimi altındaydı.
İlk önce, tez aşamasında, krizler ortaya çıkar ve halkta korku had safhaya ulaşır. İnsanlar mevcut duruma sinirlenir ve bazen çılgına dönerler. Yaşanılan ümitsizliği, korkuyu ve bazen de paniği gidermek için bunun karşıtı bir durum yaratılmalıdır. Bu karşıt durum antitezdir. Bu sosyal sürecin üçüncü aşamasında, probleme uzlaşmacı bir çözüm, yani sentez getirilir. Karşıt güçlerin (tez ve antitez) çarpışmasında anlaşılan Denge geçicidir.
Bu dengede olma durumu, yeni Tez olur. Bir kez daha karşıtlıklar ortaya çıkar ve böylece Dengede yavaş yavaş ilerleme kaydedilirken, çarpışma ve kaos devam eder.
Hegel diyalektindeki sürecin işleyişi, İlluminati'ye parlak bir fikir verdi. Neden kriz yaratılmasın? Neden şikayet edilecek bir durum ortaya çıkmasın? Neden insanlara korku aşılamak ve kargaşa yaratmak için gizlice çalışılmasın? Neden kendi karşıtını yaratmayasın? Bu sayede, yöneticilere, yani İlluminati'ye çıkar sağlayacak değişiklikler planlanıp düzenlenebilirdi.
Hegel, İlluminati'nin iki yüzyıl boyunca kullanacağı yıkıcı ve ölümcül teoriyi yaratan Mason bir işbirlikçiydi. Hegel elbette, insanlığa özgürlük getireceğini düşündüğü "Mantık" kelimesinin, Mason sözlüğünde Masonların taptığı gizli efendiyi ifade eden şifreli bir sözcük olduğunu biliyordu.
Helena Blavatsky, çığır açan kitabı Gizli Öğreti'de gizli efendinin adını açıklıyor. "Mantık" "bilgelik yılanıdır" diye yazıyordu. Yani başka bir ifadeyle: Şeytan! 10
O halde Hegel bir Satanistti. Faşist ve totaliter bir devlet sistemini savunması da bunun başka bir kanıtı. "Yalancı Hegel" 'simli makalesinde Franklin Sanders, Hegel'in totaliter eğilim-lerindeki korkunç gerçeği gözler önüne seriyordu:
Özgürlüğün kaynağını ve sebebini arayan Hegel, devletin kendisinin dünya üzerindeki tanrı olduğuna kanaat getirdi. Bu aslında çok da yeni bir şey değil, çünkü Yunanlılar 25 yüzyıl boyunca buna inandılar. O, aynı zamanda, bireyi (biri) devletin içine (çoğunluk) dahil ederek, eski bir tasavvuf sorusu olan: bireyin mi yoksa çoğunluğun mu üstün olduğu ikilemini de çözmeye çalıştı. Hegel, bireysel tatmin bütünlüğünü ve organik bir topluluğun sosyal değerler sistemine uyum gösterme özgürlüğünü keşfetti. 11

10-Helena P. Blavatsky, The Secret Doctrine (Illinois: Theosophy University Press, 1888), s.99.
11 Franklin Sanders, "The Hegelian Counterfeit", The Moneychanger, Ocak 1991, S.-4
Büyük Sentez: Büyük Bir Ateş Yakmak
Başka bir deyişle Hegel prensibi bizi, dünyanın evrensel efendileri süper devlete canı gönülden hizmet ettikleri için, insanların içinde mutlu ve özgür bir şekilde yaşayacakları Büyük Senteze doğru yavaş yavaş ilerlediğine inandırmak istiyor.
Bu felsefesiyle Hegel, Dünya Devriminin yolunu açtığı için İlluminati tarafından pek bir sevilmiş olmalı. İlluminati ve yan kuruluşu olan Mason tarikatları, Hegel prensibini kabul ettiklerini göstermek için şu Latin özdeyişini slogan olarak benimsediler: Ordo Ab Chao; Kaostan Kaynaklanan Düzen.
1790'lardaki Fransız Devrimi sırasında, karşıtları çatıştırma ve bu sayede devrimi kızıştırma süreci hemen uygulamaya sokuldu. Bu kanlı giyotin döneminde, İlluminati'li bir komplocu olan Sylvain Marechal, Hegel diyalektini çok ikna edici bir şekilde açıkladı. Voyages de Pythagore (1799) adlı çok tutulan kitabında Marechal, "Anı Yakala" ("Günü Yakala" olarak da bilinir, veya Latincesi Carpe Diem) deyişini icat etti:
Uygun anı yakalamak çok önemli. Ufak bir kıvılcım, kocaman bir ateş yakabilir.
Marechal'ın çağdaşlarından ve İlluminati gibi Hegel'in çalışmalarına aşık olan Rus Alexander Herzen, Hegel'in sağladığı mutlak bilgi sayesinde "Yeni bir Hıristiyanlık" doğabileceğini söylüyor ve Hegel'e teşekkürlerini sunuyordu. Herzen, eninde sonunda "geleceğin toplumunun" oluşturulabileceğini iddia ediyordu.12
Herzen 1839'da, "Hegel, gerçeğin sözünü insanlığa getiren Yeni isa'dır" iddiasında bulunuyordu.13
Tarih Rastlantısal Değil
Günümüzde sokaktaki vatandaş, bu korkunç uğursuz şeytani öğretiden ve Hegel'in teorisinden habersiz yaşıyor elbette. Medya ve eğitim kuruluşları toplum üzerinde oynanan oyun ve dünyanın gerçek tarihi hakkında en ufak bir ipucu bile vermiyor. Bunun yerine bizlere tarihin planlanarak değil de, rastlantı sonucu oluştuğu fikri aşılanıyor. Bizlere devrimin hiçbir zaman planlanmadığı, kendiliğinden gerçekleştiği anlatıldı. Ayrıca tarihin çeşitli dönemlerinde ortaya çıkan kötü ruhlu liderler, sık sık hatırlatılıyor. Bu kötü ruhlu adamların, sol kanattan (Stalin) veya sağ kanattan (Hitler) olduğu da söyleniyor. Politikacıların ise liberal (Kennedy) ya da muhafazakar (Nixon) olduğunu duyuyoruz.
Bu arada, medyanın ve eğitmenlerimizin bizim yararımıza olduğuna inandırmaya çalıştıkları, insanlığı belirsiz bir Yeni Çağ geleceğine -Yeni Medeniyet- doğru sürüklemek için dikkatle planlanmış olaylar gerçekleşmeye devam ediyorlar. Politikacılar ve medyadaki işbirlikçileri, sağ kanat, sol kanat, demokrat ve muhafazakar gibi kavramlarla kafamızı karıştırmaya ve bizi sinirlendirmeye devam ettiler. Bizlere Arap teröristlerin sol kanattan, milislerin ve
vatanseverlerin ise sağ kanattan olduğu anlatıldı. Aslında bu kavramlar, kafamızı karıştırmak ve bizleri yanıltmak için tasarlanmışlardı.
12-James H. Billington, Fire in the Minds of Men: Origins of the Revolutionary Faith (New York: Basic Books Inc., Publishers, 1980), s.225

Komployu iyi bilen otoritelerden Antony Sutton'ın bilge sözlerine dikkat edersek, iyi bir öğüt almış oluruz. Sutton, Amerika'nın Gizli Yapısı isimli mükemmel kitabında şu tavsiyede bulunuyor:
Herşeyin ötesinde okuyucu.. sağ ve sol, demokrat ve muhafazakar, komünist ve faşist, hatta cumhuriyetçi ve demokrat klişelerini bir kenara bırakmalı. Düzmece bir oyunun gerekli unsurları olmanın haricinde bunlar sadece kafa karıştırıcı kavramlardır. 14
Sutton, bu sahte ve kafa karıştırıcı terimlere kulak asmak yerine, okuyucuları, politikanın işleyişine ve dünya ilişkilerine dikkat etmeye yönlendiriyor. Bu işleyişin, "Devletin mutlak hakimiyet sahibi olacağı bir toplum yaratmak için" kullanılan Hegel Diyalekti süreci olduğunu vurguluyor. 15
Hegel'in teorilerinin yeni olmadığını da bilmek zorundayız. Eski Çinliler gibi Yunanlılar da benzer teoriler geliştirdiler, insanın kaderini belirleyen karşıtların çatışması, bir ateist olan Charles Darwin'in Evrim Teorisiyle Kemen hemen aynı. Darwin'in hatalı teorisi, doğadaki karşıt güçlerle (antitez) çatışan organizmalara (tez) dayanıyordu. Bu çatışmadan ve kaostan, yeni ve mükemmel yaratıklar (sentez) olan maddelerin yeni düzeni ortaya çıkıyordu. İşte Darwin'in bilim dışı ve mantıksız teorisi buydu. Rockefeller ve Rothschild'lerin eğitim kuruluşları tarafından desteklenen Darwinizm taraftarları, bu itibarsız evrim teorisine sımsıkı yapışmışlardır, çünkü Darwin'in teorisinin hatalı olduğu gerçeği ile karşılaşırlarsa, İlluminati'nin kağıttan kulesi yıkılabilir.
14-Anthony C. Sutton, America's Secret Establishment: An Introduction to the Order of skull & Bones (Liberty House Pres ,Montana ,1986)

Kaos Teorisi ve Komünizm
1860'larda Şeytan, Alman Karl Marx'a, kendi ekonomik ve politik devrim teorilerine söz konusu aynı planı uygulaması için ilham kaynağı oldu. Komünist Parti Programı ve Das Kapital (Kapitalistler) isimli kitaplarında Marx, "diyalektik materyalizmi" kavramını ortaya attı. Marx insanın geçtiği evrimsel yolun, kaçınılmaz olarak hayali bir sosyalizme varacağını ileri sürüyordu: Bu da Komünizmdi.
Marx'ın Hegel diyalektini kendine uyarlamasının ve "bilimsel evrime" olan inancının sebebi, Hz. isa'ya ve Hıristiyan kiliselerine duyduğu nefretti. Karl Marx'ın sadece Adil Adamlar Birliği diye bilinen, sosyalist İlluminati cemiyetinin bir üyesi olmakla ve maddi açıdan onlar tarafından desteklenmekle kalmayıp, ayrıca azimli bir okült öğrencisi ve bir Satanist olduğunu kanıtlamaya yetecek birçok delil var. Marx bir keresinde, "Benim hayattaki amacım Tanrı'yı tahttan indirmek ve kapitalizmi yok etmek" demişti.16
Giyotin ve İsyan
Marx'ın fikirlerinin birçoğu, İlluminati'nin 1789'da uygulamaya soktuğu Fransız Devrimi sırasında meyvelerini verdi. Mason Özgürlük Tanrıçasına tapınma, Hıristiyan haçlarına işeme ve kilise sıralarına zarar verme çağında yaşanan bu kanlı giyotin ve isyan dönemi, Şeytan'ın kaos teorisini sınama zamanıydı.
Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi'nin imzalanmasına kadar, 13 yıl (ilginç bir rakam) süren Fransız Devrimi, İlluminati'nin dinsiz komplosunun bilinçli bir ürünüydü. Bu plana, Kral ve
Kraliçe hakkında aleni yalanlar söylenerek, (Marie Antonette hiçbir zaman "bırakın pasta yesinler" dememişti) hoşnutsuzluk ortamı yaratılarak başlandı. Komplocular, hemen ardından halkı Bastil'deki "siyasi tutukluları kurtarmak" için ayaklandırdı.
16-Karl Marx, Das Kapital, Londra 1867 baskısı.

İsyancı halk, hapishanede sadece üç tane şaşkın ayyaş ve serseri bulduğunda şaşırmış olmalı. Hiçbir siyasi tutuklu yoktu. Yine de isyancılar, Bastil'i yağmaladılar, silah deposundaki silahları ve patlayıcıları ele geçirdiler (asıl planda buydu). Böylelikle Fransa, insanlık tarihindeki en barbar Terör Dönemine apar topar geçmiş oldu.
Bize söylendiğine göre Lenin, Stalin ve Mao, Marx'ın çalışmalarını bir adım ileriye götürerek, kaçınılmaz olanın "Emekçi Sınıfı Öncüleri" sayesinde gerçekleşebileceğini savundular. Bu emekçi sınıf, bilinçsiz insan topluluklarını parlak bir Dünya Komünizmi'ne, diğer bir deyişle Yeni Çağ'a taşıyacak, kendini devrime adamış küçük bir gruptan oluşuyordu.
Marxist teoriye yapılan bu ilavenin, İlluminati'nin dini temelini oluşturduğunu anlamak kolay. Çok uzun zamandan beri okültizmle uğraşanlarda, bu Olağanüstü Çalışma'nın (insanoğlunun aydınlanması ve Kutsal İmparatorluğun kurulması) devrimsel hareketlerle bile olsa, gerçekleşebileceği inancı hakimdi,
Simyacılar Bugün de İşbaşında
Bugün, Irak, Somali, Bosna, Haiti ve Orta Doğu'da bu kadar kan dökülmesine yol açan ve kaos yaratan etken, bu ikilem ve kaos üretim sürecinden kaynaklanıyor, llluminati, kaostan kaynaklanan düzen yaratmak ve Kutsal İmparatorluğun doğması için, çeşitli ülkelerde krizlere yol açıyor.
Aslında dünya sahnesinde oynanan bu oyunun adı, simya. Orta çağlarda büyücüler, sihirbazlar ve anlaşılması güç filuzoflar, kurşun gibi baz metalleri altına dönüştürebileceklerini ileri sürüyorlardı. Ayrıca insanın simya sayesinde yaşlılıktan tekrar gençliğe dönebileceğine de inanıyorlardı.
Simyacıların acayip inançları, çeşitli kitaplarda ve bilimsel olarak incelendi. Ama aslında bu çalışmalar, beceriksiz bir felsefenin oyunuydular. Bu kötü ruhlu sihirbazların asıl ilgilendikleri şey, altın üretmek veya maddi açıdan zengin olmak değildi. Onlar dünyada yaşanacak devrimin şeytani detaylarım hazırlıyorlardı.
Simyacılar, insanın kendi kendine Tanrılaşma teorisini geliştirdiler. Onlara göre insan, kendi gayretleri sayesinde mükemmelliğe erişebiliyordu. Ve "Tanrı" olabiliyordu. Sihirli bir formül sayesinde kurşunu ve baz metalleri altına dönüştürme ve gençliği tazeleme (mesela, Ponce de Leon'un "Gençlik Çeşmesi" efsanesi), sıradan insanı Tanrılık mertebesine eriştirme ve bozulmaya yüz tutan dünyayı evrim öncesi mükemmel haline döndürme arzusunun efsanevi ifadesiydiler.
Simyacılar, aslında devrimciydiler, zamanlarının Marxistleri ve Hegelcileriydiler. İnsanı ve dünyayı özündeki en mutlu haline döndürmenin yollarını arıyorlardı. "Kaos" vasıtasıyla insanı, Adem cennetten kovulmadan önceki haline döndürebileceklerdi.
Özet olarak; simyacıların amacı Tanrı'nın yaptıklarını bozmaktı. Tanrı, Aden Bahçesinde dünyaya ve insanlara lanet etti. Fakat simyacılar, kendi tanrılarının (şeytan), doğanın bozulmasını tersine çevirebileceğine ve yeniden hayat verebileceğine inandılar; onun (şeytanın) insanların yetersizliklerinin üstesinden gelebileceğini, laneti bozabileceğini zannettiler.
Babil'den hatta daha da öncesinden beri, cennetten kovulmuş ve hâlâ yeni bir hayat bulamamış adamlar, kaos sayesinde Tanrı'dan kurtulabileceklerini ve kendilerinin tanrılaşabileceklerini zannediyorlar. İlk önce, doğal evrim (yavaş yavaş başkalaşım) yoluyla

insanın mükemmelleşeceği düşünüldü. Ama daha sonra, evrimin kaos sayesinde hızlandırılıp gerçekleştirilebileceği (yani yaratmak) düşüncesi hakim oldu. Evrim, devrime yol açtı.
Şeytan'm devrimci müritleri kendilerini savaşa hazırladılar. Tanrı ve kulları, onların ezeli düşmanıydı. Silahları, devrim hareketi ve yaratıcı tahrip olacaktı, bir başka deyişle 'ordo ab chao'. Böylelikle küresel komplo daha da güçlü yeni bir boyut kazandı.
Dünya Devrimi Öncüleri
1960'lar ve 70'lere gelindiğinde, İlluminati'nin yürüttüğü Yeni Çağ hareketi milyonlarca taraftar kazandı. Gezegen Komisyonu'nun kurucusu Yeni Çağ lideri John Randolph Price, aydınlanmış insanüstü yaratıklar tarafından gerçekleştirilecek bir hayalden bahsetmeye başladı. Price'in ruhani rehberi olan bu aydınlamış insanüstü yaratıklar ona, insanlığın uzun zamandır "Dünya Üzerindeki Ruhani Çağa" doğru yavaş yavaş ilerlemekte olduğunu açıkladılar. Onlar dünya devriminin öncüleriydiler:
Devrim başladı.. gidişat hızlanıyor. Tüm dünyada, kadınlar ve erkekler yükselerek, bir gün tüm evreni yönetecek yeni ırkın bir parçası olmak için öne çıkıyorlar. Şimdi hep birlikte ilahi Plana uygun olarak, geleceği yaratabiliriz.17
Price gibi kişilerin çalışmalarını incelerken, 666 numaralı iblisin, yani son günlerde ortaya çıkacak Deccal'in, (Vahiy 13'e bakın) bu krallığı "pohpohlama" sayesinde kazanacağını anlatan, Daniel İncilindeki kehanetlerin ne kadar derin olduğunu anlayabiliyoruz.
"Bir gün tüm evreni yönetecek bir ırkın bir parçası olacağına" söz vermek ne kadar da şaşaalı bir pohpohlama!
İlluminati iç Çemberi ile işbirliği yaparak "birlikte geleceği yaratabileceklerine" ve dünya devriminin öncüleri olacaklarına inanmış Newt Gingrich, Jimmy Carter, Henry Kissinger ve Bill Clinton gibi küçük uşakların göğsünde kabaran sahte gururu bir düşünün.
17-John Randolph Price, The Planetary Commission (Auslin Texas: Quartus Books, 1984), s,69
İlluminati, kuklalarına, "Güç, ün, para -tanrısallık-, tüm bunlar sizin olabilir" diyor. Kitabı Mukaddes'te söylendiği gibi tüm bunlar pohpohlamadan başka bir şey değil.
Bu edebi sözlerden ilham alan ve kendilerini gizleyen şeytani ruhların büyüsüyle gözü boyanan kukla dünya liderleri, kaos yaratmaktan ve etrafı tahrip etmekten çekinmiyorlar. Kaos sayesinde Yeni bir medeniyet, Yeni Dünya Düzeni geleceğini ümit ederek böyle davranıyorlar. Dünya üzerinde sahte bir cennet kurmanın hayali ile yaşıyorlar.
Dünyaya küresel bir oyun ile şekil verilecek. Bu oyunda kendilerine söz verilen liderlerin, önemli roller oynamalarına izin verilecek.
Yarı mason olan Alice Bailey, "Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen" isimli eserinde, küreselleşme taraftarlarının ümitlerini ve İlluminati'nin "yeni yaratı" gibi parlak terimlerini şöyle açıklıyor:
Eski dünya düzeninin bozulduğu ve kaosun hüküm sürdüğü günümüzde, yeni yaratı süreci ilerliyor: bu, insan hayatını baştan aşağı yeniden düzenleyecek bir yeniden yapılandırma işlemi...18
Hillary Clinton'm Anlam Politikası
Bailey, yazdığı bir başka bilimsel tezi Yeni Çağda Müritlik''te İlluminati Tanrısının, dünyanın "kaos halinden planlanan Güzelliğe geçmesini" sağlayacak planı hazırladığını iddia ediyordu. Bailey, bunun "anlam politikası" olduğunu söylüyor. Bununla beraber, gelecek olan sevgi ve uyum dönemini "Tek Hayat" diyerek tanımladı.19 1993 yılında Austin'deki Teksas Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşma sırasında Başkan Clinton'in eşi Hillary'nin,

18-Alice Bailey, The New International Economic Order, World Coodwill Commentary Sayı 14, Eylül 1980.
19-Alice Bailey, Discipleship in the New Age, (New York ve Londra: Lucis Publishing Co.1955/yedinci baskı 1986)
İlluminati peygamberi Alice Bailey'nin sözlerini tekrar etmesi bayağı ilgi çekiciydi. Hillary Clinton, küresel vatandaşlar olarak Amerikalıların dünyadaki mevcut durumu aşmak için, yeni bir düşünce şekline alışmalarını öneriyordu: "anlam politikasına".20
Psikopolitika: Sovyet Tarzı Simya ve Soykırım
Kaos teorisini savunan İlluminati'nin eylemciliğine verilebilecek bir başka örnek de, Stalin'in acımasız Güvenlik Şefi Laventi Beria'nın sözlerinde bulunabilir. O da "anlam politikasına" inanıyordu. O da Hillary Rodham Clinton ve eşi Bill gibi. Marx ve Lenin'in diyalektik materyalizmine kendini adamıştı. 1930, 40 ve 50'lerin başında gizli polis gölgesindeki Sovyet Rusya'sını şiddet kullanarak yıldırdı. Özellikle Beria'nın terör dönemi esnasında, tüm Rusya korkudan titriyordu. Milyonlarca kurban zorla evlerinden tahliye edilmiş ve Sibirya'daki madenlere veya toplama kamplarına gönderilmişlerdi: binlercesi ise korkunç boyutlarda eziyet ve işkence gördü. Ülkenin üstünü ölümcül bir sessizlik kaplamıştı.
Beria, sadece terörü değil, aynı zamanda kaosu da kullandı. Silahlarını simyadan alıyordu. Beria, V. I. Lenin Üniversitesi'nde yaptığı rezil bir konuşmada "psikopolitika" diye adlandırdığı simya metotlarının temelini açıklıyordu, işte o konuşmadan bir kesit:
Lenin Üniversitesi öğrencileri, sizlere psikopolitika derslerine hoşgeldiniz diyorum.
Psikopolitika, jeopolitiğin az bilinen bir koludur. Daha az bilinir, çünkü "zihnin ıslah edilmesiyle" ilgilidir.
20- R.E. McMaster, The Reaper gazetesi (Arizona), 27 Nisan 1983, s.4. Bakınız Texe Marrs, Big Sister Is Watching You, s.29-30.
Psikopolitika sayesinde en önemli amaçlarımızı hayata geçirebiliriz. Düşmanın kültüründe mümkün olan en büyük kaosu yaratmak, en önemli ilk adımdır.
Kaos, güvensizlik, ekonomik bunalım ve bilimsel kargaşa durumlarında ektiklerimiz kök salmaya başlar. Ve en sonunda bıkkın halk, aradığı huzuru, bizim önerdiğimiz Komünist Devlet yapısında bulur. Sonuçta, halkın sorununu sadece komünizm çözebilir.
Bir psikopolitikacı, "zihinsel ıslah" alanında maksimum kaos yaratmak için çok çalışmak zorundadır. Kendisine asker toplamalı ve tüm "zihinsel yapılandırma" teşkilatlarını kullanmalıdır. En sonunda zihinsel bilim tamamen komünist kuralları ve istekleriyle kuşatılana kadar, "zihinsel iyileştirme" alanındaki tüm kaynakları en iyi şekilde kullanmalıdır.21
Beria'nın sık sık sözünü ettiği gibi, devletin yarattığı sosyal kaosun ve karmaşanın asıl amacı, aklın zaferidir. Planlanan kaos sayesinde ve özellikle de insanda ikilemler yaratmak ve çelişkiye sebep olmakla, tüm nüfus kontrol altına alınabilir, hatta köleleştirilebilir. Daha da kötüsü tüm insanlık çıldırtılabilir. Hz. isa'nın on iki havarisinden biri olan Yeremya'nın, Kutsal incil'de "İkilemli bir insan her haliyle dengesizdir" demesi, hafife alınacak bir söz değil.
Şeytan, iblisleri ve İlluminati, aklının kölesi olmuş bir halkın, karamsarlığa, korkuya ve ahlak bozukluğuna sürüklenmiş, adeta robotlaşmış adam ve kadınların yaşadığı bir gezegeni yönetmekten başka neyin peşinde olabilir?

Rusya'nın gaddar gizli polis şefi Beria, simya taktiklerini "zihinsel iyileştirme" olarak isimlendiriyordu. Yıllar sonra şimdi, birçoğumuz CIA, FBI, Tavistock Enstitüsü ve diğer "Büyük Birader" oluşumlarının, aklımızı kontrol etmek için kaos yaratma çabasında olduklarının farkındayız.
CIA'nın çok gizli MK-Ultra ve Monarşi Projesi hakkındaki gerçekleri biliyoruz. Ayrıca bizler CIA ajanları Aldous Huxley, Gerald Heard ve diğerlerinin gerçekleştirdiği LSD deneylerinin de detaylarına vakıfız. Karşıt görüşte olanların götürüldüğü, psikoaktif ilaçların zorla enjekte edildiği, insanların bitkiden ve hatta aptaldan bile daha beter duruma düşürüldüğü Sovyet Akıl Enstitüleri ile hastanelerindeki vahşeti biliyoruz.
21-Brainwashing: A Synthesis of the Russian Textbook on Psychopolitics
(California: American Pubiic Kelations forum)
İnsan Hürriyetine Saldırı
Bugün İlluminati'den ilham alan dünya hükümetleri, insan hürriyetine karşı yürüttükleri kampanyaya devam ediyorlar. Hapishanelerimiz ve akıl enstitülerimiz, psikopolitikacılar tarafından deney merkezi olarak kullanılıyorlar. Psikiyatri, analiz, beyin cerrahi, şok tedavisi ve kemoterapi. Bunlar bireyselliği yok etmek ve bizleri sonsuza dek devlet güçlerine itaat edecek beyinsiz asalaklar haline getirmek için uğraşan merhametsiz delilerin kullandığı araçlar haline geldi. İlluminati, dünyaya ikilem, kaos, acı ve zevk aşılanmasını buyurdu.22
"Bireylerin, bürokrasinin ve halkın düşünceleri üzerinde hakimiyet sağlayacak, zihinsel ıslah sayesinde düşman milletlerin ve muhaliflerin üzerinde zafer kazandıracak bilim ve sanat" şeklinde tanımlanan psikopolitika, Amerika Birleşik Devletleri'nin ve dünyanın simyasal dönüşümü için uygun görülen araç.
1937 yılında komünizmin belalı temsilcisi Laventi Berin, "ülkedeki tüm psikopolitikacıların derhal hizmete alınmasını" emretti.24 Bugün, dünyadaki her millette var olan modern çağ Beria'larının, onun tavsiyelerine dikkat çekmekle kalmayıp bunları daha da derinleştirdiği su götürmez bir gerçek.
22 Texe Marrs'ın ses bantları, Black Science
23 21 no'lu dipnota bakınız.

Amerika'da Beria'nın şeytani psikopolitika öğretisi, neredeyse bir din haline geldi. Her kesimden siyasetçiler, psikologlar, tıp doktorları, sosyologlar, tarihçiler ve evet, papazlar bu inancın taraftarı oldular. İnsanların akıllarında kaos, uyumsuzluk ve kargaşa yaratmak Amerika'nın yeni yeni yeşermeye başlayan sektörü.
Tek Vücut Olmak
Simya teorisinin birinci kuralı, görünen iki'nin nihayetinde bir olması. Şeytan ve onun tanrıçası -Babil fahişesi- birleşecekler. Erkek ve dişi, bir olacak. İnsan beyninin sağ ve sol yanları birleşecek. Dünyanın iki büyük sistemi komünizm ve kapitalizm birleşecekler. Hıristiyanlığın iki mezhebi Katoliklik ve Protestanlık bir çatı altına gelecek.
Son olarak ve belki de en önemlisi, şeytanın ve tanrının tahtı birleşecek ve böylece tek bir Üstün İlah, tüm evrene sahip olacak. Şeytan budalaca ve amirane bir tavırla bu üstün mevkiyi elde etmeye çalışıyor. Ama elbette bu, Kötü Olan'ın nihai yenilgisini hazırlayacak olan, gerçekleşmesi imkansız bir arzu. (Yeşeya 14'e bakın)

Çift Başlı Kartal İşareti
Şeytani Hegel diyalektinin bu tuhaf amacı -cennet ve cehennemi birleştirme-, uluslararası Farmasonluğun en kutsal ve saygı gösterilen ambleminde sembolleştirilmiştir: çift başlı kartal İncil'de Tanrı'nın ve kutsal ruhunun işareti olarak tasvir edilen, havada süzülen kartal, Farmasonluk'ta tek vücutta iki baş taşıyan bir canavara dönüşür. Eski Ahit'te Dan, kendisine Tanrı tarafından verilen yılanlı bayrağı reddetmişti. Dan, isyan ederek bunun yerine kendine sancak olarak kartalı seçti. Bugüne kadar çift başlı kartal olarak anlamı saptırılan karanlığın siyah kuşu, İlluminati'yle ve onların atalarıyla bağlantısı olan şeytan mezheplerinden esinlenerek benimsendi.


llluminati'nin Gizli Öğretisi ve Olağanüstü Çalışması olan "Ordo Ab Chao", çeşitli tarih dönemlerden ve kültürlerden alınan bu betimlemelerde yansıtılıyor. Bunlardan her biri, toplumu kaynaştırıp birleştirmek ve bunun sonucunda da bir Dünya Düzeni kurmak amaçlı diyalektik işlem olan "karşıtların çatışmasını" yansıtıyor. Sol alt köşede farmasonluğun çift başlı kartalı görülüyor.
Beş yüz yıl boyunca Kutsal Roma İmparatorluğu imparatorlarının çıktığı Avrupa'nın önde gelen hanedanlıklarından Habsburg, çift başlı kartalı kendine arma olarak seçti. Aynı şeyi Rus çarı da yaptı (Çar kelimesi Sezar'ın Rusça'sıdır). Bugün ise, İç Çemberi -Entrika Çemberi- oluşturan on adamın idaresi altındaki Rus liderleri, bir kez daha uluslarının

sembolü olarak çift başlı kartalı uygun gördüler. Fakat ne yazık ki çok az kişi, bu çift başlı kartalın, Rus halkının ve tüm dünyanın geleceği için uğursuz bir işaret olduğunun farkında.
Amerikan Simya ve İllüzyon Tiyatrosu
llluminati'nin son simya oyununu oynadığı tek yer Rusya veya deniz aşırı ülkeler değil. Amerika Birleşik Devletleri'nde Hegel kuvvetleri var güçleriyle savaşa hazırlanıyorlar. Medya ve siyasetçiler bizleri, sadece iki büyük parti, demokratlar ve cumhuriyetçiler olduğu konusunda aldatıyorlar. Bunlardan ilkinin muhafazakar, ikincisinin ise liberal olduğu söyleniyor. Ama bu liberal ve muhafazakar etiketlerinin hiçbir anlamı yok. Yaşadığımız olayların defalarca gösterdiği gibi, her iki büyük parti de, %100 küreselleşmeci, Amerikan bağımsızlığına %100 karşı ve ABD anayasasının %100 karşısındalar.
1968 yılında Amerika Bağımsız Partisi'nden başkanlığa adaylığını koyan, Alabama valisi George Wallace, bu iki büyük parti için: "İkisinin arasında beş kuruşluk fark yok" demişti. Elbette, haklıydı.
1994 yılında, G ATT ve Dünya Ticaret Örgütü'nün kurulması önerileri ABD Kongresi'nin gündemine geldiğinde, tüm Amerikalılar buna karşıydı. Ama bu, llluminati'nin anahtar Projesiydi. Temsilciler Meclisi sözcüsü, cumhuriyetçi Newt Gingrich, bu faturanın Amerika'ya pahalıya patlayacağını ve hatta Amerikan egemenliğine son vereceğini söylediği halde, gerçekleşmesi için elinden geleni yaptı.
Sıkı bir cumhuriyetçi olan meslektaşı senatör Robert Dole da aynısını yaptı. Bu sırada demokrat Bill Clinton, muhalif partiden gelen itirazlar bir yana, Amerikan halkının çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen, yasayı imzaladı.
İlluminati'nin hedeflerinin ve Kutsal imparatorluk kurma niyetlerinin gerçekleşmesini ve ABD milliyetçiliğini söndürmelerini sağlayan tek bir parti var: Para ve Güç Partisi. Bu partinin tek sahibi İlluminati.
Bir düşünün: Cumhuriyetçi Newt Gingrich, İlluminati'nin şaibeli Dış İlişkiler Konseyi üyesi. Demokrat Bill Clinton da öyle. Cumhuriyetçi George Bush da öyleydi. Cumhuriyetçi Robert Dole bir Mason. Newt Gingrich de öyle. Bili Clinton ve George Bush da.
Genç ve heyecanlı Newt Gingrich, Amerika Birleşik Devletleri başkan adayı liberal Nelson Rockefeller'ı destekledi. Rockefeller, daha sonra bu yeni yetme politikacıyı, parayla ve Georgia-Alabama'dan Kongre üyesi seçilmesini sağlayacak nüfuzla ödüllendirdi. Komşu eyalet Arkansas'ta açık renk saçlı genç çocuk, Bill Clinton, eyalet valisi Winthrop Rockefeller ve Rockefeller Vakfı'nın önemli şahsiyetleri tarafından göreve getirildi.
Yaşı biraz geçkin George Bush, Kongre'ye ilk olarak Teksas-Houston'dan girmişti. Daha sonra Birleşik Devletler büyükelçisi, CIA direktörü ve ABD'nin Çin İlişkileri Sorumlusu olarak sadakatle İlluminati'deki üstlerine hizmet etti. 1980 yılında Cumhuriyetçi Parti tarafından başkan yardımcısı adayı gösterildi. Başkan yardımcısı olan Bush, daha sonra David Rockefeller Sr'in tam desteği ve yardımlarıyla başkan seçildi. Ama 1992 yılında Rockefeller'ların büyüyen veliahtı David Rockefeller Jr-kuruluşun resmi gazetesi New York Times'a verdiği tam sayfa röportajda, demokrat başkan adayı Bill Clinton'a arka çıkıyordu.25
25 New York Times, 16 Ekim 1992.
Illuminati, George Bush'un şutlandığının, Bili Clinton'ın ise ie olduğunun işaretlerini veriyordu.
Rockefeller'ın Bili Clinton'ı onaylamasını takip eden haftalarda, George Bush'un, hevesini ve enerjisini kaybettiğini kanıtlarcasına donuk bir siyasi kampanya yürüttüğünü söylemeye

gerek var mı? Yaşlı George, zamanının dolduğunu biliyordu. Uzun zaman İlluminati İç Çemberi'ndeki çocukların hamallığını yapmıştı. Ama şimdi onlar, Olağanüstü Çalışma'nın son rütuşlarını tamamlamak üzere yeni ve daha genç bir yıldız keşfetmişlerdi: William Jefferson Clinton.
İllüzyon ve Gösteri
Washigton D.C.'de hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, kontrolün İlluminati'nin elinde olduğunu görüyoruz. Elimizde ustaca planlanmış bir oyun var. Demokratlara (tez) karşı Cumhuriyetçiler (antitez)^ İlluminati Kuralı (sentez) var. Görünürde her iki partiden siyasetçiler birbirleriyle yarışıyor, güç otorite için rekabet ediyorlar. Ama bütün bunlar aldatmaca. , Hegel'in karşıtların çatışması teorisi.
İster Beyaz Saray ister Kongre Binası olsun, bir kere göreve başlandı mı, değişen hiçbir şey olmuyor. Hiçbir partinin siyasi lideri için Amerika birinci sırada yer almıyor. Onlar ve adli makamlara atadıkları kişiler, Amerikan egemenliğini çökertmek ve parçalamak için uğraşıyorlar. İster cumhuriyetçi ister demokrat olsun, tüm siyasetçiler anayasayı hiçe saymaya, federal hazineyi yağmalamaya, ABD silahlı kuvvetlerini küreselleştirmeye, federal gestapo polis teşkilatlarını güçlendirmeye ve bizleri inatla Birleşmiş Milletler kontrolü altına sokmaya devam ediyorlar.
İki siyasi parti arasındaki sürtüşme ve ideolojik kaos sadece bir illüzyon. İnce zevkli bir gösteri, uydurulmuş bir tiyatro oyunu. Yıllardır ve hatta bugün bile, Amerika'nın iki büyük siyasi partisinin liderlerinin hizmet ettiği ve geliştirdiği çıkarlar, aslında İlluminati'nin çıkarları.
Eğer İlluminati'nin entrikasıyla savaşmak ve onu yenmek istiyorsak, şeytani öğretisini ordo ab chao'yu, yani kaostan düzen yaratmayı iyice anlamalıyız, Asıl düşmanlarımızın yabancı uluslar, yabancı ideolojiler, yabancı liderler, dış kaynaklı saldırılar olduğu efsanesiyle enerjimizin çoğu israf edildi. Aslında İlluminati'nin bağlı olduğu bir milliyet yok, onlar evrensel. Onların ayrı bir dini yok, şeytana tapıyorlar. Zaman zaman ufak konularda anlaşmazlıklar yaşıyor gibi görünseler de, birbirleriyle kavga etmiyorlar. Gerçekte ortak amaçları olan dünya zaferi onları birleştiriyor.
Özgürlüğün Büyük Düşmanlarını Tanımak
Kaptanlar ve Krallar gibi komplo hakkındaki kitapların yazan, büyük düşünür Taylor Caldwell, 1974'ün Mayıs ayında bir uyarıda bulundu:
Dünyamıza komplo düzenleyen elitlerin kendi aralarında kavgalı olduklarını bir an için bile aklınızdan geçirmeyin. Onların tek bir amacı var: Vergilerle kontrolü ele geçirmek. Köleliğiniz, ödediğiniz vergiler ve aklınız... Bu saldırının ardında kendi güç ve servet dünyalarında güvenlikte yaşayan elitler var.
Başarılı olabilmek için gerçek suçlulara saldırmalıyız, dünyanın zengin, güçlü ve gizli elitine, gece gündüz bizleri köleleştirmek için uğraşan komploculara.26
Taylor Caldwell'in hakkında bizleri uyardığı komplocular, her millette var olan vatansever ve tanrı korkusu taşıyan insanların amansız düşmanları. Daha da kötüsü onlar, Tanrı'nın düşmanları ve onun Krallığına karşı geliyorlar. "Mantık" dedikleri bir kavram vasıtasıyla özgürlük ve bağımsızlık vaat ediyorlar. Aslında onların "mantık" dedikleri şey, kendi akıllarını ve bilinçlerini tanrılaştırmayı ve Tanrı'nın Sözü Kutsal İncil'i tahtından indirmeyi sağlayacak bir araç.
Köleleşmek

Gördüğümüz gibi İlluminati kaos ve ihtilafı teşvik etmek in Hegel'in "karşıtların çatışması" tezini uygulamaya sokuyor, lakin insanlara iğrenç cinayetler işletmek ve fesat çıkartmak in kaos yaratarak arzuları tetikliyorlar. Ama tarih, gelecekte ısız olduklarını yazacak. Diğer insanları köleleştirmeye çalışırlarken, kendileri sahte tanrıları Şeytan'ın kölesi oldular.
Gönüllü köleler olan bu adamlar, sürekli daha fazla "ışık" arıyorlar. Hiçbir zaman tatmin olamayacaklar, çünkü İlluminati gittikçe daha da karanlık bir yolda ilerleyerek kendi kendini yok ettiğinin farkında değil. Son derece kibirli bir şekilde, Kutsal Kase'yi ararken sendeleyip tökezliyorlar. "Tek gözün" sahibi olarak andıkları, aldatıcı iblisin kendilerine gösterdiği
imkansız hedeflere ulaşmak için ışık arıyorlar. Attıkları adımlara yol veren ve onların korkunç kaderini hazırlayan o iblis.
Lucis Trust'ta Yeni Çağ Müritleri'ndeki iğrenç şiir kıtasında yer alan, İlluminati'nin ruhsuz ve acınası felsefesi:
Kurtuluş ne acıda ne neşede.
Ruhani güneş ne karanlıkta ne aydınlıkta görünecek. Zıt çiftler insanların dikkatini dağıtır.
Yola yeni koyulanın adımlarını sadece tek göz yönlendirir.27
Gelin herşeyi gören tek göze tapan, bu kötü ruhlu, isyankar ve kibirli adamlara hayran olmayalım. İlluminati ve iç Çemberi bir geleceğe sahip olmayan adamların yuvası. Evet, zengin oldukları doğru. Çok zenginler. Ama zenginlikleri lanetli, çünkü Tanrı'ya itaat edecekleri yerde, Rabbimize küfrediyor ve Onun Çocukları olan azizlere zulmediyorlar:
Zengin adamlar sizlere zulmedip, yargı koltuklarından uzaklaştırmıyorlar mı? Sizlere çağrıda bulunanın o değerli ismine küfretmiyorlar mı? (Yeremya 2:6-7)
26-Taylor Caldwell, "The Middle Class Must Not Fail", The Review of the News, 29 Mays 1974.
27-Alice bailey ,Discipleship in the New Age,s664
Ama llluminati'nin acımasızca kullanıp, eziyet ettiği, "küçük insanlar" da denilen azizler, tek ve gerçek Tanrı tarafından ebediyetle mükafatlandırılırken, zenginler Vaat Edilen Toprakları asla göremeyecekler:
Bırakın kardeşiniz, içinde yükselen alçak sevinci yaşasın: orada zengin olan alçaltıldı: çünkü o bir çayır çiçeği gibi kuruyacak. Güneş çok yakında yakıcı sıcaklar saçacak, çayırı solduracak ve bu yüzden çiçek solacak, böylece eski cazibesi ortadan kalkacak: işte zengin adam da böyle göçüp gidecek. (Yeremya 1:9-11)
* Yedinci Bölüm *
Sihirli Çemberin içinde: İlluminati Çağında Ödül ve Ceza
Ne var ki, bunlar kendi iç güdülerinden etkilenen, yakalanıp öldürülmek için doğan akılsız hayvanlar gibidir. Hiç anlamadıkları konularda sövgüyle konuşurlar; ve kendi yozlaşmaları onları yok edecek; Gün ortasında yaşamın tadını çıkarıp bunu eğlence diye nitelerken, yaptıkları haksızlığa karşılık haksızlık alacaklar. Sizlerle birlikte yiyip içerken, kendi aldanışlarında cümbüş eden bir lekedir bu insanlar.

Petros'un II. Mektubu 2:12-13
"Siz kaostan düzen yaratacak büyük bir lidersiniz-"
Newt Gingrich'in yıldız falı US News &. World Report
"Her birimiz eninde sonunda Yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasına ne kadar katkıda bulunduğumuzdan sorgulanacağız"
Senatör Robert F. Kennedy
Standart Petrol'ü kuran adamlar... Her gün saat onbir ile oniki arasında toplanıyorlar... Standart Petrol ise... Kurulan ya da kurulmayan cumhuriyetler ya da imparatorluklar.1
1-Thomas Larson, "Frenzied Finance", Everbody's Magazine, Ağustos 1904.
Yukarıdaki sözler, yeni yüzyılın başlangıcında basılan çok popüler bir dergi olan Everbody's Magazine dergisinden. Araştırmacı Thomas Lawson, "Çılgın Finans" başlıklı makalesinde dünya ekonomisini idare eden ve yönlendiren küçük bir grup adamın inanılmaz gücünü anlatıyor. Lawson bu kişilerin, başbakanlık, başkanlık ve krallık gibi en üst makamlara yükseldiğini ve değersiz olduğunu düşündükleri kişiyi koltuğundan indirdiklerini söylüyor. Diğer bir deyişle emirlerine ve isteklerine köle gibi itaat etmeyenleri.
Lawson'a göre, süper zenginlerden oluşan bu küçük topluluğa ya da zümreye yeni üye olanlar, gizlilik perdesine bürünmüş, ödül ve ceza sistemi olan ve bir korku atmosferi üzerine kurulu dini bir cemiyete girdiklerini farkediyorlar.
Her üye, üyeliğe başlamadan önce, bu grubun dininin, dostları ödüllendirmek ve düşmanları yok etmek üzerine yükseldiğini biliyor. Bir kez sihirli çemberin içine girildi mi., sadakatsizliğin cezalandırılacağı kesindir ve korkunç olacaktır, ayrıca dünya üzerinde kaçabileceği hiçbir bucak yoktur, dünyadaki hiçbir güç de onu kurtaramaz.2
Lawson'ın "sihirli çember" adını verdiği birbirine sıkı sıkıya bağlı bu komplocu grup, hem cumhuriyetçi hem de demokrat partiyi kontrol ediyor. Siyasetçiler, korkuyla karışık saygı duyuyorlar ve bu sihirli çemberin ölümcül gücünden çekiniyorlar. Aynı at yarışı oynayan bir kumarbazın atları çok iyi tanıması gibi, bu grubun idarecileri de, cumhuriyetçilerin ve demokratların atacağı her adımı çok iyi biliyorlar. Lawson, bunun da ötesinde bu sihirli çemberin "dünyanın en büyük istihbarat teşkilatına sahip olmak üzere olduğu" uyarısında bulunuyor. Ülkedeki her köyde, her kasabada bir casusları var.

Tehlikeli Komplo Bir An Önce Sona Erdirilmeli
Lawson'ın bu seçilmiş grup hakkında hazırladığı rapor tahminlere değil, gerçeklere dayanıyordu. Sadece yedi yıl sonra, 1911 'de Amerika Birleşik Devletleri Yargıtay Mahkemesi "Rockefeller ailesi bünyesindeki Standart Petrol şirketinin derhal kapatılması gerektiğine" karar verdi. O tarihte henüz ele geçirilmemiş ya da içersine sızılmamış olan mahkeme, açıkça: "cumhuriyetin güvenliği açısından, tehlikeli komploya 15 Kasım 1911 tarihi itibari ile son verilmesine karar veriyoruz" der gibiydi.3
Ne yazık ki, Karanlık Majeste: Gizli Kardeşlik ve Binlerce Işık Noktasının Büyüsü isimli kitabımda da belirttiğim gibi, bu karar alındıktan sonra Rockefeller'lar ve komploları sona

ermedi ya da günbatımıyla birlikte yok olup gitmedi. Zenginlikleri ve güçleri devam etti ve hâlâ devam ediyor:
Amerika Birleşik Devletleri Yargıtay Mahkemesi uluslararası Rockefeller hanedanlığının komplolarını bozmaya karar verdiyse de, bu girişim başarılı olmadı. Geçen yıllarla beraber Rockefeller hanedanlığı gittikçe daha da zenginleşmiş ve kendi servetleriyle dünyayı yönetme konusunda daha da uzmanlaşmışlardı. Hanedanlığın şimdiki lideri David Rockefeller Sr. (oğlu David Rockefeller Jr. başa geçmek için bekliyor) bir zamanlar Time dergisi tarafından, "dünyadaki ekonomik ilişkileri ve tarihi kontrol eden büyük bir bankacı" olarak ilan edilmişti.4
Rockefeller'lar uzun yıllar boyunca Amerika'yı duyarsızca yağmaladılar ve bu milletin siyasi, mali, ve evet hatta dini kaderini kendi çıkarlarına uygun şekilde hırsla yönettiler. İlluminati'nin bu soysuz ailesi, Dünya Kiliseler Konseyi'nin kurulmasına maddi destek sağladı. Sahip oldukları laboratuvarlar ve araştırma merkezlerinde garip "psikolojik" ve biyolojik araştırmalar yapıldı.5 New York'ta Birleşmiş Milletler binasının üzerinde
bulunduğu araziyi Rockefeller'lar hibe etti. 1973 yılında ailenin reisi ve büyük babası David Rockefeller Sr., küreselleşmeci ve komplocu Trilateral Komisyonu kurdu.
Clinton ve Perot, Dostlarının Yardımıyla Kazandı
Rockefeller hanedanlığına önemli bir ismi ve eski Arkansas valisi Winthrop Rockefeller, genç Bill Clinton'ın yükselişini ve siyasi kariyerini yakından takip etti. Hanedanlığın diğer akrabası, New York eski valisi Nelson Rockefeller, zamanın başkanı Richard M. Nixon'ın rezil edilerek siyasetten istifa etmesini sağlamıştı. Aynı zamanda Nixon'm suç ortağı, başkan yardımcısı Spiro Agnew'ın da kirli çamaşırlarının sergilenmesine ön ayak oldu. Bu darbe Nelson Rockefeller'a başkan yardımcılığının yolunu açtı. Ama çoğunluğun oylarıyla değil, Kongre'nin seçimiyle.6
Nelson, siyasi kariyerindeki başarısını Rockefeller'lara borçlu olan, 33 dereceden Mason başkan Gerald Ford'un başkan yardımcılığını yaptı. Aslında, Rockefeller ve yardımcıları Ford'a emir veriyordu.
60'larda New York valiliği yapan Nelson Rockefeller, birçok politikacıyı ve işadamını kanatları altına aldı. Ross Perot Jr. onlardan biriydi. Perot'un çiçeği burnunda şirketi Electronic Data Systems (EDS), vali Rockefeller'm bir milyar dolar değerindeki New York eyalet ihalesini ayarlamasıyla birdenbire moral buldu.
3-Emmanuel Josephson, The Federal Reserve Conspiracy and the Rockefellers (New York: Chedney Press, 1968), s.l.
4-"Banking Man at the Top", Time dergisi, 7 Eylül 1962.
5-Gerald Jonas, The Circuit Riders: Rockefeller Money and the Rise of Modern Science (New York: W. W. Norton and Co., 1989).
6-Emmanuel Josephson, The Truth About Rockefeller (New Yok: Chedney Press)
1992 yılında Perot, Amerika Birleşik Devletleri başkanlığı için bağımsız bir kampanya yürüttü. Ben bunu Rockefeller'ların emri ve kontrolü altında yaptığına inanıyorum. Açıkçası, Perot onlar için çantada keklikti.7
Aslında George Bush da kendisine bağışta bulunan David Rockefeller Sr.'a çok şey borçlu. Birleşik Devletler başkanlığı yaptığı sırada Bush, Beyaz Saray'daki Oval Ofis'in kapılarının her zaman Rockefeller'ların Trilateral Komisyon ve CFR'dan arkadaşlarına açık kalmasına dikkat etti.8 Bush'un "Yeni Dünya Düzeni" söylemi, Rockefeller siyaset mekanizmasının yarattığı bir kavramdı.
Cumhuriyetçi Parti'nin 1980 yılındaki ulusal kongresinde Rockefeller, Cumhuriyetçi Ronald Reagan'ı, eğer Kaliforniyalılar George Bush'u başkan yardımcısı adayı olarak seçmezse, başkanlığına engel olmakla tehdit etti. Reagan, yürüttüğü ilk kampanyalarda Rockefeller'ların CFR'ı ve Trilateral Komisyonu'yla ilişkisi olan hiç kimseyi yardımcısı olarak seçmeyeceğine söz vermişti. George Bush ise CFR'ın ve Trilateral Komisyonun sadık

bir üyesiydi. Her nasılsa Reagan muhafazakar taraftarlarının birçoğunu hayal kırıklığına uğratarak, George Bush'u başkan yardımcılığına getirdi.9
Bunun karşılığında Rockefeller koalisyonu, Reagan'ı, başkanlık kampanyasına para yağdırarak mükafatlandırdı. Ayrıca medyaya sık sık Reagan'dan bahsetmesi ve onu yüceltmesi emrini verdiler.
Tahmin edebileceğiniz gibi, şanssız rakibi Jimmy Carter karşısında Ronald Reagan, seçimlerde kolaylıkla zafer kazandı. Aslında Carter da Rockefeller'lardan destek görmüştü, ama kararsızlığı, liderlik vasfından yoksun oluşu ve beceriksizliği yüzünden hem hanedanın hem de halkın güvenini yitirmişti. Jimmy Carter'ın bu kusurları, İç Çember'in işine gelmiyordu.
7-The Ross Perot That Nobody Knows isimli ses bandıma bakınız. Ayrıca, Ailen R. Myerson, "Perot's Computer Business Joins Forces With Swiss Bank Corp.", New York Times News Service, 7 Eylül 1995, s.Cl.
8-Texe Marrs, Dark Majesty: The Secret Brotherhood and the Magic of A Thousand Points of Light. Ayrıca James J. Drummey, The Establishment's Man (Appleton, Wisconsin, 1991).
.
Rockefeller'lar hakkındaki gerçek şu ki, bugün hâlâ dünyadaki petrol sanayiini onlar kontrol ediyorlar. 1911'de kurulan Standard'ı takip eden tüm petrol şirketleri -Mobil Oil, Exxon (ismi değişti), Kaliforniya Standart Petrol, Sohio, Conoco- birbirine kenetlenmiş Rockefeller yöneticileri tarafından denetleniyor. Rockefeller'lar ayrıca, ülkenin en büyük bankası olan New York'taki Chase Manhattan da dahil olmak üzere, en büyük bankaların ve Wall Street şirketlerinin dizginlerini ellerinde bulunduruyorlar. David Rockefeller Sr., Chase Manhattan bankasının yönetim kurulu başkanıydı, sahne arkasından hâlâ şirketin faaliyetlerini yönlendiriyor.
Araştırmalarım gösteriyor ki, Rockefeller ailesi, Avrupa'da ki Rothschild'lerle birlikte, dünyadaki en güçlü llluminati ailesini oluşturuyor. Bazı uzmanlar trilyonlarla ölçülebileceğini söylese de, Rockefeller'lerin ve Rothschild'ların toplam mali serveti hesaplanamıyor. Ama yine de belirli aralıklarla dünyanın en zengin adamlarını seçen Forbes ve Fortune gibi dergilerde onların isimlerini boşuna aramayın. Bu küresel devlerin servetinin çoğu, gizli işler ve takip edilmesi zor mali işlemlerle saklanıyor. Elbette İlluminati'de yer alan başka hanedanlıklar, başka üst düzey üyeler de var. Bunlardan birçoğu zenginlikte ve nüfuzda Rockefeller'larla ve Rothschild'lerle yarışır. Bu ailelerin her birinin kendi sadık kuklaları ve dalkavukları var. Bill Clinton'lar, Newt Gingrich'ler, Bob Dole'ler, Rush Limbaugh'lar, Dan Rather'lar, Pat Roberston'lar ve Jack Kemp'ler, güçlü ve gizemli ustalarına isteyerek veya farkında olmadan suç ortaklığı yapan uşaklardan başka bir şey değiller. Eğer Amerikan başkanı Bill Clinton, ingiltere başbakanı John Major, veya Fransa cumhurbaşkanı Jacques Chirac, İlluminati îç Çemberi'nin kendilerine verdiği tek bir vazifeyi bile yerine getirmesinler, hayatları darmadağın edilir. Büyük bir, ihtimalle siyasi kariyerleri sona erer. Şeytan'ın kirli Entrika Cemberi'ni oluşturan adamlarla uğraşmak hiç de hoş değil!
Eleman Toplama Süreci
llluminati İç Çemberi, çok uzaklara kadar yayılan küresel imparatorluklarında anahtar rol verecekleri adayları toplamak, eğitmek, disipline sokmak ve "aydınlatmak" için çok detaylı ve kapsamlı bir sistem geliştirdi. Yetenekli genç adamlar, işin ustaları tarafından erken yaşlarda seçilip tımar ediliyor.
Bu istihdam modeli, İlluminati'nin kurucularından biri olan Adam Weishaupt tarafından geliştirildi. Nesta Webster'ın Gizli Cemiyetler ve Yıkıcı Hareketler isimli çalışmasında belirttiği gibi:
Düzen'e iyi bir görünüm verebilmek için Weishaupt, özellikle "saygıdeğer" kişilerin isimlerinin listelenmesini öngörüyordu, fakat herşeyin ötesinde, söz konusu kişiler mutlaka gençlerden seçilmeliydi. "İnsanları oldukları gibi kullanamam" diyor, "önce onları şekillendirmeliyim". Bu işleme en iyi uyum gösteren genellikle gençlerdir. Weishaupt Ajax'a

şöyle yazıyor, "genç insanlara iyi bak, eğer onlardan birinden hoşnut kalırsan, onu himayene al." "Genç ve gerçekten yetenekli insanları ara... Bize lazım olan insanlar çekici, girişken, düzenbaz ve becerikli olmalılar." Ve eğer mümkünse güzel görünüşlü olmalılar; "güzel insanlar, cateris paribus..." 10
Weihaupt, güzel insanların İlluminati'nin işine daha çok yarayacağını, çünkü:
Bu tip insanların genellikle centilmen tavırları, zayıf bir kalpleri vardır ve ilk bakıştaki
çekicilikleri sebebiyle daha girişkendirler.
10-Nesta Webster, Secret Societies and Subversive Movements (Omni Publications, California. İlk basım ingiltere 1924), s.220-221.
Bununla birlikte karanlık fizyonomiye sahip olanlardan daha az isyankar ruhludurlar. Bu yüzden, bu insanların nasıl kullanılacağını iyi bilmek gerekir. Herşeyin ötesinde bu duygulu gözler ve açık alın beni memnun ediyor.11
Başarıya Giden Yollar: Çember İçinde Çemberler
İlluminati İç Çemberi'ni etkileyerek başarılı olmaya can atan kişilerin bulduğu yollardan biri de, Rhodes Burs Programı. Bu seçkin kişilerin uşaklığını yapan yüzlerce kişiden biri olan Bill Clinton da Rhodes'dan burs almıştı. Rhodes Burs programı, llluminati'nin uzun yıllar boyunca kendisine mürit yetiştirmek için kullandığı önemli yollardan biriydi. Çalışma bakanı Robert Reich, sağlıktan sorumlu Ira Magaziner, Devlet Bakanı Strobe Talbott ve başkanın danışmanlarından George Stephanopoulos, Clinton yönetiminde görev alan ve devrimci Marxist öğretisiyle Hegel diyalektini çok iyi bilen Rhodes mezunları.
Bu adamların her biri, Cecil Rhodes'un, geleceğin "yardımcıları" ve "hizmetkarları" olmaya eğilimli Oxford'lu genç ve parlak öğrenciler için sunduğu dev yardım fonundan faydalanan kimseler.
İngiliz multi milyoner Cecil Rhodes, Lord Rothschild'in iş arkadaşıydı. Yeni Dünya Komplosu'nun kendine düşen payı için milyonlarca dolar harcadı. Rhodes ve diğer İngiliz asilzadeleri, İlluminati kurucusu Adam Weishaupt'un devleti çökertme amaçlı Cizvit Tarikatı ve "çember içinde çemberler" modelinin ardından, 1891 yılında gizli bir dernek kurdular. "İç çemberde" bizzat Rhodes, Lord Milner ve diğer iki zengin hayırsever bulunuyordu. Daha alt kademedeki çemberler ise lordlar sınıfının, alt tabaka, amele ve aşağılık diye nitelendirdiği kimselerden oluşuyordu. Bu kademelerde politikacılar, sendikacılar ve iç çembere köle gibi hizmet eden diğer kişiler bulunuyordu.12
Rhodes'un aşağı sınıf üyelerinden biri de, llluminati'nin emirlerini yerine getirerek "Balfour Deklarasyonunu" kaleme alan İngiltere başbakanı Lord Balfour idi. Bu siyasi metin, İllu-tninati'nin, Yahudilerin geri dönmesi ve Siyonist bir İsrail devleti kurulması yönündeki hedefine zemin hazırlıyordu.
Wilson'un Milletler Birliği
I. Dünya Savaşı'nın ardından, İngiliz Cecil Rhodes ile bankacı Rothschild'ler, Amerikalı Rockefeller ailesi ve onlara bağlı başkan Woodrow Wilson ile birlikte çalışmaya başladılar. Wilson'ın en önemli yardımcısı Albay Mandell House, bugünkü Birleşmiş Milletler'in öncüsü konumundaki Milletler Birliği'ni oluşturmak için İlluminati üyesi banker ve yatırımcı Paul Warburg ile J. P. Morgan'ın gözetimi altında çalıştı.
Nathaniel Rothschild, Jacob Stiff de dahil olmak üzere Amerika'daki diğer casuslarına, Başkan Wilson ve Albay House'ı desteklemeleri emrini verdi. Başarısız olan Milletler Birliği, İlluminati'nin Yeni Dünya Düzeni'ne giden yolda erken bir girişimdi.

Albay House, başkan Woodrow Wilson ve diğer İlluminati efendilerinin" hep birlikte Milletler Birliği'ni oluşturma gayretlerinin tarihçesi, Foster Bailey'nin, Ezoterik Değerleri Değiştirmek isimli eserinde sıralandı. 33. dereceden Mason Bailey, aynı zamanda Mason Ruhu ve Tanrı'nın Planını Uygulamak gibi kitapların da yazarı. Bununla birlikte 1924 yılında New York'ta Lucifer Yayınlarına dahil edilen Lucis Trust'ın bir üyesi.

12- Cecil Rhodes'un "çemberlerin içinde çemberler" komplosu hakkında bakınız, Carroll J.Quigley, The Anglo-American Establishment; Dan smooth, The Invisible Government (Boston:1962); Roy Livesey, Understanding the New World Order (England, New Wine Press, 1899); M.E. Beirnes, "To Rule the World", Midnight Cry, Florida,1981.
Bailey'nın Lucis Trust kitapları ingiltere, New York ve Cenevre'deki yan kuruluşlarda basıldı.
Ezoterik Değerleri Değiştirmek isimli kitabın 58. sayfasında şu ilginç tespitlere rastlıyoruz:
Belki bazılarınız Milletler Birliği'ni oluşturmak için bize sunulan bilgileri hatırlayacaklar. Hiyerarşik düzendeki ustalardan biri, bir konferansta, milletler arasındaki ilişkileri geliştirmek gerektiğini söylemişti. Bunun faydalı olacağı düşünülmüştü. Ustalar bu konuyu düşündü, bu yüzden onlara yakın olan ve bazı telepatik ilişkiler geliştiren Aşramlardaki (gizli localar) müritlerde bunu düşündü. Sonuç olarak bir mürit bu konuyu ele aldı ve "ben bu konuda birşeyler yapacağım" dedi. Fiziksel eyleme dayalı bir plan geliştirdi ve bu dikkate alındı.
Nelerin uygulanabilir olduğu konusunda çalışmalar yapıldı ve bu müride yapacaklarını uygulayabilmesi için yeşil ışık yakıldı. O da işe koyuldu.
Milletler Birliği davasındaki bu müridin adı Albay House idi. Etkileyebileceği herkesle çalıştı. Altıncı kademedeki mürit Woodrow Wilson bu egzotik işin başkanlığını üstlendi. Böylece Milletler Birliği doğmuş oldu. Bir mürit fiziksel eyleme hiyerarşik düzen getirmiş oldu, bu vizyonu yakalayabilenler ve baştakilere hizmet etmek isteyenler ise eyleme katıldı. Bu örnek hiyerarşik tekniği sergiliyordu. 13
Don Bell Reports gazetesinin yayımcısı Don Bell, Foster Bailey'nin Milletler Birliği'nin İlluminati'deki hiyerarşi tarafından kurulduğu şeklindeki iddiasını doğruluyor. Bunun da ötesinde Masonik bağlantıları ortaya sererek, daha sonra kurulan Birleşmiş Milletlerin ve BM'ye daha fazla yetki vermek gayretlerinin, Dünya Hükümeti kurma planının devamı olduğu konusunda uyarıyor:
13- Foster Bailey, Changing Esoteric Values, Londra, 1954
I. Dünya Savaşı başladığında House, başkan Wilson'ın şahsi temsilcisi sıfatıyla vaktinin çoğunu Avrupa'da geçirdi. Orada "hiyerarşiyle" tanışma fırsatı yakaladı. Ayrıca bol bol, "hiyerarşinin" altıncı kademedeki müridi Woodrow Wilson'ın sonradan müdafaa edeceği planını mükemmelleştirme imkanına da sahip oldu. Şimdi Masonların bu hikayeyi nasıl değerlendirdiğine bakalım. 28, 29 ve 30 Haziran 1917'de Paris'te Dünya Masonlar kongresi toplandı. İngiltere hariç, tüm Masonlukların temsilcileri bu toplantıya katıldılar. Bu Mason Kongresi, çeşitli konferanslara katılmak için dünyayı dolaşan Amerikan Senato ve Kongre üyeleriyle birlikte, o günlerde çok gündemde olan çeşitli Uluslararası Parlamenter Derneklerinin kurulmasına ön ayak oldu. Dünya Parlamenterler Birliği, Amerika'yı, yeni bir Dünya Hükümeti'ne hizmet eden yabancı askerlerin denetimi altında gösteren haritayı hazırlamıştı.
1917'deki aynı Dünya Mason Kongresi'nde, Milletler Birliği'nin genel prensipleri onaylandı ve benimsendi. Milletler Birliği 10 Ocak 1920'de, "Birlik Mukavelesinin" ilk 26 maddesini hayata geçiren Versay Anlaşması onaylandığında kurulmuş oldu. Birlik başarılı olamadı, çünkü Amerika Birleşik Devletleri Senatosu anlaşmayı onaylamayı reddetti. Amerika Birleşik Devletleri'nin katılımı olmadan Birlik başarılı olamazdı. Ama yine de Kitabı Mukaddes'e bakacak olursak, cehennem mahkûmu İblis, yeni ismiyle yaşamaya devam

edecekti, Birleş-mis Milletler. BM, eski birliğin aynısı olduğu için, başlangıcını anlamamızda fayda var.'4
Merkez Bankası ve Gelir Vergisi Hainliği
Başkan Wilson'ın ABD Senatosu'nu, Milletler Birliği görüntüsü altındaki Dünya Hükümeti planına ikna edemeyişi, kendi sonunu hazırladı. Yıllarca İlluminati'nin emirlerini yerine getirmek için yoğun stres ve baskı altında çalışmıştı. 1913 yılın, da o ve Rothschild ile Rockefeller hanedanlıklarının kongredeki kuklaları, farkında olmadan, Merkez Bankası Yasası'nın ABD Kongresi'nden geçmesini sağladılar. Bu, Amerika'nın tüm para ve bankacılık sistemi üzerinde İlluminati'nin kontrolünü sağlayacaktı.
4- Don Bell Reports, #55, 12 Kasım 1965. Ayrıca bakınız Intimate Papers of Colonel House, sayı.l, s.209.
Aynı yıl Wilson ve Temsilciler Meclisi'ndeki entrikacı ortakları, onaltıncı anayasa değişikliğinin, yasama kurulundan üçte iki çoğunlukla geçtiğine dair yalan söyleyerek, yalancı şahitler buldular. Onaltıncı anayasa değişikliği, çalışanların boğazına gelir vergisini tıkıştırdı. Aslında gerekli olan üçte ikilik çoğunluk değil, sadece yasama kurulundaki birkaç kişi onaltıncı anayasa değişikliğini onaylamıştı. Ama IRS'in (Milli Gelir Servisi) istimlakçı politikası, İlluminati İç Çemberi'nin en büyük hedefiydi ve "doğruluk" gibi küçük bir detayın, planlarını bozmasına izin verilemezdi.15
1917 yılında başkan Wilson ve İlluminati'li arkadaşları, Lusitania gemisinin Atlantik Okyanusu'nda batırılmasını sağladılar. Böylece Amerikan halkı kızdırılmış ve ABD senatosu Almanya'ya savaş açmaya ikna edilmişti. İlluminati, bu sahte çarpışma sayesinde, gelecekteki Dünya Hükümeti'nin cenin modeli olmak üzere Milletler Birliğini kurmayı ümit etmişti. Ama Wilson 1919 yılında başarısız olunca ve inatçı ABD Senatosu Versay Anlaşmasını
uygulamayı reddedince, artık başkanın iç Çembere bir faydası kalmamıştı.
Birkaç ay içinde, Wilson'ın felç geçirdiği bildirildi. Çoğunlukla yatakta yatan, zayıf ve güçsüz başkanın süresi doluncaya dek, başkanlık işlerini başkaları yürüttü. İşbirlikçi medya, halkın, Beyaz Saray'dan kimin sorumlu olduğu konusundaki sorularını tatmin etmek için hastalığı sırasında başkanın eşi Edith'in işleri yürüttüğü şeklinde uydurma hikayeler yayınladı, işin doğrusunu içerdekiler biliyordu.
15-16. Anayasa değişikliği hakkında Red Beckman'ın The Law That Never Was adlı kitabı" bakınız.
Avrupalı ve Amerikalı komploculardan oluşan koalisyon, "Yuvarlak Masa" şeklindeki isimlendirdikleri oluşumlarını, Merkez Bankası İdare Kurulu, Dış İlişkiler Konseyi, İngiltere'deki Uluslararası İlişkiler Kraliyet Enstitüsü ile bunun Ame-rika'daki dengi Amerikan Dış İlişkiler Konseyi gibi tiksindirici müesseseleri kurmak için kullandılar.
Örgüt Şebekesi
Aslında İlluminati örgütlenme konusunda çok başarılı. Geçen yıllarla birlikte neredeyse binlerce organizasyon kurdular. Bunlardan bazıları sadece isimleri var olan sahte oluşumlar. Dünya Federalleri, Dünya İyiniyet Örgütü, Trilateral Komisyon, Aspen Enstitüsü, Carnegie Uluslararası Barış Enstitüsü, Rockefeller Fonu ve Roma Kulübü gibi diğer organizasyonlar ise, büyük ölçüde güce ve nüfuza sahip.
İlluminati'nin kötü şöhretli ve iğrenç alt gruplarından biri de, Kafatası ve Kemik Cemiyeti adıyla da bilinen, Kafatası ve Kemik Tarikatı. Anthony Sutton, Amerika'nın Gizli Yapısı isimli kusursuz incelemesinde, bu "kafatası zümresini" gözler önüne seriyor:

Kafatası ve Kemik Tarikatı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki her türlü siyaset ve karar alma mekanizmasının içine girmiş durumda. Kiliseler, iş kollan, hukuk, hükümet ve siyaset... Gelecek bir yüzyıl için., ısrarla ve durmadan Amerikan halkının geleceğini yönlendirmeye çalışıyorlar. ..16
Kafatası ve Kemik mezunları arasında, her ikisi de muhafazakar olduğunu iddia eden başkan George Bush'un ve köşe yazarı William F. Buckley'in isimlerini görüyoruz. Aynı zamanda Bron'lar, Harriman'lar, Dulle'ler, Whitney'ler, Lord'lar, Lovet'ler, Pillsbury'ler, Bundy'ler, Weyerhauser'lar, Astor'lar ve elbetteki Rockefeller'lar gibi ailelerin isimlerine de rastlıyoruz. Tüm bu şahısların ortak eğitim gördükleri yer, İlluminati sponsorları tarafından dikkatle gözetip denetlendikleri, Hillary ve Bill Clinton'm da hukuk okuduğu Yale Üniversitesi.
llluminati'nin emirlerini, özellikle de uluslararası boyutlarda olanları, hükümet organizasyonları yerine getiriyor. Son yıllarda, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), UNESCO, Avrupa Para Enstitüsü ve Dünya Vahşi Yaşam Fonu gibi örgütlerin kuruluşuna şahit olduk. Daha yakın bir zamanda, merkezi İsviçre Cenevre'de bulunan Dünya Ticaret Örgütü kuruldu. Dünya Çevre Örgütü ise çok yakında kurulacak.
Amerika Birleşik Devletleri'nden CIA, İsrail'den Mossad uluslararası casus örgütü, İngiltere'den MI-5 ve MI-6 gizli servisleri, Avrupa'dan İnterpol ve FBI gibi haberalma ve polis teşkilatları sayesindeİlluminati, "Big Brother" yöntemlerini tüm dünyaya yayıyor.
Bu polis ve istihbarat teşkilatlan kendi başlarına çok güçlüler. Çevrecilik ve "serbest ticaret" gibi hararetli İlluminati hedeflerini eleştirenleri veya karşı görüşte olanları, ciddi şekilde cezalandırma imkanına sahipler. Cezalar ise, uydurulmuş suçlar sebebiyle, göz korkutmak ve rahatsız etmekten, tutuklamaya, yargılamaya ve hatta hapsetmeye kadar varıyor.
Sayısız kadın ve erkek, "büyük zarar vererek iş bitiren" CIA, Mossad ve İngiliz casus teşkilatları gibi hükümet kuruluşları tarafından düzenlenen suikastlere kurban gitti.
İlluminati'nin yaptırım teşkilatları tarafından suikasta uğrayan kişilerin listesine yeni isimler eklenmeye devam ediyor. Bill ve Hillary Clinton'a, Beyaz Saray avukatı olarak hizmet veren Vince Foster'ın ismi de bu listede yer alıyor. Foster, CIA'nın Arkansas'taki küçük Mena havaalanında yürüttüğü uyuşturucu operasyonunda ele geçirdiği yüzmilyonlarca dolar değerindeki kokain parasının aklanmasına yardım eden, gizli bir CIA ajanıydı. Bu yüzden cinayeti örtbas edildi ve Kongre ile medya gerçekleri sakladı.17
Foster'ın serbest çalıştığı ortaya çıkınca şöhreti arttı. Başka bir deyişle, paranın bir kısmını kendisine ayırıyordu. Bu, CIA narkotik bölümünün karanlık dünyasında kabul edilemez bir şeydi. Böylece Bay Foster, hiç varolmayan bir toplantı için ofisinden çıkarıldı ve CIA cellatları tarafından hayatına son verildi. Ölü bedeni Maryland'deki Marcy Park'ta bulundu ya da diğer bir değişle, CIA'nın Virginia Langley'deki merkez ofisine giden otoyoldaki dönemeçten bir önceki çıkışta.
Vince Foster suikastı, İlluminati şebekesine ait ganimetten kendi payına düşenden fazlasını almaya niyetlenen diğer kişilere verilen bir gözdağıydı. Güveni suistimal etmek ciddi şekilde cezalandırılacaktı.
Sadık Hizmetkarlara Cömert Mükafatlar
Diğer yandan, İlluminati İç Çemberi'ne sadık bir şekilde itaat etmek genellikle çok cömertçe mükafatlandırılıyor. Ama İlluminati'nin hedeflerine -Olağanüstü Çalışmasına- olan bağlılığın sürekliliği açıkça gösterilmeli. Ayrıca, bir uşağın sadakati ve gayreti çemberin dışındakilere öyle bir gösterilmeli ki, sadık hizmetin mutlaka mükafatlandırılacağım bilmeliler.
Aşağı seviyede bulunan sadık bir hizmetkarın ödüllendirildiğine dair bir örnek de, Cumhuriyetçi Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole. Kardeşliğe yıllarca sunduğu sadık

hizmetin bir karşılığı olarak Dole'a, 1994 yılındaki başkanlık yarışında örgütün kendisine tam destek vereceği söylendi. Bununla birlikte Dole'a bu destek karşılığında, Dış İlişkiler Konseyi ile diğer grupların binlerce üyesinden oluşan dış çembere ayrıcalık tanıması gerektiği mesajı verildi.
16- Anthony Sutton, America's Secret Establishment (Montana: Liberty House Press, 1980)
17-James Norman'ın Media Bypass dergisinde yer alan "Fostergate" adlı makalesine bakınız.
İtaatkar ve umutlu Senatör Dole, duruma minnettar kaldı. Bir llluminati yayını olan Dış Politika'nın (Foreign Policy) Bahar 95 baskısında Robert Dole'un adı misafir yazar listesinde yer alıyordu. Senatör Dole, "Amerika'nın Küresel Geleceğine Şekil Vermek" başlıklı bir makale yazmıştı. Ama elbette ki bu makale senatör adına, CFR'dan ismi bilinmeyen bir kişi tarafından yazılmıştı. Seçkin kişilerin, kendini muhafazakar başkanlık adaylarından biri gibi göstermesi için seçtiği bu adam, söz konusu makalesinde hepsi de birer İlluminati projesi olan, Birleşmiş Milletler'e, Marshall Planı'na, ve uluslar arası Para Fonu'na övgüler yağdırıyordu. Bu utanç verici ve bir bakıma peşkeş çekme olayından sonra Kansas'lı Senatör, küreci komplocuların düşmanlarına sert bir çıkış yaparak işinde oldukça ilerledi. "Amerika dünyayla bağlarını koparmamalıdır" diye nasihatte bulundu.
Bu, bugün dünyada yayınlanan en etkin dergilerden birinden, dünyanın her yerindeki örgüt üyelerine gönderilen bir mesajdı. Şu mesaj veriliyordu; birincisi, "Dole bizden biri", ikincisi, "siyasi geleceğinde ona yardım edip destek olacağız".
Bu, tabii ki "Dole ABD başkanı olacak" demek değil. Diğer sadık müritler de bu göreve gelmek istiyorlar. Ama Dole, birçok ön elemeden geçti ve ister Amerikan başkanı olsun, ister olmasın, bağışçıların küresel amaçlarına destek verip sadakatini kanıtladığı için (ya siyaset sahnesinde ya da kıyak emeklilikle) mutlaka ödüllendirilecek.
Gingrich,
Ordo Ab Chao'ya Bağlılığını Kanıtlıyor
Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich, İlluminati iç Çemberi'ne gösterdiği sadakatten dolayı siyasi kariyeri parlayan isimlerden biri. Temsilciler Meclisi'nin cumhuriyetçi lideri Gingrich, Kuzey Amerika Serbest Ticaret Yasası'nı (NAFTA) meclisten geçirdi. NAFTA, iki Amerika'yı birleştirerek, ABD egemenliğine son vermeyi hedefleyen bir llluminati projesi. Gingrich, İlluminati bankerlerine beklenmedik bir kazanç sağlayan 40 milyon dolarlık faturayı Meksika'nın boğazına tıktı, aksi takdirde Meksika pezosu değer kaybetme riski taşıyordu. Gingrich ayrıca, yeni Dünya Ticaret Örgütü'nü de kurdu.
Georgia'lı kongre üyesi, İlluminati'nin müşterilerinden israil ve Mısır'a yüklü yardımlar yapılmasını da destekledi. Ama belki de en önemlisi Bill Clinton ve CIA'nın Arkansas'taki uyuşturucu operasyonuna karıştığını ve FBI ile BATF'nin 1993 yılında Teksas'ta meydana gelen katliama (Teksas'daki Wace hadisesi) karıştığını örtbas etti.
Davalarına verdiği hizmette gösterdiği başarısından ötürü Newt Gingrich'in önünün açılmasına karar verildi, iç Çemberin, sadık Newt Gingrich'in siyasi ve mali geleceğini zenginleştirme kararı, U.S. News & World Report'un 3 Temmuz 1995 sayısında deklare ediliyordu.18 "Gingrich'in Georgia'ya Girişi-Temsilciler Meclisi Sözcüsü'nün Hisseleri Yükseliyor" başlıklı makalede, okuyucuya kongre üyesinin yıldız falı şöyle açıklanıyordu:

"Siz kaostan düzen yaratacak büyük bir lidersiniz"
Bu makaleye eşlik eden bir fotoğrafta Gingrich, üzerinde "Ordo Ab Chao" yazılı bir tişört giyen, genç bir adamla yan yana duruyor. Kaostan kaynaklanan düzenin Latince'si olan Ordo Ab Chao, 33. derece Farmasonluğun sloganı. Bu deyiş, Illuminati'nin yıllar yılı süren arayışını, yani Olağanüstü Çalışmasını sembolize ediyor: Şeytanın, Tanrı'yı yenme, cennet, cehennem ve dünyayı birleştirme ve en sonunda Yeni Dünya Düzeni kurma hedefini.
18-"Gingrich's March Through Georgia", US Nevvs & World Report, 3 Temmuz 1995, s.18.
"Kaostan düzen yaratacak büyük bir lider" olduğu söylenen Newt Gingrich, 1990 yılından bu yana Dış İlişkiler Konseyi üyesi bir Mason. Başka bir deyişle İç Çemberin baş hizmetkarı olarak seçildi ve önemli bir rol oynayacak. Şeytan'in küresel hakimiyet ve evrensel hegemonya planında öncü bir rol üstlenecek.
Atlantalı kongre üyesinin bazı hataları olsa bile, İlluminati'nin totaliter Yeni Dünya Düzeni getirme amacına sağladığı katkılardan dolayı Newt Gingrich, kendini bu okült ustalarına sevdirdi. Eski ABD başsavcısı ve New York'lu senatör Robert Kennedy, bir zamanlar şöyle demişti: "Her birimiz eninde sonunda Yeni Dünya Düzeni'nin kurulmasına ne kadar katkıda bulunduğumuzdan sorgulanacağız."19 RFK, merak uyandıran bu sözleri 1967'de, suikasta kurban gitmeden bir yıl önce söylemişti. Acaba bir şekilde kendi ölümüne karar verildiğini tahmin mi ediyordu?
Newt Gingrich: Şebekenin Adamı
Newt Gingrich, Robert Dole, Al Göre ve Bill Clinton gibi adamların siyasi kariyerleri, İlluminati'nin emirlerine ve dünya programına sorgusuz sualsiz itaat gösterdikleri için parlatıldı. Ama nihai gelişimleri rekabete bağlı. İç Çemberdeki adamlar sürekli genç yetenekler arıyorlar.
Aslına bakarsanız Newt Gingrich kendini ispat etmiş bir oyuncu. Georgia'lı bu adam üst üste bir çok defalar, İlluminati'nin isteklerini yerine getirebildiğini kanıtladı. Ama Gingrich'in, entrikacılar gözündeki değerini düşünürseniz, henüz en iyisi gerçekleşmedi. Gingrich'in bir sonraki adımı, Kongre'de "Üçüncü Dalga" devrimini yönetmek. Newt Gingrich'in gizli hayatını inceleyeceğimiz gelecek bölümün konusu bu.
19 Ann Wilson, Bill Clinton: Friend or Foe? (J.W. Publishing)
* Sekizinci Bölüm * Newt Gingrich ve İlluminati'nin "Üçüncü Dalga" Devrimi
Çünkü açığa çıkmayacak hiçbir giz yoktur ve açıklanmayacak hiçbir sır yoktur.
Luka8: 17
Edgar Allen Poe'nun da "Huysuzun Küçük Şeytanı" isimli kısa hikayesinde belirttiği gibi, katiller tuhaf bir biçimde işledikleri cinayeti açıklamak isterler. Siyasi suçlular da — Sosyalistler, Komünistler, Naziler, Cumhuriyetçiler, Demokratlar-işledikleri suçlan açıklamak isterler. Bu dayanılmaz kendi kendini açığa vurma isteği bizim tahminde bulunmamıza yardımcı olur...
Franklin Sanders The Moneychanger
Muazzam bir arzum var. Tüm gezegeni değiştirmek istiyorum. Ve bunu yapıyorum da.

Newt Gingrich
Washington Post
Aynı seri katiller gibi, en kurnaz ve en şeytani zorbaların da her zaman bir planı vardır. Soğukkanlılıkla, kurnazca ve düzenli olarak hedeflerini belirlerler. Planlarını acımasızca uygular, dostlarını mükafatlandırır ve muhalifleri cezalandırırlar. Planlarına uygun şekilde dramatik propaganda faaliyetleri sergiler ve yeni kanunlar çıkarırlar.
İlluminati yıllardır, hatta asırlardır bu Plan üzerinde çalışan zorbaların ortaklaşa kurduğu bir örgüt. Herşeyin ötesinde gizli patronları, binlerce yıl önce başka meleklerle bir araya gelerek Tanrı'ya karşı komplo düzenlemeye çalışan karanlıkların efendisi Şeytan. Asırlar boyunca sayısız zorbaya ve hükümdara Yeni Dünya Düzeni kurma arzusunu aşıladı. Bu girişimlerin her biri başarısızlıkla sonuçlandı, ama Plan yaşamaya devam etti.
Şimdi Newt Gingrich'in ve diğer seçkin düzenbazların devrimci gayretleriyle bu karanlık Plan, daha da büyüyor. "Üçüncü Dalga" devrimini planlıyorlar. İnanın bana, bu plan Amerika'yı vatandaşları anayasal haklarından soyutlayacak faşist bir "cennet" haline getirmeyi hedefliyor. Vaat edilen şey, "efendilerinin" emrinde, yüksek teknolojili bir hapishane.
Kitabı Mukaddes bize Tanrı'nın, bu şeytan işi İlluminati komplosunun gerçekleşmesine bugüne kadar engel olduğunu söylüyor. Tanrı birçok kostümlü provanın gerçekleşmesine müsaade ettiği halde, Plan'ın son aşaması uzun zamandır geciktiriliyor. Fransız devrimi, I. Dünya Savaşı, Komünist devrimi, Nazi dönemi. Tüm bunlar Şeytan'ın İlluminati'sinin, insanlık tarihini sona erdirmek ve dünya iktidar tahtına kendi Deccal'larını oturtmayı amaçladıkları kanlı ve isyan dolu dramatik dönemler. Ama sonuç istedikleri gibi olmayacak. Şeytan'ın eski Planını gerçekleştirmek için, Tanrı'nın sözünü beklemek zorundalar:
Şimdi onun vaktinden önce açıklanmasını sınırlayanın ne olduğunu biliyorsunuz. Çünkü gizemli yasasızlık şimdiden var gücüyle iş görmekte. Ancak, şu anda sınır koyan kişi ortadan çekilin' ceye dek, o açıklanmayacak. İşte o zaman yasasız kişi açıklanacak. Rab İsa onu soluğuyla ortadan kaldıracak ve gelişinin görkemiyle ezecek. Yasasız kişinin gelişi şeytanın etkinliğiyle -tüm güçlü işlerle, yalan belirtilerle, göz kamaştırıcı işlerle- olacak. (Tesalyahlara II Mektup 2:6-9)
Ayrıca İncil, kıyamete dair alametleri açıklıyor (Tesalyalılara II Mektup 2; Matta 24; Vahiy, Daniel). Bu işaretler, insanlık tarihinin sona erdirileceği dönemde ortaya çıkacak nesli gösteriyor. Bu yüzden gerçek Hıristiyanların Şeytan'ın son zamanlarda yaptığı iğrenç işleri anlaması bir zorunluluk. Tanrı'nın şimdiye dek engel olduğu, Şeytan'ın "Üçüncü Dalgası" gerçekleşmek üzere.
İlluminati İşleyeceği Suçları Önceden Haber Veriyor
Kendilerinin de söylediği gibi, İlluminati'nin dünyada hakimiyet sağlamak ve toplu kıyım uygulamak için takip ettiği bir Plan olduğuna dair, elimizde kanıt var mı?
The Moneychanger isimli mükemmel eserinin son baskısında Franklin Sanders, bu suçlulara dikkat çekiyor. Ve bu suçlular, işleyecekleri suçları önceden haber vermek için dayanılmaz bir istek duyan İlluminati komplocuları:
"Huysuzun Küçük Şeytanı" isimli kısa hikayesinde Edgar Allen Poe'nun da belirttiği gibi, katiller tuhaf bir biçimde işledikleri cinayeti açıklamak isterler. Siyasi suçlular da-Sosyalistler, Komünistler, Naziler, Cumhuriyetçiler, Demokratlar- işledikleri suçları açıklamak isterler. Bu dayanılmaz, kendi kendini açığa vurma isteği bizim tahminde bulunmamıza yardımcı olur...l

Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich de, işleyeceği suçları önceden itiraf etmek için dayanılmaz bir istek duyuyor. Radikal ve liberal teorisyenler olan Alvin ve Heidi Toffler'in kitaplarında açıkladıkları gibi, Gingrich'in bir Yeni Çağ felsefesi olan "Üçüncü Dalga"yı onaylaması açıkça, Amerikan halkını ezme ve yeni bir dünya düzeni kurma hevesini gösteriyor. Daha ilerde göreceğimiz gibi, Newt Gigrich'in Amerika'yı yenileme ve "Yeni bir Medeniyet" kurma planı, devrimci Illuminati'nin asırlardır izlediği Plan'ın aynısı.
Bazıları, Nazi führeri Adolf Hitler'in, Mein Kampf (Kavgam) isimli kitabında, küresel bir düzen için kendi planını ortaya koyduğunu düşünüyorlar. Hitler, kitabın önsöz kısmında, "sadece hareketimizin amacını açıklamakla kalmadım, bu hareketin nasıl gelişeceğinin bir tasvirini de yaptım" 2 diyor.
Hitler'in küresel hakimiyet planı, günümüz İlluminati'sinin planıyla fazlaca benzerlik gösteriyor. Tabi bu anlaşılabilir bir şey, çünkü führer de emirlerini, günümüz İlluminati'siyle aynı "prensten" alıyordu.
Hitler'in ve günümüz elitlerinin ortak planı faşist bir düzen yaratmak. Webster sözlüğü faşist düzen kelimesini, "tek partili diktatörlük, muhalefetin zorla bastırılması, hükümet kontrolü altında özel mülkiyete el konulması... savaşın yüceltilmesi" şeklinde açıklıyor. Faşist diktatör Mussolini'ye bir zamanlar "Faşizm nedir?" diye sorulmuştu, o da hiç düşünmeden "Ben bir Marxistim" diye yanıt vermişti.
Faşizm mutlak ırkçılıktır ve "benim kanım senin kanından üstün" inancına dayanır. Bu yüzden Illuminati'nin, yarı tanrı olduklarına ve süperinsan kanı taşıdıklarına dair şeytani öğretiyi benimseyen en koyu ırkçılardan oluştuğunu anlıyoruz. İlluminati mensupları, tüm insanlığı yönetmek üzere dünyaya gelmiş çok soylu, ve Tanrı zekasına sahip mükemmel adam ve kadınlardan oluşan üstün bir ırk olduklarına inanıyor.
Dünya Planı'nm İçerdikleri
İlluminati, idareyi ele alabilmek için, dünya hükümetinin tüm kollarını ve toplumun tüm kurumlarını birbirine bağlayacak demirden bir ağ örmesi gerektiğini fark etti. Okült dünya düzeninin önde gelen teorisyenlerinden biri olan Vera Stanley Order, samimiyetle şunları söylüyor:
Tüm yaradılışın ardında bir Plan ve neden var. Evrimin şu anda ilerlediği hedef Dünya Birliği. Dünya Planı şunları içeriyor: Dünya Örgütü... Dünya Ekonomisi... Dünya Dini.3
Alder'in Plan kelimesini, dünyanın yaratılışından itibaren tüm tarihi kapsayacak şekilde kullandığına dikkat edin. O ve diğer okült komplocular, ruhani hiyerarşinin gizli efendilerinin insanlığı, asırlardır parlak bir Yeni Çağ geleceğine doğru sürüklediği temasını işliyorlar. Ayrıca bu şanlı gelecekte, aydınlanmış ilahlar (İlluminati) tarafından üç önemli unsuru (siyasi, ekonomik ve ruhani) kapsayan bir Dünya Düzeni kurulacağını söylüyorlar.
Hükümet, para ve din kontrol altında tutularak, Plan başarıya ulaşacak. Ve seçilmiş İlluminati (aydınlanmış olanlar) Tanrı'ya ve onun "aşağılık" seçilmişlerine karşı verdikleri savaşın
meyvelerini toplayacaklar. 33. dereceden Mason ve 20. yüzyılın en önde gelen gizli cemiyet alimlerinden biri olan Manly P. Hail, The Phoenix isimli kitabında:
insanlığın gerçek tarihi, aydınlanma için verilen büyük mücadeleden ibarettir... İnsanlık akıl almaz ama aynı zamanda karşı konulmaz bir istekle, uçsuz bucaksız derinlikleri aştı, kaosun balçık yüzeyinden geçti. Bir ülkeden diğerine, bir yerden başka bir yere, ' bir dünyadan başka bir dünyaya, kendi kendini yüceltti, ta ki en sonunda büyük dizilişin önünde duran birkaç kişi tepeleri görene kadar. Sadece birkaç kişi bu kuvvetli isteğin ne olduğunu açıklayabilir. Diğerleri için karanlık, hâlâ geçit vermeyen bir kale.4
1-Franklin Sanders, The Moneychanger, Tenessee
2-Adolf Hitler, Mein Kampf (Amerika baskısı, New York, 1971. Orijinal baskı 1927, Almanya)
3-Vera Stanley Alder, When Humanity Comes of Age (New York, 1974), s.190-193. f!

4-Manly P. Hail, The Phoenix, 2. Baskı (Los Angeles, The Philosophical Research Society, 1960), s.105.
Hall'a göre, birçok kişinin "İlahi Plan"dan haberi olmasına ve elit kardeşliğiyle işbirliği yapmasına rağmen, çok az kişi "İlahi Planı" anlayabiliyor. Hail, gelecek olan o "Büyük Gün"de, insanlığın tek bir vücut olacağını ve esrarengiz "Dünya Efendisinin iktidarının başlayacağını haber veriyor.5
Fakat Hall'a göre şimdilik, "evrensel planın gayesini" bilenler, "diğerlerinden uzakta kendilerine ait bir evrende yaşamalılar".6 Söylediğine göre onlar, kutsal gizemin muhafızları ve "Gizli Oğreti"nin sahipleri olmalı.''
Görülmeyen Mason Cemiyeti
33. dereceden mason Manly P. Hall, Eski Felsefe Üzerine Konuşmalar isimli kitabında, aydınlanmış —Planı bilen ve ondan sorumlu olan- kişilerin yönetim kadrosunun, Mason localarından geldiğini açıklıyor.8 Yine de, Mason locasında bulunan sıradan bir üyenin, Plan'dan habersiz olduğunu söylemekte biraz acele ediyor. Hall'a göre, düşük kademeli bir Mason, gizli Mason kardeşliğinde, efendileri Şeytan'ın kozmik planını ilerletmek ve dünyada hakimiyet sağlamak isteyen, isimsiz ama çok kuvvetli, örgütlü bir elit grubun var olduğunu da bilmiyor. Hall şöyle açıklıyor:
Farmasonluk kardeşlik içinde kardeşliktir. Seçilmiş kişilerin iç kardeşliğini gizleyen bir dış örgüttür... Biri görünen, diğeri görünmeyen bu iki ayrı ve bağımsız tarikatı oluşturmak gereklidir.
Görünen cemiyet, kendilerini etnik, eğitime dayalı, kardeşliğe özgü, vatansever ve insancıl amaçlara adamış, özgür ve kabul edilmiş adamların oluşturduğu mükemmel bir yoldaşlıktır. Görünmeyen cemiyet ise, üyeleri kendini gizemli bir arcanum arcandrum (anlamı "sır, giz" demek) hizmetine adamış, gizli ve çok yüce bir kardeşliktir.
Her nesilde, kutsal sığınağa yalnızca çok az kişi kabul edilir. Farmasonluğun ilk filozofları, dini ve rasyonel tüm büyük kuruluşların, görünmeyen oluşumunu sağlayan bu gizli öğretinin ustalarıdır.9
O halde, -İskoç Ayini dergisinin, Mason Locası'nın 20. yüzyıldaki en büyük alimi diye tanımladığı- Manly P. Hall'un zehirli kaleminden şunu anlıyoruz: (1) İlluminati Dünya Düzeni için oluşturulmuş bir Plan var. (2) Görünürde olmayan, ama Farmasonluk perdesi ardından "görünmeyen bir cemiyet" gibi gizli gizli çalışan seçkin yönetici kadrosu, Planı biliyor ve başarıya ulaşması için uğraşıyor; ve (3) Bu Plan, Şeytan'ın, cehennemin oğlu Deccal'ı dünyanın zirvesine oturtmayı amaçlayan çok eski "Gizli Öğretisini" hayata geçirmeyi hedefliyor.
Araştırmalarım Farmasonların çok az bir bölümünün Planı bildiğini gösteriyor. Üyeliğe yeni kabul edilen biri 33. dereceye kadar yükseldiği halde, gizli grubun gerçek taslağından habersiz olabilir. Onlar da, hileli, karmaşık ve kozmik bir oyunun aldanmış kurbanları.
Bu aldatılmış adamlar ne kadar karşı çıksalar da, bir paçası olmayı istedikleri putperest dinden haberdarlar. 32. dereceden masonların ayininde locadaki yüksek rütbeliler, Hint ilahları hakkında bilgi veriyor ve bizzat tabutun içinde yatarak sembolik olsarak göğe "yükseliyorlar". Newt Gingrich ve Bill Clinton 'dahil olmak üzere yüksek kademedeki her Mason, Zerdüşt tanrısı Ahura-Mazda'ya, Buda'ya, Hint tanrısı yıkıcı Şiva'ya, Hz İsa'dan daha fazla saygı gösterildiğini biliyor. 10

8-Manly P.Hall,Lectures on Ancient Philosophy (Los Angeles:The Philosophical research Society),s.433
.
10-Cathy Burns,hidden Secret of Masonry ve Reginald C.haupt,Jr,Golds of the Lodge isimli kitaplara bakınız.
Her Şeyi Yenileme Planı
Manly P. Hall'un "Gizli Öğreti ustaları" dediği "görünmeyen cemiyet", yani "iç kardeşlik", Planı biliyor. Bu kişilerden biri olan C. William Smith (Louisiana, New Orleans'lı yüce bir Mason), Amerika'nın en fazla nüfuza sahip Mason örgütü olan İskoç Ayini'nin resmi dergisi Yeni Çağ'ın, Eylül 1950 baskısında Plan hakkında çok şey yazdı. Smith'in makalesinin başlığı "Tanrı'nın Amerika'daki Planı" idi, ama bu "tanrı" kelimesi sizi şaşırtmasın. Smith çok açık bir şekilde "Tanrı'nın" Hıristiyan Tanrısı olmadığını, "Işık Tanrısı" olduğunu ifade etmişti. Bu da elbette, llluminati'nin şeytana verdiği diğer bir isim. İşte C. William Smith'in insanı hayrete düşüren incelemesinden bir bölüm:
Tanrı'nın planı, tüm ırkları, dinleri ve felsefeleri birleştirmeye vakfedilmiştir. Bu plan kendini yeni oluşumlara adamıştır. Yeni bir ırk, yeni bir medeniyet, mezheplere ayrılmamış ve "Büyük Işık" diye bilinen ve zaten var olan yeni bir din.11
Smith, kendisi bu makaleyi yazdığı sırada, İsveç Kralı Gustafın, Norveç Kralı Haakon'un, İngiltere Kralı George'un Plan adına çalışmalar yürüttüklerini açıkladı. Bu kişilerin, Amerika Birleşik Devletleri müstakbel liderleriyle birlikte, insanlığı "Yeni Çağa" (Novus Ordo Seclorum) götürecek, aydınlanmış adamlar "Büyük Işıklar" oldukları söyleniyordu. Smith, "Dünyada Yeni Düzeni meydana getirecek" planı ifşa etmişti.12
Seçilmiş Irk
Smith, Hitler'in Aryan ırkı teorisini hatırlatırcasına, aydınlanmışlara yol gösteren Plan'ın "seçilmiş ırk" olduğunu öne sürdü. Smith "beşinci Ari medeniyetinin en üst kademesindeki kişilerin", George Washington, Thomas Jefferson, Benjamin Franklin, John Adams ve Thomas Paine gibi Amerika'nın kurucu ataları olduğunu öne sürüyordu. Fakat Smith, Mason okuyucularına gururla, "herşeyin babasının" (şeytan) Amerikalı seçkinlerin (İlluminati) yeni nesline ilham verdiğini söylüyordu. Bu kişiler ırksal ve dini üstülükleri sebebiyle tanrılık mertebesine erişeceklerdi:
Amerikan ırkı, altıncı Ari Medeniyet olacak. Bu yeni ve büyük medeniyet, açmaya ve harika kokusunu tüm dünyaya yaymaya hazır bir gül goncası gibi. 13
Newt Gingrich, Bill Clinton ve günümüzün Amerikalı faşist yasa koyucuları ile bürokratları, kendilerini altıncı Aryan Medeniyetinin üstün üyeleri olarak mı görüyorlar?
Yeni Çağ öğretmenlerinin neden giderek daha fazla, Helena Blavatsky'nin "Yedi Ana Irk" teorisini benimsediklerini anlamak gerekiyor. Bu öğreti, yeni bedene girmiş kişinin yedi nesil boyunca yaşadığını esas alıyor. En yüksek ve ruhani iki ırk, Ari ve Kova. Yeni Çağalar, Ari kişinin ilahlaşmanın son aşamasında olduğunu öne sürüyorlar. "Kova döneminde" ise aydınlanmış kişiler ilahlaşırlar ve barış, sevgi, birlik ile uyumdan oluşan Yeni Dünya Düzeni tüm dünyayı kuşatır.
Okült dogma ayrıca, dünyayı ve insanlığı Yeni Düzene dönüştürme işleminin ve Plana başkanlık yapmanın, çok gelişmiş ye ırksal üstünlüğü bulunan üyelere ait olduğunu öğretiyor.
Bu kişilerin gezegenin ruhani açıdan aydınlanmış şahısları oldukları iddia ediliyor. Bizzat "hiyerarşi" (şeytan ruhlar) tarafından eğitilmiş bu küçük çember, konseyi oluşturuyor, İlahi Güç Çemberini meydana getiriyorlar. Ben onları İç Çember olarak isimlendiriyorum. Utanç verici görevleri, medeniyeti son aşamaya hazırlamak: Kıyamet Gününe.
11-C. William Smith, "God's Plan for America", The New Age dergisi, Eylül 1950.

Hazırlık işlemleri bittikten sonra, çok uzun zaman bekledikleri Varlık, "hakkında hiçbir şey söylenemeyecek" Evrenin Okült Efendisi gelecek. Güç Çemberi'nin en ulu ve en yüksek mevkideki lideri olacak. Ve İç Çember ona köle gibi itaat edecek. Bu on dünya lideri hep birlikte "tek akla sahip olacaklar ve güçlerini yaratığa verecekler." (Vahiy 17:13)
Newt Gingrich'in Üçüncü Dalgası: Yeni Bir Medeniyet Yaratmak
Görünmeyen elitin komplo planı (C. William Smith'in tabiriyle, amacı "her şeyi yenilemek" olan), benzer şifreli kelimeleri duyduğumuzda veya okuduğumuzda aklımıza bir soru işareti getirmeli. Mesela Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich'in "Amerika'yı yenileme" çağrısının Alvin ve Heidi Toffler'in Yeni Bir Medeniyet Yaratmak isimli Marxist kitabına konu olması bizlere, kukla Gingrich'in iplerini elinde tutanlar konusunda aydınlatmalı.
Aslında Newt Gingrich, kararlı bir Yeni Çağcı. Aynı zamanda Dünya Geleceği Derneği ve Dış İlişkiler Konseyi üyesi.14 Kendini küreselleşmeye ve Yeni Dünya Düzeni'nin savunuculuğunu yapmaya adamış Newt Gingrich, Meksika pesosunun 1994 yılındaki çöküşünden sorumlu bankacılara Kongre'nin 40 milyar dolar hediye etmesini sağladı. Temsilciler Meclisi sözcüsü, aynı zamanda Kongre'nin ("serbest ticaret" denilen) GATT'ı desteklemesini sağladı. Başkan Bill Clinton ve Rockefeller-Rothschild hanedanlıklarıyla birlikte komplo kurarak, merkezi İsviçre'de bulunan, Dünya Ticaret Örgütü'nün (WTC kurulmasına yardımcı oldu.
İlluminati'deki üstlerine itaat eden ayakçı Newt Gingrich' meclis üyelerinin çevreci politikaları desteklemesini ve fon sağlamasını istedi. Gingrich, Dünya Anamız isimli oluşumun en önde gelen destekçilerinden 'Georgia Koruculuk' grubunun üyesi. Gingrich'in çevreci politikaları, özel mülkiyet hakkını tehdit ediyor.
Gingrich aynı zamanda "anti terör" yasasının baş destekçisi. Aslında anayasaya aykırı bu girişimler, insanların çenesini kapatmak ve Büyük Kardeşliğe muhalefet eden kişilerin konuşma özgürlüğünü kısıtlamayı hedefliyor. Aynı hatlar çerçevesinde Bay Gingrich, Amerika'lı vatandaşların "silah bulundurma ve taşıma" hakkını kısıtlayan, silah kontrol yasasının da destekçisi.
Newt Gingrich, Mason kardeşi ve iş arkadaşı 33. dereceden mason Robert Dole ile birlikte Cumhuriyetçi Parti başkanlığını paylaştığının farkında. Ne üzücü ki, çok az cumhuriyetçi, Newt Gingrich'in Amerikan karşıtı ve Yeni Dünya Düzeni taraftarı görüşlerinin bilincinde. Bay Gingrich'in Amerikan egemenliğinin en ateşli düşmanlarından biri olduğunu öğrenmek onları çok şaşırtırdı. En azından, meclis sözcüsünün Hıristiyanlığın değerlerini toplum için karanlık bir tehdit olarak gördüğünü öğrenmek, Pat Robertson'ın Hıristiyan Koalisyonu'ndan birkaç Gingrich hayranını hayrete düşürürdü.
Buna rağmen bu bilgileri, Toffler çiftinin en yüzeysel kitabı Yeni Bir Medeniyet Yaratmak, Üçüncü Dalga ve Güç Vardiya-sı'ndan bile toplamak mümkün.15 Newt Gingrich, Toffler'ların Amerikan Medeniyetini Yenilemek fikrine hayran olduğunu itiraf ediyor. Newt'ın bizzat kendisinin oluşturduğu ve video kasetlerle Cumhuriyetçilere tavsiye ettiği bu kavram, büyük ölçüde onların felsefesine ve öğretilerine dayanıyor.
Aslında Gingrich, kendisini bu devrimci çifte ve Yeni Çağ küreselleşmeciliği fikirlerine öyle bir kaptırmış ki, çiftin Yeni
14- Dış ilişkiler Konseyi Yıllık Raporlarına göre Newt Gingrich 1990 yılında üye seçildi
15-Alvin ve Heidi Toffler, Crealing A New Civilization (Atlanta, Georgia: Turner Publishing, 1995).

Bir Medeniyet Yaratmak isimli son kitabının önsözünü bile kendisi yazdı. Bay Gingrich'in böylesine hayran olduğu bu kitaba daha yakından bakmak iyi olacak, işte Toffler'ların şok edici, faşist önerilerinden ve açıklamalarından bazıları:
Amerikan siyasetinde bir sonraki büyük adım için vakit gelmiştir. Bu bir demokrat veya cumhuriyetçi ya da sol ve sağ sorunu değil. Daha önemli bir şey... Artık işe yaramayan bir geçmişi korumak ve onarmak isteyen politikacılarla, "Üçüncü Dalga" dediğimiz bilgi çağı toplumuna geçmeye hazır politikacılar arasında cereyan eden bir vaka...16
Hayatlarımıza yeni bir medeniyet doğuyor, körler ise bunu bastırmaya çalışıyorlar. Bu yeni medeniyet beraberinde yeni aile tipi getiriyor. Yeni bir ekonomi, yeni siyasi çatışmalar, ve... değişik bir bilinç... İnsanlık önemli bir atılımda bulunuyor. Üçüncü Dalga'nın anlamı bu...17
Davamız "devrimci iddia" dediğimiz olaya dayanıyor. Devrimci iddia, zekamızı ve irademizi özgür kılıyor. 18
Milliyetçilik, birinci dalgadır. Üçüncü Dalga, ekonomileri geliştirerek iş yaşamının ve paranın küreselleşmesi, milliyetçilerin bunca zamandır yücelttiği milli "egemenliğin" anlamsızlığını ortaya koyuyor. ..19
Üçüncü Dalga ile değiştirilen ekonomiler, egemenliklerinin bir bölümünden feragat etmek zorunda kalır...Üçüncü Dalga ülkelerinin şairleri ve entelektüelleri, "sınırsız" bir dünyanın ve "gezegen bilincinin" ne kadar faydalı olduğunun şarkısını söylerler.21-1
Üçüncü Dalga... kültürleri, değerleri ve ahlak anlayışını birleştirir... Bundan böyle farklı dini inançlar olmayacaktır...21

Yepyeni bir hükümet yapısı oluşturmak için... Amerika Birleşik Devletleri anayasasının yeniden gözden geçirilip değiştirilmesi gereklidir... ikinci Dalga kuruluşlarının enkazı üzerine Üçüncü Dalga medeniyetini inşa etmek, daha uygun siyasal yapılar planlamayı içerir... Sırası geldiğinde bize şimdiye kadar hizmet vermiş bu sistem sona erdirilmeli ve yenisiyle değiştirilmelidir.22
 



ABD Temsilciler Meclisi sözcüsü Newt Gingrich, Alvin ve Heidi Toffler'ın yazdığı Yeni Bir Medeniyet Yaratmak isimli kitabı yürekten onaylıyor. Bu kitap, İlluminati'nin Amerika Birleşik Devletleri anayasasını fesh edip, faşist bir Dünya Düzeni kurma planını seslendiriyor.
CREATING A NEW C ÎVILIZATIO N
ALVIN AND HEID!

Gingrich'in Dünya Geleceği Derneği ve CFR üyesi olması dikkat çekici. Bu yayınlardan birinin üzerinde Dünya Geleceği Derneği amblemi, ilginç derecede dairesel bir 6-6-6 şekline benziyor.
Yukarıda okuduklarınız Toffler'ların Üçüncü Dalga kitabı Yeni Bir Medeniyet Yaratmak'tan alınmış, korkunç Amerikanlılık, Hıristiyanlık ve anayasa karşıtı fikirlerinden sadece birkaçı. Bu önerilerin İlluminati'nin Olağanüstü Çalışması ve Planıyla bire bir uyuştuğunu söylemek, işi hafife almak olur. Toffler'ların kitabı, İlluminati'nin demokratik toplumu yok etmek süper zenginleri yüceltmek, Hıristiyanlığa, vatanseverliğe, milliyetçiliğe ve Birleşik Devletler anayasasına karşı saldırı planlarına paralellik gösteriyor.23

Newt Gingrich, bu kaba ve dinsiz fikirler; onaylamakla kalmadı, söz konusu kitaba bir de önsöz yazdı. Gingricb ayrıca, kaçık çiftin "yabancı düşmanlığının yeniden dirilişi" ve "milliyetçi halk avcılığı" şeklinde vatanseverliği aşağıladığı Güç Vardiyası isimli kitaplarını da gündemde tutuyor.24
Bununla beraber Toffler'lar, incil'e bağlı, tutucu Hıristiyanların "tehlikeli ve gerici" olduklarını iddia ediyorlar. Tekno-faşist Toffler'lar, milliyetçiliğe, vatanseverliğe ve Tanrı'ya inanmanın, "vahşete ve baskıya yol açacağını" söylüyorlar.25 Onlara göre, sadece "Karanlık Çağ" tehditlerinin kökü kazındığında elitler "zenginliklerini geliştirebilecekler".26
Gingrich ve Göre
Toffler'lar faşist ve devrimci kitapları Yeni Bir Medeniyet Yaratmak'ta başkan yardımcısı Al Gore ile Meclis sözcüsü Newt Gingrich'in, fikirlerini ve teorilerini desteklemesinden övgüyle bahsediyorlar. Tennessee'li ABD senatörü Al Gore'un başkan yardımcısı olarak, kendi radikal gündemlerine ulusal öncelik tanıdığını yazıyorlar.27 Gingrich hakkındaki yorumlan ise şöyle:
23 Alvin ve Heidi Toffler, Power Shift (New York: Bantam Books, 1990).

27 Alvin ve Heidi Toffler, Ceating A New Civilization, s.9.
Bu kitapta (Yeni Bir Medeniyet Yaratmak), Newt Gingrich'in önsözünü görebilirsiniz. Ama bunu yazmakla kalmadı, aynı zamanda Kongre üyelerine ve tüm ulusa, siyasal felsefeyle ilgili diğer kitapların yanı sıra... Federal Sayfalar'ı ve bu kitabı okumalarını tavsiye etti.28
Toffler çifti olayı abartmıyor. Hem Gingrich, hem de Göre, mantıksız ve tuhaf kitaplarındaki tekno-faşist ideallerinin fanatik taraftarları. Bu, Gingrich ile Gore'un geçmişini bilen kimseleri şaşırtmamalı. Mesela Newt Gingrich, 1968'de Nelson Rockefeller'ın başkanlık kampanyası için ABD Güneydoğu koordinatörü olarak hizmet vermiş bir kukla.29 Bugün ise ikilinin "Üçüncü Dalga" dediği birleşmiş dünya yapısı taslağına kendisini öylesine kaptırmış ki, Washington Post, onun şu sözlerinden alıntı yaparak başlık atmaktan kendini alamadı: "Çok büyük bir arzum var. Tüm gezegeni değiştirmek istiyorum. Ve bunu yapıyorum da." 30
Novus Ordo Seclorum: Mutlu Ütopya
Newt Gingrich'in, Amerikan egemenliğine son vermek, ABD anayasasını çöpe atmak, Hıristiyanlığı yıkılması gereken, tehlikeli, tehditkar ve modası geçmiş bir "İkinci Dalga" mezhebi ilan etmek gibi fanatik düşünceleri onaylaması, İlluminati'ye ve onun baştan çıkmış Farmasonluğuna olan sadakati göz önünde bulundurulduğunda bir anlam ifade edebilir. Çok az kişi tarafından bilinen Plan, uzun zamandır evrensel bir Dünya Düzeni kurulmasını ve bunun yüksek bilinçli üstün bir ırk tarafından yönetilmesini öngörüyor. Tabii ki, İlluminati'nin iç çemberini oluşturanlar tarafından.

29- Dennis L. Cuddy, "Newtonian Politics and Morality", Christian World
Report, Mart 1995, s.8.
30 Newt Gingrich, Washington Post, 3 Ocak 1985.
Bir Mason otoritesi olan Carl H. Claudy, Mason Hasadı isimli kitabında, Dünya Planının, bir araya geldiklerinde insanlık tarihini sona erdirecek "çeşitli maddelerden" oluştuğunu yazıyor. Plan, Novus Ordo Seclorum'un kurulmasıyla son bulacak.31 Claudy, Zümrüdüanka kuşu harap olmuş dünyanın kızgın külleri arasından yükseldiğinde, Ütopya'nın gerçekleşeceğini ve tüm insanların mutlu yaşayacaklarını iddia ediyor.

Nasıl sonuçlanacak? Farmasonluk çatısı altında Mason felsefemize bağlı kalırsak -Tanrı'nın babalığı, insanın kardeşliği demek oluyor- büyük ihtimalle, tüm dinleri kucaklayacak evrensel bir din, tüm insanlığı kucaklayacak evrensel bir hükümet, tüm insanları kucaklayacak evrensel bir bilgi etrafında toplanılacak. Bu sayede, savaşlar yasaklanmış, suçlar ortadan kalkmış olacak. Bu Ütopya'ya erişildiğinde gerçek apaçık ortaya çıkacağı için gerçeklik arayışı sona erecek ve tüm insanlar mutlu olacağı için hiç kimse böyle bir arayış içinde olmayacak.32
Dünya üzerindeki bu Ütopya'da kucaklanan "evrensel dinin" ve "evrensel bilginin", gerçek İncil Hıristiyanlığını dışlayacağından emin olabilirsiniz. Ayrıca Claudy'nin öne sürdüğü bu "evrensel hükümetin", gerçek Hıristiyanlığın dışlanmasına yardımcı olacağından da emin olabilirsiniz. Yeni ırkın bilincini geliştirmesi ve Hıristiyan dininin "batıl inançlarını" reddetmesi gerekecek. Sözde "Sevgi ve iyiniyetin" kuvvetleri, cennetteki tek Tanrı, oğlu Hz. İsa ve Kitabı Mukaddes gibi terimleri değiştirmeye çalışacaklar.
İlluminati emirlerine göre insanlık yeniden inşa edilmeli. Çeşitlilik ve birlik prensibi uygulanmalı. Elbette Hıristiyanlık, tüm şeytani dinlerle ve mezheplerle birleşmeyi kesinlikle reddeder. Hıristiyanlık ortak koşmayı kabul etmediği ve çeşitlilikten nefret ettiği için, bu dinin mensupları dünya üzerinden Bilinmelidirler. Bu tür insanlar toplum için karanlık bir tehdit ve yakında gelecek olan şanlı Novus Ordo Seclorum halkına vaat edilen mutluluğun önünde engel teşkil ediyorlar.
İnsan Bilincini Geliştirecek Ustalar
Newt Gingrich ve İlluminati'deki amirleri tarafından telkin edilen bu şartlar, Alice Bailey'nin yazdığı 24 kitapta detaylarıyla anlatıldı. Kitapları yayınlayan Lucis Trust, küreci komplonun forvet oyuncularından biri kabul edilen bir propaganda merkezi. Bailey şunları yazıyor:
Plan, insan bilincini geliştirmekle ilgili... insana kendi aklının ve kendi beyninin gerçeklerini açıklayacak... Bu sayede insanı her yerde ve her zaman hazır hale getirecek, sonuç olarak da her şeyi bilmenin kapılarını açacak.
Planın uygulanması, geçmiş dört yüzyıl boyunca çok az kişiye verilen eğitimin asıl amacı... İnsanlık, bir plan olduğunu bilmek ve bunun dünyada meydana gelen olayları etkilediğini anlamak zorunda...
Plan insanı yeniden şekillendirmekle ilgili... İnsanoğlu daha yüksek emeller edinmeye başlayınca., ilahi iradenin gerçek doğasını kavrayacak.. 33
Alice Bailey'nin birçok eseri "ustaların", bu iğrenç kaosu ve küresel düzeni kurmaktan sorumlu olduklarını tasdik ediyor:
Ustalar sevgi ve iyiniyetle kurulmuş belirli bir plana bağlı çalışıyorlar... Bu plan dünya birliğini sağlayacak... Evrensellikle ifade edilecek... Amacı ise insan bilincini geliştirmek...34
Bailey'nin kitaplarında, Lucis Trust ile kardeş kuruluş Dünya İyiniyet Girişimi'nin diğer yayınlarında, "insanlığı Yeni Çağa götürecek ve yeni bir medeniyet yaratacak plan" terimine sık sık rastlıyoruz.
31-Carl H. Claudy, Masonic Harvest (Washington D. C: The Temple Publishers, 1948), s.376

33-Alice Bailey, The Beacon, Eylül/Ekim 1975, s.145-148.

Lucis Trust (1924'te ilk kurulduğunda ismi Lucifer Publishing idi!), BM'nin izniyle kurulmuş bir sivil toplum kuruluşu. İlginç olan şu ki BM, New York'ta bulunan binasında, kuruluşun garip ve gizemli bir Meditasyon Odası bulundurmasına izin veriyor.
Mikhail Gorbachev'in Hint mürşidi ve Birleşmiş Milletler ruhani danışmanı Sri Chinmoy;35 ABD eski Savunma Bakanı ve illuminati kontrolündeki Dünya Bankası'nın eski başkanı Robert McNamara; Birleşmiş Milletler Genel Sekreter eski asistanı ve Costa Rica'da bulunan Peace Universitesi'nin şimdiki rektörü Robert Muller gibi birçok siyasetçi, ekonomist ve din görevlisi Lucis Trust üyesi. Üyelerinin ne kadar ünlü kişiler olduğunu dikkate alarak, Lucis Trust'ın öğretilerini ve faaliyetlerini yakından takip etmeliyiz.
Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu
Lucis Trust alenen, bir grup aydınlanmış kişinin, Yeni Çağ soylularının, sahne arkasından dünyayı yönettiğini söylüyor. Alice Bailey bu gruba, Yeni Dünya Hizmetkarları diyor. Dünya lyiniyet Girişimi tarafından yayınlanan ilginç bir kitapta bizlere şöyle deniyor: "İnsanoğlu gelişigüzel veya meçhul bir davanın peşinden gitmiyor, mevcut bir Plan'a göre hareket edi-yor.36
Bu yayınına göre, Büyük Plan'la yetinilmiyor, "Planı uygulamak" için "faaliyetlerine devam edenler", Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu'nun liderleri. Kendilerini vazifelerine adamış bu seçkin grup, "sonunda dünya birliği sağlamak için, insanlığı bir potada eritmeye çalışıyorlar":
Hayalgücünü besleyerek kamuoyu oluşturuyorlar... Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu'nun her ülkeden üyesi var... Bu kişileri, insani teşebbüslerin tüm dallarından toplayıp bir araya getiriyorlar... Ne yapmak istediklerini tam anlamıyla biliyorlar. Ulusların kardeşliğini, kader birliğini ve ekonomik bağımsızlığı vurguluyorlar... Onlar, Tanrı'nın krallığının dünya üzerindeki oluşumu kabul edilebilirler. 37
Eğer bize söylendiği gibi, Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu gerçekten, "Tanrı'nın krallığının dünya üzerindeki hali" ise, hangi Tann'yı temsil ediyorlar? Dünya İyiniyet Girişimi'nin kafa karıştıran yayınının dördüncü sayfasında verilen cevap, onların deyişiyle "çok aydınlatıcı". Dünyayı sarsan ve yönlendiren bu kişiler bağımsız davranmıyorlar. Onlar, ruhani dünyada üstlerine düşen vazifeyi yerine getiren güçlü varlıklar.
Lucis Trust'ın Dünya lyiniyet Girişimi, plandan sorumlu ve uygulamakla yükümlü olan kişilerin, bu ruhani hiyerarşinin elemanları olduğunu itiraf ediyor. Alice Bailey şöyle açıklıyor: "Bu (insan) liderlerin ve İyiniyet adamlarının ardında, Gezegenin ruhani iç hükümeti olan, Plan Muhafızları bulunuyor."38
Dünya İyiniyet'in yayınında bizlere ayrıca, bu başka dünyaya ait "Plan muhafızlarının" amacının, Yeni Dünya Hizmetkarları Grubuna insan planını öğretmek olduğu söylenivor. Ruhani açıdan gelişmiş insanlardan oluşan bu grup, "Tanrı'nın krallığının dünya üzerindeki hali" olacaklar. Ama Dünya İyiniyet yazarları, "Bu krallık, bir Hıristiyan krallığı değil... Bu, her dine her ırka, her millete ve her siyasi partiye mensup, nefret ve bölücülük duygularından arınmış adamların oluşturduğu bir grup" tanımlamasını yapıyorlar.39
35-Texe Marrs, Mystery Mark of the New Age (Westchester, Illinois: Crosssvay Books, 1988).
36-Tho New Group of the World Servers. World Goodwill, New York. Ayrıca bakınız, Building and Bridging: The New Group of World Servers, School for Esoteric Studies basımı, New York.

Başka bir deyişle, yakında gerçekleşecek "Tanrı'nın Krallığı", bütünlüğü sağlayarak dünyayı tek bir çatı altında toplayacak. Bu da, Newt Gingrich ile Toffler'ların Güç Vardiyası, Üçüncü Dalga ve Yeni Bir Medeniyet Yaratmak gibi kitaplarında yazdıkları fikirlerle paralellik gösteriyor.

Dünya İyiniyet Girişimi'ne göre, "dünyanın önündeki en acil sorun., fazla nüfus artışı, ticaret sınırları., adaletsiz gelir dağılımı ve yüksek eğitimdeki eşitsizlik." 40
Enternasyonel Sosyalizm'in, Trilateral Komisyon'un, Bilderberg'in ve Dış ilişkiler Konseyi'nin istek listesine benziyor, değil mi?
Yazarlar, "Bereket versin ki, alınyazısı insanlık evrimini gözetmek ve insanın kaderini yönlendirmek olan Aydınlanmış kişiler, şu anda siz bunları okurken bile Planı başarıyla tamamlamak ve sorunları çözmek için çalışıyorlar" diye devam ediyor. Bu aydınlanmış adamların herhangi bir "zihinsel sınırları" ve dini eğilimleri olmadığı söyleniyor. Onlar, dünya hükümetini getirmek ve "yarının yeni dünyasını kurmak" için seçilmiş, insanlık hizmetkarları.41
Newt Gingrich'in "Üçüncü Dalga"yı şevkle kabul etmesi, onu bu Aydınlanmışlardan biri yapıyor. Eğer gerçekten "kaostan düzen yaratmak" için seçildiyse, gelecek aylarda ve yıllarda Bay Gingrich'i çok yakından takip etmek gerekecek. Bir kere en başta, "gezegeni yönlendirmek" istediğini bizzat kendisi söylüyor.

* Dokuzuncu Bölüm * Kötü Ruhlu Bill Clinton'ın Göz Kamaştırıcı Yükselişi: Örnek Dava
Tıpkı Kutsal Sözde yazıldığı gibi, Tanrının kendisini sevenler için hazırladığı şeyleri, ne göz gördü, ne kulak duydu, ne de yürek kavradı.
I Korimoslular 2:9
Kitabı Mukaddes'in dediği gibi, yapabileceklerimizi henüz ne gözlerimiz gördü, ne kulaklarımız duydu, ne de zihinlerimiz hayal etti... Yapabiliriz.
Bill Clinton
Demokrat Parti Ulusal Kongresi New York
Doğa her şeyiyle Tanrı'dır
Al Gore Dengeli Dünya
Illuminati, pençeyi andıran dokunaçlarını en kuytu köşelere, toplumun ve devletin en küçük deliklerine kadar uzatan, devasa ve hain bir ahtapota benziyor. Bir dolarlık banknotun üstündeki her şeyi gören göz sembolü, llluminati'nin her yerde ve her zaman bulunabilme özelliğini mide bulandırıcı bir ustalıkla betimliyor. Şeytanın piramidin tepesindeki garip gözü, bir dolarlık banknotu alıp, cüzdanının içine koyan herkesi izliyor, ama bu simgeye çok az kişi dikkat ediyor.
Çok az sayıda kişi bunun manasını biliyor. Ama garip ve gizemli sembol gerçekten var; onu tasarlayan ve ABD para biriminin üstüne yerleştiren İlluminati, gerçekten mevcut. Ve aslında Bill Clinton'ın Birleşik Devletler başkanlık koltuğuna göz kamaştırıcı bir şekilde yükselmesi, bunun mevcudiyetini yeteri kadar ispatlıyor.
Eylül 1992'de Flashpoint uluslararası gazetesinde "Bill Clinton ve Bilderberg Komplosu" başlıklı makalem yayınlandı, işte o zamanlar yazdığım makaleden bir bölüm:

Bill Clinton, pekala Amerika Birleşik Devletleri'nin bir sonraki başkanı olabildi. Bunu nasıl yaptı? Nasıl oldu da, geçmişine yönelik kanıtlanmış zina, asker kaçaklığı ve başka bir dolu ahlaksızlık iddiaları olan biri, tanınmayan küçük bir vilayet valisi iken birdenbire en tepeye tırmanabildi? Karanlıklarda saklanan biri veya birileri, ona iltimas geçiyor olabilir mi?
Bu soruya verdiğim cevap çok net ve kesin. "Evet, Illuminati diye bilinen dünya seçkinlerinin oluşturduğu Gizli Kardeşlik, Bill Clinton'a her bakımdan sahip çıkıyor". İlerideki bölümlerde Clinton'ın İlluminati geçmişini ve bu kötü adamın neden iç Çember tarafından dünyaya kaos ve kanlı kıyım getirmek, Amerika'da bir Gestapo polis devleti kurmak için seçildiğine açıklık getiriyorum. Bill Clinton'ın seçilmesi, komplocuların Olağanüstü Çalışması'nm son aşamasına zemin hazırlamayı amaçlıyordu.
Etkileyici Bir Performans
Bill Clinton'ın şeceresi ve geçmişi çok önemli çünkü, llluminati'nin emirlere itaat eden ahlaksız ve sapık adamları toplama, yetiştirme ve dünya üzerindeki en güçlü politik makama yerleştirme yeteneği hakkında yeterli kanıt sunuyor. Bay Clinton, belirli bir müddet görünmeyen üsleri için üstün performans sergiledi.
Clinton, Mason kardeşleri, Meclis sözcüsü Senato Çoğunluk Lideri Robert Dole'un yardımıyla silah kontrolü tasarısını, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası fonunu ve yüklü miktarda dış yardım yasasını Kongre'den başarıyla geçirdi. Bize zorla NAFTA, GATT ve Dünya Ticaret Örgütü'nü (WTO) kabul ettirdi. Meksika pesosunun değer kaybetmesi üzerine, onları düştükleri zor durumdan kurtarmak için, Wall Street bankerlerine milyarlarca dolar verdi.
Başkan Clinton aynı zamanda vatanseverlere, anayasal grup ve örgütlere karşı milli bir nefret uyanmasını teşvik etti. Clinton'ın, Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından yayınlanan 25 no'lu Başkanlık Kararnamesi (PDD), ABD ordusunun Birleşmiş Milletler kuvvetleriyle birleşmesini emrediyor ve BM komutanlarına ABD askerleri üstünde yetki tanıyordu.1
Başkan Clinton'ın cesaret isteyen tüm bu başarıları -bir çoğundan bahsetmedik bile—, İlluminati'nin, bu sadık kuklasına övgüler yağdırmasına sebep oldu. O, tüm arzulu siyasetçiler için ilham kaynağı olmuştu. Yumuşak başlı ve efendilerini memnun etmek isteyen bir adamın, neler yapabileceğini gösteren iyi bir örnek teşkil ediyordu.
Açıkgöz Willie, Bilderbergçi Bili ve Profesör Quigley
Bazı komplocu şahıslarla olan kan bağları nedeniyle Bill Clinton, daha küçük bir çocukken, eleman toplayan Masonlar tarafından seçilmişti. Baştan çıkartılarak, düşünce sisteminin esasları kendisine öğretilmeye başlandı. Genç Bill Clinton'a lise dışında, ahlaksızlığıyla tanınan Arkansas'lı senatör J. William Fulbright'ın yanında stajyerlik ayarlamışlardı. Ardından bu elemanlarını, Cizvit Katolik okulu olan Georgetown Üniversitesi'ne gönderdiler.
1-"Sovereignty Sellout", The New American, 11 Temmuz 1994, s. 5-9. Ayrıca bakınız, Washington Post, 5 Ağustos 1993 ve New York Times, 8 Ağustos 1992.
Clinton'ın bu okuldaki İlluminati'li danışmanı, profesör Carroll J. Quigley idi.
Daha sonra Clinton, Rhodes bursuyla İngiltere'deki Oxford Üniversitesi'ne gönderildi, burada Dünya Komplosu Planı'nın daha ince detaylarını öğrendi. Uşaklık eğitimi alan ve gelecek vaat eden bu elemanlarını, George Bush'un Kafatası ve Kemik Derneği'nin anayurdu olan Yale Üniversitesi'ne gönderdiler.
Yale'den düşük bir dereceyle mezun olan Clinton, uzun yıllar boyunca bankacı Rockefeller ailesinin yönettiği Arkansas'a geri döndü. Genç Bill'in kariyer yapmasına yardımcı olan kişi, homoseksüel olduğu söylenilen Arkansas valisi Winthrop Rockefeller idi. Clinton rekor denebilecek bir yaşta, yirmidokuzunda eyaletin genel hukuk danışmanı oldu. Kısa bir süre

sonra Gizli Kardeşlik, gelecek vaat eden sadık hizmetkarını, başkanlık için atlama tahtası olarak kullanacağı Arkansas valiliği görevine getirecekti.
Little Rock basını ilk önceleri, siyasetteki hilekarlığı, kurnazlığı ve yalancılığından ötürü Bill Clinton'a "Açıkgöz Willie" adını takmıştı, llluminati'ye, ABD başkanı olarak hizmet eden bu
adama bir başka lakap daha öneriyorum: "Bilderberg Bill". Biliyorsunuz, 1991 yılında Almanya Baden Baden'deki gizli toplantılarında, Clinton'in oval ofise geçmesini tasdik edenler onlardı.2
New York'daki Demokratik Parti Ulusal Kongresi'nde yaptığı kabul konuşmasında Bill Clinton, dünyanın gizli elitleri arasına girmesini sağlayan bir adama şükran borçlu olduğunu söylüyordu: Profesör Carroll J. Quigley.
Bill Clinton'ın o gece Madison Square Garden'da dile getirdiği aşağıdaki sözlerin her hecesi, bizleri yönetmeye niyetli gizli adamlara ithaf edilmişti, diğer bir deyişle Gizli Kardeşliğin çarlarına ve hükümdarlarına:
2- Texe Marrs, "Bush and Clinton: Biderberger Twins?", Flashpoint, Mayıs 1992. Yine Texe Marrs, Dark Majesty, s. l01-l 02.
Kitabı Mukaddes'in dediği gibi, yapabileceklerimizi henüz ne gözlerimiz gördü, ne kulaklarımız duydu, ne de zihinlerimiz hayal etti... Yapabiliriz.
Ergenlik çağlarımda John Kennedy'nin ulusa seslenişini duydum. Ve daha sonra Georgetovvn'da bir öğrenciyken, Carroll Quigley adındaki bir profesörün bu seslenişin ardındaki manayı daha da netleştirdiğine şahit oldum...3
Bu paragraflarda kimsenin bilmediği, iki gizli sır var. Birincisi, Kitabı Mukaddes'i altüst eden Clinton, Gizli Kardeşliğin, Yeni bir Dünya Düzeni kurmak istediğini doğruluyor. Ama bunun tam aksine Kitabı Mukaddes'te kendisini sevenler için insanın değil, Tanrı'nın bir şeyler hazırladığı yazılı. Korintoslulara I Mektup 2:9 ayetinde yazılanlar aynen şöyle:
Tanrı'nın kendisini sevenler için hazırladığı şeyleri, ne göz gördü, ne kulak duydu, ne de yürek kavradı.
İkinci olarak Clinton, John Kennedy'nin "ulusa seslenişinden" bahsediyor. Daha sonra gizli cemiyetten dinleyenlerine bu konuşmanın, Georgetown Üniversitesindeki profesörü Carroll Quigley tarafından kendisine açıklandığını söylüyor.
Başkan John F. Kennedy'nin seslenişiyle, Quigley'nin açıklaması arasındaki can alıcı fark ne? Şu: JFK, ünlü vatansever konuşmasında Amerikalılara sesleniyordu, dünya vatandaşlarına değil!: "Ülkenizin sizin için ne yapabileceğini değil, sizin, ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun. "
Ama İlluminati'nin Gizli Kardeşliği'nde bulunan tüm küreselleşmeci üyeler gibi, Carroll Quigley de, vatan ve milliyetçilik kavramlarından nefret ediyordu. Quigley, bilfiil Dünya Hükümeti için komplolar kurdu. Seçkin kişilerin küresel hakimiyeti için hazırlanmış planı Bill Clinton'a ilk takdim eden kişi de oydu.
3-Demokrat Parti adayı William J. Clinton'm tam konuşma metni New York Times'da yayınlandı.
Bu yüzden Quigley, Kennedy'nin sözlerini şu şekilde "açıklamış" olabilir:
Gezegeninizin ve efendilerinizin sizler için ne yapabileceğini değil, sizin onlar için ne yapabileceğinizi sorun.

Komplocuların Amacı
Profesör Quigley, 1966 yılında yayımlanan Trajedi ve Umut isimli 1300 sayfalık utanç verici kitabında, kendisinin de dünya komplosunda yer aldığını itiraf ediyordu. Komplocu arkadaşları hakkında şunları yazıyordu: "Amaçları, ülkelerin siyasi sistemlerine ve dünya ekonomisine hakim olabilecek, mali kontrolün özel kişilerin bulunduğu bir dünya sistemi yaratmaktan başka birşey değil." 4
Bill Clinton'ın danışmanı Carrol Quigley'i yüceltmesi, bir İlluminati ve Bilderberg kuklası olduğunun kanıtı. New York'ta yaptığı hitapta, başkan seçildikten sonra Amerika'ya Yeni Dünya Düzeni getirerek, patronlarının emirlerine uyacağının işaretini vermişti.
Bu sebeple Clinton'ın "açıklama" kelimesini kullanması tesadüf değil. Kült uzmanı Alice Bailey tarafından kurulan küreselleşmeci Dünya İyiniyet Organizasyonu, dünyaya Yeni Çağ Krallığı getirme planının, insanlara propaganda yoluyla aktarılması gerektiğini söylemişti.5
Diğer Yeni Çağ taraftarları da sık sık bu tip propaganda yapıyorlar. Mesela, Dünya İyiniyet bülteninde yer alan "Dünya Sözleşmesi ve Planın Açıklanması" başlıklı aydınlatıcı makalesinde Angela Harkavy, 'şunları dile getiriyordu:
4- Carrol J. Quisley, Traged and Hope A History of the World in Our Time
(New York: Macmillan,1996)
5- World Goodwill, Bülten no.4, 1991.
Yeni Çağ davranış yapısını açık bir şekilde ifade edebilmemize yardımcı olması için mesaj., anlaşılır, kısa ve net olmalı. Gelecek dokuz ay içinde bu süreçte yer alan tüm hükümetler, örgütler, kurumlar ve insanlar, Planı kafalarında canlandırıp, ifade ediyor hale gelecekler...6
Dünya İyiniyet Girişimi, bütünleşmiş bir dünya devletinden ve ekonomisinden meydana gelen dünya sentezinin, bu "netleştirme" sürecinin esası olduğunu belirtmiş, "bütünleşmenin önlenemeyeceğini" ilan etmişti.7
Yeni Dünya Düzeni'ne Hızlı Geçiş
İç Çember'deki amirleri Bill Clinton'a, Amerika'yı hızla Yeni Dünya Düzeni'ne geçirme görevini verdiler. O da bunu gerçekleştirmek için, halka geleceğe ait kendi vizyonunu sundu. Ve Amerikalıları, komplocuların gizli planıyla işbirliği yapmalarının kendi yararlarına olacağına ikna etmeye çalıştı. Asıl hedefi halkta, Birleşmiş Milletler'e ve aslında tüm dünyaya
hizmet etme arzusu uyandırmak için, John Kennedy'nin seslenişini "açıklamaktı". İnsanlar, yurtseverlik ve vatan sevgisi gibi duygulardan arındırılmalıydı.
New York'taki konuşmasında Clinton, Kitabı Mukaddes'e atıfta bulunuyordu: "Vizyon olmayan yerde, insanlar yok olurlar". Tabii ki bu da planlanmıştı. Komplocular casuslarının halka, dünyanın geleceği hakkındaki vizyonlarını açıklamaları gerektiğini vurgulamışlardı.
Mesela, Kaliforniya Manhattan Beach'de bulunan okült grup Arcana Workshops'ın lideri Tom Carney, örgüt üyelerine, 'Plan" yeterince geliştiği için, gizlilik perdesinin kaldırılmaya başlandığını söylemişti. Carney aynı zamanda -kendisinin ve diğerlerinin Yeni Dünya

Hizmetkarları dediği- okült hiyerarşinin asıl görevinin, vizyonu insanlara açıklamak olduğunu bildirmişti:

Herkes şu alıntıyı duymuştur, "vizyon olmayan yerde insanlar yok olurlar"... Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu'nun oynadığı rol de bu... Planın ana hatlarını, gezegenin aydınlar sınıfına sunmak. Yeni Dünya Hizmetkarları Grubu'nun yapmaya çalıştığı şey bu.8
Yeni Binyıla Doğru
Tom Carney'e göre, Yeni Çağ Planı'nın başarısı için 1993-2000 arasındaki yedi yıllık dönem çok önemli. "İnsanlık, yeni bir hayata gebe" diyerek, müritlerini bu eşi bulunmaz fırsatı kullanmaları için teşvik ediyor.
Carney bağıra bağıra, "yer burası, vakit şimdi" diyor.9 Evet, Karanlık Majeste isimli kitabımda Gizli Kardeşlik diye adlandırdığım kötü adamlardan oluşan İlluminati kardeşliği, Bill Clinton'a bir görev verdi. Bu, Yeni Dünya Düzeni'nin uygulanması için propaganda yapmak ve bu işin başını çekmek. Misyonu, Amerikan halkını, hergün işine giden kadınları
ve
erkekleri destekleyen, sıradan insanlar yararına çalışan bir adam olduğuna ikna etmek. Ama aslına Bill Clinton ve yardımcısı Al Gore, süper zenginlerin maşasından başka birşey değiller. Her ikisi de çok zengin kişileri temsil ediyorlar. Bill Clinton'ın kampanya harcamalarını Lehman Brothers, Nikko Securities ve Goldman Sachs gibi Wall Street ve yabancı yatırım şirketleriyle bağlantısı olan kişilerin üstlenmesinin sebebi de bu.
Clinton'ın avukat eşi Hillary Rodham'ın, Çocuk Savunma Fonu adı arkasında saklanan aile karşıtı sosyalist grubun yönetim kurulunda yer almasının sebebi de yine bu. Bu örgüt, çocuklarla aileleri arasında bölücülük yaparak aile kavramını yok ediyor. Angela Davis gibi komünistleri desteklemekle ve Orta Amerika'daki Marxist gerilla gruplarına parasal yardım sağlamakla tanınan komünist grubun, Yeni Dünya Vakfı tarafından kurulduğu söyleniyor. Hillary Clinton da bir zamanlar Yeni Dünya Vakfına başkanlık yapmıştı.10
Üç Farklı Komplo Üyesi
Bill Clinton üç adet komplocu grubun faal üyesi: Trilateral Komisyon, Dış ilişkiler Konseyi ve Bilderberg. Ayrıca, çok cazip ama aldatıcı bir adı olan, "Ulusal Demokrasi Bağışı" isimli CIA casus örgütünün de destekçisi. Clinton başkan olarak, Amerika'yı yaklaşmakta olan Büyük Dünya Uyeliği'ne hazırladı.
Al Göre: İlluminati'nin Ruhani Mürşidi
Yaklaşan bu Büyük Üyelik, siyasal ve ekonomik bir olayın da ötesinde olacak. Bu, yaklaşık 2000 yıldır hazırlanan ruhani dramın, finalden bir önceki aşaması. Eğer dünyayı değiştirecek bu olayın siyasal ve ekonomik hazırlıklarında başrolü Bill Clinton üstlendiyse, yardımcılığını yapan Al Gore da, yaklaşan kafa karıştırıcı olayların hayata geçebilmesi için gerekli ruhani ortamı hazırlayan kişi olacak.
1992 yılında Mailwraukee'de, liberal ABD Presbit Kilisesi mezhebinin yıllık kongresinde, papazlar ve diğer elçiler, bir Kızılderili ayinine katıldılar. Ayinde dumanı tüten adaçayının üstünden atlanılarak, kötü ruhlar kovuluyor, iyi olanlar çağrılıyordu.
Bu, o zamanlar ABD senatörü Al Gore'un gurur duyduğu, Şeytani ve putperest bir ayindi. En çok satanlar listesindeki

8 Tom Carney, Thoughtline, Şubat 1992.

10 Daniel Wattenberg, The American Spectator, Ağustos 1992. Ayrıca, Texe Marrs, Big Sister Is Watching You, s.53-56.
Dengeli Dünya: Ekoloji ve insan Ruhu isimli kitabında Gore, dünyadaki ekolojide ruhani bir boyut olduğunu öne sürmüştü. Hıristiyanlığın temelde kötü olduğunu sözünü sakınmadan iddia eden Gore, Hinduizm, Budizm ve diğer Doğu dinlerine alkış tutuyordu. Gore aynı zamanda, Ana Tanrıça'nın dirilişini, Amerikan yerlilerinin şamanizmini ve dünya ruhuna tapınmayı onaylıyordu. 11
Gore kitabında, "Her şeyin Anası geniş dünya... tüm yaratılanları kucağında okşuyor" diye yazıyor. "Yüce Ruha" seslenen bir duaya yer vererek, "Amerikan Yerli dinlerinin fikri zenginlik... fikir zenginliği sunduğu" konusunda ısrar ediyordu.12
Dini görüşlerine bakarak, senatör Al Gore'un tam anlamıyla bir Yeni Çağcı olduğu söylenebilir. Hayata yeniden gelmiş olalım veya olmayalım, her birimizin "içinde bir Tanrı" olduğunu vurguluyor. "Tanrının içimizde olduğu fikrini kafirlik" kabul eden Hıristiyanları eleştiriyor.13 Gore'a göre Tanrı, yukarılarda cennet diye bir yerlerde yaşayan bir kişi değil. Herkes Tanrı. Bu yüzden her insanın içinde bir Tanrı var. Gore, her birimizin Tanrı'nın bir parçası olduğuna inanıyor. Yaratılanın kendisi Tanrı! Şöyle yazıyor, "bir kişi akıl gözüyle tüm yaratılanları bir araya getirirse, yaratıcıyı canlı bir şekilde görebilir." 14
Ve ilave ediyor "Doğa herşeyiyle Tanrı'dır." 15
Gore'a göre, insanlık için en mükemmel din, filozof Teilhard de Cahrdin'in öğrettiği gibi, Dünya Ana dini, diğer bir deyişle Yeni Çağ inanışı. Bir Cizvit papazı olan De Chardin'in Yeni Çağ gizemciliği öylesine aşağılıktı ki, Vatikan bile bir keresinde onu azarlamak zorunda kalmıştı. Chardin, insanlığın ve gezegenin tanrısallaşmaya, "Omega Noktasına" doğru gittiğini düşünüyordu.
11-Albert Gore, Jr., Earlh in the Balance: Ecology and the Human Spirit(New York: Houghton-Mifflin Co., 1991), s.263.
 


De Chardin, cennette bulunan bir Tanrı olmadığını, sadece insanın ve kainatın var olduğunu söylüyordu. Bir araya geldiğinde bu ikisi tek ve kutsaldı. 16
105


 Üstte: llluminati kavminden Başkan Bili Clinton, CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderberg Üyesi.
Sağda: Bill Clinton'ın seçimleri kazanmasının ardından CFR, Dış ilişkiler dergisini, uşak Bill Clinton'dan uymasını bekledikleri programın ana hatlarını bildirmek için kullandı. Bu sayıda General Colin Powell'ın (şimdiki ABD Dışişleri Bakanı) ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Boutros Boutros Ghali'nin makaleleri yer alıyordu.
Sol Altta: Başkan yardımcısı Al Gore ve Kafatası & Kemik Derneği Üyesi, ABD Massachusetts senatörü John Kerry, Haziran 1992'de Rio de Janerio'da gerçekleşen Dünya Zirvesi'nde, Yeni Çağ öğretileri hakkında vaaz verirlerken görülüyor.
Al Gore, halkın ihtiyacı olan bu putperest dünya dinini "yeni din" olarak onaylıyordu. "İnsanlığın kaderi, gelecekte yeni bir dinin ortaya çıkmasına bağlı. Böyle bir dinle güçlenerek, dünyayı yeniden kutsama imkanına sahip olabiliriz" diye yazıyor.17

Al Gore'un toplumun hastalıklarına bulduğu çare, bizleri doğrudan cehennem ateşine götürecek. Tarih bize, İsa'dan önceki putperest dinlerdeki "dünyayı kutsama" girişimlerinin dünya sakinlerine perişanlık, ıstırap ve ölüm getirdiğini söylüyor. Çocuk kurban edilmesi, vücuda zarar veren ayinler, yamyamlık ve vahşet o zamanlar olağandı. Amerika Birleşik Devletleri başkan yardımcısı aynı şartları bugün de uygulamak istiyor.
Güçlü adamlar, krallar ve prensler kana bulanmış bu geçmiş dönemde zayıfları yönettiler ve tanrı gibi davrandılar. Başkanlık ettikleri şeytani dünya sistemini, şükürler olsun ki, Tanrı yenilgiye uğrattı. Bugün yine güçlü adamlar ve sapık müritleri geri geldiler. Çılgın Planları tüm dünyayı kanlı geçmişe geri götürmek için yeniden işe koyulmak üzere. Korkunç ve hararetli bir Büyük Başlangıcı hedefliyorlar.
Yeni Çağın Gizemli işareti isimli kitabımda, Satanistlerin "Büyük Başlangıç" olarak adlandırdıkları uğursuz olayı açıkladım. 18 Bu şaşırtıcı kitabı hâlâ okumadıysanız, üzerine basarak söylüyorum, lütfen bir tane alın ve bir an önce okuyun. Amerika'yı seven ve

Tanrı'nın yaklaşmakta olan zor zamanlar için birşeyler hazırladığını bilen bizler için çok gerekli:
Çünkü bu dönemde, dünyanın başlangıcından beri hiç meydana gelmemiş ve bir daha gelmeyecek büyük bir afet olacak. (Matta 24:21)
18-Texe Marrs, Mystery Mark of the Nevv Age (Westchester, lllnois: Crossway Books, 1988).
* Onuncu Bölüm * Tek Gözlü Kafir ve Beyaz Atlı Çıplak Adam
Lee Harvey Oswald'ın, "dünyadaki her devlette bulunan önemli mevkilerdeki" "şeytan-adamlardan" korktuğu biliniyordu.
Neal Wilgus The Illuminoids
Deccal, Muhammed'in dininde sahte Isa olarak bilindiği için, islam'a da yabancı değil. Tek gözü olacak ve alnında C.F.R harfleri yazacak, kafir kelimesinin harfleri.
Britannica Ansiklopedisi (1904)
lluminati'nin ve iç Çemberi'nin tehlikeli ve şeytani komplosunu tam olarak anlayabilmek için, şu sorulan ortaya atıp, cevaplarını bulmalıyız: "Amaçlan ne?., nereye varmaya çalışıyorlar?" Cevabın şu şekilde sıralanabileceğine inanıyorum:
1) Güç için açgözlü bir istek
2) Efendileri şeytana hizmet
3) Diktatör bir dünya düzeni
İlk önce, İç Çember ve ortaklarının hep birlikte şahsi güç elde etmek için komplo hazırladıklarını bilmeliyiz. Dünya otoritesinin en tepesinde oturmak, korkudan titreyen memurlara emirler vermek ve cinayet ile soykırım da dahil olmak üzere emirlerinin yerine getirildiğini görmek, keyif verici bir deneyim olmalı.
İşin aslı şu ki, alt kademedeki görevliler, llluminati efendilerine tanrısal bir statü veriyorlar. Bakire Meryem'e yürekten bağlı, tutucu bir Katolik olmasına rağmen İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi, "Başucumda yıllarca Meryem yerine, Giovanni Agnelli'nin bir fotoğrafını bulundurdum" sözleriyle The European gazetesine manşet olmuştu. 1
Fiat Motor A.Ş. sayesinde oluşan servetin sahibi, milyarder Agnelli, İlluminati üst kademe başkanlarından biri ve resmi adıyla İttifak, gayriresmi adıyla Bilderberg olarak bilinen, süper zenginlerden oluşan açgözlü kardeşlik oluşumunun üyesi.
Alt kademede bulunan İlluminati üyelerinin en büyük arzusunun Bilderberg üyesi olmak olduğunu düşünürsek, Berlusconi'nin hislerini daha iyi anlayabiliriz. Birçokları, olağanüstü adamların katıldığı yıllık Bilderberg toplantısına katılmasına izin verilen Bill Clinton'ın başarısına dikkat çekiyor. Clinton, alt kademeden bir hizmetkarın yaşayabileceği muhteşem olayların iyi bir örneği.
1988 Eylül'ünde Clinton, seçkinlerden oluşan Trilateral Komisyon'a seçildiği zaman, itibarı artmaya başladı. Georgetown Üniversitesinin hırslı mezunu, 1989 yılının Temmuz ayında Dış İlişkiler Konseyi üyesi oldu. Ama asıl 1991 yılında, Baden Baden'de yapılan Bilderberg toplantısına ilk defa katıldığında, siyaset kariyeri yukarı doğru bir hamle yaptı. Baden Baden'de o zamanlar pek de tanınmayan Arkansas valisi Clinton'a, seçimlerde başarılı olması için sınırsız maddi destek verilmesine ve medyada gerekli dikkatin üzerine odaklanmasına karar verildi.Sadece bir yıl kadar sonra, William Jefferson Clinton, Amerika Birleşik Devletleri başkanlık yeminini ediyordu.

l- The European, 18-24 Kasım 1994: ekteki Elan dergisine bakınız, s.6.
Yeni başkanın ilk satanist eylemlerinden biri, aldırılan bebeklerin uzuvlarının parçalanmasına ve vücut sıvılarının, etlerinin ve organlarının para karşılığında satılmasına izin vermek
Hükümette Şeytan - Adamlar mı Var?
Araştırmalarım, Bill Clinton gibi açgözlü adamların, seçkin kişilerin arasına kabul edilebilmek için daha belirgin birşeyler yapmaları gerektiğini gösteriyor. Gizemciliğin belli başlı kaidelerime boyun eğmeleri ve İncil Hıristiyanlığını reddetmeleri gerekiyor. Bu adamlar, iktidar için çılgınca bir istek duyduklarından, ruhlarını şeytana satmışlar. Düşman, onlara kişisel zevklerini! tatmin edecek, müthiş bir güç ve servet vermeyi vaat ediyor.- İç Çember'deki adamlarda para gibi maddi istekler hakim. İşte bu yüzden şeytanlaşıyorlar.
JFK suikastının tek tetikçisi olarak gösterilen Lee Harvey Oswald'ın "dünyadaki her devlette bulunan önemli mevkilerdeki" "şeytan-adamlardan" korktuğu biliniyordu.2 Oswald, İllu-mimati'nin görünmeyen üyelerinden mi bahsediyordu acaba?
Hitler de, düşmanlarının gizemli güçlerinden korkardı. Führer'"in İlluminati'den haberi vardı, çünkü Vril ve Şimal Derneği gibi eski bilgilere ve karanlık güçlere inanan, satanist gruplar'ın üyesiydi. 3
İlluminati'nin şeytani ve büyülü olduğunu düşündüğü güçlerinden kendisini ve rejimini korumak için gizemli bir güneş işareti olan gamalı haçı, Üçüncü Reich'ın sembolü yaptı. Gamalı haç aslında uzun zamandan beri Masonlar ve Doğu dinleri tarafından gizemli bir tılsım olarak kullanılıyordu. O zaman yaşayan sıradan Almanların, kendi ulusal amblemlerinin gizemli anlamı ve kötü uygulamaları hakkında hiçbir şey bilmemeleri insanı kuşkuya düşürüyor.
2-Neal Wilgus, The llluminoids: Secret Societies and Political Paranoia (Sata Fe, New Mexico: SunPublishing, 1978)
3-Trevor Ravenscroft, The Spear of Destiny (York Beach, Maine: Samuel Weiser, Inc., 1982 baskısı, ilk Olarak 1973'de ingiltere basıldı).
Güneş, Yeni Çağ fizikçisi Edgar Cayce'in "Güneş Meleği" dediği şeytanın evrensel sembolüdür.4 Küreselleşmeci organizasyonlardan biri olan Lucis Trust'da, şeytana "Solar Logos" (Logos Yunanca'da kutsal ruh anlamına geliyor) diyorlar. Doğrusunu isterseniz, Hitler'in gamalı haçı ilerideki yıllarda geri gelebilir. Bu arada biz, İlluminati'nin kullandığı diğer merak uyandırıcı sembolleri incelemeye devam edelim.

Nazi'lerin kullandığı gamalı haç sembolü, güneş ilahı şeytanın işareti ve çok eskilerden geliyor. En soldaki, Hitler'in "sol yol" güneş işareti, ikincisi ise Hitler'in kara büyü planına karşı beyaz büyüyü temsil eden "sağ yol" gamalı haçı. Üçüncü gamalı haç, eski Fransız ve ispanyol Katarlar tarafından kullanılıyordu, ve en sağdaki ise Nazilerin kullandığı, aynı zamanda eski Yunan paralarının üzerinde bulunan güneş tekerleği gamalı haçı. (Kaynak: Gamalı Haç, Joseph Carr)
Trilateral Komisyon Sembolünün Sırrı

Trilateral Komisyon ve Dış İlişkiler Konseyi, dünyadaki en kötü örgütlerden ikisi. Her iki örgütün amblemi de çok şey ifade ediyor. Trilateral Komisyon'un amblemi, birbirinin içine geçmiş "6" rakamını andıran oklardan oluşuyor. Bu oklar, üç adet üçgenden oluşmuş tek bir üçgen meydana getiriyor. Bu, eski Gizem dinlerinde tapılan şeytani ilahlar teslisini simgeliyor.


Ayrıca okların, her şeyin İlluminati'nin ve tabii bunun sonucunda Deccal liderin hakimiyetine geçeceğini ifade eden üçgen daireye benzediğine ve tek bir noktayı gösterdiğine dikkat edin. Tüm dünya birleşecek. Trilateral Komisyon'un her şeyi birleştirme görevi, örgütün kendi tüzüğünde de belirtilmiş. Trilateral Komisyon'un serbest ticareti geliştirmek ve dünyadaki en büyük üç bölge arasında -Amerika, Asya ve Avrupa-siyasi ve ekonomik bağlar kurmak istediğini Trilateral Komisyonun öğreniyoruz. Organizasyonun adı bu sebeple amblemi, ya da logosu. «Trilateral» (üç taraflı).
Komisyonun 6-6-6 şeklindeki ambleminin derin bir küresel anlam ifade ettiği, Lucis Trust'ın ve Dünya İyiniyet Girişimi'nin kurucusu Alice Bailey'nin öğretilerinde de açıklanıyor. Onun çalışmalarında, dünyanın son günlerinde "Sanat Kumara" (şeytana verilen takma ad) tarafından kurulacak olan güçler üçgenine rastlıyoruz (ruhani ve fiziksel etkinin üç ana merkezi). Bu, Trilateral Komisyon'un görevi olabilir mi?
Merkez Üçgen sadece, gezegende kalan son asil ırka görünecek ve o zaman işlemeye başlayacak. Bu üçgende saklı enerjilerin açığa çıkacağı zihinsel yaratıcılık alanları, şimdiden hazırlanıyor. Geleceğe ait bu üçgenin bir noktasından, politika ve devlet adamlığıyla ilgili olarak dünya hükümetleri, diğerinden dünya dinleri ve üçüncüsünden de dünya ekonomileri meydana çıkacak. 5
Bailey'nin enerji üçgenleri hakkındaki tahminini, "üç büyük merkezi" yeniden okuyun. Bu üçgenin "dünya hükümetlerini", "dünya dinlerini" ve "dünya ekonomisini" içerdiği söyleniyor. İlluminati'nin üç hedefiyle yeniden karşı karşıyayız ;Yeni bir Dünya Düzeni ve Dünya Dini yaratmak için tüm mezhepleri birleştirmek. Bailey ayrıca, "yüzyılın sona ermesine yakın, üç büyük merkez tamamıyla birleşecek ve uyum içinde çalışacak" diyor.6
"Üç büyük dünya merkezinin koordinasyonu, "dokuz köşeli bir yıldızla" tamamlanacak" şeklinde devam ediyor. Alice Bailey'nin bıraktığı miras hakkında yorum yapan Sir John Sinclair, bu dokuz köşenin, dokuz farklı Yeni Çağ grubunu temsil ettiğini söylüyor
yatırımcılar, papazlar, psikologlar, vs. Ama Sinclair bunlara ilave olarak, Kova Çağına yakın son günlerde, onuncu grubun ortaya çıkacağını belirtiyor.7 Yıldızın on köşesi olacak. Bu, İlluminati çalışanlarının hizmet ettiği İç Çember'deki on adamın saklanmak için kullandığı bir maske olabilir mi?
Vahiy 16:14-16'da yazan etkileyici bir paragraf, İncil öğrencilerinin dikkatini, Trilateral Komisyon'un sembolünde saklı üç anlamlı mesaja çekiyor. Orada ejderin, yani şeytanın, üç kurbağadan bahsettiğini okuyoruz. Bu üç kurbağa, tüm dünyayı etkileyen şeytani güçleri sembolize ediyor.
5-Alice Bailey, Lecture on Telepathy (New York: Lucis Trust Publishing)

İncil Kehaneti ve İlluminati Sembolizmi
Sonra baktım, ejderin, canavarın ve yalancı peygamberin ağzından kurbağaya benzer üç kötü ruh çıktığını gördüm. Bunlar cinlerin ruhlarıdır. Herşeye gücü yeten evrensel egemen

Tanrı'nın büyük savaş günü için, dünyadaki tüm hükümdarları toplayacak sihirle uğraşıyorlar... Ve cinlerin ruhları, yeryüzü hükümranlarını İbrani dilinde harp meydanı (Armageddon) denilen bir yerde topladı. (Vahiy 16:13, 14, 16)
Bu üç kurbağa Trilateral Komisyon'un üç oku olabilir mı: "Ve ben O'na karşı savaşmak için toplanan yaratığı gördüm, ve dünyanın tüm krallarını, ve onların ordularını (Hz. İsa)... (Vahiy 19:19)
Vahiyde bahsedilen "dünyanın kralları", İlluminati İç Çemberi'ndeki on adam olabilir mi? Kesinlikle böyle olduğuna inanıyorum.
7-Sir John Sinclair, The Alice Bailey Inheritance (Wellingborough, ingiltere: Turnstone Press' Ltd, 1984), s.118.
Vahiy 17'de, bizlere son günlerde on kral, ya da on yönetici olacağı söyleniyor. Dünyadaki tüm insanları ve milletleri buyruk altına alacaklar. Ayrıca bu on adamın "aklı bir" çalışacak ve "güçlerini yaratığın hizmetine sunacaklar."
Yeniden İncil kehanetine dönersek, Trilateral Komisyon'un şaşırtıcı, bir o kadar da uğursuz sembolü hakkında daha fazla şey keşfetmemiz mümkün.
Tesalyalılara II Mektup 2, Hezekiel 38 ve İncil'de geçen diğer kehanetlerde, Deccal'ın Kudüs şehrini fethetmeye çalışacağını okuyoruz. Hatta Yahudi tapınağını yeniden inşa edecek ve kendini dünyanın üstün ilahı ilan ederek oraya yerleşecek. Kudüs şehri, dünyanın başkenti, Deccal'ın küresel imparatorluğa hükmedeceği yer de burası olacak.
İncil'e göre, Kudüs şehrinin, dünyanın son günlerinde kafir bir şehir ve nefret edilen bir yer olacağını hatırlamakta fayda var. Bugün bu şehirde yaşayan Yahudilerin çoğunun İsa'yı reddetmesi ve bugün İsrail'deki liderlerin Mason entrikalarına karışması, bu şehri gerçek bir günah yuvası haline getiriyor. Tanrı'nın, dünyanın son günlerinde Kudüs'ü nasıl tarif ettiğine bir bakın. Mesela Vahiy 11:8, bu şehri ve sakinlerini, lanetli "Sodom ve Mısır'la" karşılaştırıyor.
Illuminati'nin Deccal lideri, Tanrı'nın kendi sözleriyle "Sodom ve Mısır" ilan ettiği bu Kudüs şehrinden, dünyayı birleştirmek üzere son emrini verecek. Bunu yapabilmek için, tüm dinlere mensup biri gibi davranması gerektiğini iyi biliyor. Yüzyıllar boyunca Kudüs, üç büyük dünya dini arasında kaynayan bir bölge oldu: Hıristiyanlık, Müslümanlık ve Musevilik. İlluminati'nin Deccal'ı bu onlarca asırlık çatışmayı nasıl çözmeye çalışacak?
vahiy 16:19, "ve büyük şehir üç parçaya bölündü" diyor. Son dönemde Kudüs şehrinin, Hıristiyan, Musevi ve İslam dinleri bölüştürüleceğine dair işaretler almaya başladık bile. amacı şu: Şehre, BM denetiminde uluslararası bir statü vermek.Kudüs, üç büyük din için dünya merkezi olacak. Bu da "çeşitlilik içinde birlik" şeklinde tanımlanan Yeni Çağ öğretisini anlamamıza yardımcı oluyor.
Davut'un Yıldızı Bir Sır Barındırıyor
Kudüs'ün dünyanın son günlerinde oynayacağı dramatik rolün gizemiyle ilgili bir ipucu da, Davut'un Yıldızı olabilir. Bu altı köşeli yıldız, bugün İsrail'in ulusal sembolü ve bayraklarının üzerinde bulunuyor. Ama Davut'un yıldızı ne şimdi ne de daha önceleri kutsal bir işaret
olmadı. Aksine, Büyük Şeytan'ın eski, sihirli bir işareti. Aslında altı köşeli yıldız tasarımı da, gamalı haçta keşfettiğimiz Gizli Öğreti'yle aynı prensipleri sembolize ediyor.
Ama ne üzücüdür ki, Museviler ve İsrail vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu, bu altı köşeli yıldızın gizli anlamı hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Davut'un Yıldızı aslında, Tanrı'nın iğrenç bulduğu bir "oyma put". İsrail'e Musa aracılığı ile verilen On Emir'den ikincisinin, bozgunculara sert bir uyarıda bulunmasına şaşırmamak gerek:
Sizler hiçbir oymalı puta veya cennetle ilgili buna benzer bir şeye, veya dünyadaki birşeye veya toprağın altındaki suya tapmayacaksınız. Onlara ne boyun eğecek, ne de hizmet edeceksiniz; ben sizin Efendiniz Tanrıyım, kıskanç bir Tanrıyım, benden nefret eden

babaların üçüncü ya da dördüncü nesil çocuklarına kadar uzanan günahlarını görürüm, beni sevenlere merhamet ederim, ve emirlerime uyanları gözetip merhamet ederim. (Çıkış 20:4-6)
Korkunç gerçek şu ki, birleşmiş iki üçgenden oluşan Davut'un Yıldızı, eskilerin Baal, Remphan, Horus gibi isimler çağırdıkları Güneş Tanrısından başka bir şeyi temsil etmiyor. Tüm bu oymalı putların ve sembollerin şeytanı temsil ettiğini biliyoruz.
Kitabı Mukaddes şeytanı "denizden çıkan yaratık" (Vahiy 13:1), ve "büyük ejder...eski yılan" (Vahiy 12:9) diye tanımlıyor. Okült dünya ister beş köşeli (beşgen), ister altı köşeli (altıgen ya da "Davut'un Yıldızı) yıldız kullansın, farketmez. Diğer birçoklarıyla beraber, her iki sembol de açıkça karanlık güçleri temsil ediyorlar.
israil'in bayrağı için seçtiği, iki adet üçgenden oluşan altı köşeli yıldız, uzun zamandır gizemciler tarafından beyaz ve kara büyünün işareti kabul ediliyor.


Sağ Ust: Helena Blavatsky'nin Teosofi Derneği'nin orijinal amblemi. Taçlandırılmış dairesel yılan Ouroboros'a ve çemberin içindeki gamalı haça dikkat edin.
Alt sıra: Burada, gizemcilerin altı köşeli yıldızı kullanarak yaptıkları tılsımlar ya da muskalar görünüyor.
Beyaz Atlı Çıplak Adam
Illuminati'nin bir diğer komplocu organizasyonu Dış İlişkiler Konseyi ise, amblem olarak beyaz atlı biniciyi seçmiş. Merak uyandıran bu amblemin korkunç manasını anlamak için İncil'den Vahiy 6'yı okumamız gerekiyor. Bu bölümde, kana susamış, korkunç "Mahşerin Dört Atlısı"ndan ilkinin, beyaz atlı bu binici olduğunu farkediyoruz!
Ve Kuzuyu mühürlerden birini açarken gördüm, ve duydum, gökgürültüsü sesine benziyordu, iblislerden biri, "gel de gör" diyordu. Ve gördüm, beyaz ata baktım: onun üzerinde oturan kişi nin bir yayı vardı; ve ona bir taç verilmişti, ve o yengi üstüne yengi kazanmaya gitti. (Vahiy 6:1-2)
Organizasyonun resmi dergisi Dış Ilişkiler'de basılan CFR amblemi, güçlü, tehlikeli ve çıplak bir biniciyi, ihtişamlı beyaz bir ata binerken tasvir ediyor. Bu adam, zafer kazandığını
küstahça belli edercisine sağ kolunu ileriye doğru uzatmış. Yoksa bu adamın parmaklan boynuzlu şeytanı mı sembolize ediyor?
Ayrıca beyaz savaş atının üstündeki çıplak adam figürünün, tamamıyla siyah dairesel bir fon üzerine yerleştirildiğine dikkat edin. Bunun llluminati İç Çemberi'ni temsil ettiğine inanıyorum. Beyaz atın üstündeki çıplak adamın ise, İç Çember Konseyi ya da tüm dünyaya hükmedecek Deccal olduğunu düşünüyorum.

Sahte İsa, Tek Gözlü Kafir Olabilir mi?
İnancımızı onların teolojisine bakarak desteklemeyeceğimiz halde, Müslüman alimlerin, uzun zaman önce, bir Deccal'ın geleceği hakkında uyarıda bulunması da oldukça ilginç. Bu şeytani lider ortaya çıktığında C.F.R harflerinden tanınabileceğini ileri sürüyor, ayrıca "tek gözlü" olacağına da işaret ediyorlar. Acaba bu, bizim bir dolarlık banknotlarımız üzerine basılı İllu-minati'nin her şeyi gören gözü, Horus olabilir mi? Britannica Ansiklopedisinin 1904 yılı basımı ikinci sayısında, şu hayret verici paragrafa rastlıyoruz:
Deccal, Hz. Muhammed'in dininde sahte Isa olarak bilindiği için, İslam'a da yabancı değil. Tek gözü olacak ve alnında C.F.R harfleri yazacak, kafir (cafir) kelimesinin harfleri.
CFR, Dış İlişkiler Konseyi, 1914 yılında Başkan Woodrow Wilson tarafından oluşturulduğunda, yardımcısı Albay House ile Avrupalı komplocu ortakları Britannica Ansiklopedisi'nin haklarını satın aldılar ve 1904 orijinal baskısının 126. sayfasından bu ifadeyi çıkarttılar. Bereket versin ki, bu söylediklerimin doğruluğunu ispatlayacak bir kopya bende mevcut.
Diktatör Dünya Düzeni: Birleşmiş Milletler Projesi
Emin olduğumuz bir şey var: Bu kafir Deccal ortaya çıktığında, Yeni Dünya Düzeni'yle ilgili son rötuşları tamamlayacak. Efendileri şeytanı memnun etmek için, îlluminati'li adamlar hiç durmadan ve hararetle siyasi, ekonomik ve dini açıdan küresel bir düzen kurmak için çalışıyorlar. Bu saydıklarımız yaratığın üç bacağı hükümet, para ve kafir din. Amaçları, cehennem efendilerini sevindirecek ve bu adamlara toplum üzerinde muazzam kontrol gücünü miras bırakacak Yeni bir Dünya Düzeni getirmek. Davalarını tamamlayabilmek için, İç Çember'deki adamlar yalan söylemeye, öldürmeye, çalmaya ve hatta toplumu yok etmeye can atıyorlar.
Kötü ruhlu bu on adamın, tüm dünya üzerinde otorite sağlayabilmek için seçtikleri araç Birleşmiş Milletler(BM). BM, bugüne dek zayıf kaldı ve deklarasyonlarını veya yaptırımlarını uygulayabilmek için Birleşik Devletler silahlı kuvvetlerine ihtiyaç duydu. Bundan dolayı dünyadaki tüm silahlı kuvvetleri BM'in çatısı altında toplamak için kumpas kuruluyor.
Vefakar İlluminati'li başkan Bill Clinton, bu yeni projeye itaat etmek için, 25 no'lu Başkanlık Kararnamesini (PDD) açıkladı. PDD 25, Birleşik Devletler askeri yetkililerinden, BM Çatısı altındaki yabancı komutanların emirlerine uymalarını isteyen bir Milli Güvenlik Konseyi muhtırası. Amerikan tarihinde ilk defa ABD askerlerinden yabancı komutanların emirlerime uymaları isteniyor. Ayrıca bu, ABD Anayasasının doğrudan ihlali anlamına geliyor. Anayasa, Amerika Birleşik Devletleri başkanına ABD silahlı kuvvetleri başkumandanı olma yetki ve sorumluluğunu veriyor.
Yeni Dünya Düzeni'nin kumanda merkezi BM, şimdi, bu düzene yaltaklanmayı reddeden ülkelerde meydana gelen iç ayaklanmaları durdurmak ve bu milletlerin egemenliğine karşı saldırı başlatmakla yetkilendiriliyor.
Eğer dünyanın herhangi bir yerindeki bağımsız egemen bir devletin cumhurbaşkanı veya başbakanı, llluminati iç Çemberi'nin gizli direktiflerine karşı gelirse, bağımsız bir ulus olan Panama ABD tarafından nasıl işgal edilip, lideri Manuel Noriega tutuklandıysa, onun da ülkesine saldırılacak ve fethedilecek.
Yeni Dünya Düzeni'nin bu savaşa dayalı, emperyalist özelliği İncil'de açıklanmıştı:
İnsanlar ejdere taptılar, çünkü yetkiyi canavara vermişti. Ve "Canavar gibisi var mı? Kimin gücü onunla savaşmaya yeter?" diyerek, canavara taptılar... Kendisine kutsal yaşamlılarla
savaşma ve onları yenme yetkisi verildi. Her soy, her halk, her dil, her ulus üzerinde de ona yetki verildi. (Vahiy 13:4,7)

Vatansever Amerikalılar Ayaklanacak mı?
İç Çember yakın gelecekte, despot İlluminati yönetimi altında yaşamanın ne kadar keder verici olduğunu anlayan Amerikan halkının ve belki de birkaç demokratik ülkenin vatandaşlarının ayaklanabileceğine inanıyor. İlluminati'nin en büyük korkusu, ABD'deki vatanseverlerle Hıristiyanların ayaklanıp alçak yöneticileri yerinden etmesi. İşte bu yüzden Alvin ve Heidi Toffler, Newt Gingrich'in hararetle övdüğü Güç Vardiyası ve Yeni bir Medeniyet Yaratmak isimli kitaplarında, tutucu Hıristiyanları kötülüyor ve milliyetçi vatanseverleri Üçüncü Dalga küresel medeniyetinin kurulmasına karşı gelen "Karanlık Çağlardan" kalma tehlikeli tehditler olarak lanse ediyorlar.
Vatanseverler ve gerçek Hıristiyanların ayaklanmasını erken davranıp önleyebilmek için, Roosevelt'in ve Kennedy'nin eski danışmanı Arthur Sclesinger CFR'ın resmi dergisi Dış İliş-kiler'de korkutucu bir uyarıda bulunmuştu. Öfkeyle "bölücü tepkinin" kötülüklerinden bahsederek, milliyetçiliğin bilinen tehlikelerine sayıp söven Schesinger, Amerika'daki bazı insanların Birleşmiş Milletler'e ciddi sorunlar yaşattığını belirtmişti.
Şöyle bir uyarıda bulunuyordu: "BM, kötü iş yapanların ve kötülük planlayanların isteklerine karşı gelmekten çekinmeyecektir".8 Başka bir deyişle: "Amerikalı vatanseverler, kendinize dikkat edin, siz kötü milliyetçiler gününüzü göreceksiniz!"
Uluslararası S.W.A.T birliğiyle acil müdahale gücü) desteklenen Birleşmiş Milletler ordusunu kuvvetle destekleyen Schlesinger: "Sarfettiğimiz sözler ve para kadar kan da dökmezsek, Yeni Dünya Düzenine kavuşamayız!" tehdidinde bulunuyordu.9
Yeni Düzen İçin Kan ve Kaos
Aslında Schlesinger üstü kapalı şekilde, İç Çember'in, sadece kaos ve kan dökülmesi sayesinde küresel düzenin kurulabileceği şartından bahsediyordu. Sloganları Ordo Ab Chao. Latince, Kaostan Kaynaklanan Düzen.
Yeni Dünya Düzeni'nin kapak taşı, küresel piramidin tepesine hem pohpohlama hem de zorla yerleştirilecek. 1980 yılında Dünya İyiniyet Yayınları'ndan birinin açıkladığı gibi, Uluslararası Yeni Ekonomik Düzen sadece eski düzenin yıkılmasıyla kurulabilir. Kaos sayesinde "yeni bir oluşum" ortaya çıkacak:
Yeni yaratı süreci, modern zamanda eski dünya düzeninin bozulması sırasında ve kaos ortamında yaşanıyor. İnsan hayatının tamamıyla yeniden organize edilmesini sağlayan ve insan düşüncesini tazeleyerek yönlendiren yeniden yapılanma görevi başlıyor.
Büyük Bir Lidere İhtiyaç Var
Doğal olarak, Dünya Hükümeti olmak üzere yapılandırılmış ve güçlendirilmiş Birleşmiş Milletler'in, küresel bir orduya, gezegenci bir IRS'e, uluslararası çevre polis teşkilatına, Mossad CIA ve KGB örgütlerinin tüm sinsi yeteneklerinin birleşimi olacak bir Birleşmiş Milletler haber alma teşkilatına başkanlık edebilecek bir adama, büyük bir lidere ihtiyacı olacak. Bunlar yaratığın üç istihbarat ayağı. Ayrıca Deccal, Bilge Adamlar Konseyi'ne hükmetmeye yetkilendirilmiş, otoriter biri olmalı.
8 Arthur Sinclair, Foreign Affairs, 1995.
9 The New International Economic Order, World Goodwill basımı, New York, Eylül 1980.
İnanın bana, llluminati'nin en üst kademelerindeki seçkin kişiler, bu yeni Dünya Führeri makamı için en uygun kişiyi düşünüyorlar. Dış ilişkiler Konseyi'nin, beyaz bir ata binen adam amblemini seçmesinin nedeni de bu değil mi?
Yirmi beş yıl önce, dönemin NATO Genel Sekreteri Henry Spaak, bir anlık hüsran ve ümitsizlik anında ağzından şu kelimeleri kaçırdı: "Sorunlarımıza bölük pörçük çözümler
getirilmesinden bıktık usandık. Bize ister şeytan olsun ister Tanrı, bir adam gönderin, biz de onu izleyelim".

Bugün, 21. yüzyılın ilk yıllarında, Bay Spaak'ın arzusu gerçekleşmek üzere. Binici beyaz atına binmek üzere. Güçlendirilmiş bir orduya ve herşeyi gören gözü sayesinde dünyanın dört köşesine delici bir bakış yönlendiren bir organizasyona, Birleşmiş Milletler'e hükmedecek. Tek gözlü kafir, Dünya Hükümeti'nin başına geçecek.
İki yüzyıldan uzun bir zamandır değerlerimizi oluşturan ABD Anayasası hızla bir kenara itiliyor, ve kimse ağzını açıp bir şikayette bulunmuyor, llluminati'nin uğruna uğraş verdiği ve hayalini kurduğu Tek Dünya Hükümeti ufukta belirdi. CFR'ın, Trilateral Komisyon'un, ve Bilderberg'in büyük planı, büyük bir başarıyla taçlandırılmak üzere.
Yakınlaşın ve kulak verin: Patmos Adası'nda Havari Yuhanna'ya gelen muazzam sesin yankısını duyabiliyor musunuz? Bu ses bir zamanlar çok çok büyük bir sırrı açığa çıkarmıştı: "Gel de gör...beyaz ata baktım: ve onun. üzerinde oturan kişinin bir yayı vardı; ve ona bir taç verilmişti: ve o yengi üstüne yengi kazanmaya gitti." (Vahiy 6:1-2)
* Onbirinci Bölüm * Entrika Çemberi: Güneş Yılanının Görkemli Planı
Ve cennette bir savaş oldu... ve tüm dünyayı aldatan yaşlı yılan, şeytan denilen büyük ejder kovulmuştu: kovularak dünyaya gönderildi, ve onun melekleri de onunla birlikte kovul du...karada ve denizde yaşayanların vay haline! çünkü şeytan tüm öfkesiyle sizlere gönderildi, ve çünkü çok az bir zamanı olduğunu biliyor.
Vahiy 12:7, 9,12
İlkel dünya mitolojisinde yılan, güneşin evrensel sembolüdür. .. Yılan evrensel olarak güneş, çember ya da daire ile sembolize edilir.
Piskopos Alexader Hislop iki Babil
Tanrı bir çemberdir...
Hermes Trismegistus /Sembolizm Sözlüğü
Şeytanın ve iblislerinden oluşan lejyonunun, çember olarak bildiğimiz geometrik şekle tuhaf bir düşkünlüğü var. Okült ve putperest öğretileri ile ayinlerinde çember şekline asırlardır üstün saygı gösteriliyor. Aynı şey gizli cemiyetler ve küresel organizasyonlar için de geçerli. Rosenkreuz Tarikatında, Kafatası & Kemik Cemiyetinde, Trilateral Komisyonda ve Dış ilişkiler Konseyi'nde çemberin önemli bir sembol olduğunu görüyoruz.
Aslında çember, şeytana tapan eski ve yeni kuruluşlar için üstün sembollerden, işaretlerden ve amblemlerden biri.
İlluminati hakkında yaptığım araştırmalar esnasında, çembere gösterilen saygıdan çok etkilendim. Bu dairesel sembolün gizli ve derin bir şeytani anlam taşıdığı sonucuna vardım.
Bu kitap için en uygun başlığın Entrika Çemberi olduğuna inanıyorum. Burada acımasız ve sapık seçkinlerden oluşan, çok özel -küçük- bir grubun maskesi düşürülüp, çırılçıplak incelemeye alınıyor. Anlamsız bir şekilde şeytana tapan bu adamlar, entrika ve aldatma üzerine ihtisas yapıyorlar. Benzer fikirlere sahip kadınlarla beraber Komplo Çemberini oluşturuyorlar.
Kendi doğasından kaynaklanan bir sebeple komplolar, entrika bazında kuruluyor, yönetiliyor ve sebatla yürütülüyorlar. Gizlilik içinde kumpas kuruluyor, el altından olağanüstü olaylar düzenleniyor, hileler ve ihanetler günlük emirlere uygun olarak gerçekleştiriliyorlar.
Bu kitabın özüne inmeden ve İlluminati'nin ölümle yaptığı sözleşmeyi açığa çıkarmadan önce, bu devasa planı temsil eden şu sembolün gizli anlamını bir inceleyelim. Çember, geometrik

orantılarına bakıldığında yumuşak bir şekil gibi görünmesine rağmen, bugün gezegenin büyük bir kısmını kontrol eden okült öğretide ölümcül bir amblem. Çember, kendi içersinde, kahredici bir kuvvet arzusunu ve aldatılmış ama ahlaksız adamlar sayesinde insan şekline bürünmüş şeytana köle gibi tapınmayı sembolize ediyor.
Çember Şeytan İlahı Temsil Ediyor
Mason yayınlarının en itibarlı eserlerinden biri olan Farmasonluk Ansiklopedisinde Dr. Albert Mackey, çemberin az kişi tarafından bilinen anlamını şöyle açıklıyor:
Çember: Çember yeniden kendine dönen bir şekildir ve bu yüzden ne başı ne de sonu vardır. Tüm medeniyetlerde ve tüm zamanlarda evreni, bazen de sonsuzluğu sembolize etmek için kullanılmıştır. Bu fikirden hareketle Pers'lerin Zerdüşt ve Kelt'lerin putperest inançlarında başlangıç tapınağı çember şeklindeydi. Eski ingiliz sisteminin yürürlükten kalkmış derslerinde şöyle denirdi: "Çember her zaman ilahın sembolü olmuştur; ne bir başlangıcı ne de sonu olduğu için, ne bir doğum günü ne de ölümü olacak bir çeşit Tanrı gibi kabul edilebilir. Bu bize aynı zamanda, sonsuza dek mutluluk ve neşe içinde yaşayacağımız, geleceğe dair bir ülkeyi de anımsatıyor. 1
Dikkat ederseniz, Mackey bizlere "çemberin her zaman için İlahı temsil ettiğine inanılan bir sembol olduğunu" söylüyor. Mason Locasının şeytana taptığını göz önünde bulundurursak, Farmasonluk ilahının da şeytandan başkası olmadığı ortaya çıkıyor. Elbette kendisine tapanların ona hangi isimle seslendiği iğrenç şeytanın umurunda bile değil. Mackey'nin de belirttiği gibi, "Pers'lerin Zerdüşt ve Kelt'lerin putperest inançlarında" ilah genellikle çemberle ifade ediliyordu. Zerdüştler tanrılarına "Ahura Mazda", Ketler ise "Hu" diyordu. Her ikisi de Güneş tanrısıydı, bu yüzden güneşi temsil eden bir daire ya da çember çok uygun düşüyordu. Ama incil'de Tek Tanrı dışındaki tüm tanrılar şeytandır.
Çemberle temsil edilen şeytanın, yıllar boyunca gizemciler ve gizli cemiyetler tarafından kuvvetlendirildiği yadsınamayacak bir gerçek. Eski Mısır İskenderiye'sinde kendisine tapılan -bu da ayrı bir şeytan- "Üçüncü Büyük Büyücü" Hermes Trismegistus'un şunu söylediğine inanılıyor: "Tanrı merkezi her yerde, etrafı ise hiçbir yerde olmayan bir çemberdir".2
1-Albert Mackey, An Encyciopedia of Freemasonry, Sayı.l, (Chicago: The Masonic History Co.), s.l 51.
2- Hans Bieermann, Diclionary of Symbolism (New York Penguin Books, 1994), s.36-37.
Vaat Edilen Ütopya Sembolü
Mackey'nin iyimser bir şekilde, çemberin bize sonsuza dek mutluluk ve neşe içinde yaşayacağımız bir ülkeyi anımsattığını söylemesine dikkat edin. Bu daima Şeytan'ın en büyük yalanı olmuştur. İnsanlar onun Planı sayesinde sözde sevgiye, mutluluğa ve doyuma ulaşabilirler. Bugün İlluminati'nin ve Gizli Kardeşliğin tüm dünyayı inandırmaya çalıştığı sahte umut ve kandırmaca da bu. Cennet bahçesinden kurulduğundan beri Yılan, insana dünya üzerinde muhteşem bir cennet, bir ütopya vaat ediyor. Tabii ki Tanrı'nın emirlerine karşı gelmesi koşuluyla.
Babil Kulesi, şeytandan ilham alan yöneticilerin kurduğu kendini beğenmiş krallıklardan birinin sembolüydü. Kötü bir şöhreti olan Babil Kulesi'sinde en çok rastlanan figür, tepesinde mabet bulunan bir kule oluşturacak şekilde ortak merkezli çemberlerden oluşmuş yükselen bir yapı tasviri. Doğrusunu söylemek gerekirse, tarihteki tüm kana susamış diktatörler ve zorbalar halklarını, dünyada bir cennet kurmanın insanın kendi elinde olduğuna inandırmaya çalışarak krallıklar kurmuşlardır.
Çemberin sembol olarak geçmişi, yılana dayanıyor. Manly P. Hall, Tüm Çağların Gizli Öğretileri isimli eserinde şöyle yazıyor: "içinde yılan bulunan tüm semboller güneş enerjisini temsil ederler".3 İlluminati'nin ouroboros'un dairesini, yılanı ve kendi kuyruğunu ısıran ejder figürlerini benimsemesi için daha iyi bir sebep olamazdı. Simya: Gizli Sanat isimli kitabında

Stanislas de Rola, ouroborosun "evrenin sonsuz dairesel yapısını gösteren bir amblem" olduğunu yazıyor.4
Aynı kitapta, kırmızı ve yeşil renge boyanmış yılan biçimindeki ejder ouroborosun bir resmine rastlıyoruz. Ayrıca yazar tarafından çözülen bir şifreyi keşfediyoruz. Rolav "simyada kullanılan renk, mesajın bir parçası olduğu için, burada kullanılan yeşil, başlangıcı, kırmızı ise Olağanüstü Çalışma hedefini gösteriyor" yorumunda bulunuyor.5
3-Manly P. Hall, Secret Teachings of ali Ages (Los Angeles: Philosophical Research Society, 1966), s.lXXXVI.
4-Stanislas de Rola, Alchemy: The Secret Art (Londra: Thames Hudson, 1973). s.33.
Rola'nın da ima ettiği gibi renkler llluminati jargonunda çok şey ifade ediyor. Yeşil verimlilik tanrıçasının, toprağın ve doğanın sahibinin rengi. Faşist İlluminati, devrimci çevre hareketi sayesinde, insanlığı küreselleştirmeye ve bireylerin özel mülkiyetlerini yağmalamaya çalışıyor. Günümüz Illuminatisi'nin Yunanistan, Roma, Sümer ve İngiltere'deki ataları, yeşil dünya tanrıçasına tapıyorlardı.
Kırmızı ise, büyük kırmızı ejderin, şeytanın rengi. Kızgın kırmızı güneş de onun simgesi. İşte Vahiy 12:3'de, dünyanın son günlerinde ortaya çıkacak şeytanın iğrenç sembolü hakkında yazılanlar: "Ve cennette başka bir emare göründü, ve kırmızı bir ejder göründü." Ayrıca Vahiy 17'de şeytanın son günlerde kuracağı dini sistem, kızıl ya da kırmızı renkli bir yaratığın üstünde oturan bir hayat kadınına benzetiliyor:
Melek beni Ruh'un yönetiminde çöle götürdü: ve ben kızıl renkli, yedi başlı ve on boynuzlu bir yaratığın üstünde oturan bir kadın gördüm. Canavar kutsallık kavramına karşı baştanbaşa sövgü adlarıyla doluydu. Ve bu kadın erguvanı ve kırmızı renkli giysiler içindeydi, ve altınla, inciyle ve değerli taşlarla süslenmişti, elinde iğrenç şeylerle ve kendi zina pisliğiyle dolu altın bir kase tutuyordu. Ve alnında gizemli anlam taşıyan bir isim yazılıydı, GİZEM, BÜYÜK BABİL, FAHİŞELERİN VE YERYÜZÜNDEKİ İĞRENÇLİKLERİN ANASI (Vahiy 17:3-5)
Kozmik Çift: Tanrı ve Tanrıça
O halde yeşil, şeytanın arkadaşı ve fahişesi olan dünyayı ve Krallıklarını temsil eden dünya tanrıçasının rengi. Şeytan, gizem dünyasında güneşin kızgın çemberi olarak da bilinen kırmızı ejder veya kırmızı canavar.Gizemli işlerle uğraşan alimler, onu "ışık tanrısı" şeklinde isimlendiriyorlar.
Okült felsefe üzerine Yin ve Yang ve Taoizm: Mistik Yol gibi sayısız kitaplara imza atmış yazar J. C. Cooper, çember için "güneş söz konusuysa eril güçtür ama ruh ve Kova Çağının suları söz konusu olduğunda dişidir ve ana prensiptir" diyor.6
Kozmik çift, eril (Güneş) ve dişi (Dünya) prensiplerin birleşmesinden oluşur. Bu da, yüksek seviyeli Masonların ve diğer gizli tarikat ustalarının "çemberi kareleştirmek" dedikleri simya işlemidir (Olağanüstü Çalışma). Kare içindeki çember bu işlemi temsil eder. Gerçekte ise bu sembol, llluminati'nin Güneş Tanrısı olarak taptığı ve onlara kendilerini ilahlaştırmanın yolunu gösteren şeytan tarafından dünyanın dört köşesinin fethedilişini gösterir.
Bunun gibi gizemli sembol ve kavramlar, bu sahanın dışında kalan kişilerin anlayamayacağı kadar karmaşık ve zordur. İlluminati'nin üst kademelerindeki kişilerden, gizem bilimine ait sembolleri, renkleri, numaralan ve şifreleri yorumlamaları beklenir. Bu kişiler, zıtları sentezleme işlemi simyayı da içeren Gizli Öğreti'yi bilirler. Bu yüzden Olağanüstü Çalışma'da eril (şeytan, güneş tanrısı), dünyayı (dişi) tamamen fethettiğinde ve (küçümsemekle beraber korktuğu) Hıristiyan kiliselerin tümünü yerle bir ettiğinde, Kutsal Kase (evrenin liderliği) arayışı sona erecek. İncil bize, şeytanın arayışının nafile olduğunu, Deccal dünyadaki tahtına oturduktan sonra zaferini kutlar kutlamaz, Rabbimizin onu yok edeceğini söylüyor.

Hegel diyalekti terminolojisi söz konusu olağanüstü çalışma'nın Şeytan'ın ile Deccal'ın (Tez) Tanrı'nın dünyadaki kullarıyla (Antitez) asırlarca süren savaşının ardından, insanları ve Tanrı'yı yenerek, herşeyi kendi hükümranlığı altında birleştirmesiyle (Sentez) tamamlanacağını söylüyor, işte, Hıristiyanlık yok edilmeden, Şeytan'ın korkunç misyonunun başarırıya ulaşamayacağını söyleyen Gizli Öğreti'nin verdiği asıl ders bu. Şeytan boş yere, bir Shakespear piyesinde olduğu gibi "dünya benim istiridyem" iddiasında bulunabilir ama, bu boş gururu llluminati'nin Olağanüstü Çalışması, dünya üzerindeki tüm Hıristiyanların kalbinden Kutsal Ruh sökülüp atılmadan başarıya ulaşamaz. llluminati'nin vatansever Hıristiyanlardan nefret ettiğine hiç şüphe yok!
Gizem ilmi, Plan ve Olağanüstü çalışma başarıya ulaştığında, çemberin tamamlanacağını gösteriyor. Yılanın eril ve dişi, kırmızı ve yeşil renkleri, birleşerek "Tek" olacaklar. Şeytan her şeyin Efendisi olacak! Yılan çemberi ouroboros, kutsal olmayan evlilikle birleşerek, baş ve kuyrukla sona erecek.
Kafir Mimari, Gizli Mesajlar Taşıyor
Yukarıda yazılanlar, çoğu putperest ve hatta rağbet gören modern Yeni Çağ mimarisinin sembolik yapı taşlarını oluşturuyor. Sembolizm Sözlüğünde Hans Biedermann'm belirttiği gibi, putperest inançlarda ve gizem dinlerinde "çember nihai, mükemmel biçimdir". Biedermann şöyle devam ediyor:
Apollo'nun efsanevi Şimal Tapınağı, ortak merkezli kara ve o deniz halkaları sistemi gibi çember şeklinde tasvir edilir ve Plato'nun "Atlantis Adasının" başkenti olarak anlatılır.7
Biedermann'a göre Putperest İngiltere'nin tarih öncesi Stonehenge anıtı, büyük tanrıçaya ithafen yapılan eski tapınaklala büyük benzerlikler gösteriyor. Biedermann, bununla birlikte şu gizem öğretisine de dikkat çekiyor, "Gök kutbunun etrafındaki yıldızların dairesel yörüngesi sebebiyle., cennet yuvarlak bir kubbe ile ifade edilir." 8
6-J.C.Cooper, An lllustrated Encyclopedia of Traditional Symbols (Londra: Thames & Hud-son, 1978), s.36.
7-Hans Biedermann, Dictionary of Symbolism, s.70.

Yuvarlak kubbe, Washington D.C., Roma ve yeryüzündeki diğer başkentlerde oldukça sık kullanılan mimari bir tarz.
Diğer tüm gizem alimleri gibi Biedermann da, (ouroboros, "yeraltının kızgın kralı" anlamına geliyor) kendi kuyruğunu ısıran yılanın, şeytani ilahın sonsuz hükümdarlığını temsil eden bir sembol olduğunu de ekliyor.9 Bununla beraber, "çemberi kareleştirmenin", mükemmel tanrısal adamlar yaratmak anlamına geldiğini de ekliyor. Elbette bu İlluminati mensuplarının tanrı soyundan, daha az bilinçli ırklara hükmet için geldiklerini söylemelerinin bir çeşidi.


Kendi kuyruğunu ısıran dairesel yılan ouroboros'un üç ayrı temsili.
Sol üstte: Bu resim Atlanta Fugiens'den, 1618'de Michael Maier tarafından yapılmış.
Sağ üstte: Bu resim Dahomey, Batı Afrika'dan
Altta: Elde boyanmış eski bir Mason önlüğü, yılan ouroboros, kafatası ve kemik, X ve güneş tanrıçasını içeren okült simgeler var.

Çemberin "kutsallığına" ve güneş tanrısı oluşuna ilave olarak Biedermann, "birçok Yerli Amerikalının" çember sembolüne ruhani bir önem verdiğini belirtiyor. Kamplarının ve çadırlarının çember şeklinde oluşunu ve ayrıca kabile reisleriyle yaşlıların dairesel bir konsey oluşturacak şekilde oturmalarını bu şekilde açıklıyor. Dönerek yapılan danslar da, Yerli Amerikalıların çembere verdikleri doğa üstü değerin bir başka göstergesi.



Ustte: 16. yüzyıl ressamı Bruegel tarafından çizilmiş ünlü Babil kulesi resmi. Ortak merkezli çemberlere dikkat edin.


Herşeyi gören göz ve çember içindeki piramit, Amerika Birleşik Dev-letleri'nin bir dolarlık banknotunun üstünde yer alan bir simge. Novus Ordo Seclorum deyişi: "Yeni Laik Dünya Düzeni" şeklinde çevrilebilir. Her şeyi gören göz, llluminati'nin Babil medeniyetini yeniden kurmak ve dinsiz bütünlük kulesini yeniden inşa etmek Planını açıklamıyor mu?
Doğaüstü Mesaj
Tüm Doğu dinlerinde, gizli cemiyet ve tarikatlarda çemberin gizli, doğaüstü ve büyülü bir mesaj ilettiğini görüyoruz. Gizemci olduğu yüzünden akan, ama yine de yoldan çıkmış bazı Protestan ve Katolik cemiyetler tarafından yüceltilen ingiliz yazar J.R.R. Tolkien, bizlere Yüzüklerin Efendisini armağan etti. Olimpiyat Oyunları sembolünün iç içe geçmiş halkalardan oluşmasına, olimpiyat sporlarının çıkış yeri Yunanistan olduğu ve "olimpiyat" kelimesi Yunan Tanrıçası "Olympia"dan geldiği için bir anlam verebiliriz.
Zen Budizminin cazibesine kapılan aldatılmış Amerikalılara, çemberin aydınlanmayı sembolize ettiği söylendi. Müslüman Sufi zahitleri de dairesel derviş dansından oluşan ayinler yaparlar.
Yin/Yang, karanlıkla aydınlığın korkunç sentezini gösteren bir diyalektik sembolü


Bazı kişiler ise hala Yin/Yang sembolüne ne olduğunu bilmeden saygı gösteriyorlar, içinde daireyi ikiye bölen şeytani "S" harfi bulunan bu sembol, karanlığı aydınlıkla, dişiyi erkekle birleştiren simya sürecinin ta kendisi, T'ai-chi sanatında, saf öğrencilere dairesel ve çifte sarmal şeklindeki yin/yang sembolünün "Birliği" sembolize ettiği anlatılıyor. Aslında dürüstlüğü vahşice ezmek isteyen ve İlluminati kuklalarını köleleştirmeyi başaran kana susamış şeytanı temsil ediyor.

Manly P. Hall, "Hindistan'da, evrensel yaşam gücünün kişileştirilmiş hali Tanrı Prana'nın, bazı zamanlar arıların oluşturduğu bir çember içinde resmedildiğini yazıyor. Çiçekleri döllemeleri bakımından arılar çok önemli oldukları için, arı, üreme gücünün sembolü kabul ediliyor.10
Hem Hint hem de Budist dinlerinde, tanrılar ve insan şeklindeki ilahlar genellikle başlarının etrafında daire biçimli hale ile resimlendirilirler. Bu hale, dışarıya doğru ışın yayar. Piskopos Alexander Hislop, 19. yüzyılda yazdığı İki Babil isimli eserinde, tüm putperest dinlerde tanrıların ve tanrıçaların, başlarının etrafında "garip bir ışık halesiyle" betimlendiğini yazıyor:
Daire ve özellikle de çember, Güneş ilahının en iyi bilinen sembolleriydi ve en çok Doğu sembolizminde kullanıldılar. Güneş ilahının başı daire ya da çemberle taçlandırılıyordu. Aynı şey putperest Roma için de geçerliydi. Güneşin oğlu Apollo, genellikle bu şekilde temsil
edilirdi. Güneş ile akrabalığı bulunan tanrıçalar, ışık veren hale şeklindeki çemberle süslenirlerdi. 11
Güneşin Kızı Circe
Hislop, zamanının en büyük arkeologu ve putperest din uzmanıydı. Aslında o hâlâ bütün çağların en büyük uzmanı olmaya devam ediyor. Araştırma bulgularından biri de, Romalıların tanrıça Circe'ye gösterdiği büyük saygı ve ona verdikleri şeref.
10-Manly P. Hail, Secret Teachings of Ali Ages, s.LXXXXVII.
11-Alexander Hislop,The Two Babylons(Loizeaux Brothers:1959 bask., orijinal basım ingiltere,1836. s.87.
Circe'nin "güneşin kızı" olduğu söylenir ve başının etrafında bir çemberle resmedilirdi. Circe'ye ait portrelerin ve heykellerin büyük bir kısmı bu şekilde yapılmıştır. 12
Hislop Roma Katolik papazlarının, İncil'in aslına uymayan Meryem tasviri için, Circe gibi putperest tanrıçaların halesini, güneş çemberini benimsedikleri gerçeğini ortaya çıkartıyor. Ayrıca Roma imparatorlarının da, bazı özel durumlarda "aynı Circe'nin ve diğer tanrıların başlarını çevreleyen, karanlıkta ışık saçan bir halenin" kendi başları etrafında bulunduğuna inandıklarını ortaya çıkarttı.13
Hislop, "Onlara göre bu, onların kudsi varlıklar olduklarını açıklayan bir işaretti" diyor.14 Samuel Marrs, kehanetlerle dolu kitabı, Melekler Güldü'de Circe'nin Hıristiyanlık ve günümüz dünyası üzerindeki hayret verici etkisine dikkat çekiyor:
Circe, Mısır'ın İsis, Babil'in İştar ve Fenikelilerin ulusal tanrısı Ashtarte efsaneleriyle karşılaştırılabilir. Ayrıca "çember" ve "sirk" sözcükleri de bu kelimeden türemiştir. Çember bir cadının veya büyücünün büyü yapmadan önce kullandığı ilk aşamadır. Sirk ise bedenlerimizin eğlendiği yerdir.
Circe, güneş tanrısı Helias ile su perisi Perse'nin kızıydı. Kendi kocasını öldürmekten yargılanıp, bir adaya sürülmüştü.
Circe, sisle kaplı yüksek bir tepede, dev bir örümcek ağı ördüğü koruluk içindeki köşkünde yaşıyordu. Bir zamanlar erkek olan kurtlar, aslanlar ve diğer vahşi hayvanlar onun kölesiydiler. Erkekleri tatlılıkla kendisiyle birlikte ziyafete katılmaya ikna ediyor ve ilaçlı bir içki içererek domuza dönüştürüyordu. Denizciler Circe'nin güzel müziğinin etkisine kapılarak adaya çekiliyorlardı. 15

15 Samuel Marrs, The Angels Laughed (Yesherun
PublicationsTexas). Ayrıca bakınız, G.S. Caskell, Dictionary of Scripture and Myth (New York: Dorset Press, 1988), s.158.
Marrs'ın bulgularından yola çıkan Milton, "güneşin kızı" Circe'nin erkeklere çekici kasesini verdiğini ve tadına bakan herkesin aşağılık birer domuza dönüştüğünü yazmıştı.16 Günümüz Entrika Çemberinin, mitolojik izdüşümüne benziyor değil mi? Circe'nin, büyücülük, cinayet, dev bir örümcek ağı dokumak, bir zamanlar erkek olan insanları vahşi hayvanlara çevirmek, ilaç vermek, baştan çıkarmak, erkekleri domuza çevirmek ve yok etmek gibi işlerle uğraşması üzerine biraz kafa yorun.
Domuz Adamlar Mükemmelleştirildiler mi?
İlgi çekici olan şu ki, domuz olmak Circe'yi sevenlerin hoşuna gidiyordu. Aşağılayıcı şehvet ve açgözlülükten zevk alıyorlardı. Circe efsanesinde, müritlerin kendilerini arayış yolculuklarında mükemmelleştiklerini görüyoruz. Circe'nin erkekleri, yeni ilahi varlıkları içinde istedikleri kadar domuz gibi, kötü ve bencil davranabilecekleri saf ve mükemmel bir hale getiren bir "arındırıcı" olduğu söylenmesi, insanı hayrete düşürüyor. Her şeyin ötesinde bu adamlar ilahlaşıyorlar!
Adolf Hitler de bir zamanlar böyle adamların, adi bir medeniyetin sıradan ahlak kurallarına uymak zorunda olmadıklarını düşünmüştü. Tanrılar olarak, tüm iyiliklerin ve kötülüklerin ötesindeydiler. Hitler'in garip ilahiyat anlayışı, kendisinin ve yardakçılarının en iğrenç cinayetleri işlemelerini ve kendilerinin genel ahlak kurallarından muaf olduklarına inanmalarını sağladı. Irk ve asalet açısından SS subaylarının "mükemmel" oldukları söyleniyordu.
Bu çeşit kavramlar, Farmasonluğa pek de yabancı sayılmaz. Albert Pike'in eserlerinde sık sık "mükemmeliyet locasından" bahsettiğini görüyoruz. 17
16 Milton, Camus, s.50-3. l 7 Albert Pike, Morals and Dogma, s.31.
Yeni Çağ hareketinde de insanların, mükemmellik ve ilahiyat anlamına gelen aydınlanmaya kavuşabilecekleri inancı ve öğretisi hakim. Bu hareketteki birçok kişi, müritlerin "aydınlanmış kişi" dedikleri Hint mürşidi Buda'ya büyük saygı duyuyor. Masonların da Buda'ya korkuyla karışık bir saygı duymaları çok ilginç. Ahlak ve Dogma'da Pike: "Hintliler Buda'nın insanları mükemmelleştirmek için yeryüzüne indiğine inanıyorlar"18 demekte.
O halde çemberin Circe olduğunu keşfediyoruz. İmparatorlara, senatörlere, başrahip ve başrahibelere, Romalı tüccarlara ilham veren yalancı ruh Circe, bugün bizlerle beraber. O bir efsane, ama bu şeytani ruhu kafasında canlı tutan kişiler aramızda dolaşıyorlar. İmparatorlardan (cumhurbaşkanları ve başbakanlar), senatörlerden (politikacılar), başrahip ve başrahibelerden (din görevlileri) ve tüccarlardan (holding sahipleri, bankacılar) oluşan yeni bir nesle sahip oldular. Circe'nin ruhu İlluminati'nin kulağına hâlâ, dünyanın son günlerinde Deccal'ın en önemli manevi ve psikolojik silahının peygamber Deniel'in kehaneti olacağını fısıldıyor:
Ve onun hükümranlığında kötü bir kimse ortaya çıkacak... Barışsever bir yolla gelecek, ve tüm krallığı övgü dolu sözlerle ele geçirecek. (Daniel 11:21)
Seçilmiş bir topluluğa mükemmel tanrılar olduklarını söylemekten daha övgülü bir söz olabilir ni? Aşağıda da gösterildiği gibi, gerçekten de seçilmiş bir grup adama öğretilen şey bu:
Nasıl Hayvan krallığının tahtında insanlık oturuyorsa, "Mükemmel Adam" da insanlığın tahtında oturuyor. Mükemmel Adamların eriştiği İlk Zeka'nın saf düşünce aşamasına ancak iman ve erdemle geçilebilir... Bu yolculuğa Varoluş Çemberi denir.19
, s.623.
19-Ottoman Sufi, "Doctrine of the Soul", History of Ottoman Poetry, sayı.l, s.52.

Tercüme edersek, llluminati'nin kara localarındaki mükemmelleştirilmiş adamların üstünlüğü ve yüksek bilinç sahibi oluşları, iman (dini ayin ve ruhani egzersizler) ve erdemle (amacın asaleti) açıklanıyor. Ayrıca, ilahi kişiye Varoluş Çemberi'nde verilen derslerle (mesela başarılı bir reenkarnasyon sayesinde) mükemmelleşebileceği aşılanıyor. Mükemmelleşen İlluminati mensubu, saf düşünceye erişiyor, İlk Zeka'ya sahip bir tanrı oluyor (llluminati'nin belirsiz enerji kaynağı "Tanrısı " gibi, mesela Şeytan).
İlluminati mensupları "insanlığın hükümdarı, mükemmel adamlar" olduklarını iddia ederlerken, yönlendirdikleri çevre hareketleriyle insanları hayvanlarla, kuşlarla ve böceklerle bir tutup aşağılamaları, kinayeli bir durum. Buradan çıkartılacak özet şu, İlluminati mensupları ilah olduklarını iddia ederlerken, sıradan ölümlülerin sadece köleliğe veya ölmeye mahkûm olduklarını kabul ediyorlar.
Nesli Tükenen Mükemmel Adamlar
İlah olduklarını iddia etseler de, onların kaderi de herkes gibi ölüm. Saygı gösterdikleri Circe, aslında Güneş Tanrısının kızı. İlluminati'nin dünyanın son günlerindeki hakimiyetini temsil ediyor. Samuel Marrs, Circe efsanesinde dünyanın, son günlerinde Deccal'in hakimiyetinde tasvir edildiğini söyleyerek bunu doğruluyor. Yeşeya peygamberin açıkladığı Tann'nın son günlere ait yargısında da, Circe'nin, Babil'in (Vahiy 17) kızı olduğu söyleniyor:
Şimdi gençliğinizden beri uğraştığınız büyülerinizle ve büyücülerinizle bekleyin. Yarattığınız eserler nasihatlerinizden bıkıp usandı. Şimdi gök bilimciler, yıldız bilimciler, kahinler ayağa kalkın da, kendinizi üzerinize gelecek olacak şeyden koruyun.
Görün, yerde kalmış ekin sapı gibi olacaklar; ateş onları yakacak; ve onlar kendilerini alevlerden koruyamayacaklar. (Yeşeya 17:12-13)
Bu kehanetten, İlluminati'nin ve Yeni Dünya Düzeni'nin kaçınılmaz kaderini kestirebiliyoruz. Sahip oldukları güç onları başarısızlığa uğratacak. Paralarının kıymeti kalmayacak. Büyüleri bir işe yaramayacak.
Aleister Crowley, Helena Blavatsky, Hitler, Churchill, Reagan, Brezhnev gibi güçlü adamlar ve onlar gibi pek çokları, gök bilimcilerden ve yıldız bilimcilerden yararlandılar. Ama dünyanın son günlerinde İlluminati, büyücüleri ve gök bilimcileri yetersiz kalacağı için korkuya ve endişeye yenik düşecek. Ve sonunda, acıklı bir sonla karşılaşacaklar, sonsuza dek yanacakları cehennemin kızgın çukuruna atılacaklar. Onları kurtarabilecek Gerçeği reddettikleri için bu, onların kaderi.
Güneş Yılanının Işığı
Antik çağ dinleri de, ilahların başlarının etrafında bir ışık çemberi olduğunun varsayılması, Tanrı'ya karşı büyük bir suç ve küfürdü. Rabbimiz İsa, hiç kuşkusuz Dünyanın Büyük Işığı, Adalet Güneşiydi. II. Yasa'da onun Kutsal Ruhu "ateş gibi konuşur" diye anlatılıyor. Hislop uyarıyor, "Güneşe tapmak ve (ruh çağırma yoluyla) cennet sahibine tapmak, Işığa karşı işlenen bir suçtu, cennet pahasına küstahça işlenen bir günahtı".20
Sadece yılan, yani şeytan, Tanrılık sıfatının kendisine ait olduğunu, Dünyanın Işığı, Kutsal Ateş olduğunu iddia edebilecek kadar zayıf karakterli ve cüretkar olabilirdi. Putperest dinlerde "büyük ateş tanrısı güneşle beraber, yılana da tapılırdı." 21
Hislop, "ilk çağ mitolojilerinde, yılanın güneşin evrensel sembolü olduğunu" belirtiyor.22 Yani yılan, çember veya daire şeklindeki güneş sembolüyle ifade ediliyordu. Ayrıca bu yılanın, "fiziksel dünyanın ve insanlığa iyiliği ve kötülüğü öğreterek manevi dünyanın büyük aydınlatıcısı" olduğu söyleniyordu."23
20 Alexander Hislop, The Two Babylons, s.226.

Hislop'un anlattığı eski Babil'de, Kral Nimrod'a tanrı gibi tapılıyordu. Bir çeşit Deccal olan kralın "maddi hayatın aydınlatıcısı ve iyiliği ve gerçeği ortaya çıkardığı için insan ruhunun da aydınlatıcısı olan güneş tanrısı" olduğu iddia ediliyordu.24
İlluminati İç Çemberi'nin son üyesi olan Deccal yakında gelecek ve "Tanrı" olduğu iddia edilecek. Vahiy 13'de, sahte peygamberin cennetten insanların görebileceği bir ateş düşüreceği ve bu mucize sayesinde halkın "canavarın Işık Tanrısı ve Kutsal Ateşi Gösteren kişi" olduğuna inanacakları yazıyor. Babil Kralı Nimrod'un yerine gelen varis!
Artık İlluminati'nin tiksindirici rolünü ciddiye almalıyız. İnsanlığın aydınlatıcısı olduklarına inanıyorlar. Üstün ırk oldukları için kendilerine iyilik ve kötülük bilgisinin bahsedildiğini ilan ediyorlar. Daha da ileriye giderek, zaten tanrı oldukları için, kendilerine neyin doğru neyin yanlış olduğunu söyleyecek bir başka harici tanrıya ihtiyaçları olmadığını iddia ediyorlar. Olağanüstü Çalışmalarının amacı, tüm insanlığı aydınlatmak. Layık olan herkese, nasıl ilahi birer Kova vatandaşı olacaklarını gösterecek ve dünyayı Aydınlanma Çağına taşıyacaklar. Aklı ermeyenler ve yeni düzene uygun olmayanlar, yeryüzünden kaldırılacaklar. Çünkü onlar Yeni Güneş Çağı'nın ışık saçarak doğmasına engel teşkil ediyorlar.
Bu, tam manasıyla Tanrı'yı inkar etmek. Belki de Hislop onların dünyayı aydınlatacak yarıtanrı-adamlar olmakla övünmeleri hakkında şu yorumu yaparak en iyisini söylüyor: "Böylesi bir sistem, elebaşlarının ahlak bozukluğunu gösteriyor".25

Yılan ve Farmasonluk
Farmasonluğun üst seviyelerinde yılana verilen önemi araştırdığımızda, yılanın dünyanın aydınlatıcısı olduğu hakkındaki yorumlar daha da anlam kazanıyor.
Uluslararası Farmasonların, şeytanın sembolü olan yılana tapmaları, insana havari Pavlos'un mektubunu hatırlatıyor. Böyle insanların, ölümsüz Tanrı'nın yüceliğini ölümlü insanla, kuşlarla, dört ayaklı yaratıklarla ve sürüngenlere benzer şeylerle değiştirip, Tanrı'nın şerefini lekelediklerini yazmıştı. (Romalılar'a I. Mektup 1:23) Daha da kötüsü, masonlar ve putperestler, başının üstüde "kral" olduğunu gösteren tacı taşıyan zümrüt yılanına da saygı gösterirlerdi. Gizemciler, bu yılana uzun ömürlü oluşu ve gençlik tazeleme özelliklerinden ötürü manevi açıdan en yüksek saygıyı gösterirler.26 Bu yüzden tüm kutsal ayinlerde, aynı günümüz Mason tapınaklarının karanlık duvarlarının içinde olduğu gibi zümrüdüanka bulunurdu.
Günümüze kadar geçen yüz yıllar boyunca, entrika çemberini oluşturan kadınlar ve adamlar, zümrüdüanka yılanı sunağında ibadet ederek, yenilendiklerine ve ölümsüzleştiklerine inandılar. İlluminati'nin ve ataları olan eski toplulukların, küresel hakimiyet planında bu kadar sabırlı davranmalarının nedeni de bu. Kendilerine Olağanüstü Calışma'nın bir iki nesilde tamamlanamayacağı söylendi. Zıtlar arasındaki çekişmenin, sentez elde edilinceye ve Tanrı alt edilinceye kadar devam etmesi gerekiyor. Bu arada geçecek olan zamanda ise İlluminati mensupları, aydınlanmış, ilahi kişiler olarak ölmeyip yaşayacaklarına inandırıldılar. Başarılı reenkarnasyonlar sayesinde, Yeni Çağ'm başlayacağı güne kadar ve ondan sonra sonsuza dek dünyayı yöneteceklerine inanıyorlar.

Camelot ve Arthur Efsanesi
İlluminati'nin yaydığı diğer bir yalan da şu: Dünyanın tüm gücünü ele geçirip tahta yükseldikleri zaman kendilerine, diğer bir deyişle yan-tanrı adamlara karşı koyanlar yeryüzünden silinecekler ve tüm toplum onların ölümüne alkış tutacak. Ardından insanlık, barış ve zenginlik dönemi demek olan Altın Çağ'a girecek. İç Çember, Altın Çağı, efsanevi

Kral Arhur'un yönettiği cennetvari bir krallık olan Camelot'u andıracak şekilde tasvir ediyor. İlluminati'nin bu efsanesine göre, Kral Arthur (aslında bir çeşit Deccal) ülkedeki en cesur ve
en soylu şövalyeleri etrafında toplayacak. Ve bu hükümdarlar, Yuvarlak Masa Çemberi'ni oluşturacaklar.27


Ust: Babil, Mısır, Peru ve diğer eski medeniyetlerin çoğunda güneş tanrısına tapılıyordu. Bu resim Hislop'un iki Babil isimli eserinden.
Sağ Ust: Putperest İngiltere'nin Papazı merasim giysilerinin içinde (Wellcome'ın Eski Galler llacı'ndan)
Altta: Güneş tanrısını gösteren bu dört resim de Yeni Çağ yayınlarından. Çemberin içindeki nokta, iyi bilinen bir Mason sembolü.
27-Manly P. Hall, Secret Teachings of All Ages, s.CLXXVII; ayrıca bakınız Jennings, The Rosicrucians: Their Rites and Mysteries.


Ustte: Aydınlanmış Yılan. Hislop iki Babil isimli eserinde, "ilkçağ mitolojilerinde, yılan güneşin evrensel sembolüydü...Güneş dünyayı aydınlattığına göre, yılan da insanlığa iyi-kötü bilincini aşılayarak, manevi hayatı aydınlatıyordu." diyor.

Sağ Üstte: Zümrüdüanka kuşu ateşin ve küllerin arasından yükseliyor. Altta: 17. yüzyıla ait bu simya resminde, Deccal Kral ve onun kafir üçlüsü (dünyanın üzerindeki üç taç), çemberin içindeki üçgenle temsil edilen, güneş tanrısının biçimleri değiştiren ateşine tapıyorlar.
Bugün İngiltere'de, Prens Charles ve Prens Philip de dahil olmak üzere, bazı İlluminati üyeleri, Dizbağı Tarikatı denilen gizli bir topluluğun ayinlerine katılıyorlar. Bu tarikatın, Yuvarlak Masa Çemberi'nin öncüsü olduğu düşünülüyor. Ve tabii ki İlluminati liderleri de Arthur efsanesinin çağdaş temsilcileri olduklarını düşünüp gururlanıyorlar. Görünen o ki, bu yarı-tanrı krallar, Yuvarlak Masa Çemberinin şövalyeleri ve Camelot'un idarecileri olacaklar.


Kral Arthur ve Yuvarlak Masa. Bu Gotik minyatürde, Kutsal Kase'yi anımsatan bir figür görünüyor.
Şeytani Ayin Takvimi
Daha önce, "Olağanüstü Çalışma'nın amacından" bahseden Stanislas de Rola'ya değinmiştim. Komplocular bununla, bugün Yeni bir Dünya Düzeni yaratmak ve küresel dini Tanrı'dan zorla koparıp almak isteyen İlluminati'nin Şeytani Planı'na atıfta bulunuyorlar. Bu plan yeni düzene karşı koyan herkesi yeryüzünden silip temizlemeyi öngörüyor.
Şeytana tapan O.T.O.'nun Büyük Ustası ve 33. dereceden Mason Aleister Crowley, insanlığın dönüştürülmesinin 20. yüzyılda tamamlanacağını düşünüyordu. Rola'nın yazdığı Simya: Gizli Sanat'ta, Olağanüstü Çalışma'nın son aşamalarında, Hıristiyanlarla diğer direnişçilerin başlarına gelecekler hakkında yazılan gizli mesajlara rastlıyoruz, ilk olarak bizlere Olağanüstü Çalışma'nın baharda, Koç, Boğa ve ikizler burcunda başlayabileceği söyleniyor.28 Oklahoma'daki federal binanın 19 Nisan 1995'te ateşe verilmesinin sebebi de bu.
Waco'da meydana gelen ateşli katliamdan (David Coresh ve adamlarının sığındığı çiftlikte çıkan yangına atıfta bulunuluyor.) 50 yıl önce, 19 Nisan 1943'de Hitler'in askerlerinin, Varşova'daki cesur Yahudi direnişçilere ateşle saldırması da oldukça ilginç bir tesadüf.
Kutsal Günler Şeytani Takvimine göre Nisan'ın 19'u, her yılın Mayıs ayının 1. gününde Büyük Zirve'yle sonuçlanan, canavara verilecek kanlı kurban döneminin başlangıcı, l Mayıs, Moskova'daki Kızıl Meydan'da (renk dikkat ederseniz kırmızı) her yıl büyük bir törenle kutlanıyor. Adam Weishaupt, yine l Mayıs 1776'da İlluminati Tarikatını kurmuştu. Eski Britanya putperestleri yine l Mayıs'ta güneş tanrılarını ve tanrıçalarını seks partileri, içki şölenleri düzenleyip, insan kurban ederek büyük bir festivalle şereflendiriyorlardı.

Mayıs ayında düzenlenen ayin, güneş tanrısının hayat verici erkeklik organını simgeliyordu. Tapınma merasiminde büyük kaya parçalarından çemberler kuruluyordu. İngiltere Stonehed-ge'de böyle bir yerin kalıntıları halen mevcut. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin toplandığı odadaki masanın ve sandalyelerin yerleşim düzeni de bu bakımdan kayda değer.
İnsanlığın Temizlenmesi
Stanislas de Rola Simya: Gizli Sanat'ta, "Olağanüstü Çalışma'ya hazırlık olması açısından insanlığın temizlenmesi" gerektiğini söylüyor.
28 Stanislas de Rola, Alchemy: The Secret Art, s.10.
"Marifet, sabır ve iş gücü isteyen bu çalışmanın, metalurjistlerin çok iyi bildiği bir yolla yapılması gerektiğini" de ekliyor.29
Burada verilen mesaj açık: insanlık, aydınlanmış adamların oluşturduğu "saf ırka" engel teşkil eden tehlikeli unsurlardan temizlenecek, mesela Hıristiyanlar, vatanseverler ve diğer düşmanlardan. Fakat İlluminati kardeşliğine, bunun kolay olmayacağına dair bir uyarıda bulunuluyor. Bu iş çok fazla "hüner, sabır ve iş gücü" gerektiriyor.
Rola'nın aşağıda yazılanları bildirmesiyle, günümüzün en popüler yayınlarında sık sık rastladığımız gizli mesajlar ve kullanılan gizemli dil açıklığa kavuşuyor:
Vaatlerle dolu olmasına rağmen bu metinler, değersizleri caydırmak için çok dikkatle işlenmiş kelimeler içeriyor. Genellikle karmaşık ve çözülemeyen bir lisanla yazılıyorlar. Çünkü gizlilik simyanın içine iyice işlemiştir ve çağdaş simyacılar hâlâ bu yönteme başvurular.30
"Simya" kelimesiyle İlluminati, Hegel diyalektinde çok iyi bilinen bilimsel işlemden, bu seçkin kişiler ve işbirlikçilerinin insanlığı kendi rızasıyla kölelere çevirecek programından bahsediyor. Zıtların sürekli çatıştırılmasıyla insanlığın simya işleminden geçirilmesi, gizem bilimcilerin aralarında sessiz sedasız konuştukları Gizli Öğreti'nin özünü oluşturuyor.

* Onikinci Bölüm * "Cehennem Şifresi" -Küresel Hakimiyet Arayışı
Kardeşlerim, çağrınızı göz önünde tutun. Dünya ölçüsüyle bilge olanlarınız çoğunluk değiller. Soylu olanlarınız çoğunluk değiller. Ne var ki Tanrı, bilge olanları utandırmak için dünya açısından akılsız olanları seçti. Güçlüleri utandırmak için dünya açısından güçsüz olanları seçti...
Korintoslulara I. Mektup 1:26-27 Ah insanlar, size inandırılamayacak bir şey var mı? Yeni bir dinin kurucusu olacağımı hiç düşünmemiştim.
Adam Weishaupt, İlluminati Tarikatı kurucusu
O cehennemin gerçek şifresi.
Mirebeau, Fransız devrimi sırasında
Kötü ruhlu adamların var olduğu gerçeğiyle cahilce alay etmek ve bundan şüphelenmek, aslında küresel hakimiyeti ele geçirme isteğine dayanıyor. Kendi kendini kandıran bu kibirli

insanlar, zalim adamların oluşturduğu, hem kendi kendilerini yüceltmek hem de Dünya imparatorluğu kurmak için güç kullanan büyücü mezhep İlluminati'nin bir iç Çemberi olduğu, önündeki delilleri "saçma" diyerek görmezden geliyorlar. Buna rağmen, Washington D.C.'de bulunan Georgetown Üniversitesi'nde Bill Clinton'ın danışmanlığını yapan Uluslararası ilişkiler profesörü Carroll J. Quigley, İlluminati üyelerinin etrafında tavaf ettiği "iç merkezi" titizlikle inceleyen kişilerden. Anglo-Amerikan Yapısı isimli kitabında Quigley, bu grup hakkında şunları yazıyor:
Kendilerini ortak bir amaca adadıklarının bilincinde olan yakın dostların oluşturduğu bir iç merkez var. Bir de iç çemberin şahsi telkinde bulunduğu, patronluk yaptığı ve sosyal baskı uyguladığı daha fazla sayıda kişiden oluşan bir dış çember. Dış çemberde bulunan birçok kişinin, gizli bir cemiyet tarafından kullanıldıklarının bilincinde olmama ihtimali de var.1'
Sabırla ve önyargısız okunduğunda dünya tarihinin, İlluminati'nin açgözlü adamlarının izlerini taşıdığı görülür. Tarih, bu adamların uzun yıllar boyunca küresel hakimiyet peşinde koştuklarını gösteriyor. Ayrıca bu grubun hem Avrupa'da hem de Amerika Birleşik Devletleri'nde faaliyet gösterdiğini ortaya çıkarıyor. II. Dünya Savaşı'ndan sonra Japonya ve Asya'da da olayları yönlendirmişlerdir.
Korkulacak Güç
14 Temmuz 1556'da, İngiltere Başbakanı Disraeli, Avam Kamarası'nda çok şaşırtıcı bir hitapta bulundu:
Bu kamarada nadiren bahsettiğimiz bir güç var... Gizli cemiyetlerden bahsediyorum... İnkar etmek yersiz çünkü, Avrupa'nın büyük bir kısmının -diğer ülkeler bir yana, İtalya ile Fransa'nın tamamı, Almanya'nın büyük bir kısmı- bu gizli cemiyetlerin şebeke ağı ile örüldüğünü örtbas etmek imkansız. Peki amaçları ne? Hiçbir şeyi saklamaya çalışmıyorlar. Anayasal bir hükümet istemiyorlar, iyileştirilmiş kurumlar istemiyorlar; toprağın mülkiyetini değiştirmek istiyorlar, mevcut mal sahiplerini topraktan çıkartıp, dini kuruluşlara bir son vermek istiyorlar. Bazıları daha da ileri gidebilir...2
1- Carroll J. Quigley, The Anglo-American Establishment, 1981.
2- Nesta Webster, Secret Societies and Subversive Movements, s.71.
İşte tam da Disraeli İngiltere'ye uyarıda bulunduğu sırada, gizli cemiyetler Amerika Birleşik Devletleri'ni çökertmek ve ülkeyi ele geçirmek için aşağılık bir kampanya başlattılar. Bu çabaları, Amerikan tarihinin en kanlı en vahşi dönemini yaşatacaktı. 1860-1865 İç Savaşında kardeş kardeşle çarpıştı. Mısır Güneş Tanrısı Osiris'in işareti olan X, Konfederasyon bayrağında açık seçil görülebiliyordu. Kuzey Amerika'da İlluminati'nin kontrolünde bir devlet kuramadıkları için kızgın olan bu kişilerin casusları ve işbirlikçileri, John Wilkes Booth ile Başkan Abraham Lincoln'du. Ardından başa geçen başkan yardımcısı Andrew Johnson, yine bir Mason ve İlluminati üyesiydi.
Woodrow Wilson 1913 yılında Yeni Özgürlük isimli kitabında bu adamların korkunç gücünü şu şekilde dile getiriyordu.
Politikaya başladığımdan beri bana birçok kişi özel sırlarını açıkladı. Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük tüccarlarından ve üreticilerinden bazıları, birisinden ve birşeyden korkuyorlardı. Bir yerlerde öylesine örgütlenmiş, öylesine gizli, öylesine dikkatli, öylesine birbirine kenetlenmiş, öylesine yaygın bir güç olduğunu biliyorlardı ki, bunu kınayacakları zaman, kendi duyabileceklerinden daha yüksek bir sesle konuşmamaya gayret ediyorlardı.3
Wilson'ın gayretleri onu çok iyi bir yere getirdi. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri başkanı olarak, İlluminati'ye ve Dünya Hükümeti kurma yolundaki hedeflerine kendinden geçercesine hizmet etti. Wilson'ın ABD'yi Milletler Birliği üyesi yapma planı senatodan geçemediyse de, gizli seçkinlerin baş kuklası, İlluminati'nin iki önemli hedefi için gereken zemini hazırlayabildi.
3-Woodrow Wilson, The New Freedom, 1913.

1913 yılında bankacılara, yasaya aykırı ve gelecekte vergi mükelleflerinin ödediği paralan kendi sandıklarına doldurmalarını sağlayacak inanılmaz yetkiler veren, Merkez Bankası yasası kabul edildi.
Aynı yıl Woodrow Wilson ve danışmanları, ABD Anayasasının 16. değişiklik maddesinin üçte ikilik çoğunluğun oyuyla yasama kurulundan geçtiğini açıkladılar. 16. anayasa değişikliği federal hükümete, bu ülkeyi kuran atalarımızın gerçekleşeceğini hiç ummadıkları bir şey olan gelir vergisi toplama yetkisi veriyor. Aslında son yıllarda yapılan araştırmaların da gösterdiği gibi, gelir vergisi yasa değişikliğini yasama kurulundan sadece birkaç kişi onaylamıştı. Bizim açımızdan keder verici bir başarısızlıktı ama, o dönemin yanlış yönlendirilen gazeteleri, Wilson'un onlara söylediği yalanı halka duyurmak durumunda kaldılar.4
Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları, boğazlarına tıkılan böyle bir anayasa değişikliğinden nefret etmiş olmalılar. Ve acaba onlardan kaçı bu iğrenç kanunun, bir zamanlar başkan Wilson'un "öylesine örgütlenmiş, öylesine gizli, öylesine dikkatli, öylesine birbirine kenetlenmiş, öylesine yaygın bir güç ki...bunu kınayacakları zaman, kendi duyabileceklerinden daha yüksek bir sesle konuşmamaya gayret ediyorlardı" tarif ettiği açgözlü ve görünmeyen bir grup seçkin tarafından hazırlandığını biliyordu?
Güç Kurumları
Peki bu korkunç, ürkütücü adamlar kimler? Dehşet verici güce nasıl sahip oldular? İngilizlere II. Dünya Savaşı'nda Naziler karşısında zafer kazandırmasıyla ünlenen başbakan Sir Winston Churchill, bu aşağılık grubun köklerinin "Spartacus'e" dayanabileceğini yazmıştı. Elbette, l Mayıs 1776'da Avrupa'da İlluminati Tarikatını kuran Cizvit profesör Adam Weishaupt'tan bahsediyordu.
İlluminati'nin uzun yıllar boyunca misyonunu ifade ederken dayandığı çağdaş prensiplerin kurucusu Weishaupt idi. Temel prensiplerinden biri de gizlilikti. "Baştaki kişilerin kendilerini göstermemeleri, gizli cemiyetlerin değişmez kuralıdır" demişti.5
Aslında Churchill'in dünya komplocularının oluşturduğu bu grubun kökeni hakkında yaptığı varsayım yanlış. İlluminati'nin kökleri Tapınak Şövalyeleri'ne ve Jacques de Molay'ın bu işin Büyük Ustası kabul edilmesiyle Avrupa'da zirveye oturan iğrenç gizli kardeşliğe kadar dayanıyor.6
Jacques de Molay 1314 yılında, Fransa'nın adil kralı Philip zamanında, dinsizlik, devleti yıkma planları yapmak ve ahlaka aykırı homoseksüel davranışlarda bulunmaktan tutuklanıp yargılanmış, suçlu bulunmuş ve sonunda yakılmıştı. Tapınak'dan arkadaşları saklanmaya devam ederek, Fransa, İtalya, Almanya, Rusya, Belçika, İspanya, İskoçya, İrlanda, Polonya ve İngiltere'de gizli cemiyetler kurdular. 18. yüzyılda ise yeniden ortaya çıkarak, 1717 yılında Londra'da Farmasonluk Birleşik Locası'nı ve Paris'te Büyük Doğu Locasını hayata geçirdiler. Bu sinsi faaliyetleri Amerika'ya da sıçradı. Amerika Birleşik Devletleri'ni kuran atalarımız ya Mason, ya Jakobin, ya Rosenkreuzcu ya da bunların üçüne birden mensuptu.7
Bugün bu iğrenç grubun ve gizli cemiyetlerinin sahip olduğu güç muazzam. Eğer Tanrı, Hıristiyanlara ve vatansever Amerikalılara merhamet etmeseydi, özgürlük ve bağımsızlık ateşimiz çoktan sönmüş olacaktı.
4-Red Beckman, The Law That Never Was.
5-Nesta Webster, Secret Societies and Subversive Movements, s.266.
6-Gaetan Delaforge, The Templar Tradition in the Age of Aquarius (Putney, Vermont: Thres-hold Books, 1987); John j. Robinson, Born in Blood: The Lost Secrets of Masonry (New York: M. Evans and Company, 1989); Michael Baigent ve Richard Leigh, The Temple and the Lodge (New Yok: Arcade Publishing/Little Brown and Co., 1989).
. Ayrıca bakınız Texe Marrs, The Masonic Plot Against America, 60 dakikalık ses bandı (Living Truth Publishers'dan temin edilebilir).

Hedefler
Adam Weishaupt'un günümüzdeki işbirlikçileri, artık kendi vakitlerinin geldiğine inanıyor, son zaferin kendilerine ait olacağını zannediyorlar. Kod adı "Spartacus" -yani şeytanın savaşçısı- olan Adam Weishaupt, toplumu ele geçirmek, baskı altında tutmak ve zarar vermek için yıllar yılı yürüttükleri kampanyanın hedeflerini çok önceden açıklamıştı. Fransız tarihçi Henri Martin, Fransa Tarihi isimli destansı kitabında, bu hedefleri şöyle özetliyordu:
Aydınlanmanın sonunda yoksulluğun, sosyal gücün, milliyet kavramının ortadan kalkacağı ve insan ırkının suni ihtiyaçlardan arınmış olarak mutlu ve tek bir aile gibi yaşadığı duruma geri dönüleceği söyleniyor... Ayrıca her baba, papaz ve sulh yargıcı olacak...8
Bu hedeflerden İlluminati'nin küresel hakimiyet için yaptığı Olağanüstü Çalışma'nın ne kadar kötü olduğunu anlayabiliyoruz. İlluminati'nin kendi holdingleri hariç, özel mülkiyete hiçbir şekilde izin verilmeyecek. Milliyet kavramı da yok edilerek, "tek bir aile" yaratılacak. Ve son olarak da Hıristiyan kiliseleri yeryüzünden kaldırılacak ve herkes kendi kendinin "papazı", neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda kendi kendinin "yargıcı" (veya sulh yargıcı) olacak.
Tanrı'ya ve Cennete Karşı Kurulan Komplo
Son hedef, İlluminati'nin, üyeleri üstünde sahip olduğu olağanüstü kontrolün boyutlarını anlamamıza yardımcı oluyor. Nesiller boyunca onları bir arada tutan şeytani yapıştırıcı, bu. Aslında yaptıkları, Tanrı'ya ve O'nun emirlerine karşı haince ve ortaklaşa bir komplo düzenlemek.
8-Henri Martin, History of France, sayı XVI.
İlluminati'nin kurduğu planın, süper zenginlerin daha da zenginleşmek için hazırladığı açgözlü bir komplo olduğunu düşünmek, büyük ve ölümcül bir hata olur. Evet İncil "para tüm kötülüklerin arasıdır" diyor. Ama bu adamların kurduğu komplonun asıl sebebi, aşırı servet tutkusu ve doğal olarak bunun beraberinde getirdiği güç değil. Asıl sebep, cennetteki Tanrı ve oğlu Mesih İsa'ya karşı duydukları nefret ve saygısızlık.
İşte bu yüzden, İlluminati'liler kendilerini tanrılaştırıyorlar. Tanrı'nın gerçeğini reddederek, kendilerini "Papaz ve Kral" ilan ediyorlar. Hangi dinin papazları? Asıl soru bu. Kime hizmet ediyorlar? Tarih yazarı Martin'in yorumları çok bilgilendirici: "Sık sık Doğa Tanrısına dua eden, hangi dine mensup olduğunu bilmediğimiz papaz... Aslında birçok belirti bizi Weisha-upt'm Doğanın kendisinden başka bir dini olmadığı sonucuna götürüyor." 9
Weishaupt ve İlluminati'nin, "Doğa Tanrısı" gibi gizi kapaklı isimlerle şeytana tapmalarının, Aydınlanmanın kurnazca gizlenmeye çalışılan asıl özelliği olduğu sonucuna varıyoruz. Bu dinin Tanrısı şeytan, kilisesi ise "Doğa Ana"... Gizem, Büyük Babil, Fahişelerin Anası (Vahiy 17)
İlluminati şimdilik "Hıristiyan" olduğunu iddia etmekte yarar görüyor. Weishaupt, yüksek dereceli üyelere, gizli cemiyetinin, eski "Gizem bilimlerinden" faydalanan bir "gizli Hıristiyanlık türü" olduğunu söylemişti.10
Saf Papazlar ve Bakanlar İçin Yeni Hıristiyanlık
İlluminati hiçbir zaman din adamları sınıfını tamamıyla reddetmedi. Bunun yerine "Spartacus" zamanından beri, gizli "Hıristiyanlık" tanımlarını kabul edebilecek din adamları aradılar ve onları desteklediler.

10- Nesta Webster, Secret Sodeties and Subversive Movements, s.21 5-217.

"Philo" takma adıyla bilinen Alman aristokrat Baron von Knigge, dostu olan bir başka komplocuya, "yeni İsa'dan" ve "gizli Hıristiyanlıktan" bahsettiği bir mektup gönderdi. Yazdığı mektup, İlluminati'nin kolay kandırılabilecek din adamlarını aldatmak ve kendi saflarına çekmek için sinsi bir kampanya yürüttüğünü gözler önüne seriyordu:
O halde şöyle deriz: İsa yeni bir din getirmek istemedi, sadece doğal dini yeniden oluşturmak istedi: O yüzden insanları büyük, evrensel bir birlik altında toplamak istedi. Ayrıca kendi kendilerini yönelebilmeleri için daha mantıklı bir ahlakı, aydınlanmayı ve kibirle mücadeleyi yaygınlaştırmak istedi. Bu yüzden öğretisinin gizli anlamı, devrim yapmadan insanları evrensel özgürlüğe ve eşitliğe kavuşturmaktı. Eğer İsa'nın öğretisine mantıklı bir açıklama getirmek istersek, İncil'de mezhepler arasında tartışmalara sebep olan açıklanabilecek ve faydalanılabilecek birçok bölüm var. Bu kolay din her nedense sonradan değiştirildiği için, öğretilerin bizlere Farmasonluk ve Mason hiyeroglifleri yoluyla bildirilmesi gayet doğal. Bunun için Spartacus çok iyi veri topladı, ben de bunlara ilaveler yaptım... Böylece ben her iki dereceye de sahip oldum...
İşte bu yüzden şimdi insanlar bizim gerçek Hıristiyanlar olduğumuzu anlayacaklar, papazlara ve prenslere söyleyecek bir sözümüz daha var. Ben geçtiğim sınavlardan sonra piskoposluk ve krallık derecesine yükselebilirim. O halde bizler, Gizem bilimiyle (a) Din (Hıristiyanlık) sahtekarlığını açığa vurmalı ve (b) tüm yalanları dini yazıtların asıllarından ve ilişiklerinden ayıklamalıyız...11
Weishaupt'm kendisi de, gururlu ve kibirli papazların gizli cemiyetine akın etmesine şaşırmıştı. Yapacakları bu seçimi körüklemek için gelişmiş bir "Papazlık derecesi" bile icat etti. Bir arkadaşına "Tanrı'nın hizmetindeki bu adamların" aptallığı karşısında hayrete düştüğünü şu şekilde ifade ediyordu:

Papazlarımızın saygısının ve heyecanının ne derece arttığını tahmin edemezsin. Aydınlanma safına katılan Protestan ilahiyatçılar, halen bildirilen dini öğretilerin Hıristiyanlık dininin gerçek ruhunu taşıdığına inanıyorlar. Ah insanlar, size inandırılamayacak bir şey var mı? Yeni bir dinin kurucusu olacağımı hiç düşünmemiştim.12
Yüce Olma Yazgısı
Weishaupt kendi iç çemberindeki arkadaşlarına heyecanla: "Çok yakında, tüm Bavyera'ya din adamları ve papazlar gönderebileceğiz" diyordu. Bu din görevlilerinin istedikleri seminerlere ve üniversitelere atanacağını da ekliyordu. Bunun sonucunda, "Mantık" öğretilerinin (kendi kendini tanrılaştırarak şeytana tapma manasına gelen bir takma isim) yayılacağını tahmin ediyordu. "Evrensel Kardeşlik" büyüdükçe, "Yeni İsa" öğretisi de tüm dünyaya yayılacaktı. Daha da ileri giderek, arkadaşlarına yüceliğin, kendi alın yazılarının bir parçası olduğunu ileri sürüyordu:
Yönetmenin, gizli bir cemiyette yönetmenin ne anlama geldiğinin farkında mısınız? Sadece daha az önemli olan toplum üzerinde değil, en iyilerin, tüm sınıflardan, tüm uluslardan ve tüm dinlerden gelen insanların üstünde, dışarıdan başka bir güç olmadan yönetime sahip olmak. Dünyanın her bir köşesine yayılmış insanları bir daha ayrılmamacasına birleştirmek, tek ruh ve tek bedende nefes alır gibi yönetmek!..13
"Spartacus" (Weishaupt) böylesine yüce ve şerefli bir amaca ulaşmanın aşırı derecede gizlilik ve hilekârlık gerektirdiği konusunda uyarıda bulunuyordu:

Başka bir yapı altında nasıl çalışabileceğimizi düşünmeye başlamalıyız. Amaca ulaşılacaksa, bunun hangi maske altında gerçekleştiği önemli değildir. Maske her zaman gereklidir. Gizli kalmak bizim gücümüze bağlı. Bu yüzden her zaman kendimizi başka bir cemiyetin adı

altında gizlemeliyiz. Tüm dikkati üstüne çeken Farmasonluk locaları, yüksek hedefimiz için en uygun yerler, çünkü dünya onlardan fazla bir şey beklememeye alışkın. Roma Kilisesi tarikatlarında sadece rol gereği bir din unsuru olduğu gibi, bizim tarikatımız da bilinen başka bir cemiyetin ya da benzer bir yapının arkasına gizlenmeli. Bu şekilde gizlenen bir cemiyete karşı çıkılamaz. İhanet edildiğinde veya soruşturma açıldığında, yüksek mevkidekilere ulaşılamaz. Zifiri karanlıkta diğer cemiyetlerin casuslarından ve özel görevlilerinden gizleneceğiz. 14
Cehennem Şifresi
Weishaupt'un şeytani planına Avrupa'daki krallardan ve soylulardan tepki geldi. Ama yine de çok az kişi toplumdaki bu şeytani salgına dayanabildi. Çeşitli yerlerde bulunan aydınlan-macılar, Farmasonluk localarını doldurdular. Jakobenlik gibi diğer gizli kardeşlik cemiyetlerini kurdular, O zamanın en güçlü devletlerinden biri olan Fransa'daki hükümeti devirmeyi başardılar ve kral ile kraliçeyi -diğer yüzbinlerce masum vatandaşla beraber— giyotine gönderdiler.
Fransız Devrimi'nin liderlerinden biri olan Mirabeau'nun, özellikle bir seks ve katliam partisi sırasında zevk ve neşe içinde bağırdığı anlatılıyor. Aydınlanma mezhebinin, halkı, devrimde yem gibi kullanarak başarılı olduğunu söylemiş, "Bu demokrasi değil cehennemin gerçek şifresi" 15 diyerek gülmüştü.
 Ayrıca Neusten Arbeiten deş Spartacus and Philo.
l 5 Lombard de Langres, Histoire deş Jacobins (1820), s.31. Amerika'ya Kurulan Komplo
llluminati'nin Birleşik Devletler'e, insanların devlete olan güvenini sarsarak saldırdığını bilmek gerekiyor. Aslında Amerika'yı hain emelleri için verimli bir toprak gibi gördüler. 13 eyaletin en zengin adamları Mason. Mason tarikatlarında kendi rızalarıyla şeytanın Tanrı'ya karşı kurduğu eski planın suç ortağı oldular. Kanla imzaladıkları anlaşmayla Kötü Yaratığa bağlandılar ve böylece Aydınlanma, kalplerine, beyinlerine ve hayatlarına kadar işledi.
1787'de teklif edilen ABD Anayasası, aydınlanmacı planı çok iyi yansıtıyordu. Zengin komplocular eyaletlerden ve insanlardan yetkiyi alıp, tüm devlet yetkisini federal düzeyde toplamak için kurnazca bir plan hazırlamışlardı. Bu sayede ülke, yeni bir aristokrasinin kontrolü altına alınmış olacaktı: Aydınlanmışların aristokrasisi. Ama llluminati, pek hesaba katmadıkları bir güç tarafından etkisiz hale getirildi: Amerika'nın küçük insanlarının gücü.16
Gizli aydınlanmacı zenginler, Birleşik Devletler'in orta direk vatandaşlarını, hazırlanan anayasanın birçok faydalar getireceğine ikna etmeye çalıştılar. Şimdiki gibi o zamanlarda da zenginlerin parmağında oynayan basın, halkı, komplocuların hazırladığı metne ikna etmek için propaganda amacıyla kullanıldı. Ama "küçük insanlar" tek vücut halinde, teklif edilen anayasanın zenginlerin bir hilesi olduğunu söyleyip, karşı çıktılar. Süper zenginlerin hazırladığı komplonun sonucunda insanlar şikayet etmeye başlamışlardı.
İlluminati'nin önerdiği anayasaya karşı başlayan ayaklanmaya, tanınmış birçok vatansever katıldı. Bir zamanlar "bana ya özgürlüğümü verin ya da öldürün" diyen cesur Patrick Henry de bunlardan biriydi. Şimdi Patrick Henry bir kez daha sıradan,
16-Texe Marrs, The Masonic Plot Against America (Living Truth Pubilshers'dan temin edilebilir. Ayrıca Charles Beard, An Economic Interpretation of the Constitution.
Amerikalı Hıristiyan ve çalışkan "küçük insanların" tarafını tutuyordu. Bu yeni anayasaya ihtiyacımız yok, mevcut Konfederasyon Yasası özgürlüğümüzü ve refahımızı korumaya yeter de artar bile, diye bağırıyordu.17
insanlar, teklif edilen anayasanın, kişilerin özlük haklarını kaprisli bir federal devletin yağmacı eylemlerinden koruyamayacağı konusunda görüş birliğine varıp, bunu açık yüreklilikle eyalet üyelerine bildirdiler. İnsan Haklarına hiç yer verilmediğini söylediler.

1700'lü yılların sonlarında insanların, günümüzün aptallaştırılmış vatandaşlarından daha analitik düşünebildiğini ve daha iyi okur yazar olduklarını unutmayın. Bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen Fransız Alexis de Tocqueville, ziyaret ettiği mütevazi evlerde, her ailenin Shakespear'den birkaç kitap bulundurduğunu yazmıştı,18
Yenileceğini ve kızgın insanların aklını veya kalbini kazanamayacağını anlayan İlluminati, en sonunda pes etti. Siyasetçiler, eğer eyalet vekillerine anayasayı onaylama yetkisi verilseydi, yeni oluşan Kongre'nin yapacağı ilk işin, İnsan Haklan Beyannamesi'ni hazırlamak olacağını söylediler.
Sadece böyle bir itiraf vatandaşları tatmin edebilirdi. Çoğunluğun İlluminati'den ve Yeni Dünya Düzeni (Novus Ordo Seclorum) kurma planlarından haberi olmamasına rağmen, kendilerine İnsan Hakları garanti edilmezse, bunun ardından zorbalık geleceğini çok iyi biliyorlardı.
Küçük İnsanlara Teşekkürler
İşte böyle, 200 yıldır tadını çıkardığımız özgürlüğü, George Washington'lara, James Madison'lara veya John Adamse'lara borçlu değiliz.
17- Bugün çok az Amerikalı, günümüz anayasasının aslında ilk anayasa olmadığını biliyor, ilk anayasa, Konfederasyon Kanunu idi. Aydınlanmacılar ve komplocular bu anayasayı değiştirdiler.
18- Alexis de Tocqueville, Democracy in America.
Bu şükranı, pek de fark edilmeyen "küçük insanlar" hak ediyor. 1780'lerde İlluminati'nin planlarına "Hayır" diyen isimsiz Hıristiyanlara ve vatanseverlere sonsuz minnet borçluyuz. Amerikalı roman yazan Taylor Caldwell, bir zamanlar Orta Sınıf diye adlandırdığı bu "küçük insanların" beklenmeyen başarısını yazmıştı. "Orta sınıf, özgürlük hayalini gerçekleştirdi, hükümete sınırlamalar getirdi, anayasa için mücadele etti, hükümet zorbalığını büyük ölçüde ortadan kaldırdı, ve yöneticilerin en az toplum kadar yasalara uymasını istedi" diyordu.
Taylor Caldwell seçkin sınıfın, sıradan toplumun ayaklanıp "isyancılara" karşı savaş açmasına sinirlendiğine dikkat çekti. Seçkinlerin bir araya gelerek "Bizlere, doğuştan verilen bir hak-dan ve sahip olduğumuz servetten dolayı, kölelerden oluşan bir ulusu yönetme hakkı verilmedi mi? İnsanlar kendilerini yönetecek güçlü birilerine ihtiyaçları olduğunu anlamıyorlar mı?" diye söylendiklerini belirtmişti.
Caldvvell seçkinlerin insanlardan nefret ettiklerini ve insan Hakları Beyannamesi'ni feshederek orta sınıfı bir kez daha kendilerine bağımlı kılmaya karar verdiklerini söylemişti: Tanrı'nın kendilerine verdiği özgürlük adına onlara meydan okuyan orta sınıftan nefret ettiklerine hiç şüphe yok. En mütavazı insanlar da dahil olmak üzere herkes, kendi hayatını yönetme hakkına sahip olduğunda, kazancının büyük bir kısmını kendine saklayarak bu seçkinlere kısıtlamalar getirdiğinde ve böylece orta sınıf güçlendiğinde, bu nefret elbette daha da büyüdü.
Açık söylemek gerekirse, seçkinler sınıfının yönetimi tekrar ele geçirmesinin tek yolu, orta sınıfın ortadan kaldırılması. Böylece onlar yok edilince, despotluk ve haraç sistemi geri gelmiş olacak. Seçkinler, tüm ihtişamları, gururları ve muazzam zenginlikleriyle, tüm dünyaya hükmedecekler. 19
17-Taylor Caldvvell, The Revievv of the Nevvs, 29 Mayıs 1974.
Caldwell'in yorumları çok akıllıcaydı, aynı zamanda kehanet de içeriyordu, llluminati yıllar boyunca İnsan Hakları Beyannamesi'ni feshetmek, bunun yerine feodal bir polis devleti kurmak için sistematik bir kampanya yürüttü. NAFTA, GATT, WTO ve uluslararası entrikalar sayesinde çalışan kesimi dolandırdılar. O kadar ki, son yıllarda yapılan bir araştırma
"Amerika Birleşik Devletleri'nde zengin ile fakir arasındaki eşitsizliğin, en acımasız eleştirmenlerin bile tahmin ettiğinden çok daha büyük olduğunu" gösterdi.20

Ekonomist James Smith, "Amerika'da gelir dağılımındaki eşitsizliğin muazzam" olduğunu düşünüyor. "Emekli aylıklarının düzenli olarak azalması, gelir dağılımındaki bu eşitsizliği artırıyor. Sosyal güvenlik programına uymak imkansız hale geliyor" tespitinde bulunuyor.21
Zenginlerin Başı Dertte
İncil, dünyanın "küçük insanlar" diyerek aşağıladıkları insanların Tanrı'nın sevgili kulları olduklarını yazıyor. Kitabı Mukaddes, Tanrı'nın nezdinde asıl tehlikede olanların, zenginler olduğunu söylüyor. İsa zengin gençlere, "sahip olduğunuz herşeyi satın, o zaman cennette servet sahibi olursunuz; ve ardından beni takip edin" demişti. Ama gençler, zenginlik uğruna onu reddettiler.
Isa öğrencilerine şöyle dedi: "Doğrusu size derim ki, zengin kişi göklerin hükümranlığına güçlükle girecektir. Yine size derim ki, devenin iğne deliğinden geçmesi, zengin kişinin Tanrı'nın hükümranlığına girmesinden daha kolaydır." (Matta 19:23-24)
Korintoslulara I. Mektup, 1:19, 26-27'de, kendilerine gururla "bilge adamlar" diyen ve geleceğin kralları olacak llluminati mensuplarının Tanrı katında zor durumda olduğunu görüyoruz:
20- James Smith, "Rich-Poor Gap Worsening in U.S.", Toronto Star, 25 Temmuz 1995. 21 Aynı kitap.
Çünkü Kutsal Söz'de şöyle yazılmıştır: "Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim. Anlayışlıların anlayışını bozacağım." Kardeşlerim, çağrınızı göz önünde tutun. Dünya ölçüsüyle bilge olanlarınız çoğunlukta değiller. Ne var ki Tanrı bilgeleri utandırmak için dünya açısından akılsız olanları seçti. Güçlüleri utandırmak için, dünya açısından güçsüz olanları seçti.
Eğer İlluminati'nin küstah ve kibirli zenginlerine izledikleri yolu değiştirmeleri için bu da yetmiyorsa, belki Yakup'un Mektubu 5:l-6'yı dikkate alırlar:
Gelin Varlıklı kişiler! Şu anda üzerinize gelmekte olan dertler için hüngür hüngür ağlayın. Varlığınız çürüdü, giysileriniz güve yeniği oldu. Altınınız gümüşünüz pas tuttu. Onların pası size karşı tanıklıkta bulunacak ve etinizi ateş gibi yiyecek. Çağın sonunu belgeleyen şu günlerde varlık topladınız. Bakın, tarlalarınızdan ürün devşiren şu emekçilerden ustalıkla alıkoyduğunuz emek karşılığı bağırıyor. Biçicilerin çığlığı 'Rabbinin' kulaklarına ulaştı. Şu dünyada yaşamın tadını çıkardınız ve zevke eğlenceye daldınız. 'Kesim gününe' hazırlanıyormuş gibi yüreklerinizi semirttiniz. Dürüst kişiyi suçlu çıkarttınız. O size karşı direnmiyor.
İncil, İlluminati için çok sert sözler kullanıyor. Ama Tanrı'ya güvenenler için, Rabbin geri geleceği ve ayaklar altında ezilmiş olana merhamet edeceği sözü veriliyor:
Bu nedenle kardeşlerim, Rabbin gelişine dek sabredin. Bakın çiftçiye, toprağın değerli ürününü bekler. 'Önceki ve sonraki yağmur' onun üzerine düşünceye, ürünü elde edinceye kadar sabretmesini bilir. Siz de sabredin. Yüreklerinizi pekiştirin, çünkü Rabbin gelişi yakındır. Bakın, 'sabır gösterenleri mutlu saymaktayız'. Eyüb'ün nasıl katlandığını duydunuz, durumunu Rabbin nasıl sonuçlandırdığını da gördünüz. Rabbin çok acıyan ve sevecenlikle davranan olduğunu bildiniz. (Yakup'un Mektubu 5:7-8,11)
* Onüçüncü Bölüm *
Beyin Kontrolü ve Korkunç Dünya Komplosu Gerçeği
Yeryüzünde yaşayanların tümü, kendisine tapacak. Bunlar, boğazlanan Kuzu'nun yaşam kitabında dünyanın kuruluşundan bu yana adı yazılmamış olanlardır.
Vahiy 13:8

İddia ediyorum... Batı dünyasının yıkılması içini hasırlanan dünya komplosu, insanları ağıla kapatılan koyun - sürüsü gibi köşeye kıstıracak, zorba bir Dünya ortaya çıkacak.
A.K. Chesterton / Mutsuz Yeni Efendiler
Toplumun görünmeyen mekanizmasını işleten kişiler, ülkemizin gerçek yönetici gücünü meydana getiren görünmeyen hükümeti oluşturuyorlar. Zihinlerimiz, adını hiç duymadığımız kişiler tarafından şekillendiriliyor.
Walter Bernays / Propaganda
Gizlilik içinde buluşup sinsi komplolar hazırlıyorlar.
Tanrı'ya ve kullarına karşı kumpas kuruyoorlar. Dünyanın her yerinde yaşayan insanları sefilleştirirken, finans piyasalarını yöneterek kendilerini daha da zenginleştiriyorlar. Devrim hareketleri gerçekleştiriyor, siyaset ve din alanında devrimci fikirler üretiyorlar. Bu öğretilerin propagandasını yapmak ve muhalifleri baskı altında tutmak için medyayı kullanıyorlar.
Ailelerine yüksek bilinci miras olarak bırakabilecek üstün bir ırk olduklarına inanıyorlar. Zavallı, bayağı köylüleri yönetmek üzere dünyaya gelen krallar olduklarını düşünüyor, kendilerini büyü, gizli işaretler, selamlaşmalar ve sembollerle eğlendiriyorlar. Siyah localarda ayinler düzenliyor, masum kişilerin kanını kurban ediyorlar. Böylece karanlık prensi Şeytan'a saygı göstermiş oluyorlar.
Onlar, İlluminati.
Komplolar Gerçekten Var mı?
Konuyu görmezden gelenler, İlluminati'nin varlığından bile şüphe ediyorlar. Bazı insanlar "ben komplolara inanmam" der. Bazıları yüzlerini buruşturarak, "komplolar gerçek olamaz, dünya işleri böyle yürümez" iddiasında bulunur.
Peki gerçekten öyle mi? Bir konuyu görmezden gelmenin entelektüel yolu bu! Şüpheciler, tehlikeli bir inkarda bulunuyorlar. Gerçekler, onların söylediği gibi değil. Günümüzün tarih kitapları herşeyi tam olarak yansıtmasa bile, tarihin her evresinde komploların var olduğu gerçeğine rastlamak mümkün.
Eski Roma'da bir komplo, Sezar'ın öldürülmesiyle sonuçlanmıştı. Roma vatandaşları Sezar'ın en iyi arkadaşı Brütüs'ün bu hain planda yer almasına şaşırmışlardı. Hz. İsa kendi seçimiyle öldü, ama bunda da bir komplo vardı. İsa'nın on iki havarisinden biri olan Yahuda, otuz gümüş parçası için efendisini satmıştı.
Ortaçağ dönemlerinde kralların, ilahi monarşi yaratmak için birlikte komplo kurduklarını öğrendik. Gerçek bilimi baskı altında tutmak için Vatikan ile diğer monarşiler, ortak komplolara imza atmışlardı.
Katolik hiyerarşisi de, Müslüman'ların elinden Kutsal topraklan almak için haçlılarla birlikte komplo kurmuş, binlerce kişiyi savaşa ve ölüme göndermişti.
Martin Luther, Alman prensleri ve durumdan hoşnutsuz Katolik papazlarıyla birlikte bugün Protestan Reformu dediğimiz hareketi başlatmak için bir başka komplo hazırlamıştı. Papa ise ispanyol generali merhametsiz Ignatius ve Cizvit Cemiyeti (Cizvitler) ile birlikte bir karşı hareket başlatmıştı.
İngiltere, Avrupa ve Rusya'daki kraliyet saraylarında meydana gelen entrikalar, I. Dünya Savaşı'na kadar yüzlerce yıl devam etti.
1917 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'daki dünya komplocuları, Rusya'yı çökerterek ele geçirmek için şeytani bir plan yapmışlardı. Amaçları büyük Rus İmparatorlu-ğu'nu sosyalist bir devlet haline dönüştürmekti. Kendilerini Bolşevik olarak adlandıran kötü ruhlu adamlardan oluşan küçük bir grup, Moskova'da iktidarı ele geçirdi. Hazırladıkları bu plana yabancı bankerler ve holding sahipleri maddi kaynak sağlıyordu. Vladimir Lenin, Trotsky ve Stalin tarafından yönetilen işbirlikçiler, Çar Alexander ile tüm ailesini idam ettikten sonra Dünya Komünizmi bayrağı altında kanlı rejimlerinin başına geçtiler.1

Komünistler milyonlarca masum kadın, erkek ve çocuğu katlettiler. Sayısız insan ise Rus toplama kamplarında eziyet çekerek öldü. Tüm bunlar küçük bir grup caninin kurduğu komplo yüzünden yaşanmıştı.
Daha aradan yirmi yıl geçmeden bir başka küçük grup, komşu Almanya'da iktidara yükseldi: Naziler. İdeolojik yoldaşları Faşistler, birkaç yıl önce, İtalya'daki anayasal hükümeti devirmişlerdi. Hitler ve Mussolini, bu yüksek mevkilere siyasi entrikaları sayesinde yükselmişlerdi. Yöntemleri, komplo kurmak, stratejileri ise savaş açmak, insanları köleleştirmek ve milyonlarca insanı öldürmekti.
1-Des Griffin, Descent Into Slavery.
Müttefik güçler, Hitler ve Mussolini'yi unutulmaya mahkum ederken, bunlardan da beter iki koalisyona daha hayat verdiler. İlk olarak dünya, Rusya'nın Doğu Avrupa kuşatmasına tanık oldu. Ardından Kızıl Çin'de Mao, iktidara yükseldi.
Macaristan, Yugoslavya, Polonya, Romanya ve Doğu Almanya gibi ülkelerde, Moskova ile birlikte komplo kuran Komünist casuslar, iktidarı binbir hile ile ele geçirdiler. Takip eden yıllarda, Yugoslavya'nın zalim Tito'su, Doğu Almanya'nın Honecker'i ve Romanya'nın Çavuşesku'su gibi diktatörler, vatandaşlarına sefalet ve ölümden başka birşey getirmediler. Bu adamları iktidara getiren tezgahlar, Sovyet silahlı kuvvetleri tarafından destekleniyordu.
Kızıl Çin'de Mao Zedung ve küçük asi çetesi, milliyetçi lider general Chiang Kai Shek'i görevden almak için komplo kurdular. Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri'nin desteklediği Kızıl Komünist devrimi başarılı oldu. Mao iktidara gelir gelmez, yaklaşık 25 milyon insan katledildi. Takip eden yıllarda gerçekleşen temizlik operasyonlarıyla 50 milyon kişi daha öldürüldü. Bu operasyonlardan birinde Mao'dan emir alan genç "Kızıl Muhafızlar", milyonlarca zavallıyı aşağıladı, işkenceden geçirdi ve hatta barbarca katletti.
Mao'nun vahşi iktidarının arkasında hep komplolar vardı. İktidarı sırasında Asya'da meydana gelen diğer komplocu devrimlere para ve silah yardımında bulunarak, siyasi destek verdi. (Vietnam ve Kamboçya'da mesela). Vietnamlı komünist komplocu Ho Chi Minh, Fransız sömürgecileri kovarak, bu ülkeye Pasifik Okyanusu ötesinden gönderilen 50 bin Amerikalı askeri öldürttü. Liderleri bu çarpışmanın ardında yatan gerçeği kendilerinden sakladığı için Amerikalılar, bu kötü savaşa razı olmuşlardı.
Kamboçya'da ise, Kızıl Kmerler olarak bilinen bir avuç sapık, vahşi, zalim çılgın Pol Pot'un emri altında Prens Silhanouk'u tahttan indirmek, daha sonra da Silhanouk'un Amerikan taraftarı varisi General Lon Nol'u devirmek için komplo kurdular. 1973'de kanlı komploları amacına ulaştı. Birkaç yıl sonra, yaklaşık iki milyon Kamboçyalı toplama kamplarına gönderildi, işkenceden geçirilerek öldürüldü. Bu masum kurbanlardan bir çoğu, inanılmaz acılar çekti, zulüm gördü. Başları kesildi. Kafatasları iğrenç insan piramitleri oluşturacak şekilde kümelendi. Kötü bir komplonun iğrenç vahşetine delil olarak saklanan bu korkunç anıtlardan bazıları, bugün hâlâ görülebilir.
İnsanlık tarihinde meydana gelen bu korkunç olaylar, ne kadar aptalca ve ne kadar da boş. En az "Ben komplolara inanmam. Dünya işleri böyle yürümez" diyenler kadar aptalca. San-taya'nın da bir zamanlar yazdığı gibi, "tarihten ders almayanlar, kötü kopyalarını yeniden yaşamaya mahkumdur."
ABD'yi Kuran Komplocular
Bu kişiler, dünyada meydana gelen komplolar bir yana, Amerikan tarihinden de mi habersizler? Kurucu atalarımız Washington, Henry, Jefferson, Madison ve diğerleri, hepsi komplocu çemberin üyeleriydi. Yasal yoldan kurulan otoriteye karşı komplo kurmuşlardı. Ahlak bozukluklarını tartışmıyorum, sadece küstah ama başarılı komplocu gayretlerinin belirgin özelliklerini açıklıyorum.
Komplolar ve entrikalarla kurulan bir ülkede doğan ve bugün bu komplonun meyvelerini toplayan bizler için, "Ben komplolara inanmam. Dünya işleri böyle yürümez" sözlerini işitmek biraz garip.

Dünya işlerinin bu şekilde yürüdüğü bariz olarak görünüyor. Komplo, tarihin can damarı. Siyasette, para piyasalarında ve insanların faalşyet gösterdiği tüm alanlarda sözü gecen tek şey komplo. Komploların, gizli üyelerine büyük menfaatler sağladığı biliniyor. Başarılı bir komplo, iştirakçilerine maddi refah, nüfuz ve yetki (yani güç) getirebilir. Zenginleştirilecek, otorite sahibi yapılacak adamlar, belirli aralıklarla tahrik edilirler ve komplo kurmak üzere bir araya gelirler.
Komplo Yok mu? Neden Olmasın?
Anthony Sutton, Amerika'nın Gizli Yapısı adlı kitabında, komploları anlatıyor. Örneğin, iş dünyasındaki komploların çok yaygın olduğunu ve ABD ekonomisine çok zarar verdiğini belirtiyor. AT&T ile diğer tekellerin bozulması için Kongre'den geçen Sherman Antitröst yasası, komploların var olduğunu ve insanların çıkarlarına aykırı düştüğünü açıkça ortaya koyuyor. Sutton şunu soruyor:
Eğer piyasada komplo olabiliyorsa, siyaset sahnesinde neden olmasın? Politikacılar iş adamlarından daha mı dürüst? 2
Londra'da çıkan The Illustrated Sunday Herald gazetesinin 8 Şubat 1920 tarihli nüshasında, II. Dünya Savaşı'nın karanlık günlerinde ingiltere başbakanı olacak Winston Churchill'in, "Adam Weishaupt'ın 1776'da îlluminati'yi kurmasının ardından dünyada düzenlenen komploların arttığı" şeklindeki tespitine yer veriliyordu. Churchill'e göre yüzlerce yıllık dünya komplosunun gizli liderleri:
... Fransız Devrimi sırasında belirgin bir rol oynamışlardı. 19. yüzyılda meydana gelen tüm yıkıcı eylemlerin asıl nedeni buydu. Ve şimdi de olağanüstü şahsiyetlerden oluşan bu grup, Rus halkını saçlarından kıskıvrak yakalamış ve bu muazzam imparatorluğun hükümdarları haline gelmişti.3
2-Anthony Sutton, America's Secret Establishment, s.3.
3-Winston Churchill. The Illustrated Sundav Herald. Londra, İngiltere. 8 Şubat 1920.
Karanlık Majeste isimli kitabımda, Mutsuz Yeni Efendiler: Güç Politikaları Sergisi kitabının yazarı, bir başka İngiliz A. K. Chesterton'ın çalışmasına değindim. On beş yıl boyunca dünya komplosunu tüm yönleriyle inceleyen Chesterton şöyle diyordu-
İddia ediyorum... Batı dünyasının yıkılması için hazırlanan bir dünya komplosu, insanları, ağıla kapatılan koyun sürüsü gibi köşeye sıkıştıracak ve zorba bir dünya düzeni getirecek.4
Cluesterton ayrıca, bu komplonun akıl almaz olduğuna inanılması durumunda, o zaman dünyanın masum olduğuna inanmanın da o kadar saçma olduğunu söylemişti. İnsanların kendi menfaatletinin peşinden koşma eğiliminde olduğunu belirten Chestaerton, şunu ileri sürmüştü:
Kısacası, neden komplo olmasın ki? Eğer insanoğlunun hayatını ve kaderini kontrol etmek mümkünse, ki mümkün, bu yola neden başvurulmasın? Vicdansız çıkarcılar, dünyadan hiçbir zaman eksik olmadı.5
Tarih Önceden Planlandı
Herşeyi Görme Yeteneği isimli kitabında R. E. McMaster Jr. şunları yazıyordu: Tarihe iki çeşit bakış açısından yaklaşılabilir: (l) Tarih rastlantıdam ibarettir ya da (2) planlanmıştır. Toplumda genel kabul gören hüküm, bunun rastlantısal olduğudur. Buna rağmen üst merciler, tarihin planlandığını bilirler. 6
Peki seçkinler sınıfı, bizleri tarihin önceden planlandığı gerçeğini öğrenmekten neden alıkoyuyor? McMaster bunu şöyle açıklıyor:

4-A.K.Chesterton: The New Unhappy Lords: An Exposure of Povver Politics.

6-R. E. McMaster jr., The Power of Total Persoective (Arizona).
Eğer planlanan gelecek, insanların çoğunluğunun yararına değilse saklı tutulur. Aksi takdirde aydınlanan halk, planın işe yaramaz bir şey olduğunu anlar. Genel çıkarlara ters düşen gizli bir plan, "komplo" demektir. Ama "komplo" Amerikalıların kullandığı anlamda bir kelime değildir. Çünkü bizler bu kelimenin anlamının farklı olduğuna şartlandırıldık...7
McMaster aldatılan halkın, dünyanın nasıl kontrol edildiği ve olayların nasıl sahnelendiği hakkında en ufak bir bilgisinin olmadığını anlatıyor. "Biz insanlar, para oyununda sadece piyonuz" ifadesi ona ait.8
Kayda değer bir husus da, McMaster'in söz konusu komplo gerçeğini anlatan bir film olduğunu iddia etmesi. Bu film, başrollerini Faye Dunaway ve Peter Finch'in paylaştığı Network (Şebeke). McMaster "Network, çokuluslu holdinglerin çıkarı uğruna halkı şartlandırmak ve kontrol etmek için televizyonun nasıl kullanıldığını anlatıyor. Televizyon şebekeleri halkı, şahsi isteklerinin tersine, düşünmeden ve duygusal davranmak için şartlandırıyor." 9
Filmin en can alıcı kısmı, televizyon kanalı başkanı Mr. Jensen'ın halkın sezilerini olumlu bir yönde değiştirmek isteyen idealist bir haberciyle yaptığı şu konuşma:
"Sen uluslar ve insanlar açısından düşünen yaşlı bir adamsın. Ruslar yok. Ulus diye bir şey yok. İnsan diye bir şey yok... Sadece birbirinin içine girmiş, etkileşim halinde, çokuluslu bir para sistemi var... Bugün varolan şeylerin atomik veya galaktik yapısı işte bu. Sen 57 ekran televizyonunun başına geç ve Amerika diye, demokrasi diye ağla... Amerika diye bir şey yok, demokrasi diye bir şey yok. Sadece IBM, ITT, AT&T, DuPont, Dow and Union Carbide ve Exxon var. Bugün dünyadaki uluslar bunlar.

Ruslar nelerden bahsediyor zannediyorsun? Karl Marx'tan mı? Onlar da aynı bizim gibi programlarını hazırlıyor, grafiklerini çiziyor, kâr-zarar olasılıklarını hesaplıyor ve yatırım yapıyorlar. Artık ideolojilerin ve ulusların dünyasında yaşamıyoruz. Artık dünya holdinglerle değişmez iş yönetmeliklerinin karışımından oluşuyor. Dünya bir işyeri... ve insanlar kozalaklarından dışarı çıktığından beri de bu böyle...
Çocuklarımız bu mükemmel dünyayı görecekler. Holdinglerin birleşiminden oluşan büyük şirketin çıkarları için tüm insanların çalışacağı, herkesin bu şirketten bir hisseye sahip olacağı, tüm ihtiyaçların karşılanacağı, tüm endişelerin ve sıkıntıların giderileceği bir zamanı görecekler. Ve ben de bu öğretiyi yaymak için seni seçtim."
Başka bir deyişle McMaster, Network'un paranın insan ruhu üzerinde zafer kazanacağını (faşizm gibi) önceden haber veren bir film olduğu sonucuna varmış.
Bu çok açık olsa da Network, hikayenin tüm yönlerini anlatmakta başarılı olamadı. İlk etapta, para ve iktidar İlluminati'nin önemli hedeflerinden biri olsa da, onlara motivasyon sağlayan tek etken bu değil. Daha önce de değindiğimiz gibi, şeytan bu kötü adamların ruhunu esir almış. Ruhlarını şeytana satmışlar ve şimdi de ona ayak uydurmak zorundalar. Bu onların kaderi. Aynı zamanda da utanç kaynakları.
Ama tüm Batı dünyası şu anki ahlaksızlığın ve açgözlülüğün utancını paylaşmalı. Aynı zamanda yaklaşmakta olan büyük trajedinin utancını da paylaşmalıyız, çünkü Hıristiyan kiliselerinin saldırıya uğramasına ses çıkarmadık. Şimdi insanoğlu Tanrı'ya dönene ve durum tersine yönelene kadar acımasız bir kaderi yaşamak zorunda. Jean Raspail, Azizlerin Karargahı isimli kitabında günümüzdeki ahlak bozukluğundan bahsediyor:

Henüz farkına varmadığı halde Batı dünyası eridi. Uçüncü binyılın engellerini aşmakta başarılı olabilecek tek ve olaganüstü yaratıcı bir medeniyet olan Batı dünyasında maneviyat kalmadı.
Hileli mücadelelerde galip gelen daima ruh olmuştur. Güçlüleri koruyan kalkanda kullanılan altına ve pirince şekil veren yine ruhtur. Bizlerde ruh kaldığını zannetmiyorum. 10
Komplolar Başarılı Oluyor
Amerikalıların ve Batı dünyasındaki insanların llluminati komplosundan bu denli bihaber olmalarının sebebi, bunun bugüne kadar çok başarılı bir şekilde örtbas edilmesi. Ne de olsa, teşhir edilen bir komplo tüm gücünü kaybeder. Gizlilik, komployu hazırlayanlara sonsuz bir güç veriyor. Içerdekiler gizlilik içinde hareket ederlerken, durumdan habersiz olanlar saf saf inkarlarının bedelini ödüyorlar.
Sözgelimi eğer Amerikalılar uyandırılırlar ve her iki büyük partinin de -demokrat ve cumhuriyetçi- aynı görünmez güç tarafından yönetildiğini fark ederlerse, o kadar öfkelenilirler ki, bu saçma aldatmacanın bir an önce sona ermesini isterler.
Eğer aynı güç medyayı kontrol etmiyor olsaydı ve vatandaşlar para ve bankacılık sistemi hakkındaki gerçekleri öğrenselerdi, bu gücü oluşturan seçkinler şimdi sahip oldukları milyarlarca doları ceza olarak ödemek zorunda kalırlardı. Kasıtlı olarak aptallaştırılan seçmenlere teşekkür borçlular.
Eğer Amerikalılar, savaşların aslında bir "meslek" olduğu gerçeğini ve savaşların kaostan faydalanmak için suni olarak çıkarıldığını öğrenselerdi, çok öfkeleneceklerdi. O kadar ki, kendilerine eziyet eden kişilere (îlluminati) karşı ayaklanıp onları ezeceklerdi.11
10-Earl Jones, Intelligence Newsletter,Temmuz/Ağustos,1995, s.2,
Christian Crusade for Truth basımı. 11- Genaral Smedley Butler,Was is a Racket
Zihinleri Kontrol Etmek İçin Kullanılan Teknoloji
Komplocular gerçeklerin hiçbir zaman tam manasıyla ortaya çıkmamasına, çıksa bile halk tarafından tüm yönleriyle anlaşılmamasına özen gösterirler. Bu yüzden şeytan ve müritleri yüzyıllar boyunca, özellikle de 20. yüzyılda, insanların zihinlerini kontrol etmek için çok detaylı teknolojiler geliştirdiler. Şeytani ruhların, işbirlikçi aydınların ve medyanın yardımıyla bu amaçlarına ulaştılar (televizyon, filmler, gazeteler, dergiler, müzik, sanat, din ve eğlence).
îlluminati komplocularının insan aklını bulandırmak ve istedikleri şekilde yönlendirmek için kullandığı yöntem, propaganda. Walter Bernays 1928'de Propaganda adında bir kitap yayımlamıştı. Bu kitapta insan zihninin nasıl manipüle edildiğini anlatıyordu. Bernays'a kulak veriyoruz:
Toplumun görünmeyen mekanizmasını işleten kişiler, ülkemizin gerçek yönetici gücünü meydana getiren görünmeyen hükümeti oluşturuyorlar. Adını hiç duymadığımız kişiler tarafından zihinlerimize şekil verildi, zevklerimiz biçimlendirildi, fikirlerimize etki edildi.12 Büyük akıl sihirbazı şeytan ve müritleri, insanları akıl sarhoşluğu içinde bırakmak için toplu hipnoz, büyü ve simya kullanıyorlar. Kendinden geçmiş, hipnoz altındaki insanların, zihinlerine yönelik bu modern saldırıdan korunmaları mümkün değil.
İstediklerini denesinler, Tanrı Teselyalılar'a II. Mektup'ta onların bozguna uğrayacaklarını söylüyor. Illuminati'nin "karşıtların çatışması" öğretisinin eğitimini almış Rus Mikhail Gor-baçev, topluma "yeni bir düşünce yapısı" aşılamaktan bahsediyor.13
Bu, insanların zihinsel sarhoşluk yaşayacakları bir durum. Çelişkilere neden olmak için yapılan büyülerle insanların kafaları karıştırılacak ve böylece robotlaştırılarak,

uysallaştırılacaklar. Yeni Çağ taraftarları bu durumu bilinç değişimi olarak isimlendiriliyorlar.
İlluminati din bilginleri, ortaçağ simyasını iyi biliyor ve kullanıyorlar. Bir çeşit zihinsel büyü vasıtasıyla kişiyi çelişkiye sürükleyerek maddeyi ruha dönüştürüyorlar. Çeşitlilik içinde birlik ilkesini somutlaştırıyorlar.
Aslında İlluminati'nin Olağanüstü Çalışması bu, insanlığı aydınlatmak ve dünyayı değiştirmek. Bu program başarılı olduktan sonra, insanlara siyahın beyaz, beyazın siyah, erilin dişiye eşit ve yöneticiler kimi gösteriyorsa Tanrı'nın o olduğunu kabul ettirmenin ne kadar kolaylaştığının farkındalar. 1984 isimli korkutucu eserinde George Orwell'in de ifade ettiği gibi, aldatılmış kişiler "özgürlüğün esaret", "umursamazlığın güçlülük" olduğuna hararetle inanırlar ve bu "yeni gerçeği" kabul etmeyen herkesten nefret ederler.
O halde Gizli Öğreti'nin temel unsuru, İsveçli Emmanuel Swedenbourg ve Alman diktatör Adolf Hitler gibi kişileri büyüleyen ve bugün hâlâ İlluminati mensupları iğrenç zihinlerini ele geçirmeye devam eden felsefe. Bu öğreti, küresel bir akıl bağı ve kölelerden meydana gelen bir toplum oluşturuyor. Bu köleler, komünizm ile kapitalizm arasındaki farkı veya Hıristiyanlık ile Yeni Çağ dinini ayırd etmekten yoksunlar.
Yeni bir "Anlayış" tarzına sahip olması için düşünce sistemi İlluminati simyacıları tarafından kasıtlı olarak şekillendirilmiş yarının insanı, Tanrı ile düşmanı şeytan arasındaki farkı bile anlayamayacak. Toplumumuzdaki ahlaki çöküş artık bir trajediye dönüştü. Duyarsız insanlar suçluluk hissetmedikleri ve başkalarına çektirdikleri acıların farkında olmadıkları için, artık hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Ölümle yaşam arasındaki farkı ayırt etmekte gösterdikleri başarısızlık, tüm zamanların en büyük ahlak bozukluğuna yol açacak.
13-Mikhail Gorbachev, Perestroika: New Thinking For Our Country and
the World (New York :Harper & Row ,1981)
Bu gelişmemiş bilinç salgınının sonucunda, Hıristiyanlara, vatanseverlere ve diğer muhaliflere karşı acımasız bir önlem alınacak. Herşey aynen İsa'nın uyardığı gibi olacak: "Sizi öldürenler Tanrı'ya hizmet ettiklerini zannedecekler." (Yuhanna 16-..2)
* Ondördüncü Bölüm * Acı, Ölüm ve Armageddon* Yazıtları
Kuzu dördüncü mührü açınca, dördüncü yaratığın "Gel!" dediğini duydum. Baktım, solgun bir at belirdi. Birincisinin adı "ölümdü". Ölüler ülkesi de onu izliyordu. Onlara yeryüzünün dörtte biri üzerinde yetki verildi; insanları kılıçla, kıtlıkla, salgınla ve yerin yırtıcı hayvanlarıyla öldürsünler diye
Vahiy 6:7-8
Bizler Tanrı'nın dünya için tasarladığı seçimden sorumluyuz. O seçer, biz yok ederiz. Bizler, "ölüm" atının sürücüleriyiz. Bizler Tanrı'dan habersiz olanları öldürmek için geldik.
Barbara Marx Hubbard / Ortak Yaratı Kitabı Işık, Sevgi, Güç ve Ölüm, Gelecek Varlığın amacını yerini getirsin.
Lucis Trust'ın Büyük Niyazı
Illuminati'nin, insanların zihinlerine kendileri farkına varmadan şekil olabilmesi hayret verici. Bu beyin yıkama operasyonu o kadar başarılı oldu ki, bugün Amerikalıların çoğu Gizli Kardeşlik ilkesi gerçekleşsin diye zulmetmeye ve hatta belki de öldürmeye bile hazır.
• Armageddon, kıyamet gününde iyilik ve kötülük orduları arasındaki savaşın gerçekleşeceği meydan .Ç.N

İlluminati'nin insanların beynini yıkamak için oluşturduğu garip plan, Jose Arguelles'in, milyonlarca insanı 16-17 Ağustos 1987'de bir araya gelmeleri için ikna etmesine yardımcı oldu. Dünya Uyum Sağlama Günü'nde, medyada "önsezi sahipleri" olarak yüceltilen Yeni Çağcı'lar, Yeni Çağ krallığının kurulmasını dilemek ve yeni bir bilinç düzeyine erişebilmek için toplandılar.
Uzun Vadeli Yeni Dünya Planı
Ağırbaşlı Hıristiyanlara göre biraz fazla radikal ve uçuk gibi görünseler de, bu insanlar, "uzay çağı gençleri" veya "delidolu" kişiler değillerdi. Mesela Arguelles, New Mexico'da saygın bir sanat profesörüydü. Arguelles, Yeni Çağ dergisi olarak bilinen Meditation'da yer alan bir röportajında Dünya Uyum Sağlama Günü'nde beş yıllık bir planın sona erdiğini açıklıyordu.1
Arguelles, "Cenneti yeniden yaratmanın" 1987'den itibaren yirmi yıl süreceğini söyledi. Bu oluşumun tamamlanması için mevcut medeniyetin yıkılması gerektiğini, böylece ortaya çıkan enerji dalgasının dünyayı süpüreceğini de sözlerine ekledi. "Dünyada başlayacak olan yeni dönem, uluslararası medyanın bir ürünü olacaktır" 2 diyordu. Dünya çapındaki televizyon, radyo, gazete, dergi, elektronik haberleşme ve bilgisayar şebekeleri aracılığıyla haber medyası mensupları, yeni bir bilinç düzeyine erişilmesine yardımcı olacaklardı. Doğrusunu isterseniz Arguelles, bu nitelikteki bir uluslararası medyanın zaten var olduğunu ve her geçen gün sayıca çoğaldıklarını da belirtmişti.
1-Jose Arguelles'in Jose-Aexis ile röportajı, Meditation, Yaz 1987, sayı.II, No.3, s.6-19. Ayrıca bakınız, Antero AHİ, "A Post-Convergence Interview
with Jose Arguelles", Magical Blend, 1988, s.17-20. Ayrıca The Crystal Papers, Jose Arguelles. 
Yüksek Zekaya Teslim Olmak
Jose Arguelles insanların "dünyayı yöneten yüksek zekaya teslim olacaklarını" 3 iddia ediyordu.
Peki kim bu yüksek zekaya sahip? Bu konuda Bay Arguelles biraz sessiz kalmasına rağmen Kristal Dünya Sayfaları isimli kitabında, dünya çapında örgütlenmiş olan bir "Falcı Konseyi" olduğunu açıklıyor. Bu putperest adamların vazifesi "dünyada var olan tüm dini ayinleri koordine etmek." 4
Arguelles ile alay etmeden önce, Fransa eski cumhurbaşkanı Francois Mitterand gibi kişilerin Fransa'da bulunan kutsal bir dağda dini ayinler düzenlediklerini bilmek isteyebilirsiniz. Ayrıca dünyanın en güçlü ordusuna sahip ülkenin eski başkanı George Bush, insan iskeletleri ve tabutlarla düzenlenen putperest bir ayinle Kafatası ve Kemik Tarikatı üyeliğine kabul edilmişti.
Arguelles, Kristal Dünya Sayfalarında ayrıca, hükümette ve siyasi arenada yaşanacak değişikliklerin ardından karmakarışık bir ortam doğacağını yazıyor. "Dünya Ruhu" adına, insanların işbirliği yaparak birlik içinde çalışmasını sağlayacak yeni değerler aşılanacak.
1997-2002 arasındaki beş yıllık süre "Yeniden Üreme" dönemiydi ve Arguelles, bu dönemde nüfusun azalacağını söylüyordu.
"Dünyanın geleceği büyücülük gibi şaman geleneklerine emanet edilirken, insan nüfusu hakkında yeniden karar verilecek" 5 şeklinde bir açıklamada bulunuyor.
139
En nihayet 2007-2012 arasındaki şanlı dönem, "Yeni Uyum Çağı" olacak. Ve 21 Aralık 2012'de (kış gündönümü) dünya Kristal Krallığı kurulmuş olacak.6 İlluminati'nin kesin zaferiyle ilgili Arguelles'in yaptığı yorum bu.

Arguelles ayrıca bugünkü sanayi medeniyetin yavaş yavaş ortadan kalkacağını söylüyor. Birleşmiş Milletler'in ekonomiden sorumlu askerleri, zenginlerle fakirler arasındaki gelir dağılımını eşitlemek için görevlendirilecekler.
Değiş Ya da Öl!
Profesör Arguelles'in yazdıklarını tutarsız birtakım Yeni Çağ saçmalığı olarak görüp küçümseyenlere, bir de Barbara Marx Hubbard'm yazdıklarına göz atmalarını öneririm. Dünya barış ve çevre örgütlerinde Hubbard'm büyük saygınlığı var. O ve CNN kanalının imparatoru Ted Turner bir zamanlar barış ve çevre konulu programlar hazırlamışlardı.7 Hubbard'm adı, Walter Mondale'in 1984 yılında Demokrat Parti başkan ve başkan yardımcılığı adayları için hazırladığı listedeki on kadın arasında yer alıyordu. Görevi Geraldine Ferraro kaptı, ama Hubbard delegelerin çoğunluğunun desteğini kazandı. Adaylık kongresinde 300 oy almıştı.
Jose Arguelles gibi Barbara Marx Hubbard da, Yeni Dünya Düzeni gerçekleşmezse, kendisi gibi "gelişmiş insanların" tanrılaşamayacaklarından korkuyor. Hubbard'ın İsa'ya inanan bir Hıristiyan olduğu iddiasını unutmayalım. Zengin bir sınıftan geliyor. Havva'nın Açlığı isimli
kitabında, gençliğinde babasının arkadaşı olan başkan Dwight D. Eisenhower'm oval ofisine sık sık gittiğinden bahsediyor. Özetle, Hubbard nüfuz sahibi bir kadın. O halde "gezegenin bencil insanları değişmedikleri ya da ölmedikleri müddetçe dünyada barış tesis edilemez" dediğinde belki de onu dinlemeliyiz.8
Hubbard bu ifadelerini, Ortak Yaratı: Yeni Ahirin Evrimsel Tefsiri isimli kitabında dile getirmişti. Şöyle diyordu:
7- Barbara Marx Hubbard, The Hunger of Eve.
8-Barbara Marx Hubbard, The Book of Co-Creation: An Evolutionary Interpretation of the New Testament.
Biz yaşlılar, insan vücudundaki yozlaşmayı ortadan kaldıracak önemli değişimi sabırla bekliyoruz. Bu, kanserin yayılmasını beklemek gibi bir şey. Tüm vücut yok olmadan önce birşeyler yapılmalı.
Bizler Tanrı'nın dünya için tasarladığı seçimden sorumluyuz. O seçer, biz yok ederiz. Bizler, "ölüm" atının sürücüleriyiz. Bizler Tanrı'dan habersiz olanları öldürmek için geldik.9
Barbara Marx Hubbard'ın bu pasajına göre, bazılarımız evrimini tamamlamadığı için tehlikeli. Yola kovulmadığımız müddetçe dünyaya barış gelmesi mümkün değil. Ya değişeceğiz ya da öleceğiz, seçim bizim. Ne seçim ama!
Medyada Barbara Marx Hubbard'm ilginç fikirlerini eleştirenler olması şaşırtıcı. Hubbard, Sovyet-Amerikan dostluğunu geliştirmek amacıyla Kaliforniya'daki Esalen Enstitüsü ile birlikte çalıştı. Bu enstitü Mikhail Gorbaçov ve halefi Boris Yeltsin'in Amerika ziyaretlerinin masraflarını karşılamıştı. Bu size de insanoğlunun bir alacakaranlık kuşağına girdiği izlenimini vermiyor mu?
Ufukta Acı mı Var?
Hubbard, dünyada acı çekeceğimizi ileri sürüyor. Gizli Kardeşliğin sponsorluğunu yaptığı iki organizasyon da aynı şeyi söylüyor. Bunlar, Farmason Alice Bailey'nin kurduğu ve üyeleri arasında dünyanın en güçlü adamlarının yer aldığı Dünya İyiniyet ve Lucis Trust

örgütleri. Mesela eski Savunma Bakanı ve Dünya Bankası eski başkanı Robert McNamara, Lucis Trust üyesi.
Uluslararası Birliğin Meydan Okuması isimli kitapçıkta Lucis Trust, tüm ulusları birleştirmek ve milliyetçiliği ortadan kaldırmak için Birleşmiş Milletler'in desteklenmesi gerektiğini yazıyor. Bu kitapçık, dünya birliğinin bir an önce kurulması gerektiğini söylüyor.

Arka kapağında ise "birleşme" duası yer alıyor. Bu duanın sözlerinden bazıları şöyle:
İnsanların oğulları birdir ve ben de onlardan biriyim. Sevgi arıyorum, nefret değil,
Hizmet etmek istiyorum, zorla birşeyler almak değil, İyileştirmeye çalışıyorum, incitmeye değil.
Acı, ışık ve sevgi ödülü getirsin. Ruh, dış bedeni korusun, Hayatı ve tüm olayları korusun, Ve Sevgiyi aydınlığa çıkarsın.
Zannedersem "acı, ışık ve sevgi, ödülü getirsin" gibi alışılmadık bir dizeyi okurken gözleriniz yerinden fırladı. Gizli Kardeşliğin oluşturduğu, Dünya İyiniyet ve Lucis Trust örgütleri, Yeni
Dünya Düzeni'nin kurulması için acının gerekli olduğunu ilk kez söylemiyorlar. 1940'larda Lucis Trust, Yeni Çağ isa'sının dünyaya gelmesini sağlamak için bir dua uydurmuştu. Lucis Trust Yayınevi'nin yayımladığı her kitapta (yaklaşık otuz tane), Büyük Niyaz'ın bir kopyası bulunuyordu. Bugüne kadar Amerika Birleşik Devletleri'nde bu kopyalardan yüz binlerce dağıtıldı. Bazı liberal Protestanlar ve dinden çıkan Katolik gruplar ibadetlerine Büyük Niyazı okuyarak başladılar.
Büyük Niyaz, hiç kuşkusuz şeytan kökenli bir dua. Bu duanın korkutucu, cehennemden gelen sözlerini bir de siz okuyun:
Özgürlük Rabbi gelsin,
Binici Gizli Yerinden dışarı çıksın,
Yaklaş, Yüce Varlık
Işık, Sevgi, Güç ve Ölüm
Gelecek Varlığın amaçlarını yerine getirsin.
Tanrı'nın istediğinin bilindiği yerden gelen,
Efendilerin bildiği ve hizmet ettiği amaç,
İnsanların küçük isteklerine rehber olsun.
Sevgi ve İşık Planı yürüsün
Ve kötülüğün kapılarını mühürlesin.
Işık, Sevgi ve Güç, Dünya Planını yeniden canlandırsın.
Plan
Büyük Niyaz hangi "Plana" atıfta bulunuyor? Gizli Kardeşlik Planı olabilir mi? Yaklaşık 30 yıl önce Yeni Dünya Düzeni'nin geleceğini müjdeleyen Vera Stanley Alder, "bir plan var" demişti. Amacının ise bir "Dünya Organizasyonu... Dünya Ekonomisi... Dünya Dini" kurmak olduğunu söylemişti.10
141
Teksas'ta bulunan Gezegen Komisyonu adındaki bir grubun başkanı John Randolph Price da, bu Plan hakkında çok şey biliyordu. Bir keresinde Price'ın şu çağrıyı yaptığı işitilmişti: "Yeni Çağ gelecek... Dünya üzerinde yeni bir cennet olacak... Devrim başladı." 11
Sihirli Formül
Şu soruyu sorabiliriz: Ya eğer Büyük Niyaz diye bir şey varsa? Elbette dünyada yetki sahibi hiç kimse böylesine iğrenç bir meditasyon duasının sözlerini tekrarlayamaz. Ve elbette, bunu, ya bir çılgın yazmıştır ya da bir çeşit şakadır. Üzgünüm ama işin aslı bu değil.
Büyük Niyaz'ın, Yeni Dünya Düzeni'ni ya da Yeni Çağ Krallığı'nı akla getirecek çok güçlü bir sihirli formülü olduğuna inanılıyor. O kadar ki, Lucis Trust ve Dünya İyiniyet örgütleri, okuyucuların Yeni Dünya Düzenine şartlanmasını ümit ederek, Reader's Digest dergisinde iki kez tam sayfa ilan verdiler. Bunlardan sonuncusu 1991 yılında yayınlandı.
10-Vera Stanley Alder.
Ama Büyük Niyaz en çok 1992'de Rio de Jenerio'da düzenlenen Dünya Çevre Zirvesi'nde utanç kaynağı oldu. Birleşmiş Milletler Çevre Programı'nın sponsorluğunu üstlendiği bu galaya, başkan Bush, Alman şansölyesi Helmut Kohl, Fransa cumhurbaşkanı Francois Mitterand ve İngiltere başbakanı John Majör gibi birçok siyasetçi katılmış ve Dünya Sözleşmesi adındaki bir metin imzalanmıştı. Bu metin, imzacı devletlere Dünya Anamızı korumak için çağrıda bulunuyordu.
Dünya Zirvesinin ilk gününde okunan Büyük Niyaz, delegelere pek de garip gelmemişti.
Dünya Zirvesi konferansının fikir babasının Maurice Strong adında Yeni Çağcı bir Hindu olduğunu dikkate aldığımızda, komplonun daha da büyüdüğünü görüyoruz. Maurice Strong'un kim olduğunu ve neyi savunduğunu düşünürsek, Rio de Janerio'da toplanan uluslararası meclisin herhangi bir Hıristiyan (ya da başka bir dinin) duası yerine neden Büyük Niyazı okuduğunu daha iyi anlayabiliriz.
Armageddon Yazıtları
Tüm bunlar yaşadıklarımızın, önceden tasarlanmış sihirli bir hayal dünyası olduğunu ispat ediyor. 6 bin yıllık küresel piyes neredeyse bitmek üzere. Peter Lemesurier, Armageddon Yazıtları isimli kitabında çok şey söyledi.12 Bir Yeni Çağ entelektüeli olan Lemesurier, insan ürünü bu piyesin son demlerinde Kutsal Kudüs şehrinden dünyayı yönetecek büyük bir Dünya Lideri'nin geleceğini ileri sürüyordu. Lemesurier'in "Yeni Davut" olabileceğini söylediği bu lidere dostları yardımcı olacak. Vazifeleri insanoğlunu acıklı sona sürüklemek. Ve söylediğine göre yüzyıllardır işleyen bu süreç, artık hedefine ulaşmak üzere. Bu yüzden Lemesurier, uygun vaktin geldiğini öne sürüyor.
Yazgı yazıldı, sadece son dakika düzeltmelerini ve uygulamaya geçmek için direktif verilmesini bekliyor. Şu anda karanlık da olsa sahne hazır. Sahne altındaki orkestra çalmaya başladı bile. Başrol oyuncularına rolleri dağıtıldı. Çok yakında sahneye çıkacaklar ve perdenin açılmasını bekleyecekler.
Hareket zamanı gelecek.13
Eğer Lemesurier haklıysa, tüm dünya büyülenmiş durumda. Biz dünya insanları büyülendik. Şu anda hipnoz altında transa geçmiş durumdayız. Birçoğumuzun bilinci değiştirildi. Hareket edemeden sabitlendik kaldık, hatta doğru düzgün düşünemiyoruz bile. Asıl korkutucu olan ise, etrafımızda olup biteni idrak etmekten uzak olmamız.
Aynı insanlar gibi ulusların da psikolojik açıdan çöküntüye uğramaları mümkün. Aynı 1930 ve 40'larda Nazi Almanya'sında ve Japonya'da olduğu gibi. Siz de hatırlarsınız, tarihçiler Hit-ler'in hipnotize eden konuşmalarını anlatmaya bayılırlar. Hipnoz etkisi yaratan delici bakışlarıyla halkı nasıl büyülediği hakkında hikayeler anlatıp bizleri eğlendirirler. Hepimiz Alman ulusunun büyülendiğine inandık. Ve sadece General Dwight Eisenhower'm müttefik güçleri bu büyüyü bozduğunda, insanların uyanabildiklerine de inandık.

Bilmek İstemediler
Kısa bir süre önce CIA'nın, Almanya'da bir toplama kampı olan Dachau hakkında 1945'de hazırladığı raporu okudum. Bu rapordaki en şaşırtıcı kısım, Dachau kasabasında yaşayan insanlar hakkında yazılanlardı.

Bu küçük Alman kasabasında yaşayanlar zalimlere karşı gelmeye kalkmamış, özgürlüklerini kaybettikleri halde, büyülenmiş bir halde işbirliği yapmış gibi gözüküyorlar.
Rapor bize, Dachau halkının etraflarında ne döndüğünden haberleri olduğunu bildikleri halde kayıtsız kalmayı yeğlediklerini gösteriyor. İlginç olan şu ki, burunlarının dibinde günün 24 saati meydana gelen kıyım ve katliamdan haberleri olmadığını söylüyorlar, işte 1945'te yazılan rapordan bir bölüm:
"Bize yalan söylendi", defalarca tekrarlanan sözler bunlar. Ama kampın var olduğunu bildiklerini itiraf ediyorlar. Sokaklarından muhafızlar eşliğinde geçen tutukluları görmüşlerdi. Ve bazen SS subayları kasaba insanlarına bile zulmediyorlardı.
Bağımsızlığa kavuşmadan üç ay önce 18 bin kişinin, kendilerine bir adımlık mesafede hayatlarını kaybettiğini söylediğinizde, çok şaşırdıklarını söylüyorlar.
Sokaklardan veya tren yolundan geçen cesetleri görüp görmediklerini sorduğunuzda sadece tren yolundan geçenlerden bahsediyorlar. Çoğu trenin gece geldiği ve bunların mühürlü vagonlar olduğu konusunda ısrar ediyor. Gündüz gelen bir tren gördüğünü iddia edenlerin, yalan söylediğini belirtiyorlar. Dachau'da bu insanlardan birkaç tane var.
Sürekli gelen ve boş dönen trenlerde ne olduğunu sormayı hiç. akıl etmediler mi?
Kasabanın anti-Nazi analizi:
1) Bağımsızlıktan 10 yıl önce bile insanlar kampta neler olup bittiğini biliyorlardı; 2) Kasaba halkı, toplama kampı muhafızlarıyla işbirliği yaptı; 3) Bu insanların yüzde 90'ı suçlu ve ellerinde masum kurbanların kanı var; 4) Hepsi de çok korkaktılar,
korkaklıklarından dolayı suçlular. Hiçbir şeyi riske atmak istemediler. Ve tüm Almanya'da durum aynıydı.
Üzerimize Çöken Korkunç Gölge
Günümüz Amerikası için de aynı yargıya varabilir miyiz? Amerikalılar da kalplerinin derinliklerinde neler olup bittiğini biliyor ama kayıtsız kalmayı mı yeğliyorlar?
Eğer hiçbir şey yapmazsak, burnumuzun dibinde meydana gelen kanlı katliamlara ortak olmuş olmaz mıyız? Kanlarının her damlasını zorbalığa karşı girdikleri savaşta feda etmeye razı olan vatanseverler tarafından kurulan bu büyük ülkede, her birimizin üzerine çöken korkunç gölgeyi gerçekten görmek istiyor muyuz? Ya da insanlar gerçekten anlamıyorlar mı? Işıklar gözlerimizi aldığı halde orkestranın çalmaya başladığını henüz fark etmediler mi? Perdenin ardında karanlık birtakım adamlar sahneye çıkmaya ve tüm insanlığı köleleştirecekleri trajik piyesi oynamaya hazırlanıyorlar.
George Orwell'in 1984 isimli romanındaki Winston adlı karakterin sözlerini hatırlıyoruz. Winston, sisteme karşı savaş vermek ve gerçeği bulmak istemişti. Keşfettiği şey, o kadar inanılmazdı ki, bu trajedinin ağırlığı altında ezildi. Dünyanın ne hale geldiğini ve her şeyin sahne arkasında bulanan Büyük Kardeşlik tarafından planlandığını anlayan Winston, düşmanlarına, bu sistemin bir parçası olmayacağını söyledi.
Ve cevap geldi: "En sonunda onu anlamaktan daha fazlasını yapacaksın. Kabullenecek, benimseyecek ve onun bir parçası haline geleceksin."

Ama Winston bu dramın sona ermesi için mücadeleye devam etti.
O'Brien esiri Winston'a "Dünyanın ne hale geleceğini bilmek istiyor musun?" diye sordu. "Sana söyleyeyim, insanlığın kafasını sonsuza dek ezen bir çizme hayal et."
Artık bu dramın sonlarına yaklaşmış olabilir miyiz? Entrika Çemberi''nin sayfalarında yüzleşmek zorunda kalacağımız korkunç gerçeği açıklamaya çalıştım. Eğer dünya, Gizli Kardeşlik diye bilinen Illuminati iç Çemberi'nin illüzyon ve sihir tiyatrosuna çevrilmediyse, bugün meydana gelen olayların açıklaması başka ne olabilir?
Kaçış Yolu - Ve Zafer!
Efendileri şeytandan aldıkları emirler doğrultusunda İlluminati'nin kurduğu tuzaklardan kurtulmanın bir tek yolu var. Yalanı yenmek için Gerçeğe sarılmalıyız. Ve gerçek sadece Mesih İsa'dır. Günahlarımız sebebiyle haç üstünde kanını feda eden İsa, kendisini izlersek zafer vaat ediyor. Sadece inanın ve tövbe edin, o zaman kurtulursunuz. Bu Tanrı'nın verdiği sözdür. Umut, zafer ve yazgı bu sözde.
* Ek*
Dünya Komplosu - Üye Listesi
lluminati'yi ve on gizli efendisini yıllarca araştırdıktan sonra, onların ve onlara hizmet edenlerin isimlerini açıklamak gerektiğine inanıyorum. Bu kişilerin hepsi, İlluminati'nin kötü planını tam manasıyla bilmiyor. Bazıları İç Çember'in var olduğundan bile habersiz. Elbette, hepsi komplonun şeytan için hazırlandığını da bilmiyor. Ama İlluminati örgütlerinde yer alan ve Yeni Dünya Düzeni'nin oluşturulmasına yardımcı olan bu kişiler komploya sadık olduklarını kanıtlıyorlar. *
Bu, asla tüm isimleri içeren tam bir liste değil. Ama İlluminati'nin toplumun derinliklerine ne kadar işlediğini gösteriyor. Bu listeyi inceleyin ve ne kadar çok holding sahibinin, politikacının ve bankacının adının yer aldığını görün. Faşizmin yaşadığı çok açık!
* Üye listesini hazırlarken şu kaynaklar kullanıldı: The New American dergisi, 15 Mayıs 1995 ve 26 Aralık 1994; Trilateral Komisyon içtüzüğü; Ronald Weber'in listesi, Arizona;
Annual Report of the Council on Foreign Relations; The Moneychanger, Şubat 1993; The CFR/Trilateral/New World Order Connection, Kervill, Texas; Fritz Springmeier, The Top 13 İlluminati Bloodlines ve Be wise As a Serpent; Bülten, Anayasa Değişiklik Komitesi, Eylül 1994; Spotlight gazetesi, 29 Haziran 1992 ve 10 Temmuz 1995; Texe Marrs, Dark Majesty, Millenium, ve Big Sister Is Watching You. Detaylı araştırmalar: Who's Who of the Elite isimli, CFR, Trilateral Komisyon ve Bilderberger üyelerinin tam listesini veren kitap, Robert Gaylon Ross ,Sr.
Her ismin yanında mevcut pozisyonu, uyruğu ve hangi İlluminati teşkilatına üye olduğu yazılı. Dış ilişkiler Konseyi (CFR), Trilateral Komisyon (TLC), Bilderberg (B). Ayrıca Mason tarikatı üyesi oldukları bilinenlerin isimlerinin yanına (M) harfini koydum. Elbette bunlar, İlluminati İç Çemberi'yle bağlantısı olan organizasyonlardan sadece bazıları. Kafatası ve Kemik Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri ve başka organizasyonlar da var.
Ayrıca CFR, TLC, Bilderberg ve Mason üyelerinin, isimlerinin açıklanmasını istemeyen azaları olduğunu da lütfen hatırınızdan çıkarmayın. Mesela milyoner Ross Perot ve başkan yardımcısı Al Gore'un Dış İlişkiler Konseyi üyesi olduklarını düşünmem için yeterli sebebim var. Ayrıca yabancı politikacıların CFR dengi kendi teşkilatları da var.

Bugün 1 ziyaretçi Buradaydı

Sizde Reklam Verin

Etiketler



Made in İlluminati ve ÜnlülerTeması

CC CSS Alexa XHTML
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol